• 1
    gerçekten son aylarda yaşananlara baktığımızda yüzümüze çarpan durum.

    öncelikle takımın bu halinden en az sorumlu olan kesimin, yani taraftarın gelinen noktada sabır göstermesini beklemek zaten akla yatan bir hareket olamaz.

    o taraftar, daha ortada stad yokken, tt arena'nın engebeli bir arazi olduğu zamanlarda kombine almaya başlamıştır. elinden gelen bütün desteğini takıma vermiştir.

    dergi, gs store alışverişi ve çeşitli galatasaray kuruluşlarında elinden geldiği kadar destek vermeye çalışırken, taraftara edilmeyen hakaret, küfür kalmamaktadır.

    takımın içinde bulunduğu pozisyonda haklı olarak futbolculara yapılan protestoya yine aynı taraftarın başka bir kesiminden şiddetli tepkiler ve protestoculara sert cevaplar verilmektedir.

    ankara'da "siz en güzel duyguların katilisiniz" denir. gelen cevap; ne gereği vardı şimdi vs. vs.

    antalya'da yine futbolcular doğal olarak protesto edilir. yine aynı eleştiriler.

    bu takımın taraftarı protestosunu da gayet dozunda yapmaktadır. hiçkimse bir futbolcuya fiziksel şiddette bulunmamıştır başkalarının yaptığı gibi;

    (bkz: rüştü'nün tekmelenmesi)

    (bkz: kezman'ın arabada taciz edilmesi)

    takımın içinde bulunduğu rezil durumda, taraftarın söz söyleme hakkı yoktur. çünkü demokrasinin bile ağır aksak işlediği bir ülke de, 11. sırada ki takımın taraftarı susmalı ve klübe para akıtmaya devam etmelidir. tıpkı ülkenin başbakanı gibi demokrasi demokrasi diye dolanıp, kendisine en ufak yapılan protestoda 2010 dünya basketbol şampiyonası ve tt arena açılışı'nda kameralardan insanları tespit etmeye kadar gitmesi olayı gibidir.

    bu yüzden galatasaray taraftarı da susmalı ve kaderine razı olmalıdır.

    ayrıca bazı taraftarlarda görülen yine romantik duygusallık yüzünden galatasaray formasını giyen her adam kutsaldır mantığıyla saçmalayanların sayısı hiç de az değildir.

    neymiş efendim mustafa, hakan balta, ayhan vb. oyuncular bile protesto edilmemeliymiş. çünkü galatasaray oyuncusuymuş.

    bu tiplere de ancak "tabi oldu." demek lazım.

    galatasaray'a yakışmayan formu rezillerde olan ve sene de 5 maç oynayan (bkz: gökhan zan) gibi adamlara tepki göstermeyecekse bu taraftar kime gösterecek.

    takımın %80'i, belki daha bile fazlası galatasaray formasını rüyasından göremeyecek adamlardan oluşan bir takımda 11. sırada yer alırken hala "protesto gereksizdi" , "bunlar gerçek galatasaraylı değil" , "taraftar değil bunlar." diye aşağılanan, küfürlere, hakaretlere maruz kalan insanlar için söylenecek tek birşey var. çıkarın sesinizi, çıkarabildiğiniz kadar çıkarın, çıkarın ki herkes aklını başına toplasın. klüp kendi babasının çiftliği gibiymişçesine at koşturamasın kimse.
  • 3
    hak hukuk kapsamında değil, tribün görgüsü üzerinden değerlendirilmesi gereken olgudur.

    derler ya kötü örnekten emsal olmaz, "millet kezman'a are you player dedüüü, biz böyle yapınca suç mu olduuuuu" diye zırlamak bana çok saçma geliyor. ulan adamların yaptığı çoğu şey baştan aşağıya yanlış, onlar bile bu sene senden iyi destek vermiş. bir nefes aldırtmıyosun ki işler düzelsin.

    neymiş rüştü'yü dövdürmüşler, bizimkiler bağırınca niye suç oluyomuş. lan sen kendi futbolcuna fenerlinin etmediği küfürleri ediyosun sonra diyosun ki, dövmediğimize şükretsinler, bu kadar saçma bişey olabilir mi?

    sen bu sabırsızlığınla sırasıyla hagi, skibbe, bülent korkmaz, rijkaard üstüne tekrar hagi'yi harcadın, bu sırada alınıp da yol verilen futbolculara değinmiyorum bile, şimdi bülent ünder gelmiş, belki birşeyler değişecek ama sen milli takımda gol attı diye kaptanını yuhluyosun, afedersin ama senin o yanlış çalışan beynini seveyim ben.

    arda'ya iyi gün kaptanı diyebilirsin, neden fedakarlık etmiyo diyebilirsin, ama milli takımda gol attı diye yuhlamak ne lan? ya da her maçtan önce protesto etmek? amına koyayim kazım kazım'ın olumlu taraflarını görmeye çalışırken insanlar sen ne hakla elimizdeki değerlere ana-avrat söversin? olacak iş mi?

    şimdi diyeceksin ki "en büyük taraftar futbolcular sahtekar", ben hayatımda bu kadar salakça bişey duymadım. en büyük galatasaray, taraftar falan değil. kimse 15-20 yaş arası ağzından tükürük saçıp biletlerini bedava alıp ona buna kabadayılık yaparak tribünde ne yazık ki varolan ve protesto eden, veya bu salakların peşine takılıp da protestolara katılan insanların galatasaray'da forma giyen futbolculardan daha galatasaraylı olduğunu iddia edemez.

    ne hale geldik be.

    evet güzel kardeşim, git küfret arda'ya, dövmedin diye minnettarız.
  • 5
    böyle birşey yoktur.

    başarısız sonuçların ardından maçı boykot etme, maça gidip sırtını dönme, beyaz mendil sallama, sessiz protesto, alkışlı protesto, ters pankart asma, maçtan sonra ıslıklama gibi bir sürü medeni opsiyonu varken protesto kelimesini hatalı gol yiyen kalecinin, hata yapan defansın, gol kaçıran forvetin maç devam ederken yuhalanması, tribünde üzerinde galatasaray forması olan topçulara küfür etme, havaalanlarında hakaretler yağdırma olarak algılamış bir grup keskin sirkenin takımın bu hale gelmesinde payı vardır. ve doğal olarak takıma zarar veren bu protesto tarzı taraftarın diğer bir bölümünden tepki görmektedir.

    taraftar protesto hakkını tt arena açılışında siyaset üzerinden galatasaray'a sallayanlara karşı gayet güzel kullanmış, bunu şahsi çıkarları uğruna kaldıramayan başkan da ibra edilmeyerek makamından indirilmiştir.

    biz müşteriyiz paramızın hakkını isteriz diyenler, taraftarlığı pek anlamanızı beklemiyorum ama bu ülkede her para verip kusursuz hizmet alamadığınız merciye sövmeye kalksanız hapse girersiniz.
    biz taraftarız futbolcular sahtekar diyenler de sapla samanı ayırt edecek, hata da yapılsa maç bitene kadar tam destek verecek, haa baktın aralarında maçı sallamayan, koşmayan, yenilgiyi takmayan adam var, onu protesto et havaalanında. ama sonra da gelip misimoviç neden oynatılmadı falan deme. kapasitesi sınırlı oyuncuları takıma toplayan yönetim dururken, onların beslediği adamlar tribünde seni beni yönetim hariç herkesin aleyhinde bağırtırken, hakemler seni lime lime doğrarken sen tutup bişeyler yapmaya çalışan topçuya yüklenip elini ayağına dolaştırıp sonra da "protesto hakkımız yok" demeyeceksin.

    ben de şimdi başlık açayım "galatasaray taraftarının bir kısım seyircinin saçma sapan protestolarını protesto etme hakkı olmaması" diye, öylece sürüp gitsin bu böyle.
  • 7
    nereden varıldığına anlam verilemeyen kanı.

    bugüne kadar ıslıklayan taraftarın ağzı mı bağlanmış? yuhlayan içeri mi tıkılmış. (böyle bir girişim oldu gerçi, haklısınız lan!) pankartlar mı toplatılmış? hayır efendim, gayet de kullandı taraftar protesto hakkını. kaptanımıza da küfrettik, efsanelerimize de küfrettik, ''sizden bi cacık olmaz!'' mesajı veren eylemler de gerçekleştirdik, yönetimi istifaya davet ettik, ne demekse ''milli takım çocukları'' gibi bir kavram dahi ürettik...

    sorun, böyle bir hakkın olup olmaması değil, bu hakkın nasıl kullanıldığıdır. lafı götümüzden anladığımız düşünülebilir, ancak belirtmekte fayda var: biz galatasaray taraftarıyız. kendi değerlerimiz, kendi görgümüz, kendi örfümüz var. yapılan protestoları da bu ölçekte değerlendiririz. ''başka takımların taraftarları şöyleydi, bak biz böyleyiz'' diyerek kendimizi övmek ya da yermek durumunda değiliz. tribünler benim kaptanıma sevgilisi üzerinden göndermeler yaparak hakaret ediyorsa, ''dayak yemediğine şükretsin'' diyerek sevinecek değilim. yapılanları galatasaray taraftarına yakıştırmamak da benim hakkım.
  • 9
    yanlış olduğunu düşündüğüm bir yorum. taraftarın protesto hakkı vardır ve özellikle bu sene gördük ki sonuna kadar kullanmakta hiç sakınca görmüyorlar. hatta bu hak o kadar içlerine işlemiş ki mevcut tabloda en az suçun kendilerine ait olduğunu bile söyleyebiliyorlar. yalnız şöyle bir şey var ki nasıl taraftarın protesto etme, ıslıklama ya da istifaya davet etme hakkı varsa o protesto ettiği seçilmiş ya da atanmış kişi ya da kurumların da (yönetim kurulu, başkan, teknik direktör, futbolcu vs.) görevlerine devam etme hakkı vardır. yani sen istifa et deyince, karşındakinin "ok, kendine iyi bak, öptüm..." demesini beklememek lazım.

    bence işin özü kendimizle yani taraftarla alakalı, camianın diğer unsurları ile değil. kendimizi işin merkezinde görüyoruz. takım maç kazanıyor, en çok biz seviniyoruz. kaybediyor, en çok hasarı biz alıyoruz. takımı en çok biz seviyoruz, futbolcuları en iyi biz tanıyoruz, en iyi on biri biz kuruyoruz, en iyi scouting bizde, en iyi maliyet muhasebesini biz yapıyoruz, en iyi sponsorluk anlaşmalarını biz yapıyoruz, en iyi kredi anlaşmalarını da biz yaparız aslında. yönetim de bir olsaydım en iyi yönetim kurulu nasıl olur görürdü herkes zaten. hep en, en, en, en, en... her şeyin "en"i biziz. çok sevdiğiniz bir şeye sarılmaya doyamazsınız ya, hani sarıldıkça daha da sarılmak sanki göğsünüzü açıp içine sokmak istersiniz ama farkedemezsiniz ki o sevdiğiniz şey artık nefes almakta zorlanmaktadır. bizimki de ona dönmeye başladı. tamam sev, kimse sev demiyor zaten. hep en iyisi olsun istiyorsun ama biraz rahat bırak. bırak da adamlar bildikleri gibi işlerini yapsınlar. sen karıştıkça işler daha iyiye gitmiyor. sen bir tepki veriyorsun mecburen o tepkiye yönelik bir hamle yapılıyor ama bir bakıyorsun o da işe yaramamış. böyle böyle gidiyor kaç senedir. artık sadece taraftar olsak, daha iyi değil mi? sadece taraftar. bırakalım başkan bildiği gibi yapsın, antrenör bildiğini oynatsın, futbolcu da bildiği gibi oynasın. bu kadar müdahil olmak işleri daha fazla düğümlüyor.

    antalya'dakiler bir anlık kızgınlıkla yapmamaları gereken bir şey yapmışlar. bence yaptıkları şeyin altında yani bilinçaltlarında, kendilerinin galatasaray'ı futbolculardan belki de herkesten daha fazla sevdiğini göstermekti. en çok biz seviyoruz, en çok biz üzülüyoruz psikolojisi hakim. hani biz burada kendi aramızda bazen birbirimize kızıyoruz ya "kimse kimsenin galatasaraylılığını sorgulayamaz" diye, peki futbolcuların sevgisini ölçmek, tartışmak hangimizin haddine? yani o adam bütün hafta idman yapacak sonra maçta 90 dakika boyunca koşacak üzerine bir de yenilecek ama sen ondan daha fazla üzüleceksin. makul bir yanı yok bence. fakında mısınız bilmiyorum ama bu aşırı tepkiler taraftarın kendi içinde de tepki çekmeye başladı. insanlar bundan rahatsız olmaya başladı. protesto etmenin bir çok medeni yolu var ama küfretmek onlardan biri değil. bunun iyi bir şey olmadığını anlamak için illaki arda'nın çıkıp "sizin de sizin yapacağınız taraftarlığın da a.k." falan mı demesi lazım? belki o zaman ağrımıza gider de sarsılıp kendimize geliriz.

    kişisel olarak camianın bu kötü durumunda aslan payının taraftarda olduğunu düşünenlerdenim ancak ne ironik ki çözüm yolu da taraftardadır. ama şu yöneticilik, teknik direktörcülük oynama huyunu bir kenara bırakıp kendi işini yapmaya başlarsa...
App Store'dan indirin Google Play'den alın