• 26
    galatasaray gibi takımlar için seçenek değil zorunluluktur. önemli olan bunu ne kadar yapabildiğin.

    bizim şuan en büyük problemimiz beklerin çok fazla ileride konumlanması, orta saha oyuncularımızın da arkası dönük top alma becerisinin elit olmaması. çok kötü değiller ama elit seviyede değiller. bir de stoperlerden bir tanesi topu alınca 10 saniyede ayağından çıkaramayınca baskı yapılması kolay bir takım oluyoruz. bu dediklerimin bazılarının değişmesi kalite gerekirken bazıları da oyun pratiğiyle gelişebilir. tabi bunun gelişmesi için de sık sık beraber oynamak gerekir. ilk defa yan yana oynamış 9 oyuncunun olduğu bir gruptan ilk maçlarında çatır çatır oynamaları beklemek çok büyük hayalperestlik olur.

    bizim yapmamız gereken şey, bundan vaz geçmek değil, eksikliklerimizi nasıl kapatırız onu düşünmeliyiz. 2019-2020 sezonunun 2.yarısında kimse bize ilerde basmaya cesaret edemiyordu. çünkü cesaret ettiklerinde 10 saniyede topu kalelerinde görüyorlardı. bunu yapabilecek seviyeye geldiğimizde zaten iyi takım olacağız.

    modern futbolun gerekliliklerinden kaçarsan işte o zaman zamanı kurtarmak için bir şeyler yapmış olursun. ona ayak uydurmak için acı çekersen, o çektiğin acılar işe yaradığı zaman zannettiğinden daha fazla adım ileriye atarsın. şuan zıplamak için eğilme aşamasındayız. daha fazla zıplayabilmek için ne yazık ki eğileceğiz. umarım eğilirken yere yatmayız tabii :)
  • 28
    bu oyun kurma biçimi pas oyunu oynadığımız anlamına gelmiyor. biz oyun kuramıyoruz sadece. sahada hareket eden oyuncu kısıtlılığından bu. pas iki kişilik bir hadisedir. pas atacağın oyuncu doğru yere hareketlenmiyorsa kim olursan ol sorun çıkacaktır oyun kurulumunda. pas olmadan nasıl oyun kurulacak? her topu ileri mi dikeceğiz? pas oyunu oynuyor olabiliriz ama konunun bu başlıkla bir alakası yok.
  • 29
    "geriden pasla oyun kurma" konusunda kendisini kanıtlamış, kaliteli bir yabancı teknik direktör (mesela de zerbi veya sarri gibi) ile türkiye'de de başarılabileceğini düşünüyorum ama mevcut yerli teknik direktörlerin hiçbirinin, türkiye'nin tartışmasız gelmiş geçmiş en iyi teknik direktörü fatih terim bile olsa kısa vadede bunu başaramayacağını düşüyorum.

    geriden pasla oyun kurabilmek için kadro kalitesi de çok önemli ama bunu sahada etkili bir biçimde uygulayabilmek için, antrenmanların en üst düzeyde yapılması gerekiyor. ancak, 2019 yılından beri her türlü kadroda bu oyunu deneyip, başarılı olamadığımıza göre bir yerde eksiğimiz var demektir.

    ayrıca, "geride pasla oyun kurma"nın türkiye'de başarılı olabilmesi için özellikle yerli oyuncuların kafa yapısının değişmesi gerekiyor, çünkü değişmezse yabancı futbolcu da kısa sürede ortama ayak uyduruyor.

    bahsetmek istediğim; "fazla risk almayalım, basit top kaybı yapmayalım ve top daha çok bizde kalsın, kaleci de oyunun bir parçası" şeklinde bir talimat verildiğinde, oyuncular sürekli kaçak oynamaya başlıyor, top kaybı olmasın diye sürekli yan pas yapıyor veya hiç sıkışmasa bile risk almamak için kaleciye dönüyor. bu yüzden de ortaya tatsız tuzsuz, aşırı yavaş tempoda sürekli kendi yarı sahanda paslaşma şeklinde bir futbol ortaya çıkıyor.

    türkiye'deki takımların gerek ligde gerekse avrupa'da genelde başarılı olmasındaki etken "coşkulu ve "tempolu futbol" bu şekilde en azından taraftar da memnun oluyor. ha artık avrupa futbolu başka bir noktaya gidiyor ve buna ayak uydurmalıyız görüşüne de katılıyorum ve zamanında fatih terim, türk futbolunda bu şekilde çok büyük devrimler yapmıştı. ancak, teknik direktörlük kariyerinin sonunda artık böylesine büyük bir devrim yapabilme konusunda pek ışık vermiyor. sanki, 2011-2012 yılındaki gibi bildiği yoldan ilerlese her şey daha iyi olacak gibi...
  • 31
    ne zaman kale vuruşları kullanılırken oyuncular ceza sahası içine girmeye başladı, o zaman fatih terim yıllar önce kaybettiği aşkını bulmuş gibi bu sisteme sarıldı. halbuki bu bir zorunluluk değil. kaleciler degajla da oyuna başlayabilir. bizim neyimize kardeşim kısa paslarla oyuna başlamak. daha kasımpaşa'nın presini kıramazken, nedir bu kale önünde paslaşma sevdası? ileride muhammed gibi, diagne gibi hava toplarını karşılayıp servis edebilecek oyuncularımız var. özellikle muhammed sadece bu işi yapsa dahi gol atmasına gerek olmadan takıma çok daha faydalı olacak. ancak işte hocamız ve inatları malum. bu kesinlikle hocanın başarısızlığı. futbolcuların herhangi bir hatası yok. bir soğan bir domatesle musakka yapamazsınız. neden? patlıcan yok, kıyma yok, o yok, bu yok! bizimki de o hesap ama anlayana!
  • 33
    stoperleriniz kendi aralarında al-ver yaparken yaptığı bilmem kaçıncı pastan birinin beklenen şekilde yerine ulaşmaması sebebiyle sürekli olarak gol yediğiniz oyun kurma düşüncesidir. dünyanın en kaliteli stoperlerini de bulsak yaptıkları 200-300 pastan biri mutlaka hatalı olacaktır. kısa düşecek, hızlı gidecek ya da birileri araya girecek. topu kaybettiğiniz yer ise cezasahanızın önü oluyor. sonra topu kaybeden oyuncunun bireysel hata yaptığı konuşuluyor. bence sistemsel hata.
  • 35
    çoğunlukta beceremediğimiz ancak becerebilmemiz gereken oyun. çünkü artık modern futbol bu, büyük takım olmanın bir gerekliliği haline geldi. ne degaj yapan kaleci kaldı piyasada doğru düzgün ne de aut atışını ileri diken kaleci. herkes pasla çıkmaya çalışıyor.

    öncelikle bu oyunu defansta top çevirme oyunu ile karıştırmamak gerekiyor. defansta top çevirirken daha basit ve daha garantici oynarsınız. çok iyi oyun görüşü olan stoperlere ihtiyacınız yoktur. topa bomba muamelesi yapmasın, yanındakine pas verebilsin yeter. ancak bu oyunda farklı olarak oyun görüşü iyi stoperlere ihtiyaç duyarsınız ve risk almak zorundasınız. yani basit paslar yaparak 3-4 oyuncuyu oyundan düşürmüş bir şekilde defanstan çıkamazsınız. rakibi biraz heyecanlandırmalı, topu kapabilecekleri hissini vermelisiniz. ancak bunu yaparken de bundan sonraki aşamada topu ileri taşırken de oyun görüşü iyi, baskıda kolay hata yapmayan oyunculara ihtiyaç duyarsınız. bizde bu profile uyan nelsson, marcao ve aanholt var. ancak onları da henüz yan yana oynatamadık. luyindama desek zaten youtube'da rakiplerin bilerek onu boş bırakıp sonra ona bastığına dair analiz dolaşıyordu. adamlar luyindama'ya basıp hata yaptırmak için bizi luyindama üzerinden oynamaya zorluyormuş.
  • 36
    çok uzun yazarak anlatmaya çalışan arkadaşlara saygım var ama bence bizim neden yapamadığımızın yanıtı o kadar karmaşık değil.

    senaryo her maç aynı aslında, topu muslera çıkaracak ceza sahası içinde solda marcao, sağda luyindama açılmış durumda. duruma göre taylan ya da berkan ortaya giriyor bu sırada rakip 3-4 kişi ile bekliyor. top ayaktan çıktığı an topu alan oyuncuya basıyorlar topu alan oyuncumuz ayağında eveleyip geveliyor çünkü pas kanalı yok.

    yani biz topu 4 kişi ile çıkarmaya çalışıyoruz geriye kalan oyuncular sabit bekliyor. bekliyorlar ki top ayaklarına gelsin.

    "olmaz öyle saçma taktik" bunun adı topla çıkmak değil. 11 kişi aktif olarak işin içersinde olacak. matematik basit rakip ilerde basıyorsa ya orta sahada ya geride eksik demektir senin topsuz oyuncuların orayı doldurup pas kanalı açmasa oyuncuların adının ya da ayağının iyi olmasının önemi yok. sonra sabaha kadar luyindama'nın ayağı iyi değil ondan kaptırıyoruz, falanca oyuncunun top kontrolü kötü, bireysel hata... saçmalığı dinleriz.

    hatta daha basiti top kaleciden çıktığı an o topu kaptıracağız demediğim tek pozisyon olmuyorsa o iş bireysel değildir artık.
  • 38
    geriden pas ile oyun kurmayi takım olarak yapmak gerekir. sadece stoperler ve kaleci ile yapmaya çalıştığımız da bireysel hatalardan çok fazla gol yiyoruz. stoperler ayağına topu aldiginda pas verecek boşta adam bulamayinca, oyun kurmak da imkansiz oluyor ve yediğimiz pres daha şiddetli oluyor. yapılan presin tersine bir oyun kurmak için kendini gösteren boşta olan oyuncuyu bulamayan stoperler kendi aralarında ve kaleci ile al ver yapmaya başlıyor. aslında burada bahsedilen kadar kötü bir sistem ve kurgu değil etkili ve hızlı bir sekilde yapildiginda savunma yapan takımi oyundan düşürüyorsun hemde takımda kademeler arasındaki boyu uzun tutuyorsun buda senin hücum oyuncularına geniş alan sağlıyor ama iste bütün takım olarak oyunu okumak ve kurmak gerekiyor. her futbolcu kendini boşa atmalı ve pas için alternatif olmalı. bu da takım birbirini tanıdıkça birlikte oynadıkça, iyi çalışmakla olacak işler. bizim bu sene kurduğumuz kadro bu sistemi iyi yapabilecek seviyede.
  • 39
    bizim adımıza son bir kaç sezonu "pas" geçmemize neden olan hadise.
    aslında hadisenin kendisinde sorun yok, biz yapamıyoruz.
    işin kötüsü yapamadıkça daha da ısrarcı oluyoruz veya yanlışları düzeltmeye çalışmayıp aynı şeyleri ısrarla denemeye devam ediyoruz.
    rakip takım isterse 5. seviye alt lig takımı olsun, biraz ön alanda baskı yaptı mı far görmüş tavşan misali kalecimiz ve geri dörtlümüzün kendi aralarında paslaşmasının ötesine bir türlü geçemiyor, topu maç içinde sayılı kez 2. ve 3. bölgelere aktarabiliyoruz.
    halbuki senin elinde kerem gibi, barış alper gibi, morutan gibi, cicaldau gibi, emre kılınç gibi......vb. gibi tıfıl ve hareketli ön alan oyuncuları var, ileride de diagne gibi, mustafa gibi görece hava toplarına dokunmaya çalışan oyuncuların var, baktın kapamadılar, arkada dönen topları süpürecek taylan gibi, berkan gibi oyuncuların var, en arkada takımı öne itecek ayakları düzgün nelson gibi, marcao gibi oyuncuların var...
    varacağım nokta şu;
    zamanında hakan şükür'e şişirip seken serseri toplara okan, suat emre üçlüsünün yaptıkları amansız baskı ile hatırı sayılır ekmek yediğin bir sistemin mucidisin, neden gerektiğinde bu tip veya benzeri, veya farklı bir alternatife yönelmeyiz, en azından denemeyiz, anlamış değilim.

    bazen videolar görürüz, yok efendim 35 pasla 40 pasla gol atılan, ilk bakışta kulağa hoş geliyor, ancak ben bir futbolsever olarak 3-5 pasla atılan golleri daha katma değerli buluyorum.
    futbolda hedef gol ise, bütün çalışman bunun en kısa, en hızlı yoldan nasıl yaparım üzerine olmalı.
    artık alt lig takımları dahil genel olarak iyi alan kapatılıyor, bu nedenle yerleşik savunmaları aşmak gerçekten zor, yapılan aşırı sayıda gereksiz paslaşma rakibin daha iyi pozisyon almasından başka bir halta yaramıyor maalesef, ve maçların içinde yapılan 15-20 pasın ardından sonlanamayan, hatta basit bir top kaybı ile kalemizde bazen pozisyon bazen de gol ile sonlanan o kadar çok durumla karşılaşıyoruz ki...
  • 41
    kaliteli ayaklarla tadından yenmeyen oyun kuruluşu. stoperlerinizin tertemiz ayakları olması gerektiği gibi savunma önü oyuncusu ve beklerin de ön alan baskısından çıkabilmek için pas opsiyonları olabilmeleri açısından bu oyunun olmazsa olmazlarıdır.

    yakın zamanda bu oyunu en başarılı şekilde mario lemina nın stoperlerin önünde oynadığı ve o meşhur 2019-2020 sezonundaki 8 maçlık seriyi yakaladığımız zaman oynamıştık.
  • 42
    https://www.youtube.com/watch?v=7MGkzOpEn5w

    emre özcan tarafından "büyük takımlar neden geriden pasla oyun kurmalı?" temalı tardini büfe'de uzun uzun açıklanmış oyundur. ufak ufak nasıl oynanması gerektiğine de değiniyor. oynamak için illa city ya da barcelona olmanıza gerek yok. oyuncu kalitenizi biliyor ve ona uygun bir planla hareket ediyorsanız oynamanız elzemdir.
  • 43
    https://twitter.com/...577657831206915?s=21

    günümüz futbolunun en temel oyun anlayışlarından birisi bile bu sözlükte eleştirildi. gerçekten inanılmaz. geriden pasla oyun kuramayan takım avrupa için yok hükmündedir. tabi beşiktaş’ın sadece adı süper olan ligde vurdulu kırdılı oyunu göze hoş geldiği için her takımda olması gereken geriden pasla oyun kurma taktiği bile eleştirildi. dördüncü fatih terim döneminde çoğu büyük maçta bu şekilde gol bulduk. 3-1 kazandığımız fenerbahçe ve beşiktaş maçlarını izleyin daha net anlarsınız.
  • 44
    ilk 10 dk içinde maçın kötü geçebileceği sinyalleri gönderen lazio pres denemeleri biraz gevşediyse, bugün geriden pasla çıkma işini ortalama üstü yaptığımız içindir. bir iki sekansta çok rahat şekilde 3. bölgeye çıktık. başarılı girişim sayısını arttırdığımız takdirde ummadığımız şekilde girdiğimiz gol pozisyonu sayısının artacağını düşünüyorum.

    (bkz: 16 eylül 2021 galatasaray lazio maçı)
  • 48
    futbol takımımızın sık sık yapmaya çalıştığı eylem. biz geriden çıkarken sanki takım ikiye ayrılıyor. topla çıkmaya çalışan geri 4’lü artı 1 orta saha bi tarafa, ilerde kendi içinde sağa sola joging yapanlar bi tarafta. arka taraf mücadele veriyor adeta bizim 1. ve 2. bölgemizde öteki tarafta ileridekiler kendi aralarında hareket ediyorlar ama hareket etmeseler de olur muhtemelen efektif bi boşa çıkma durumu yok sanki. bence en temel sorun bu. yani bi türlü ön tarafı topla çıkma işinde kullanamıyoruz. topla çıkmada tamamen arka tarafın bireysel yetenekleri söz konusu. halbuki ön tarafta işe dahil olsa hem topu çıkarabileceğiz hemde 3. bölgeden tek paslarla geçip pozisyona gireceğiz. arka tarafta topu kullanan ekibe bu kadar yük binmemesi lazım. takım boyunun bu kadar uzun olmaması lazım…
  • 50
    marcao'nun olmadığı maçlarda defans ve hücum arasındaki mesafenin açılması ile iyice ayyuka çıkan bu problem hoca'yla oyuncular arasındaki iletişimi de koparmaya başladı bence.

    maçların yarısı hücum oyuncuları ilerde boş boş beklerken defansın pasla 30 metreyi katetmeye çalışması ve topu tekrar tekrar kaybetmesi üzerine hücumdakilerin de geriye koşmak zorunda kalması şeklinde geçiyor. bu oyun düzeni oyuncuların da zaaflarını daha çok ortaya çıkardığı için atağın olgunlaşamadığı her denemede hücum ve orta saha oyuncularının suratlarında topla buluşamamanın ve takımın tekrar tekrar top kaybı yapmasının verdiği mutsuzluğu yakın çekimlerde görüyoruz. bu aynı zamanda oyun planı ile ilgili bir mutsuzluk. aynı durum tekrarlandıkça hocanın oyun içinde verdiği taktikler ve yaptığı değişikliklere tribünlerden olduğu gibi takım içinde de bir inanç kaybı doğuruyor.

    marcao gelince ciddi bir düzelme olacağını düşünsem de sorunu oyuncu bazlıdan çıkarıp sistemsel olarak da çözümler üretmek elzem. fatih hoca'nın konuya ekstra mesai yapması ve üreteceği çözümlerle hem taraftarı hem oyuncuları tekrar kendine ikna etmesi gerekiyor. çünkü "hocanın bi bildiği vardır" cümlesi en az duyduğumuz cümle bu aralar.
App Store'dan indirin Google Play'den alın