4876
" yönetim " kelimesini içeren tüm kavramlar profesyonellik taşımalıdır. bu durum artık içinde bulunduğumuz zaman diliminde tartışılmayacak bir zorunluluktur. iş ve yönetim kitabına başlıyor gibi yazdım ama gerçekten, bir taraftar olarak içinde bulunduğumuz bu günlerde, yönetimimize baktığımda aklıma gelen ilk şey bu.
bir spor kulübü yöneticiliği için, mutlaka o kulübün taraftarı olunması gerekir bunun zaten hepimiz farkındayız ama taraftar olmak yeterli şart değildir kulüp yöneticisi olmak için.
zozuklar zanlarını dislerine taktilar, ha oyle oynaylar ki gendi gendimi parçaladum tarzında cümleler kurmak belki taraftar olmak için aidiyet belirten veya sempatik gelen bir cümle olabilir ama aynı cümleyi kuran insan tipinden profesyonellik de beklemek gerekir. şu bir gerçek ki dursun denilen yaşam formundan kurtulduğumuz için adeta bayram ettik, mustafa cengiz' e kahraman gözü ile baktık ( gayrettepe point' in önünden geçerken hala sövüyorum ) ama zaman geçtikçe yönetimimizin özellikle kriz yönetiminde ne kadar başarısız olduğunu gördük ( işin garip yanı, yönetimdeki çoğu kişinin profesyonel yönetici ya da danışman olduklarını biliyoruz. bu profillerin yönettikleri şirketlerdeki durumları merak etmiyor değilim ).
hepimizin bildiği gibi son yıllarda spor basını ile aramız yok denecek durumda, aleyhimizde algı devamlı yapılan bir şey haline geldi. keza futbol federasyonu ve hakem camiası ile de ilişkilerimiz çok kötü, ilk yarı adeta doğrandık defalarca kez. burada yönetimin yaptıklarına baktığımızda, kriz yönetme konusunda gerçekten zayıf olduklarını görüyoruz ( ülkeye egemen olan yönetici erkin her kavrama ve her detaya müdahil olmasına değinmeyeceğim, o ayrı bir yazı konusu, sadece yönetimin davranışlarını değerlendiriyorum ).
sıkıntılı bir dönemde herkes kaçarken ellerini taşın altına koymaları gerçekten takdir edilesi bir davranıştı buna sözüm yok ama özellikle kriz ortamlarında sorumluluk almak, ciddi derecede kapasite, sorumluluk ve bilgi gerektiren bir olgu. normal şartlarda, normal olaylarla karşılaşırsınız ama kaotik durumlarda asla normal düzlemde hareket edemezsiniz, bu nedenle de kaosu yönetmek ve normalleşme sağlamak gerçekten ayrı bir meziyet. işleri kolay demiyorum, zor olduğunu bilerek bu sorumluluğu aldılar ve alınan sorumluluk karşısındaki davranışları eleştirmek de bizim gibi taraftarlar için gayet de haklı bir durum. çünkü bizler çeşitli zorluklar, çeşitli yokluklar ve çeşitli imkansızlıklar içinde dahi taraftarlığımızdan vazgeçmeden takımımızı destekliyorsak, bir zahmet konuşabilelim. yönetimi, teknik kadroları, oyuncuları eleştirmek kötü taraftar olunduğu anlamına gelmez, bu sahiplenme belirtisidir. bizler taraftarız ve tek bir şey istiyoruz, başarı.
başarı her zaman yakalanabilecek bir kavram değildir bunun hepimiz farkındayız ama insanı çileden çıkaran şey iş bilmezlikler ve basiretsizlikler.
sizler koskoca galatatasaray kulübünün yönetimi iseniz, bir zahmet sıradan bir taraftardan daha ön görülü ve profesyonel olun. en basitinden bir örnek vereyim size, yıllardır bu sözlüğü okuyorum ve bazı renktaşlarım her transfer döneminde adı duyulmamış oyuncuları öneriyorlar, özellikle bir kaç renktaşımı takip ediyorum, burada belirttikleri adamlar tam da söyledikleri özelliklere sahipler ve gelişiyorlar 1-2 senede ve sonradan biz de " keşke bizim oyuncumuz olsa " diye hayıflanıyoruz. arkadaş, bu renktaşlarımız para alıyorlar mı, karları var mı, çıkar bekliyorlar mı, hayır tabi ki ama neden yönetimdeki transfer komitesi, scout ekibi 1 ( bir, one, eins ) adet transfer yapmıyor bu şekilde. neden vizyon yok, neden profesyonel bir bakış açısı yok ?
başarı varken gerine gerine kameralara konuşarak reklam yapmak kolay ama neden kriz zamanlarında aynı başarılı duruş sergilenmiyor, madem krizde bu kadar başarısızsınız kendi şirketlerinizi neden batırmıyorsunuz. her gördüğü kameraya konuşup kendi acındıran arkadaşlar, her konuda yanlış yaparken, nasıl oluyor da şirketlerini büyüterek yeni ihale alıyorlar, galatasaray sizler için sadece reklam ve devlet ile etkileşime girmek için bir basamak mı ?
2 gündür ozan ve serdar konularında neler neler oluyor, yapılan her açıklama bir sonrakini aratmayacak kadar saçma, absürd ve basiretsizlik kokuyor.
ülkenin özeti aslında yönetimin hali; iş bilmez insanların, bir şekilde birileri (!) tarafından bir noktaya getirilip kaosu büyüterek zarar meydana getirmesi.
mevcut halde daha iyi bir yönetim gelir mi bilmem, istifa çağrısı da yapmıyorum ama yıllar geçse de bu iş bilmezlik gerçekten devam ediyor. ünal aysal ( kendisini tanıyanlar vardır belki, onunla konuşan ya da iş yapan bilmiyorum ) kulübün başına geldiğinde dünya insanı olmasının getirdiği vizyonla çok başarılı giderken ne zaman ki türkiyelileşti o da düzene uydu. ne var bu toplumda aslında cevabı basit ama özellikle milyonlarca taraftarı olan bizim gibi kulüplerde olayın düzelmesi, bir ülkeye nispeten daha kolay. sürekli övünülüyor mekteb-i sultani diye ama görüyoruz liseli yöneticileri de !
sözün özü, ben kurumsallık ve profesyonellik istiyorum arkadaşım. ben neden hata yapmıyorum teklif verirken, ben neden üretimde yanlış mal üretmiyorum, neden yanlış nakliye yapıp hatalı montaj yapmıyorum, ben neden yanlış fatura kesmiyorum ? çünkü biliyorum ki, yanlış yaparsam batarım, hepimiz biliyoruz bu basit gerçeği ve buna uygun davranarak hayatımızı sürdürüyoruz.
siz neden yanlış yapıyorsunuz, siz neden yanlış organize oluyorsunuz, siz neden doğru insanlardan bir takım oluşturup görev dağılımı yapmıyorsunuz, siz neden kriz ortamlarını doğru değerlendirip ona uygun hareket etmiyorsunuz, neden ?
bir spor kulübü yöneticiliği için, mutlaka o kulübün taraftarı olunması gerekir bunun zaten hepimiz farkındayız ama taraftar olmak yeterli şart değildir kulüp yöneticisi olmak için.
zozuklar zanlarını dislerine taktilar, ha oyle oynaylar ki gendi gendimi parçaladum tarzında cümleler kurmak belki taraftar olmak için aidiyet belirten veya sempatik gelen bir cümle olabilir ama aynı cümleyi kuran insan tipinden profesyonellik de beklemek gerekir. şu bir gerçek ki dursun denilen yaşam formundan kurtulduğumuz için adeta bayram ettik, mustafa cengiz' e kahraman gözü ile baktık ( gayrettepe point' in önünden geçerken hala sövüyorum ) ama zaman geçtikçe yönetimimizin özellikle kriz yönetiminde ne kadar başarısız olduğunu gördük ( işin garip yanı, yönetimdeki çoğu kişinin profesyonel yönetici ya da danışman olduklarını biliyoruz. bu profillerin yönettikleri şirketlerdeki durumları merak etmiyor değilim ).
hepimizin bildiği gibi son yıllarda spor basını ile aramız yok denecek durumda, aleyhimizde algı devamlı yapılan bir şey haline geldi. keza futbol federasyonu ve hakem camiası ile de ilişkilerimiz çok kötü, ilk yarı adeta doğrandık defalarca kez. burada yönetimin yaptıklarına baktığımızda, kriz yönetme konusunda gerçekten zayıf olduklarını görüyoruz ( ülkeye egemen olan yönetici erkin her kavrama ve her detaya müdahil olmasına değinmeyeceğim, o ayrı bir yazı konusu, sadece yönetimin davranışlarını değerlendiriyorum ).
sıkıntılı bir dönemde herkes kaçarken ellerini taşın altına koymaları gerçekten takdir edilesi bir davranıştı buna sözüm yok ama özellikle kriz ortamlarında sorumluluk almak, ciddi derecede kapasite, sorumluluk ve bilgi gerektiren bir olgu. normal şartlarda, normal olaylarla karşılaşırsınız ama kaotik durumlarda asla normal düzlemde hareket edemezsiniz, bu nedenle de kaosu yönetmek ve normalleşme sağlamak gerçekten ayrı bir meziyet. işleri kolay demiyorum, zor olduğunu bilerek bu sorumluluğu aldılar ve alınan sorumluluk karşısındaki davranışları eleştirmek de bizim gibi taraftarlar için gayet de haklı bir durum. çünkü bizler çeşitli zorluklar, çeşitli yokluklar ve çeşitli imkansızlıklar içinde dahi taraftarlığımızdan vazgeçmeden takımımızı destekliyorsak, bir zahmet konuşabilelim. yönetimi, teknik kadroları, oyuncuları eleştirmek kötü taraftar olunduğu anlamına gelmez, bu sahiplenme belirtisidir. bizler taraftarız ve tek bir şey istiyoruz, başarı.
başarı her zaman yakalanabilecek bir kavram değildir bunun hepimiz farkındayız ama insanı çileden çıkaran şey iş bilmezlikler ve basiretsizlikler.
sizler koskoca galatatasaray kulübünün yönetimi iseniz, bir zahmet sıradan bir taraftardan daha ön görülü ve profesyonel olun. en basitinden bir örnek vereyim size, yıllardır bu sözlüğü okuyorum ve bazı renktaşlarım her transfer döneminde adı duyulmamış oyuncuları öneriyorlar, özellikle bir kaç renktaşımı takip ediyorum, burada belirttikleri adamlar tam da söyledikleri özelliklere sahipler ve gelişiyorlar 1-2 senede ve sonradan biz de " keşke bizim oyuncumuz olsa " diye hayıflanıyoruz. arkadaş, bu renktaşlarımız para alıyorlar mı, karları var mı, çıkar bekliyorlar mı, hayır tabi ki ama neden yönetimdeki transfer komitesi, scout ekibi 1 ( bir, one, eins ) adet transfer yapmıyor bu şekilde. neden vizyon yok, neden profesyonel bir bakış açısı yok ?
başarı varken gerine gerine kameralara konuşarak reklam yapmak kolay ama neden kriz zamanlarında aynı başarılı duruş sergilenmiyor, madem krizde bu kadar başarısızsınız kendi şirketlerinizi neden batırmıyorsunuz. her gördüğü kameraya konuşup kendi acındıran arkadaşlar, her konuda yanlış yaparken, nasıl oluyor da şirketlerini büyüterek yeni ihale alıyorlar, galatasaray sizler için sadece reklam ve devlet ile etkileşime girmek için bir basamak mı ?
2 gündür ozan ve serdar konularında neler neler oluyor, yapılan her açıklama bir sonrakini aratmayacak kadar saçma, absürd ve basiretsizlik kokuyor.
ülkenin özeti aslında yönetimin hali; iş bilmez insanların, bir şekilde birileri (!) tarafından bir noktaya getirilip kaosu büyüterek zarar meydana getirmesi.
mevcut halde daha iyi bir yönetim gelir mi bilmem, istifa çağrısı da yapmıyorum ama yıllar geçse de bu iş bilmezlik gerçekten devam ediyor. ünal aysal ( kendisini tanıyanlar vardır belki, onunla konuşan ya da iş yapan bilmiyorum ) kulübün başına geldiğinde dünya insanı olmasının getirdiği vizyonla çok başarılı giderken ne zaman ki türkiyelileşti o da düzene uydu. ne var bu toplumda aslında cevabı basit ama özellikle milyonlarca taraftarı olan bizim gibi kulüplerde olayın düzelmesi, bir ülkeye nispeten daha kolay. sürekli övünülüyor mekteb-i sultani diye ama görüyoruz liseli yöneticileri de !
sözün özü, ben kurumsallık ve profesyonellik istiyorum arkadaşım. ben neden hata yapmıyorum teklif verirken, ben neden üretimde yanlış mal üretmiyorum, neden yanlış nakliye yapıp hatalı montaj yapmıyorum, ben neden yanlış fatura kesmiyorum ? çünkü biliyorum ki, yanlış yaparsam batarım, hepimiz biliyoruz bu basit gerçeği ve buna uygun davranarak hayatımızı sürdürüyoruz.
siz neden yanlış yapıyorsunuz, siz neden yanlış organize oluyorsunuz, siz neden doğru insanlardan bir takım oluşturup görev dağılımı yapmıyorsunuz, siz neden kriz ortamlarını doğru değerlendirip ona uygun hareket etmiyorsunuz, neden ?