• 9803
    maça giden taraftarlarımız için söylüyorum. zamanla artan bilet fiyatlarının da etkisinin olduğunu düşünmekle birlikte ciddi anlamda eskisine nazaran maçtan çok daha kopuk taraftardır. galatasaray taraftarı takımın coşkusuna göre şekillenen değil, takımın coşkusunu şekillendiren taraftardır. üzerine gidildikçe amatör ruhu ortaya çıkar bu taraftarın, işte o zaman bu zaman.. kendileri için aktif dinlenme döneminin bittiğini düşünüyorum.
  • 9805
    (bkz: 15 ocak 2024 galatasaray kayserispor maçı)

    takımın ağzına sıçılırken yok transferdi, yok taktik teknikti hala onu konuşan taraftar.

    bilader sizi iyi misiniz?

    organize bir kötülük tarafından galatasaray hedef alınmış durumda artık bu maçla kör bile olsanız görmeniz lazım.

    çoktan bitmesi gereken maç bile isteye 1-1’e getirildi.

    bak kenetlenin başka galatasaray yok ulan yok!

    yok sol bek transfer edilmedi yok zart yok zurt. aga emek gaspı var sahada. allah aşkına uyanın artık.
  • 9806
    fazla naif ve frankofon taraftar. hakem takimimizi lime lime ediyor sami yen'de, tribunlerde hep oyunlar senaryolar tezahurati duyuluyor tam bir afyon gibi, uyutucu. bu gibi durumlarda her zaman hakemin aile fertlerinin anilmasi gerekiyor, cunku anlamayacak baska turlu bu fener ve koc usakligi yapan duduk ufleyiciler.

    (bkz: 15 ocak 2024 galatasaray kayserispor maci)
  • 9809
    takımımı objektif şekilde eleştirsin, yönetimin acizliğinemi kızsın, hakemlerin kıyımınamı üzülsün, yine hakemlerin malum camiaya kıyaklarınamı sinirlensin, birde hakemlere var eklenip sinir katsayısı iki katına çıktı maşallah. son olarak malum camianın dalga geçer gibi açıklamalarına üzülmeye sıra gelmiyor ki verilmeyen yada verildiği zannedilen cevaplar akla bile gelmiyor. kardeşim 10 cephede savaşan osmanlı gibiyiz. yorulduk yorulduk yorulduk, ama herşeye inat şampiyon galatasaray.
  • 9811
    15 ocak 2024 galatasaray kayserispor maçında maç başladığı gibi tribün oyunun içindeydi. verilmeyen golde, aleyhimize verilen penaltıda derbi maçı gibi isyan etti.
    ancak devre olduktan sonra müthiş bir düşüş geldi. ilk yarıdaki taraftar çıkıp başkalarıyla yer değiştirdi sanki. 1-1 olunca bi kıpırdanma oldu. ancak bundan sonra da tepkiler hedef değiştirdi. tete, zaha, halil hatta zaman zaman barış ve abdülkerim’e homurdanmalar başladı. lehimize gelişen penaltı pozisyonunda tekrar dirildik. oyuncuları dürttük bir nevi. skoru alınca bir güney telefon ışığı saçmalığına girişti. rakip üst üste korner atacak kıvamdayken bile o ışıklar sönmedi.

    ıslık ve yuhalama işinin ucu yok beyler. bugün tete’yi ıslıklayıp skor 2-1 geldikten sonra şampiyonluk şarkısı söylemeye çağırırsan adamı gelmez, gelse de inanmaz. iyi oynayan da inanmaz kötü oynayan da inanmaz. geçen sene bu hataya fenerbahçe çok düştü. bir maç ıslıkladıkları adamları öteki maç alkışladılar ama oyuncular o sinerjiyi yakalayamadı. inanmadılar çünkü taraftara. sağıma soluma laf anlatmaktan maç izleyemedim. topçuyu alkışlamaktan yoruldum.
    şu maçta barış’a laf eder mi insan? etmemeli.
  • 9812
    stadyumda her zamankinden daha sert daha hışımlı bağırması gereken taraftarlardır.
    zaman oyuncu ıslıklama zamanı değil, kötü de oynasak, geride de olsak deliler gibi destek vermeliyiz.

    bugün 80. dakikadan sonra bir rerererarara başladı sonra o gazla golümüz geldi.
    geride de olsak son düdüğe kadar mutlaka sahanın içinde kalmalı taraftar.

    (bkz: 15 ocak 2024 galatasaray kayserispor maçı)
  • 9813
    benimdir.

    hiçbir maçı kaçırmadım. yürüyen başlık olduğumu söyleyebiliriz.

    kimse kusura bakmasın demiyorum, baksın. ben formamı almışım, sosyal medyada desteğimi veriyorum, kombinemi almışım, her maç boğazım ağrısın sesim kısılana kadar bağırıyorum; iyi futbol oynamak zorundasın. futbol namına hiçbir şey görmüyoruz kaç haftadır. isim verince ofsayt'a tıklıyorsunuz, maalesef böyle renktaşlar. bende bu durumu sevmediğimden şu kadarını diyeyim: akıllı taraftardır. bugün stadyumdaki doluluk oranı da ilgi durumu hakkında sert bir mesaj veriyor.
  • 9814
    içlerinde son zamanlarda tuhaf bir güruh türedi. sırasıyla önce geçen sezonun belki de tüm zamanların en etkileyici performansını gösteren icardi’yi kötü ve hamasetçi bir dille gömmeye başladılar. sonra angelino, zaha, tete vs. devam etti, ediyor. geçen sezonu şampiyon tamamlamış orta saha ikilisi devam etmesine - ki rotasyon da var olmasına rağmen işi orta saha yok algısına çevirdiler. iş öyle bir noktaya geldi ki, kötü bir kadro var ama geçen sezondan daha fazla puan toplamamız tamamen hoca sayesinde kafasına girdiler. fenerbahçe kadrosu bizden daha iyi olmamasına hatta bir dönem eksik bile oynamasına rağmen bizden 2 puan önde olan ismail kartal’a kötü hoca diyoruz. bu durum tuhaf bir paradoksa döndü. karşımızdaki önemli oyuncuları eksik gelenden geçenden fark yiyen anadolu takımlarına bile diş geçiremez olduk. yine suçu sürekli olarak transferlerde, futbolcularda falan bulmaktan vazgeçmiyorlar. diyoruz ki rezalet ötesi sezon geçiren beşiktaş bile bu ligde bir şekilde kazanarak üst sıralarda yer bulabiliyor. lig çok kötü seviyede. yok yine ısrarla aynı kafadan çıkmıyorlar. kadromuz isim isim gayet iyi ve geniş seviyede. oyun planımız tutmuyor, oturmadı, iyi değil ve buna rağmen de ısrar ediyoruz. çözümü topyekün birçok oyuncumuzun gönderilmesinde arıyoruz. ve bu kafanın ürünü algıyla mı bu noktaya geldi yoksa kompleks mi yaptı bu durumu inanın bilmiyorum. amacın ne olduğunu çözemedim. ekseriyetle okan hoca savunuluyor ama artık sadece savunmak için savunulduğunu fark ettim. karşındaki bu tip sadece sana karşılık vermeye çalışıyor. hatta artık polemiğe bile girmeden aynı şeyleri söyleyip yazıyorlar. en son terimcisin sennnnn(!) kafasına giriyorlar oradan vurmaya çalışıyorlar falan. yahu okan hoca da bir insan hata yapabilir. iyi kadroya sahip ama bu sezon iyi kurgulayamadı ya da yönetemedi diyebilirsin vs. bunda bir şey yok. hoca da eksiği, yanlışı her neyse görecek ve düzeltecek yolumuza devam edeceğiz. sürekli sürekli yapılan bu algılar, bu durum artık sonuca yansımaya başladı. takıma yansıyor ve daha beter negatif etkileri oluyor. elimize bir şey de geçtiği yok. daha beter götürüyor hatta. gerçekten illallah ettirdiler beni en azından. bu hamaset, bu kötü dilden gerçekten yoruldum. umarım galatasaray’ımız için çözülmeyen ne varsa çözülür de bir an evvel tüm dikkatimizi sezona verebiliriz.
  • 9815
    karnından konuşmayan, ayrıcalık değil adaleti savunan taraftardır. düşünün bu türk hakemleriyle en çok şampiyon olan, en çok kupa alan takım biziz ama ona rağmen isyan ediyoruz. çünkü biliyoruz ki bu emek hırsızı hakemler olmasa belki daha fazla kupamız olacaktı. twitter'da falan bakıyorum bu kirli düzene en çok isyan eden de galatasaray taraftarı senelerdir.
  • 9816
    süper lig 2021-2022 sezonunda gelen 13.lük sonrası duygun yarsuvat, eşref hamamcıoğlu, ışın çelebi gibi yöneticilerle kalıcı olarak dibe inecekken, erden timur gibi bir baş mimar ile bayern münihe kafa tutmamıza, avrupada devam etmemize, ligde liderin sadece 2 puan gerisinde olmamıza ve bir önceki seneyi rekor şampiyonlukla kapatmamıza rağmen ciddi bir kısımerden timur'u itin poposuna sokuyor.

    eleştri, tartışma, özgür düşünce bunların hepsi olması gereken şeyler ama erden timur gittikten sonra konuşulan başkan adayları ile dibe çökeceğimizi görmemek büyük körlük. aferin size böyle devam.
  • 9817
    15 ocak 2024 galatasaray kayserispor maçında da muhteşem bir tribün yoktu. her duyguyu uçlarda yaşayan bir tribün vardı ki olumlu olduğu kadar olumsuz reaksiyonlarda da uçlarda tepkiler takıma fayda kadar zarar da veriyor.

    ne var ki 7 ocak 2024 galatasaray konyaspor maçı ile 15 ocak 2024 galatasaray kayserispor maçı arasındaki tribün farkı da gündüzle gece gibiydi. bu farkı görünce blok kapatma cezalarındaki hakkaniyetsiz uygulama neticesinde sürekli maça gelen taraftarın tribünden uzaklaştırılmasının aslında atmosfere göründüğünden çok daha zarar verdiği ortaya çıkmıştır.
  • 9818
    15 ocak 2024 galatasaray kayserispor maçında uzunca süreden sonra toplu küfür etmiş taraftardır. fikrimiz değişmedi ile başlayıp karaoğlan’ın membasını beyaza boyayan tezahüratlar vardı.

    belli ki insanlar dolmuş, son haftalarda yaşananlar germiş ki, iş ağır küfürlere döndü. hakem yönetimleri gerse de bu zamana kadar iyi alttan alınmış, itidalli kalınmıştı. şimdi durum değişti. önümüzdeki haftalar tribün, yönetim ve oyuncular adına çok daha yüksek tansiyonlu geçecek. umarım bizi pasifize etmek için daha da zorlamaz federasyon.
  • 9819
    demokratik yapıya sahip olmasıyla övünür, hakkıdır. başarısızlığa tahammülü yoktur, değişim rüzgarları estirir. gerçi bu husus futbol odaklıdır, aynı baskıyı amatör branşlarda göstermez, ama umarım o branşlara dair de kalıcı değişimler görürüz.

    ben hiçbir zaman hakem hatasıyla, federasyon veya iktidar kayırmasıyla şampiyon olalım istemem. rakibin oyuncusunu ayartıp da maç kazanmamızdan hoşnut olmam. ve bunun camiamızdaki ezici çoğunluğun da duygu ve düşüncesi olduğunu biliyorum. böyle bir zaferi de kutlamak içimden gelmez.

    ancak karşımızdaki oluşum çok başka. geçen gün emrah safa gürkan'ın programında bu diyalog geçmişti. hakem hatasıyla, şunla bunla farketmez, şampiyon olalım istiyorum demişti. bunu dile getiren kişi, kendi branşında önemli bir akademisyen. sanatçısından ceo'suna, oyuncusundan holding patronlarına kadar böyle bu adamlar. ali koç, erol bilecik, nejat işler, rambo okan, metin özülkü, ercan saatçi, ahmet ercanlar gibi sayılacak birçok farklı kültürden insanı tek potada eriten anlayış bu. özkan sümer'in de dediği gibi, bunlar haksızlığı hak olarak kabullenmiş insanlar.

    adamlar şike yapan başkanlarını milli kahraman ilan etti. cumhuriyetin yılmaz savunucusu, bekçisi olduklarını iddia edip buna inanır hale geldi. şikeyi kumpas olarak çevirip sözünü edeni de suçlar hale geldiler. en ufak bir utanma, arlanma duygusu yok. "şike yaptıysam fenerbahçe için yaptım" diyen birinden söz ediyorum. "ben olmasaydım fenerbahçe küme düşecekti, fenerbahçe'yi ben kurtardım" diyen biri federasyon başkanlığı yaptı. aziz yıldırım'ın ikinci adamı, beşiktaş'ın şaibeli işlerle dolu geçmiş başkanı bu ülkede federasyon başkanlığı yaptı. ancak bunların hiçbirinde sesimiz yüksek çıkmadı. mehmet büyükekşi döneminde ise üyemiz olmasından ötürü bizim piyonumuzmuş gibi bir algı yaratıp ortalığı yangın yerine çeviriyorlar.

    kendi lehlerine yapılan hata ile kazanılan bir maçtan sonra bakın çevrenize. dalgaya almaktan başka bir şey olmaz ve vicdanları rahattır, keyifleri yerindedir. feghouli'ye yapılan faulden sonra yediğimiz golde ağlama emojisi atmışlardı resmi hesaplarından. işte fenerbahçelilik tam olarak da budur.

    o yüzden bazen oyunu kuralına göre oynamamız gerekiyor. şu anda mevcut havaya baktığımız zaman hiçbirimizde geçen yılki coşku, arzu, istek yok. oyuncular, transferler, erden timur, okan buruk, dursun aydın özbek, diğer yöneticiler vs. derken kaosa sürüklenmeyi özledik tekrardan.

    biraz sağduyu, biraz sabır diyorum. benim için uzun vadede galatasaray'ın başarısı, istikrarı, devamlılığı için iki faktör var: okan buruk ve erden timur. bir tanesini gerek kulüp içinden gerekse dış cephelerden yemeye çalışıyorlar zaten. o yüzden hatasını sevabını tartışacaksak da yeri bugün değil. seneyi şampiyon tamamlayalım, yaza zaten boşlukta bol bol sararız birbirimize.

    yönetimin devre arası hamlelerini görelim. takım içindeki eksiklerin çözümüne dair ellerinden geleni yapacaklarına inanıyorum. bunca senedir ben ilk kez bir yöneticinin iyi niyetinden şüphe etmiyorum. elimizden geldiğince destek olmaya devam edelim.

    kaybedilmiş bir şey yok henüz. sürekli olarak bu yılı peşkeş çekecekler diye kendimizi inandırdıkça karşı tarafın da şampiyonluk inancını perçinliyoruz. şu ana kadar oyun anlamında tatmin edici olmasa da sonuca gitme bağlamında gayet iyi bir performans gösterdik. yapılacak yerinde birkaç hamle ile oyunumuzu da geliştirip rakibin üzerindeki baskımızı arttırabiliriz.

    son topa kadar mücadeleye devam. son maçın son düdüğüne kadar elimizden gelenin en iyisi yapmaya devam.
  • 9821
    bambaşka bir galatasaray hayal eden taraftar.
    şu an en kötü 11 bu şekilde;
    muslera
    boey sanchez apo barış
    torreira kerem
    kerem mertens zaha
    icardi

    ancak bizim taraftar yedekleri şu şekilde hayal ediyor.
    ederson
    walker-nelsson-van dijk-t. hernandes
    rodri-rice
    salah-de brune-vini
    haaland

    bizim çapımız belli, gücümüz belli, getirebileceğimiz adamları ne şartlarla getirdiğimiz belli.
    halil üçüncü forvet. vay bu halil ne kadar kötü. kerem d. yerli sıkıntısını aşmak için alınmış. yav neden aldın bu adamı? zaha getirmişsin e kerem vardı. hamza gibi oyuncuları küstürmemek için transfer mi yapılmasın? bedava tete gelmiş verim vermemiş. olabilir, futbol bu. deneme yanılma olacak tabi. adamlar gidip grealish'e 100 milyon verdiler 1 sene kulübede kaldı adam. son zamanlarda zaha ile babel'i aynı cümle içerisinde görüyorum. çok kel alaka bir örnek olduğunu düşünüyorum.
    babel'in 2 tane imza maçını sayamam kendi adıma. ulan bu maçları da babel şapkadan tavşan çıkararak aldı diyemem. ancak zaha şu kısacık dönemde ligde imza maçlara konu oldu.
    kaldı ki oyun yapılarının da hiç alakası yok.
    neyse serzenişim taraftarın gereğinden fazla isteklerinin olmasına. biz galatasaray'ız. ülkenin durumu da belli. yapılabilecekler sınırlı. forvetin icardi arkasında kane olmaz. bu zamana kadar olmadı bundan sonra da bu ekonomide zor olur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın