• 67
    huysuzluğun kurulumunda vardı, ihtiyarlığını yanına ekliyorsun. huyuna da huysuzluğuna da kurban oluruz ama şu ihtiyarlık meselesi fena halde canımı sıkıyor.

    "bi 10 sene ayrı kaldık, satırlar hemen cüretkarlaşmış" diye de düşünme. biraz ihmal ettiğimiz ama mesafeyi hemen kapatmak istediğimiz kadim dostlarımıza yaptığımız sırnaşmalardan kabul et. yoksa hala aklımızdasın, gönlümüzdesin. bir kulağımız hala romanya'da. hiç saklayamadığın öfken kabardığında kızaran burnun; tribünde, ekran başında içimizde kabaran isyanı sahada layıkıyla temsil edişin... hepsi dün gibi aklımızda.

    popescu'nun kafasını "pope, üçüncü ligde bi topçu seyrettim, inanamazsın" diye ütüleme. adam iki lafın belini kırmak için gelmiş, burnundan getirme. akademideki çocuklara fazla zulmetme. "şu topu nasıl atamıyorsunuz çatala" diye ne kendini yor, ne onları... arabanın modeli yine eskidiyse az kıy artık şu paraya. senin gözün yok ama yenge rahat etsin bari. twitter, instagram bi şey aç, arada dolup dolup yazarız. dünyanın bilmem hangi ligindeki maçı seyretmekten başını alıp okumayacağını biliriz ama yine de yazarız.

    doğum günün kutlu olsun iki gözüm. kağıda attığın imzanın mürekkebi çoktan kurudu ama sahaya attığın imzanın izleri hala taze.
  • 19
    sevgili gica,

    sana bir allah'ın kulu hayır diyemeyeceği için, taraftarın gazını almak üzere geldiğini benden daha iyi biliyorsun. yine biliyorum ki bu görevi yarım kalan bir işi tamamlamak üzere kabul ettin. giderken bir gün geri döneceğini elbette ki biliyordun.

    taraftarı, yönetimi, basını, hakemleri yine benden daha iyi tanıyorsun elbet. sana "i love you" diyenlerin yeri geldiğinde sana hırsız dediklerine de tanık oldun. seni takımın başına getirenlerin sene sonunda seni gönderme ihtimalinin oldukça yüksek olduğunu da tahmin etmişsindir. senin tırnağın olamayacak adamlar tarafından salyalar saçılarak eleştirileceksin hagi. ilk defa olmayacak dediğini duyar gibiyim.

    sevgili hagi, senden önceki teknik direktörümüzün hangi şartlar olursa olsun takımın başında kalmasını istiyordum. takımdan ayrılışı utanılacak şekilde oldu. aynı yollardan sen de geçeceksin hagi, umarım hazırlıklısındır.

    emin ol hagi, sana çok güvendiğim rijkaard'dan fazla güveneceğim, fazla destekleyeceğim. yönetimi mi karşına aldın ben de alacağım. bir futbolcuyu mu kadro dışı bıraktın, yolu açık olsun. bir taraftara hırsız mı dedin, ben de diyeceğim. bu saatten sonra ne futbolculara, ne yönetime ne de taraftara güveniyorum. koşulsuz şartsız desteğim senin.

    hoşgeldin gica…
  • 21
    hocam, canım, efsanem...

    yıllar sonra bu takıma geri gelmen, duygularımızı doya doya yaşamak anlamında bizim için en zor zamanlardan birine denk geldi. rijkaard yeni gitmişti... onun hayal kırıklığı ve öfkesi dinmeden sen geldin. ne onun gidişine yeterince tepki verebildik, ne senin gelişini hakettiğin gibi karşılayabildik... bu da galatasaray yönetimi'nin taktiklerinden biriydi... beynimizi siktiler resmen. uyuşturdular bizi... isyan etmesi gereken taraftarı bir doz hagi ile susturdular... ama bilmedikleri bir şey var ki, bu kez pis oyunlarına alet etmek için çok yanlış bir adam seçtiler... her kim ki hagi'nin kuyusunu kazmaya kalkar, kendini o kuyunun içinde bulur! bu kez o kadar kolay olmayacak, hagi harcanacak adam değil... aksine, hagi onları harcar, üstüne bir de taraftar onları harcar... bu taraftar seni onlara yem etmez efsanem!

    sen, ismin geçince her galatasaraylının tüylerinin diken diken olmasına neden olan efsanesin... sana niye aşık olduğumuzu kelimelerle anlatmaya çalışmak anlamsız oluyor, bilinen tüm kelimeler yetersiz kalıyor. dahası, kelimelere dökerek basitleştirme korkusu sarıyor. ama..."takımı kaybettiğinde ağlamayan futbolcu yıldız olamaz..." dediğin için daha da hayran olduk hırsına... "ben galatasaraylı hagi'yim ve öyle kalacağım" dediğin için daha da çok taptık sana... "herşey için teşekkürler hagi seni hiç unutmayacağız" diye uğurlarken seni resmi site, bizim dilimizdeki şarkı hiç değişmedi: i love you hagi... iç sesimiz de "and i will always love you" derken bir yandan...

    şimdi en zor zamanımızda koşa koşa geri geldin... bu bile "hep galatasaraylı kaldığının" ispatıdır... "kaybedecek bişeyi yoktu ki, tabii ki gelir" diyenler oldu. bırak desinler! aramızdaki kimyayı onlar bilmesinler! ha bir de "futbolcuyken efsaneydi ama hoca olarak başarısız" diyen saflar da oldu! ulan, hagi futbolcuyken de "sahanın içindeki" hocaydı zaten... takımın orkestra şefiydi... hocalık tecrübesiyse, al sana "2000 ruhu"!

    "hagi gibi bir 10 numara" aradık hep... aradık da bulamadık... sürekli birileri geldi, gelenler de teker teker gitti....

    senin gibisi gelemeyince, sana olan özlem hep artarak büyüdü. bu arada senin yokluğunda, bazıları haddini aştı, seni tırnağın bile olamayacak adamlarla karşılaştırdılar. bir istatistik çılgınlığı aldı başını gitti... "vs" içerikli tartışmalara konu oldun. biz o sırada ne yaptık biliyor musun? kıçımızla güldük sadece.... çünkü sonuç hep aynı: (gbkz: "hagi ve diğerleri)". "hagi sana 40 metreden bir çakar nereye koyacağını bilemezsin o istatistikleri" demişti metin türel... ne de güzel demiş?!

    şimdi aslantepe'ye seninle gitmek nasip oluyor, kadere bak... galatasaray taraftarına verilebilecek en güzel hediye belki de. ama unutma ki, sen tek başına bir hediyesin galatasaray taraftarı için. seni hediye gibi önümüze sunduğunu zannedenler yanıltmasın seni...

    ha bir de, rijkaard'la seni kıyaslamaya çalışanlara da bakma... "kim daha çok galibiyet almış", "kimin oyun tarzı daha iyiymiş" falan filan... yalan dolan bunlar! sen sadece "rijkaard'a yapılanlar"ı aklında tut... kendini onun yerine koy, düşün ve sadece dikkatli ol... kimlerin neye kapasitesi olduğunu anla ki dikkatli ol! ciğeri beş para etmez adamlara sırtını dönme... "önünden gelen bir mızraktan korunmak kolaydır fakat arkandan atılan oktan korunamazsın".*

    herkes barcelona örneğini konuşuyor. barcelona bugünlere gelebilmek için dibe de battı, zirveye de çıktı... ve her iki durumda da rijkaard vardı. daha da önemlisi, rijkaard'ın arkasında duran bir yönetim vardı. dipteyken ona tahammül edebildikleri için zirveyi görebildiler... o yüzden, sana saçma sapan hikayeler anlatmalarına sakın izin verme. senin kredin "gerçekten" sonsuz... ligde 10. sırada olduğumuz halde niye sustuk biliyor musun? takımın başında sen varsın diye... yanında da tugay var diye...

    sana akıl vermeye çalışanlara tıka kulaklarını, zaten beş on tanesi biraraya gelse, bir "sen" etmezler... keşke takımın bu durumuna senin kadar üzülen futbolcular ve yöneticiler olsa etrafında... o zaman ümitlenecek bişeylerimiz de olurdu... o yüzden canını sıkma, sorun sende değil! rijkaard'ta da değildi zaten!

    yalandan değil, gerçekten "arkandayım", "ne olursa olsun arkandayım"... sözleşmeni uzatacak yetkilerim yok ama, "arkandayım" deyip sözümü tutacak karakterim var...
App Store'dan indirin Google Play'den alın