351
son dönemde çıkmış internetten indirebileceğim/izleyebileceğim bir film önerisi olan var mıdır?
galatasaray sözlük film kulübü
-
-
352unutmazsam her gece birer tane gerçek anlamı ile kült film söyleyerek katkıda bulunacağım kulüp.
bu gece ile perdeyi açıyorum.
(bkz: student services) -
353şu an sinemalarda olan ve ben affleck'in başrolünü oynadığı gone girl'ü tavsiye ederim.
-
354şimdi size naçizane ben belki de dünyanın en tartışmalı ve en "underrated" filmi cannibal holocaustu anlatmaya çalışacağım.
öncelikle filmle ilgili birkaç not aktarıyım size:
filmdeki hayvan ölümleri gerçektir(bir nevi sahte belgesel formatlı film olgusunu deteklemek adına birkaç hayvan kurban edilmiştir). ilk cümlede bahsettiğim üzre dünyanın ilk "found footage" filmidir(handycam(el kamerası) ile çekilen, çeşitli belgesel görüntülerinin kolajıymış izlenimi veren, gerçekçiliği ön planda tutan filmler (bkz: the blair witch project)). ayrıca filmin yönetmeni ruggero deodato film yüzünden mahkemelik olmuştur, zamanına göre çok gerçekçi ölüm sahneleri vardır(1980 yapımı) ve mahkeme tarafından filmde yerlilerin katledildiği düşünülür. ruggero deodato'nun yerlileri bulup getirmesiyle dava düşer.
şimdi de yorumlamaya çalışacağım. (spoiler) filmin son sahnesinde kahramanımız "ı wonder who the real cannibals are"( acaba gerçek yamyamlar kim merak ediyorum) der, kadraj yüksek gökdelenleri alır ve film biter. filmde teknolojiden tamamen izole kabileleri inceleyen gazetecilerin ölümünü araştıran profesörün yaşadıkları anlatılıyor. işte profesörün fimin sonunda kurduğu bu cümle bize çok şey anlatıyor. araştırma gezisinde profesör gazetecilerin çektiği videolara rastlar ve gazetecilerin yamyamlara nasıl iğrenç şeyler yaptıklarını görür. bir sahnede de profesör yamyamları anlattığı televizyon kanalındaki sunucu bayanla konuşurken onların yaşamı bize yamyamca gelebilir ama bizim de yaşam alanımıza izinsizce girilip müdahale edilse biz de saldırganlaşmaz mıyız" şekline cevap verir. son sahneyi yorumlayacak olursam insan yüksek gökdelenlerde yaşarken ilerlediğini, geliştiğini düşünen insan yamyamdan farksızdır... o koca koca gökdelenleri yaparken doğaya vermiş olduğu zararı, endüstriyelleşmenin ürünü olarak görülen "böcek öldürme ilaçları"nın ne kadar meşrulaştığını düşünmeyen insanoğlu böyle bir "eleştiri" filmini vahşice diye çoğu ülkede yasaklatabiliyor. insanoğlu rahat yaşama düşkünlüğü ve bencilliği adına o kadar güzel şeye katliam düzenlerken doğayla birlik, beraberlik içinde yaşayan o insanları yamyam olarak aşağılıyor. taşduvarlar arasına sıkışmış günümüz insanı ne kadar gerginleştiğni ve bunaldığını göremiyor ve bu insanlara bir anlamda "bok atıyor"...(spoiler) gerçekten hayatımda izlediğim en sağlam mesajlı filmdi, bu filmi izleyin, izlettirin.
not: http://youtu.be/6wqrA9IMnUM
ayrıca riz ortolani'nin bestelediği mükkemmel bir film müziği vardır.
not2: sneijder ne koydu be(yapmayanı dövüyorlar :( ) -
355iki.(bkz: the vanishing)
-
356üç.(bkz: im juli)
-
357film seyretmek ve bununla ilgili arşiv yapabilmek ayrı bir zevk. arkadaşlara en önemli tavsiyem mutlaka yönetmen üzerinden bir külliyat çıkartmaları. yönetmen ismi kovalamakta çok zor değil. hollywood dışında avrupa ve doğu'da başta iran olmak üzere önemli sinema ülkelerinin belli başlı yönetmenlerini izlemek bu işi iyi kotarmanın bence yarısıdır, hatta daha fazlası.
bir de tabii tarza yanı genre'ye göre film seyretmek çok moda. siz moda olandan kaçının ki bir farkınız olsun. yine de hollywood filmlerini ya da popcorn tarzı denilen çöp filmleri insan nacizane zamanı eğlenceli geçirmek adına seyrediyor, o da bir gerçek.
türk sinemasını da es geçmemeli: yılmaz güney, ahmet uluçay, zeki demirkubuz, nuri bilge ceylan, fatih akın ve reha erdem filmleri izlenesi filmlerdir.
herkese iyi seyirler.. -
358
-
359dört.(bkz: kara kentin çocukları)
-
360(bkz: die fetten jahre sind vorbei)
--- alıntı ---
berlin’de yaşayan avusturyalı yönetmen hans weingartner’in günümüz gençliğinin sisteme karşı başkaldırışını zekice kurguladığı, fırsat eşitsizliği, varlık, mülkiyet kavramlarına göndermeler yaptığı bol ödüllü filmi. zenginler tatile çıktıklarında evlerine gizlice girip, hiçbir şey çalmadan evdeki eşyaların yerlerini değiştiren gençler iş adamı hardenberg’e yakalanınca onu kaçırmaya karar verirler.yer yer didaktik öğeler barındırsa da özellikle sosyalist gençler ve kapitalist iş adamı arasındaki yemek masası diyalogları ilgi çekicidir.
--- alıntı ---
teması,cognitive dissonance (bilişsel çelişki) kavramıyla pek bir içli dışlı olan,yönetmen hans weingartnerin hiç bir şekilde söyleminden ödün vermediği filmdir. mesela yılmaz erdoğan vari yönetmenimsiler gibi darbelerin ve kapital düzenin öğütücülerinden bahsederken birtaraflara yalakalık yapmak gibi bir gayreti yoktur.
sosyalist devrimin gerçekleştirelibilirliği sorularına cevap vermek gibi bir gayesi de yoktur ayrıca,bu yüzden "derin" diyaloglar bulamazsınız,her şey en yalın haldedir.
sıradan gençlerin,"gerçek"eylemleri karşımıza çıkar film boyunca.v for vendetta gibi dramatize edilmiş bir bir devrim çığlığı da duyamazsınız.zira bu film gerçekçidir.bilmediğimiz çok gizli gerçekleri anlatıyormuş havasına bürünmeden, zaten bildiğimiz ama "pehhhhh herkes biliyor be onu " diyerek pek de iplemediğimiz gerçekleri suratımıza çarpar.
(bkz: her yürek devrimci bir hücredir) -
361
-
362(bkz: incendies)
izlediğim en iyi filmlerden biri. izleyin, pişman olmayacaksiniz. -
363güzel illuminati propagandası izlemek isteyenlere lucy* ve horn's'u öneririm.
-
364
-
365yuksek fransiz kulturunu haiz bulunan her galatasarayli'nin muhakkak izlemesi gereken, dunya'nin sayili komedi filmlerinden: le dîner de cons!
-
366beş.(bkz: beyoğlu'nun arka yakası)
-
367
-
368judgment at nuremberg (1963)
eski bir film. imdb top 250'de izlemediğim film kalmış mı diye bakarken izlediğim ve beğendiğim film. ikinci dünya savaşı sonrası yakalanan nazilerin yargılanmasını anlatıyor. film amerikan yapımı olmasına rağmen olaylara tarafsız gözle bakabilmeyi başarabilmiş. hukukçuysanız mutlaka izlemenizi tavsiye ederim. ayrıca günümüz türkiyesinden benzer yönler bulabileceğiniz bir film. -
369altı. (bkz: the game)
-
370(bkz: yaşamın kıyısında) fatih akın'ın türk-alman ortak yapımı filmi... kültürel yozlaşma, kader, siyasal baskılar, insanların kavga hali gibi çok farklı konuları tarantino'nun da çok sık kullandığı dağınık olay örgüsüyle anlatan çok güzel bir film.
-
371
-
372yedi. (bkz: city of god)
-
373gecenin sakinliğiyle şu soundtracki paylaşayım dedim.
robert de niro'nun oynadığı efsane filmlerden the deer hunter'dan gelsin: http://www.youtube.com/watch?v=c6gpa8nUa70 -
374non-stop izledim bugün. klasik uçak heyecanı yaşatan ama iyi oyunculukla bunu aşan film, tavsiyedir.
var mı başka izleyen? -
375örümcek kadının öpücüğü ( kiss of the spider women ) kitabını okumuş hanımın önerisiyle izlediğimiz çok değişik, güzel bir filmdi.
izlenebilir olarak kayda geçsin.
