resim
Gheorghe Hagi
Görev:Teknik Direktör
Takım:FCV Farul
Yaş:59
Uyruk:Romanya
  • 6378
    yürüyen ve her an psikolojik üstünlüğün kendisinde olduğunu hissettirebilen bir oyuncu. gencecik ve tecrübesiz bir takım uefa kupasında finale doğru giderken rakibine bacak arasıysa bacak arası, uzaktan şutsa şut, dönerek ayak dışı pas ise pas verip takımına ve rakibe ben buradayım mesajını sürekli veren yıldız. olmasaydı tarihimizdeki en büyük zafer olmazdı. bu nedenle çok büyüktür kendisi.
  • 6379
    olaya tarihsel açıdan bakarsak, kendisi aromen olduğu için kökeni vlach'lara yani ulahlara dayanır.

    birçok tarihçi ulahların kökenini, köleleştirilmiş gladyatör olarak düşünürken, romalılaşmaları için de helenlerle evlendirildiklerini düşünür. tabii aslında aromen olarak adlandırılan bu grubu ulah olarak adlandıran genelde yunanlılardır.

    hala daha ulahların tarihsel kaynakçası sorgulanadursun, kendilerinin en farklılaşan özelliği, avrupa'nın sayılı göçebelerinden olmalarıdır. kışın başka yere giderler, yazın başka yere giderler, çadırlarda yaşarlar vs. hani bizim bildiğimiz gibi, türklerin yörükleri nasıl belli bölgelere yerleşmişse, avrupa'nın yörükleri de bu ulah arkadaşlardır.

    her ne kadar bu ulah arkadaşlar avrupa'nın göçebeleri olsalar da, bünyelerinde yüksek hırs içerirler. tarihteki ünlü aromenlere bakar isek bunların balkanların bukalemunları olduğunu, ve değişik bağımsızlık mücadelelerinde önde gelen kişilerin yoğunlukla aromen olduğu görülür. bu yüzden genelde balkan halkları aromenleri 'en iyi gürcü', 'en iyi bulgar', 'en iyi yunan' olarak adlandırıldığını görürüz. bir tek kendi içerilerinde fikir birliğine varamazlar, 'her kim ki çıkar biz aromenleriz, biz ayrı bir devlet kurmalıyız' falan derse birbirlerinin ağzına kürekle vururlar. yani otoriteyi sevmezler ve istemezler, hafif anarşik yapıları da vardır.

    hagi'nin aslında kütüğü selanik olmakla birlikte, 1925'te romanya kralı birinci ferdinand tarafından aromenlere sağlanan ayrıcalık ile hagi'nin büyükbabası ve ailesi dobruca bölgesine göç etmişlerdir. annesinin ailesi de yine modern yunanistan'dan göçen bir aromen aileden gelir. hagi'nin çocukluğunda en sevdiği şey, dedesi ile birlikte koyun gütmek, onunla peynir ve domates yemektir.

    bu yazı kendisini izlememiş oluşan doku uyumunu görmemiş ve anlayamayan bütün galatasaray taraftarı için yazılmıştır. hagi kariyerinin çoğunda yalnız bir kraldır. bu kral kendini takım için oynayan bir 10 numara için tanımlamıştır. aşağıdaki tanım kendisinindir, ancak en nihayetinde yukarıdaki tanıma dönmüştür.

    (bkz: 10 numara 9 numara için oynar)

    bu maharetli gladyatörü hangi takım anlayabilmişse, o takım avrupa'nın en yüksek mevkilerine ulaşmıştır.

    (bkz: steaue bucharest)
    (bkz: romania)
    (bkz: galatasaray)

    takım içerisinde birileriyle sürekli kavga eder. onun için mükemmel oyun tanımı bellidir, ve ne yazık ki bu kafasındaki mükemmel oyun, kendisi için hiçbir zaman mükemmel değildir. 'gel ma', 'git ma' şeklinde homurdanmaları, kavgaları onu lider olarak kabul etmeyen takımlarda sorun teşkil etmiştir.

    o kırmızı burnuyla öfke saçarken, alttan alan galatasaray oyuncuları, oluşan güzel oyun ve güzel sonuçlar sonrası ise doyumsuz sevgi ve saygıyla karşılaşır. bu anların en çok gözlemlenebildiği anlara, gol atan oyuncuları sırtında taşıdığı, fatih terim uefa şampiyonluğu röportajında, 'bravo hoca, mükemmel hoca, süper hoca' şeklindeki nidalar attığı anlar örnek gösterilebilir.

    bakın hala futbolla alakalı çok az şey anlattım. şimdi gelelim futbol kısmına.
    öncelikle icardi'nin hagi ile kıyaslanabilmesi için başka bir hayata ihtiyacı var. takımın merkezi, maestrosu olabileceği bir pozisyona ihtiyacı var. icardi skor yapar, çalım atar, belki asist yapar ama hiçbirini hagi'nin düzenli yaptığı mesafelerden yapamaz. bunun nedeni de sahada bulunduğu pozisyon ile ilgilidir.

    gelelim sneijder'e. ikisini de izlemiş biri olarak, sneijder'in kıyaslanacağı oyuncu olsa olsa alex olur sergen olur. bu arkadaş hagi'nin saha içerisinde dolaştığı alanlarda dolaşabilecek ne nefesi vardır, ne de yeteneği. insanlar şiddetli/patlamalı koşuyu dinamizm sanıyor. bunun için başka bir örnek verelim. badou ndiaye ve torreira... sizce ikisinin de prime'ında hangisi daha dinamik ve daha fazla alan kapatıyor?

    hagi'nin topla katedmesi sürekli dur kalklara dayanır. bu çalım stilinin en benzerleri de kısa mesafelerde arda turan veya uzun mesafelerde yapılanını istiyorsanız yunus akgün'de görülür. bunun sürekli yapılmasının vücuda bıraktığı etkiyi anlamak için yunus'un kariyerine veya arda'nın atletico kariyeri ile birlikte bunun sıkılığını ne kadar azalttığına bakarak anlayabilirsiniz. bu oyuncuların oyundan pat diye düşmesinin*, belli dakikalarda etkili olabilmesinin nedeni budur. bir arabanın sürekli 0'dan 100'e kalkması için gereken beygir gücü * bu hareketin yapılma sayısı eşittir gereken enerji.

    kısacası sneijder, sergen veya alex'in sert ve birebir savunmacılara karşı kendini unutturduğu ana ihtiyacı vardır. ilk büyük fark olarak bunu belirtebiliriz. hagi'nin böyle bir ana ihtiyacı yoktur, istediği anda harika top tekniği/kontrolü ve sıfırdan 100'e çıkacak enerjisi her zaman cebindedir. kendini hatırlatır, o rakibin üzerine gider, veya kendisi ile birlikte bu arkadaşları sahanın bir kale çizgisinden diğer kale çizgisine kadar istediği alana götürür.

    ikincisi ise hagi'nin messivari alan kontrolüdür. messi maçın ilk 15 dakikası nasıl rakibi analiz ediyorsa*, hagi'de de benzer bir özellik vardır. yalnız yine arada fark vardır, messi için bu alan santradan rakip kaleye kadar, kendini konumlandıracağı bir alan ise, hagi'de yine iki kale arasındadır. pasının menzili yoktur, defansta çalım atılmaz diye bir kuralı yoktur.

    kısacası kendisi tepeden tırnağa aromen olup, kendini romanya'ya adamış bir gladyatördür.

    edit: linguistic açıdan bakarsak, aromenlerin dili rumenceye çok benzemektedir. sanırım romanya'ya gelmelerinin nedeni bu olsa gerek. yoksa davranışsal açıdan yörüklere, tarihsel açıdan romalılara, linguistic bakımdan romenlere çok benzemektedirler.
  • 6387
    çocukluğumun efsanesi benim için her zaman en iyi olacak eski 10 numaramız. az önce euro 2024 için verdiği röportajdan bir kesit okudum ve o sırada kendi ismini taşıyan akedemiyi gördüm. kendi inşa ettirmiş. o akademiye bakıp gençlere yapmadığımız yatırım için utanmiliyiz diye düşünüyorum. gençlerin kendini rahat hissedecegi ve gelişebilecegi liyakatın olduğu bir tesis ve sistem kurmak çok mu zor? bakın gidin örneği romanya'da var. hagi futbolu bıraktıktan sonra hollanda'daki tesisleri gezdiğini belirtmiş ve biz 1 sene yönetici atamadık üstelik kemerburgaz taşınma sürecinde bu gençlere ve kadın futboluna ne olacağını bilmiyoruz bile.
  • 6390
    becali'nin yaptığı açıklamaya göre kadromuza kattığımızda kendisine yıllık 3.5 milyon dolar, şampiyonluk primi olarak 200 bin dolar, kazanılan her avrupa kupası başına 2 milyon dolar (toplamda 4 milyon dolar), ilave olarak diğer bonuslar ve primler ödenmiş.

    o yıllarda 5 yıllık bir süreçte 25 milyon dolara yakın bir rakam ortaya çıkıyor. enflasyon etkisini de ortaya koyunca sanırım alım gücü olarak icardi'nin kazandığından da yüksek bir maaş.
  • 6393
    izlemeye yaşımın yettiği için kendimi şanslı hissettiren usta isim.

    sözlüğe girdiğimden beri bu başlığa yazıp yazmamakta çok tereddütte kalmışımdır. çünkü ne yazsan eksik, ne yazsan yetersiz kalacak. kendisi işte öyle bir futbolcuydu.

    biz bu adamı nasıl henüz 31 yaşındayken bize gelmeye ikna edebildik ya? üstelik önceki sezonu 4. bitirip sadece kupa galipleri kupası oynayacakken. onunla birlikte sonra zaten şampiyonlukları seriye bağlayıp devler ligi gediklisi olduk.

    bizde oynadığı dönem kulüp olarak çok sağlam ilerliyorduk. başarıları tek bir isime indirgeyemesek de saha içi şefi kendisiydi. hem oynar hem etrafını yönetirdi. zaten o yüzden teknik direktörlükte de insanlar beklentiye girdi ama bu beklentileri karşılayamadı. ne olursa olsun bize saha kenarındayken de unutulmayacak bir final maçıyla anlamlı bir kupa kazandırdı. rakibin, hakemin, kısacası herkesin saygı gösterdiği özel bir adamdan bahsediyoruz. sadece bizim değil, dünya futbolunun efsanesi!
  • 6395
    türkiye a milli futbol takımı 2002 dünya kupası'nda 3. olduğunda "kadroda ben olabilseydim şampiyon olurduk. çünkü ben buyum: üçüncülükle birincilik arasındaki farkı yaratan adam" demişti.

    kendisini tanımayanlar için iddialı bir söz gibi görünse de aslında çok mütevazı bir açıklamadır bu. takım üzerindeki etkisi bundan çok daha fazlaydı.

    rakibin algılarıyla oynama ve rakibi hazırlıksız yakalayıp alt etme üstadıydı hagi.

    takımdaki diğer oyuncuların tamamını vücudunun bir parçası gibi kontrol eder, bu sayede akıl oyunlarını bütün sahaya yayar, öldürücü darbeyi kendisi yapar ve takımın performansını arşa çıkarırdı.

    topla olan akıl almaz ilişkisi; çalım, pas ve şut konusundaki inanılmaz geniş repertuarı hagi'nin sadece %50'sidir.

    diğer %50'si, takım üzerindeki muazzam etkisi ve liderliğiydi. takıma sadece doğru koşuyu, doğru pozisyon almayı göstermezdi sahadayken. sadece kendisine özel olan "rakibi yanıltma" stratejilerinde sahadaki bütün takım arkadaşlarını inanılmaz bir maharetle yönetirdi. "orkestra şefi" lakabı bu yüzden cuk oturuyordu üzerine.

    onun kadar yeteneklisi belki arada bir bu topraklara gelir ama onun kadar etkilisinin gelmesi tam anlamıyla mucize olur.
  • 6396
    lucescu gibi kurt hocaya karşı bile soyunma odasında üstünlük kurmuştur.

    --- alıntı ---
    mario jardel: "real madrid'i 3-2 yendiğimiz maçta devre arasında lucescu bana, 'mario sen çıkıyorsun' dedi. hagi de 'hayır mario çıkmayacak, oynayacak' dedi, lucescu hiçbir şey diyemedi. ikinci yarı oyuna devam ettim ve galibiyet golünü de ben attım." (gs tv)

    https://x.com/...yr9INwa40xg&s=19

    --- alıntı ---
  • 6398
    hagi çok büyük futbolcuydu. bir onu canlı izlediğim için, iki onun zamanında sosyal medya olmadığı için çok şanslıyım. düşünüyorum da o zamanlar sosyal medya olsaydı, hagi takım arkadaşlarına çok el kol haraketi yapıyor, kaptırınca faul yapıyor yada arkadaşlarına kızıyor diye eleştirilirmiydi.

    edit: azmimertcelik hatırlattı, uefa kupası finalinde adams'a sırtından vurduğu için kırmızı kart gördüğünde, young boys maçında muslera’ya söylenenler, hagi’ye söylenirmiydi?
  • 6399
    çok güzel bir örnek var, hagi'nin uefa kupası finalinde gördüğü kırmızı karttan sonra taraftarın davranışları.

    o dönem ben dahil taraftarlar ne yaptı biliyor musunuz? bunu hiç konuşmadı. hala daha konuşulmaz, bir çok taraftar hagi'nin kırmızısını unutmuştur bile.

    çünkü hagi, bizim formamızı giyen bir futbolcuydu. ve çok sevdiğimiz efsanemizdi. bu olayı gizli bir günah gibi konuşmamayı tercih ettik. o dönemlerde bu tür olayları konuşmaz, kendi içimizde halletmeye çalışırdık. konuşmak zarar verirdi çünkü. fenerlinin beşiktaşlının eline malzeme vermek istemezdik. sineye çeker ve unuturduk. ama biz konuşmasak da soyunma odasında fatih terim'in gerekeni söylediğini bilirdik.

    bize düşen susmak ve takıma zarar vermemekti.
App Store'dan indirin Google Play'den alın