son 25 sene içerisinde dönem dönem yaşanmış olan sorundur. genelde iyi kalecilerin takımdan ayrılmasının ardından aynı kalitede kaleci bulunamadığı için ortaya çıkmaktadır. tabi uzun süre kalede kalmış çok iyi bir kaleciden sonra ortalama üstü bir kaleci bile getirseniz taraftar burun kıvırıyor.
son 25 yılda 4 çok iyi ve sevilen kalecimiz oldu. bunların birincisi simoviç'ti. onun gidişinin ardından kale hayrettin'e devroldu. zaman zaman iyi performanslar gösterse de herkes hayrettin'den simo'nun yerini doldurmasını bekledi ki bu büyük hayalcilikti. hayrettin sonrası stauche, friedel gibi vasat üstü kaleciler transfer edilse de bir türlü istenen performanslar gelmedi ve kaleci sorunu simoviç sonrası dönemden 98 yazına kadar sürdü. 98 dünya kupası sonrası kale brezilya milli takımı kalecisi taffarel'e devredildi. dünya çapında birinci seviyedeki kalecilerden biri olan taffarel risksiz bir tercihti ve kaleci sorununu hemen çözdü. taffarel galatasaray ile 2000 yılında uefa kupasını kazanırken final maçının en değerli oyuncusu seçilecekti. taffarel'in takımdan ayrılmasının ardından yine bir kaleci sorunu yaşanması bekleniyordu. fransa'nın orta altı denebilecek takımlarından metz'in kalecisi mondragon transfer edildiğinde kimse kendisinin taffarel sonrasında onun yerini doldurabilecek seviyede üst düzey performans göstereceğini beklemiyordu. fakat kulüp o sırada bir geçiş döneminden geçtiği için kimse kaleci problemi üzerine yoğunlaşmamıştı. o dönem takım yeniden yapılandırılmış ve bu yapılanmada maliyeti az olan 2. sınıf oyuncular tercih edilmişti. o takım üzerine de sayfalarca yazı yazılır aslında. o sezon kulüp tarihinin bir çok hikayeyi barındıran, en enteresan sezonlarından birisiydi bence. neyse konuyu dağıtmayalım. konumuz kaleciler. evet mondragon sahaya çıktı ve aynen de beklendiği gibi tam bir küçük takım kalecisi gibiydi. kale çizgisini çok az terk eden, altıpastan ise hiç çıkmayan bir yapısı vardı. fakat birkaç ay geçtikten sonra mondragon büyük bir takımın kalesinde olduğunu anladı. 32 yaşında olmasına rağmen galatasaray'da çok şey öğrendi ve mükemmel bir büyük takım kalecisi oldu. böylece taffarel sonrası kaleci sorunu hiç başlamadan bitmiş oldu. mondragon hem performansı, hem de karakteriyle taraftar tarafından çok sevildi. 2007 senesine kadar kalede güven verdi ve 2007 yazında galatasaray'dan öğrendikleriyle 36 yaşında bundesliga'ya adım attı. mondragon sonrası kaleci problemimiz yeniden hortladı. orkun, aykut gibi yerli alternatifler denendi öncelikle. bu kaleciler vasat altı kalecilerdi ve performansları kaliteleri doğrultusunda yetersiz kaldı. 2007'den 2011'e kadar kaleci sorunu çözülemedi. bu dönemde aynı stauche-friedel ikilisi gibi vasat üstü olan de sanctis, leo franco gibi isimler kaleyi devralsa da onların da kritik maçlarda yaptıkları kritik hatalar kalıcı olmalarını engelledi. nihayet 2011 senesinde uruguay milli takımının birinci kalecisi muslera transfer edildi. kendisi türkiye'de çok tanınmasa da o da aynı taffarel gibi birinci sınıf biri kaleciydi ve risksiz bir transferdi. nitekim kendisi kalitesini hemen gösterip taraftara kendisini kolayca kabul ettirdi ve kaleci sorunu da bir kez daha üst düzey bir kaleciyle çözülmüş oldu.
galatasaray'ın son 25 yılda kalesinin hikayesi böyle. hikayeye baktığımız zaman dönem dönem kalemizi çok iyi kalecilere emanet ettiğimiz fakat her dönem de ciddi bir biçimde kaleci sorunu yaşadığımız görünüyor. yine son 25 seneye baktığımız zaman kalemize çok fazla farklı ismin geçtiğini görüyoruz. bir üst paragrafta adını anmadığım nezihi, mehmet duymazer, mehmet bölükbaşı gibi bir çok isim de bir dönem takımın birinci kalecileri olmuşlardı. bu isimlerin yanında hala hatırlayamadığımız kadar çok isim var. fenerbahçe'ya baktığımız zaman ise 25 yılda sadece 3 kalecinin adını görüyoruz: engin, rüştü ve volkan. onlar hiçbir zaman kaleci problemi yaşamadılar. o konuda iyi bir gelenekleri var. bizde ise kaleci geleneği yok. muslera takımdan ayrıldığı zaman yine uzun süreli problem yaşayabiliriz kalede. bana göre fenerbahçe'den geride olduğumuz bir alandır bu ve her daim kaleci sorunu kronik bir sorundur galatasaray'da.
(bkz:
zoran simovic)
(bkz:
cladio andre taffarel)
(bkz:
faryd aly mondragon)
(bkz:
fernando muslera)