151
senelerdir galatasaray haberlerini gerek gazeteler olsun gerek muhabirler olsun çok sıkı takip ederim. farkettiğim bir şey var bu transfer haberlerinde.
biz x futbolcunun kulübüne atıyorum 10 milyon euro teklif ederiz kulübü 15 ister. bir sonraki hafta oyuncunun kulübü 10 milyon euro ister biz 5 milyon euro teklif ederiz. bir de bu paralar oyuncudan oyuncuya inanılmaz değişkenlik gösterir. madem aynı bölgede oynayan aynı tip oyuncu için o parayı verebiliyoruz gidip başkasına daha fazla para teklif etmek yerine neden o oyuncuyu almıyoruz hiç anlamıyorum.
özetle kolpalar üzerine kurulu bir transfer politikasıdır. resmi açıklama olmadan yöneticilerin söylemlerine dahi inanmamak gerekir.
153
ya yönetime köstek olmamak için ya da gerçekten öyle istediği için kadroyu korumak üzerine inşa ettiğimiz politika. en azından bu sezonluk öyle. kocaman bir yanlış.
yaz başı her ne olursa olsun abdülkerim ve nelsson'dan çıkılmali dedik. nelsson sampiyonaya gidemedi ama hala ilerde satilabilecek yaşı var. fakat abdulkerim için (benim gördüğümü kimse mi göremedi?) artik yaşı ilerledi ve bu adam son bir defa güzel para kazanmak istiyor. haklı. performansindan bağımsız satılsın istedim. yunus, zaha ve dubois'i de hic kampa bile götürmemeliydik. koca 2 aylik transfer döneminde kendilerine rahatlikla kulüp bulurlardi. biz ne yaptik? o kalsin bu kalsin şu kalsin diye takımdan bir tek emin'i gönderdik ki kendisi de bu yüzden gitmekte sonuna kadar hakli. çöpleri saymıyorum zira hepsinden bir şekilde çıkılmalı. gerekirse sözleşme fesih ile. bunları yaptiktan sonra doğru teşhis ile alınacak oyuncuları alip önüne bakarsin. bunu yaomak için hiç acelemiz yoktu çünkü ilk ciddi maçımız dün oynandi. beşiktaş maçını saymıyorum çünkü o maça yetişsin diye transfer yapılmaz. şimdi biz elimizde 4-5 çöp ve 4-5 mutsuz oyuncuyu göndermeden eksik bölgelere transfer istiyoruz.
eğer bir taktiğin seni şampiyon yapiyorsa transfer döneminde sana o taktiği daha da güçlü oynattiracak oyuncular lazim. dünkü macta ne gördük? ortasahaya yakin oynayamayan 2 adet stoper ve savunma yönü zayif bekler. bize davinson gibi süratli stoper lazim. böyle stoperler oldukça hücumcu bekler için de geri dönüş mesafesi kisalir zira takım ortasahaya kadar çıkmış olur. bunların önüne de amrabat tarzi (her yere yazdim sanırım) bir 6 numara geriyi sağlama almış oluruz.
sonuç olarak bir suratlı sol stoper, bir saglam 6 numara ile inanin sol bek bile alinmadan başarılı oluruz. teşhis de tedavi de zor değil.
154
her şey parayla olmuyor farkındayım ben de sizler gibi ama basit bir matematik kafamı kurcalıyor bu transfer döneminde. bissaka+höjbjerg toplamda 27-28 milyon euro bonservisle transfer oldular. biz jelert ve sarayı yine o civarlara aldık. ben bu durumu kabullenemiyorum işte. bissaka ve höjbjerg geldiği anda takıma seviye atlatacak oyuncular ama biz gittik kapalı kutu tercih ettik. bu iki yıldız oyuncuyu da hedef bölgemizde ve adı bizimle anıldıkları için yazdım. gidip 30 istendiği bilinen mctominayı örnek vermiyorum sonuçta ayrıca o iki yıldız da 26 ve 28 yaşlarındalar hani son sözleşme ve yatış amaçlı transfer yapmadılar. belki de yatış istemedikleri için alınamamıştır bunlar ve buranın yatış yeri olmadığı anlatılamamıştır muhtemelen. biz koca kulübün anahtarını gidip futbolun f sinden anlamayanlara teslim edersek, daha çok matematik yaparız gibi duruyor.
155
hala yönetimi korumak falan deniyor...
çok ilginç.
sağ bek listesi bu bir gerçek kime isterseniz sorun.
1. aaron wan-bissaka
2. guéla doué
3. elias jelert
orta saha listesi kalabalıktı ama onların arasından scout önerisi seçildi...
bunlara onay veren teknik heyet.
beke 9, orta sahaya 18 verdik. öyle ucuz alternatif almadık. teknik direktörü eleştirmeyi günahtan sayıp, cenneti garantilemek için etrafından dolanmamak lazım.
156
olmayandır.
iki sene önceye gidelim. seferovic ile sezona başlamışken yaz boyunca hocanın oynatmak istediği anlayıştaki pivot santrafor rolünü iyi üstleneceğine dair sözlükte de bol bol övgü entryleri vardı. ancak oyuncunun her yıl bambaşka seviyelerde hücuma katkısından ötürü istikrarsızlığını göz önüne alıp doğru isim olmadığını söylemiştim. nitekim ilk haftalarda bu durum görülünce inatlaşılmadı ve icardi gibi kırk yılda bir denk gelecek fırsat transferini gerçekleştirdik.
devam edelim, joao pedro ile. tekrardan bu ismin de oyun karakteri, son senesinde serie a'da skora sağladığı katkısı, istikrarı gibi etkenlerle transferi için ciddi çaba gösterildi. tam olarak 10 numara yerine, false 9 diyebileceğimiz bir isimdi. fenerbahçe'ye kaptırıldı. sonrasında mertens gibi bu oyuncu ile farklı fiziksel ve kurgusal nitelikte bir isme gittik.
devam edelim, grillitsch ile. fiziksel olarak çok daha hacimli olmasına rağmen rakibi ısırma, baskı, dinamiklik açısından torreira'dan farklı bir profildi. kendisinin gelmemesi üzerine torreira'ya gidildi.
keza aynı şekilde dubois gibi fiziksel özelliklerinden ziyade oyunu aklıyla oynayan, mariano benzeri bir profile gittik. sonrasında sakatlık vs. derken bambaşka nitelikleri ağır basan, tempolu ve dinamik boey formayı kaptı ve hiç bırakmadı.
ancak burada sormak istediğim nokta, bir takımın veya teknik ekibin planı ne, nasıl bir kurgu, hangi nitelikte oyuncular? yani yemeğe domates yoksa patlıcan koyalım demek gibi bir durum oluşuyor bizde.
transferi gerçekleştirilebilen isimlerle elde ne varsa ona göre bir oyun ortaya çıkarmayı deniyoruz. bu noktada scout ekibi, teknik ekip, futbol şube sorumlusu ilgililerin taraftara cevap vermesi gerekiyor. bir yıl boyunca bu scout ekibi o role uygun alternatif bulamıyor demek ki. 18'e sara'yı bulmak değil scout çalışması.
biz aslında çok sayıda alternatif buluyoruz; ancak yönetim ve teknik heyet istemiyor gibi bahaneye de inanmıyorum artık.
tesadüflere, rast gelişlere bel bağlamaya devam ettiğimiz sürece kalıcı başarı da, isitkrar da o ölçekte uzak olacaktır.
