• 1
    1990 sonrası doğan galatasaraylılardır. bir kısmı bir kaç sezon izlemiş olabilir belki.

    çok şey kaçırdılar mı? evet çok şey kaçırdılar.

    sadece bir örnekle açıklamak istiyorum.

    harry kewell'ın bordeaux'ya attığı gol vardı hani, hiç kimsenin beklemediği anda vurup spikeri bile kiiuuvıılllll diye bağırtmıştı...
    işte her maçta hagi böyle çılgın bir kaç hareket yapıyordu.
    tüm galatasaray maçları o hissiyatla geçiyordu.

    hatta hagi'nin futbolu bıraktığı dönemde 2-3 sene galatasaray'ın 10 numarasının kim olacağı, hagi'den sonra kimin o boşluğu dolduracağı konuşuldu, tartışıldı. ülkede futbol programlarının gündemi bu konuydu.

    şimdiki galatasaray gibi maç esnasında bi mutfağa gidip geleyim nasıl olsa bizimkiler daha gol atamaz diye birşey yoktu. sahada ne zaman ne yapacağı belli olmayan hagi vardı çünkü. bazen öyle estetik hareketler yapardı ki tribünler gol olmuş gibi ses çıkarırdı. bi futbolcu topuğuyla topun dibine girip pas verebilir mi demeyin hagi verirdi mesela(hatırlayanlar tebessüm etti bile).

    sadece gol mü? tabiki hayır.
    mesela şu asisti suanda bir futbolcu yapsa başlığı açılır sayfalarca entry girilirdi.
    https://youtu.be/7OCzNHJbpi8
    ya da bu asist.
    https://youtu.be/I-q7BXEMqTU

    240p çözünürlükteki bir video bile bu kadar güzel olabilir mi?
    https://youtu.be/Ch15Vqt2Gvg

    evet, kimse 10'un gibi olmadı.
    aslında suç felipe'nin, lincoln'un ya da belhanda'nın değildi. hagi çıtayı çok yükseltti...
  • 5
    2000'lerde hagi gibi çok az futbolcu çıktığından nasıl dezavantajlı olduğunu izahatta zorlanılan jenerasyondur. zira son 18 senede her final yahut kritik eşikte çıkıp takımını kurtaran benim hatırladığım bir tek steven gerrard var ki o bile kötü kariyer sonu yaptı... onun dışında ne ronaldo ne messi ne neymar hepsi hikaye...

    hagi bilaistisna önemsiz maçlarda normal oynar ama ne zaman ki galatasaray (romanya da ) sıkışır sahneye çıkardı. ya gol atar ya attırır ya hakeme saldırır ya tribünleri coşturur ya takım arkadaşlarını fırçalar ama ne yapar ne eder o maçları aldırırdı... steven gerard'ın 2 gömlek yeteneklisini ve hırslısını düşünün.... hah işte o adam sizin takımınızda oynadı gençler hem de bizden biri olarak :)

    yeşilyurt olimpiyat parkının çaprazında çınar otelinin yanındaki yeşil alanda hagi 1999 senesinin kış ayında o dönem fenere giden yola varmadan kavşakta trafik lambası olmadığı için kavga edip küfürleşirken ismailenver yanına gelip aaa hagi dediğinde bir bana bakıp gülmüş bir calibra sahibi züppeye küfür etmiş bir yandan da yerlere bakınmıştı.

    1 dakka böyle devam ettikten sonra adamın üzerine yürüyen hagi züppeyi kaçırmış ben ise aval aval bakarken sonrasında anlamıştım hagi'nin bir parça kağıt aradığını zira hala genç bir delikanlıydım ve üzerinde cepsiz bir eşofman ve spor ayakkabısıyla pejmürde dolaşıyordum.

    hagi çaprazdaki taksi şöförüne mendil kutusu var mı dedi türkçeyle... şöför de torpidodan çıkarıp getirdi kendisi de arabasından kalem çıkarıp shell rimula kutusunun arkasına, "galatasaraya deng gelzin ehehe" deyip sarı kırmızı kısmın üstüne imza çakıp adımı sorup altına yazıp bana verdi... ağzımı açıp sadece hagi demiştim, o kavga eden adam galatasaraylı olduğumu anlayıp bir yandan küfür ederken bana gülüyordu...

    ne muazzam adam olduğuna basit münferit bir örnek... böyle adamdı asla duygularını taşımazdı... hak ettiğine hak ettiği gibi davranırdı. calibralı züppeye gaddar, taksiciye normal bana da ağabey gibi davranmıştı... ezcümle insan olarak da futbolcu olarak da efsane olarak da çok şey kaçırdınız maalesef...
  • 6
    çok fazla şey kaçırmış nesildir. biz böyle anlatınca sanki hagi süper kahraman gibi oluyor ama gerçekten çok farklıydı kendisi . çok kötü oynayıp 60'da hocanın maçtan çıkardığı da oluyordu tabiki. ama sahada o varsa gol atmasa da asist yapmasa da sadece bir çalımı ile uzaktan rakip kaleye tehlikeli attığı bir şut ile ya da sahada çıkardığı bir tartışma ile takımı ateşlemesini çok iyi beceriyordu. çok iyi futbolcu olmak da bir meseledir ama bir takım için çok şey olabilmek ise her futbolcunun meziyeti değildir. hep aklıma tugay gelir hagi'yi konuşurken. der ki: "bize sahada bağırırdı belki ama bizi kendimize getirirdi çehremizi bir anda değiştirirdi ve biz ona kızamazdık çünkü bunu takımın ve bizim daha iyi olmamız için yapardı".
    ben hagi'yi çocukken ekrandan çok izledim. ama şu yaşımda kendisine yetişip stadyumda canlı izlemek için neler vermezdim...
  • 10
    değil galatasaray açık ara bu ülkenin gördüğü en iyi yabancı futbolcuyu görememiş, muhtemelen de onun gibisini hiç göremeyecek olan nesil. topla sanat yapan, terminolojiye ‘hagi gibi’ tanımını sokmuş bir orkestra şefininin galatasararay’da oynuyor oluşunun mutluluğunu yaşamamış jenerasyon. geldiğine inanamamıştık, o dereceydik. sadece oynayan değil, oyun aklıyla yanında oynayanların da performansını üst düzeye taşıyan, tek bir adamın, bir futbol takımının oyununu nasıl üst düzeye çıkarabileceğini gösteren en iyi örnekti (bkz: gheorghe hagi). attığı hiçbir golü canlı görmesemde bir anadolu deplasmanında rakip taraftarlar içinde kendisini seyretmek, büyük heyecan ve mutluluktu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın