• 10873
    ya sözlük şu ülkeden de, koşullarından da, insanından da cidden yoruldum artık. sözlüğün dertleşme duvarı kapatılmış, bir yerlere yazmak istedim aklıma burası geldi. muhtemelen moderatör silecektir ama ben sadece rahatlamak amaçlı yazmak istiyorum ve yazacağım.

    cidden artık hayattan bezme noktasına geldim. zamanında gerek kendi aptallıklarım, gerek ailemin bilgisizliği yüzünden hem lise tercihim(ticaret meslek lisesi) çok yanlış oldu, hem de o dönemler üniversiteye gidişlerde kat sayı zımbırtısı yüzünden, okuduğun meslek lisesiyle alakalı bölüm tercihi yapma zorunluluğu beni baltaladı ve bu olay hayatımın adeta içine etti diyebilirim. liseyi muhasebe üzerine okudum ve ben bu mesleği sevemedim arkadaş. ama bu demek değil ki sevmek için çabalamadım. vallahi billahi çok çabaladım ama olmadı. sırf şu işi öğretsinler diye üç kuruş paraya çalıştım bir süre ama yok abi öğrenemedim. üniversiteye gitmeye kalktım, bölüm seçme şansım sınırlı olduğu için kazandığım bir üniversitenin işletme bölümüne kayıt yaptırdım. ama mesele şehir dışında kalmaya gelince afalladık maalesef. yurtlar ağzına kadar dolu, aileye de zor geldi ev tutmak, e ışık evleri denilen o cemaat yuvalarında da ben kalmak istemedim. haliyle üniversiteye de gidememiş olduk. gerçi gitsek de ne fayda? 80 sonrası doğan türk gençlerinin büyük çoğunluğu gibi işletme mezunu olup dolanacaktık işsiz, işsiz belki de. yada en kötü şimdiki durumda olurdum. neyse uğraştım, didindim, ama maddiyat el vermedi. olmadı dondurduk üniversiteyi daha sonra giderim diye. peder beyi de işten çıkarmışları o sırada zaten. sonrasında da baktım ki gidemiyorum askerliği aradan çıkarma falan derken 3-4 sene daha heba oldu gitti.

    askerden sonra birkaç geçici iş(tezgahtarlık) akabinde iş arama faslı sürdü haliyle. sigortalı kalıcı bir iş arıyorken ms office programlarını bilmem, klavyemin hızlı olması ve geçmişte genel olarak ofis deneyimlerim olması sebebiyle, erkek sekreter arayan bir mütedeyyin aile şirketinde işe başladım. 7 yıldır da burada çalışıyorum. maaşlar genelde o senenin asgari ücretinin bir tık üstünde seyreder geldiğimden beri. bu 7 yıllık macerada sekreterlik dışında depo sorumlusu, dışarıda banka ve çek işleri kovalama ve kalifiye kölelik gibi bölümlere de bakıyorum. girerken anlaşmamız sadece masa başı sekreterlik üzerineyken, birkaç sene sonra geçici olarak başladığım dışarı işleri de sırtıma binmiş oldu. cidden bu ülke kadar sineğin yağını çıkarmayı seven, zenginlerin olduğu bir başka ülke daha bilmiyorum ben. kuzenlerim ekseri isviçre, almanya ve italya'da yaşıyor. yani gidip oraları görmüşlüğüm var. bizdeki patron ve işveren modeli onlarda yok arkadaş. tek maaşla birden fazla işini gördürme olayı geri kalmış ülke olmanın alameti ne yazık ki.

    önünde telefon var, 0 (yazıyla sıfır)'a bastığı an sekreter telefonu çalacak ve derdini meramını söyleyeceksin. ama yok hocam adam bağırarak odasına çağırıyor ve inanın ki yer yer o kadar saçma işler için çağırıyor ki anlatsam gülersiniz. bankaya sırt çantasıyla yer geliyor iki milyon tl taşıyoruz ama aldığım maaş üç kuruş. hayır bir de insanı salak yerine koyuyorlar geçici olarak yapıyorsun bu işi adam alacağız diye. 2 senedir adam alacaklar tabi yersen. bu sabah artık patlama noktasına geldim. adam odama sinek girdi diye bana söylüyor. ulan sineği de ben mi kovalayacağım yahu?

    şimdi belki diyeceksiniz ki bu makedonyali çok mız mız, iş sevmiyor falan. vallahi alakası yok be dostlar. ağırıma giden zaten geçinmenin imkansız olduğu 3 kuruş paraya, sanki büyük bir nimet veriyormuş gibi 10 tane iş yaptırılması. yani sana para veriyorum o halde benim kölemsin zihniyeti. bu arada bu çalıştığım adamlar diğer patronlarıma göre en hakkaniyetli olanlar. varın geri kalanları siz düşünün. hayır bir kazancım olsa, bir araba alabilsem, köşeye bir para atabilsem, bir ev alabilsem falan filan önemli değil çekeriz diyeceğim ama o da yok. sırf hayatta kalabilmek için bu denli köleleşmek sinirime dokunuyor. şehir desen zaten bitmiş bildiğin mülteci bataklığı. afganı, suriyelisi, afrikalısı farklı farklı tanımadığımız, dilini bilmediğimiz insanlarla dip dibe yaşıyoruz. politik gidişat, ülke ekonomisi, sosyolojisi vs iflas etmiş. geçen hanım hastalandı, özel hastaneye gidene kadar devlet hastanelerinde bir iğne için 2,5 saat mal gibi bekletildik.

    maddi açıdan desen zaten tek başıma geçinemiyorum. evliyim ve ailemle birlikte kirada yaşamak zorundayım. babadan, dededen kalan bir şeyde yok maalesef. hayatımı değiştirmek istiyorum bazen. kalkıp bir yere gideyim diyorum ama gidemiyorum. çünkü ne param var, ne doğru düzgün mesleğim. yanlış anlamayın intihar notu falan değil bu. o kadar karamsar biri değilim, hayatı seven biriyim. ama gerçekten her geçen gün daha da sıkıcı bir hal almaya devam ediyor. psikolojik olarak bitik durumdayım ve bu ülkeden bir halt olmayacak diye düşünüyorum. kişiliğimizi elimizden aldılar ve bizi bu şekilde sefil bir halde yaşayıp ölmeyi bekleyen yığınlara döndürdüler. zengin daha zengin, fakir ise daha fakir. nereden bakarsam bakayım, sanki bir loopun, bir simülasyonun içine hapsolmuş gibiyim. biri çıkıp kırmızı hapı uzatsın diye bekler hale geldim galiba.

    neyse bir parça rahatladım. üşenmeyip okuyan olduysa selam olsun ona.
  • 7163
    abd saati ile pazartesi sabah 4'te ankara'dan amcam aradi (turkiye saatiyle oglen 12 civari), babamin dustugunu ve hastaneye gittklerini soyledi. gazi universitesine goturmusler.

    beyin kanamasi gecirmis. docent doktor fazla sogukkanli bir doktor olsa gerek, ilk ameliyat basarili gecip pihtiyi almislar. ama ufak bir kanama devam ettigi ikinci ameliyata girdi.

    malum moral zehir zemberek galatasaray maci aklima geldi. normalde laptopu alip seyredecektim ofiste (zira gecen bjk macina link bulmaya calisirken bilgisayarlara virus girmis. it (information technology)deki adam sagolsun bir gunde sistemi yeniledi.)

    neyse babamin durumu yuzunden ne maci izleyebildim ne de ozeti. saatler sonra ligtv ya da bein sport diyin, internet sitesinden eren derdiyok'un fotografi ve galibiyet basligini gordum. galatasaray'a tesekkur ettim. boyle bir kotu gunde bir nevi azicik da olsa teselli oldu.

    babamin durumu iyiye gidiyormus. ikinci ameliyat sonrasi tomografisi iyi cikmis. sizden ricam dualariniz ve dilekleriniz. yakin bir zamanda iki haftaligina ankara'ya gelecegim. birsey isteyen varsa elimden geldigince yerine getirmeye calisacagim.
  • 12252
    dostlar selamlar,

    sevgili babam iki böbrek for pussies, delikanlı adam tek böbrekle yaşar hayat felsefesine geçti iki gün önce böbrekte tümör sebebiyle (64*55mm bu işten anlayana yazıyorum tabi).

    sevgili hocaya göre ameliyat süper geçmiş, böbrek üstü bezine de geçtiği için komple böbrek+böbrek üstü bezi falan diye komple almış. hiçbir sorun yok.

    yalnız bize dedikleri bt'de lenfadenopati gözüküyor (paraaortik ve paravertebral alanda 4x2.5 cm laplar )
    hocanın dediğine göre buraya yayılmış olabilir. buradan onkoloji randevusu da alınacak iste ona bakmak için.

    daha patoloji gelmedi ama biraz bakınca insan korkuyor 4. evre çıkacak gibi diye çünkü böbrek üstü bezi ve belki de lenflere yayilmis da olabilir (olmayadabilir ama bilmiyoruz su an). ama metastaz yapan böbrek kanseri 3 ya da 4. evre direkt galiba.

    cevrenizde var mi ya da sizin bilginiz var mi çünkü 4. evre diyince google'a survival rate yazarsan sıkıntı çıkıyor verilen cevaplar (5 yil+ yüzde 15) iç açıcı değil.

    teşekkürler şimdiden. bir de 45 sene günde 3 paket sigara içmeyin.
  • 11934
    bazı klişeler vardır, hepimizin nefret ettiği. hani şu "x" cümleden sonra hayatım değişti gibisinden.
    ben burada karlı bir ocak akşamı sözlükte gezinirken rastgele gözümün takılı kalıp beni o gece uyutmayan cümle için bunu gururla söyleyeceğim.
    çok kitap okuyup, nietzsche hakkında da oldukça bilgi sahibi olduğum halde o gece okuduğum cümle beni sabaha kadar uyutmamıştı. bir entry sonuna iliştirilen o cümle; 3 yılımı alıp da beni savuran, bir türlü o işe girişebilme cesaretini bulamadığım konuda beni öylesine sarsmıştı ki sabaha kadar uyuyamamış, uyumadığım gecenin sabahı da 3 sene ertelediğim iş hususunda ilk adımı atıp, 1 aylık sıkı bir çalışmayla da sonuç almıştım. şimdi ise aradan 6 aydan fazla geçmiş, hayal ettiğim yerin bile ötesindeyim.
    kadere sonuna kadar inanırım, fakat her şeyin başlangıcı belki de benim için o cümle olmuştu.
    "uzun süre uçuruma bakarsan uçurum da sana bakar."
    şimdi benim için teşekkür zamanı. umarım o yazarı bulup, kendisine özel olarak şükranlarımı sunup, kabul ederse de her ne kadar karşılığı olmasa bile yemek ısmarlayıp şahsen kendisiyle tanışmayı çok isterim. kim olduğunu bilmesem de hayatımın sonuna kadar çok özel bir yeri olacak benim için.
    teşekkürler sözlük.
  • 11351
    muhabbet kuşunun hasta olduğu nasıl anlaşılır? dün şakıyan kuş bugün kafesinden çıkmak istemiyor. böyle durgun falan. yardım edin amk yoksa anam köyden dönüşte keser beni. :(

    https://gss.gs/Qr6.jpg

    şu arkadaş kendisi fenerli olduğundan şüpheleniyorum. her boku dedi bi cimbom dedirtemedik. canlandı bu arada önüme zilli top falan sürüklüyor hadi oynayalım diye...

    sen cimbom demezsen sokaktaki kedilere vericem ben seni amk. koynumuzda yılan besliyoruz.
  • 8065
    afrin'e giden mehmetçiğin o gözlerindeki korkusuzluk, cesaret, ailene mesaj yolla dedikleri zaman "beklemesinler" demesi.. biz kendi içimizde solcusu sağcısı çok kavga ederiz de bize bir düşman gözünü dikti mi anında bir olur birlik oluruz, farkında olmasak da asker milletiz.

    beklemesinler diyen kardeşim, inşallah ayağın taşa değmeden sağ salim dönersin kavuşursun asker ocağından ananın kucağına hainlerin yuvasından. sen ve bütün mehmetçikler, allah yanınızda olsun yardımcınız olsun! bir millete tekrar bir olduklarını gösterdiniz.
  • 9589
    çocuğuma akıllı saat alacağım. ilk kez okul servisi kullanacak. ana okulundayken ben bırakıp ben alıyordum, bu yıl mecburen servise verdik.

    çocuğuna bu saatlerden alan, kullanan, memnun olanlar, bana öneride bulunabilirse çok sevinirim. hiçbir fikrim yok. biraz yorum okudum, hiçbir marka iyi değilmiş onu öğrendim :(

    bu arada bizim aslan ilk okula başladı, ellerinizden öper.
  • 10306
    http://gss.gs/2940799

    3 ağustos entry, 4 ağustos aileden 5 ağustos ülkeden ayrılış tarihi.

    şu anda 42. gün bitmekte. sizden yerel saat olarak 5 saat daha ilerdeyiz, covid belasinin çıktığı dünyanın en kalabalık ülkesi, çin deyiz..

    42 günde çok dua ettim, belki hatta muhtemelen daha çok küfür ettim. ama işte iyisi pek olmasa da kötü bile geçiyor. kaldı 140 küsür diyerek kendimi avutuyorum. maalesef bu sefer memleketi ve takımımızı takip edebilme şansım bile yok, limanda internete denk gelince anca. gazisehir maçının özetini izledim takım çok iyi görünüyor. memleket maalesef biraz daha kotulesmis. umarım sizler ve aileleriniz iyisinizdir. her şeyin daha güzel olacağı zamanlarda görüşmek üzere. ailesinden ülkesinden çok uzakarda, kalbi sizlerle olan renktaşınız.

    not: yazım hataları için özür diliyorum. telefondan hızlıca yazdim. eğer sagsalim eve donebilirsem sözüm olsun duzeltecegim :)

    herkese selamlar, aslanlarimiza basarilar, memleketimize huzurlar olsun...
  • 1511
    canımın içi sözlük,
    afrika cidden kırılıyor, son 4,5 ayda 29000 çocuk açlıktan hayatını kaybetti. büyük galatasaray taraftarı olarak bir çoğunuz zaten bir şeyler yapmıştır. yahu ben de bir şeyler yapayım, uzun zamandır medyadan uzağım oha yeni gördüm, peki nereden ve nasıl bir şeyler yaparız diyenler için :

    somali'de 6 dakika'da bir çocuk kıtlıktan ölüyor. somali'ye 5 lira yardım için: afrika yaz 5601 - (diyanet)
    afrika yaz 2868 - (kızılay)
    afrika yaz 3072 - (ihh)
    aclik yaz 5777 - (kimse yok mu?)'ye gönder.

    5 lira, 5 lira olmaz bu iş biraz yüklü göndermek istiyorum diyenler için

    yardim kampanyasi hesap numaralari
    genelgeye göre, somali ve açlık tehlikesi yaşayan diğer afrika ülkeleri yardım kampanyası” banka hesap numaraları şöyle:

    * t.c. ziraat bankası aşağı ayrancı şubesi

    tl hesap no (iban): tr940001000820555555555001

    abd doları hesap no (iban): tr670001000820555555555002

    euro hesap no (iban): tr400001000820555555555003

    banka swift kod no: tczbtr2a

    * t. vakıflar bankası a.o. finansmarket şubesi

    tl hesap no (iban): tr800001500158007299038012

    abd doları hesap no (iban): tr680001500158048012989557

    euro hesap no (iban): tr140001500158048012989559

    banka swift kod no: tvbatr2a

    * t. halk bankası bakanlıklar şubesi

    tl hesap no (iban): tr460001200940800005000014

    abd doları hesap no (iban): tr590001200940800058000095

    euro hesap no (iban): tr320001200940800058000096

    banka swift kod no: trhbtr2a

    yardımlarımızı eksik etmeyelim.

    edit: http://www.resmigazete.gov.tr/...11/08/20110806-8.htm
    edit2: afrika’yı etkisi altına alan kuraklık kenya,somali, etiyopya, cibuti ve uganda’da hayatı olumsuz etkilemeye devam ediyor. özellikle somali’de durum içler acısı. ülkenin güney bölgelerinde yaşayan halk, buraya yardım ulaşmadığı için ölümle burun buruna yaşıyor. her şeyi göze alan aileler ise 500 km yol yürüyerek başkent mogadişu’ya göç ediyor.yürüyüş boyunca yaklaşık her aileden 1 kişi yolda hayatını kaybediyor. kuraklık, açlık ve sıcaklık her zaman olduğu gibi yine en fazla çocukları etkiliyor.
  • 10675
    şu sıralar kafamı kurcalayan bir gelişme var hayatımda.

    üniversiteden mezun olduğumdan beri avrupaya yerleşmek aklımın hep bir köşesindeydi. mezun olduktan sonra sırf bunun için ielts kursuna gitmiştim ve sınava hazırlanmıştım. master programında burs kazanamadım ve kaldı öylece. sonra türkiyede yaşayan bir çok insan gibi hayat beni hiç tahmin edemediğim noktalara itti kariyerim konusunda. itti derken tabi ki çok çabaladım, tırnaklarımla kazıyarak şu an olduğum mevkiye geldim. bu konuda kendimle gurur duyuyorum.

    bu süreçte başka bir ülkede yaşama hayallerini rafa kaldırmıştım. hem ne gerek vardı ki, türkiyede de belirli bir hayat standartına ulaştıktan sonra niye sıfırdan bir hayat kurasın? hem de ailenden, arkadaşlarından uzak; dilini, kültürünü bilmediğin; "ustam bize iki çay" bile diyemeyeceğin bir memlekette hayat kurmaya çalışmak...

    bir yandan gerek yok dedim kendime ama öte yandan hep aklımın bir köşesini kurcalayan bir şeyler vardı. yakın arkadaşlarımdan biri geçen sene almanyaya yerleşti. onunla konuştuk, tek başına olmanın zorluklarından çok yakınıyordu. şu an covid sebebiyle şirketleri uzaktan çalışmaya müsade etmiş ve almanyadaki evini kapattı, türkiyeye döndü.

    işte o aklımın bir köşesini kurcalayan şeyler dönem dönem beni rahat bırakmıyordu. hatta sırf kurcalamasın diye haber okumayı, izlemeyi bıraktım. ama yok yine de olmuyor gibi hissediyordum, beni rahatsız edecek bir şeyler muhakkak çıkıyordu. bu sebeple -olacağından da değil ya nasılsa- ara ara linkedin'den kendime uygun ilanlara başvurular yapıyordum. 1-2 görüşme de yapmıştım ama kısa süren şeylerdi ve olmayacakları belliydi. ancak bu son gelişme beni bir yandan heyecanlandırırken, öte yandan derin düşüncelere itti. frankfurt merkezli bir şirketten dönüş yaptılar ve önden telefon görüşmesi vb. olmadan direkt olarak meeting yapmak istediklerini söylediler, görüşmeye yöneticinin de katılacağını belirttiler. bu şirket, gerçekten belki de bir daha ayağımıa gelmeyecek olan bir fırsat.

    öte yandan burda işlerim çok yolunda ilerliyor, kız arkadaşım sağlık çalışanı ve kadroya geçtiği gibi bu yaz istanbula tayin isteyecek. sonrasıında birlikte bir hayat kurma ihtimalimiz çok yüksek. onun dışında şu an çalıştığım kurum evden çalışma modelinin kalıcı olduğunu açıkladı, yani istanbula muhtaç da değilim. çok güzel gelişmeler bunlar, başka bir şehre gidebiliriz diye küçük hesaplar yaparken, hayatımı kocaman değiştirecek hiç hesapta olmayan bir fırsatla karşılaştım. cuma günü görüşme yapacağım, nasıl geçer bilmem belki de teklif yapmayacaklar. ama insan yine de düşünüyor, kafaya takıyor şimdiden. günlerdir frankfurtta hayat nasıl blogları okuyup, ev bakıyorum. * ne bileyim işte bir yandan denemek istiyorum ama öte yandan şu an sahip olduğum konfor alanımdan çıkmaya çok korkuyorum sanırım.

    içimi dökmek istedim, çünkü bunalıyorum. belki içinizde benzer yollardan geçenler de vardır. olmasa bile içimdekileri yazıya döktüm, bir nebze olsun rahatladım. iyi ki varsın sözlük, iyi ki varsınız arkadaşlar.
  • 7304
    bütün duvarları denedim hepsi kapalıydı. ben de buraya yazayım dedim. beyler resmen ağustos böceği ile karınca hikayesindeki ağustos böceği sendromu yaşıyorum. sınavların adeta saplayacağı belliyken götümü gezdirdim. an itibariyle sınav haftasında 3. gün bitmekte. şimdiye kadar olan kısım fena geçmedi, yarından da çok ümitsiz değilim ama adeta sürünüyorum. gram çalışasım yok. oysa her gün düzenli tekrar yapsaydım* şimdi dişimi fırçalayıp yatağıma giriyor olabilirdim.

    isteğim bu entryi okumanız :(
App Store'dan indirin Google Play'den alın