43
öncelikle mutlu olduğumu hemen belirteyim ki nedenini de bir satır altta açıklayayım.
ilk turnuva 2009 yılında yapılmıştı ve inanılmaz şeyler yaşanmıştı. benim takımım ilk turda elenince, final maçındaki iki takımdan birinin kalecisi olmuş ve sözlük tarihinin en sansasyonel zaferiyle kupayı almıştık. bir yandan ilk turda elenen takımımızın oyuncularını hoş etmeye bakıyor, diğer yandan da başka bir takımla kupayı kazanmanın sevincini çaktırmadan yaşıyordum. hava yağmurlu ve aylardan kasım 15-17 arası bir tarihti.
rakip takım da çok iyiydi, kaleci eksikleri olduğu için sadece 1 maçlığına, o da final maçında kalesine geçtiğim takım da çok iyiydi.
belirtmekte çok fayda var, rakibin kalecisi sözlük-ü sultani'nin en efsane kalecilerinden kekeme spiker idi. yani ne diyeyim ki? harika bir maçtı yağan yağmurun altında...
sanıyorum 30-40 kişi vardı o gün orada. maçın son dakikalarına önde girdiğimiz için kalemde rahattım. normalde kalede rahat olmamam gerekir, çünkü stoper ve sağ bek oynadığım zaman en iyi maçlarımı çıkartırım. neyse efendim maçın son dakikalarına girmişiz, sahadaki14 kişinin formaları yağmur damlalarına adeta birer misafir edasıyla yaklaşıyor ve bir gözüm de tribünlerde. 75 dakika süren maçlarımızın 74. dakikasına girdiğimizde tribün önünde maytapların ateşlendiğini gördüm ve şampiyonluk kutlamalarının başladığını düşündüm. 1 dakika sonra maç bitti, orta sahada sevindi şampiyon olup kupayı alan takım. ben de ilk turda elenen takımımızın üzüntüsü bir yana, içimden sevinmek için can attığımın gerçeği diğer yana şeklinde çelişkiler yaşıyordum. yine de orta sahadaki kutlamaları es geçmedim.
soyunma odasının yolu, duşlar, üstler başlar derken kırmızı locaya girdik. abii hala şaşkınlık üzerimde. ben her şeyi şampiyon olan takımın kutlaması şeklinde beynime deşifre etmişim ama içerdeki kocaman kırmızı beyaz pastanın üzerinde iyi ki doğdun kaa je ve bir sürü içecek yiyecek tarzı şeyi görünce idrak ettim ve duygulu anlar yaşaaa.... madım tabii ki ama.. yaşadım yaşadım itiraf ediyorum.
yazımın başında çok net bir tarih verdim üç sene öncesine dair çünkü 17 kasım doğum günüm ve o güne daha 2 gün vardı.
orada tebrikler, bir yandan doğum günü kutlamaları, diğer yandan şampiyonluk kutlamaları derken işte böyle güzel hatıraları kazıdık beynimize.
emeği geçen herkese hep teşekkür ettim, edeceğim de. kendilerini çok iyi biliyorlar ve buradan kocaman kocaman öpüyorum heeeepsini :)
kısacası sözlük harikadır bu konuda. bir tanedir, candır, bonomodur.
gelelim günümüze.
3. turnuva vakti gelmiş ve çok da iyi düşünülmüş. canım, ruhum, bedenim o kadar arzuyla istiyor ki bu turnuvada oynayabilmeyi, anlatamam.
ama sağ ayak bileğimdeki rahatsızlık tamamen geçmediği için elimden hiçbir şey gelmiyor. geçen hafta sözlük ile vezir'de yaptığımız maçta da kendimi deneme fırsatı buldum ve patatese bağlayıp, içinde kaşar peyniri eritilmiş mantar gibi sahada çaresiz ve yenilmeye hazır ve lezzetli bir lokma olarak çırpındığımı fark ettim. yine de bir kalifiye jurnal klasiği olarak sözlük tarihinin en efsane diğer kalecisinden biri olan peja'ya uzaktan köşeye düzgün bir vuruş yaparak golümü attım. rakip kalede o varsa, benim de her maç bir tane güzel golüm vardır kendisine. maç sonraları ve özel olarak buluşulan diğer günlerde bunun muhabbetini çok yaparız laf arasında. -ama ben hala bilerek benden gol yediğini düşünüyorum-
işte oynayamacağım bu sefer ama bunun da telafisini yarı final maçlarında hakemlik yaparak gerçekleştireceğim. 20 haziranda da türkiye turu için adana'dan start alma planlarımdan ötürü final maçında olamayacağım muhtemelen. yine de önce bir turnuvada hakemlik yaptığım ve bu konuda dünyanın en iyisi, en merti, en cömerti, en kralı olduğum için sizlere mükemmel bir şov sunacağım. maçlardan çok beni konuşacaksınız :)
neyse, kişisel olarak kendimi çok anlattım ama bir yandan da sabahlara kadar yazmak istiyorum. çünkü eskiden olduğu gibi uzun yazılar yazamaz oldum sözlüğe. böyle fırsat geçmiş elime hiç bırakır mıyım ? acısını çıkartırım elbet.
bu turnuvaya izleyici, oyuncu olarak katılan herkesin eğleneceğine adım gibi emin olmakla beraber bir de şikayetim var.
ülke futbolundan azıcık nasiplenin be ! o kadar hakem oluyoruz turnuvada, ne bir mesaj, ne bir arayı bulma, ne prim, ne şike muhabbeti var!
anlamadım ki neden bu kadar dürüstsünüz.
yoksa hepiniz galatasaraylı mısınız ?
ilk turnuva 2009 yılında yapılmıştı ve inanılmaz şeyler yaşanmıştı. benim takımım ilk turda elenince, final maçındaki iki takımdan birinin kalecisi olmuş ve sözlük tarihinin en sansasyonel zaferiyle kupayı almıştık. bir yandan ilk turda elenen takımımızın oyuncularını hoş etmeye bakıyor, diğer yandan da başka bir takımla kupayı kazanmanın sevincini çaktırmadan yaşıyordum. hava yağmurlu ve aylardan kasım 15-17 arası bir tarihti.
rakip takım da çok iyiydi, kaleci eksikleri olduğu için sadece 1 maçlığına, o da final maçında kalesine geçtiğim takım da çok iyiydi.
belirtmekte çok fayda var, rakibin kalecisi sözlük-ü sultani'nin en efsane kalecilerinden kekeme spiker idi. yani ne diyeyim ki? harika bir maçtı yağan yağmurun altında...
sanıyorum 30-40 kişi vardı o gün orada. maçın son dakikalarına önde girdiğimiz için kalemde rahattım. normalde kalede rahat olmamam gerekir, çünkü stoper ve sağ bek oynadığım zaman en iyi maçlarımı çıkartırım. neyse efendim maçın son dakikalarına girmişiz, sahadaki14 kişinin formaları yağmur damlalarına adeta birer misafir edasıyla yaklaşıyor ve bir gözüm de tribünlerde. 75 dakika süren maçlarımızın 74. dakikasına girdiğimizde tribün önünde maytapların ateşlendiğini gördüm ve şampiyonluk kutlamalarının başladığını düşündüm. 1 dakika sonra maç bitti, orta sahada sevindi şampiyon olup kupayı alan takım. ben de ilk turda elenen takımımızın üzüntüsü bir yana, içimden sevinmek için can attığımın gerçeği diğer yana şeklinde çelişkiler yaşıyordum. yine de orta sahadaki kutlamaları es geçmedim.
soyunma odasının yolu, duşlar, üstler başlar derken kırmızı locaya girdik. abii hala şaşkınlık üzerimde. ben her şeyi şampiyon olan takımın kutlaması şeklinde beynime deşifre etmişim ama içerdeki kocaman kırmızı beyaz pastanın üzerinde iyi ki doğdun kaa je ve bir sürü içecek yiyecek tarzı şeyi görünce idrak ettim ve duygulu anlar yaşaaa.... madım tabii ki ama.. yaşadım yaşadım itiraf ediyorum.
yazımın başında çok net bir tarih verdim üç sene öncesine dair çünkü 17 kasım doğum günüm ve o güne daha 2 gün vardı.
orada tebrikler, bir yandan doğum günü kutlamaları, diğer yandan şampiyonluk kutlamaları derken işte böyle güzel hatıraları kazıdık beynimize.
emeği geçen herkese hep teşekkür ettim, edeceğim de. kendilerini çok iyi biliyorlar ve buradan kocaman kocaman öpüyorum heeeepsini :)
kısacası sözlük harikadır bu konuda. bir tanedir, candır, bonomodur.
gelelim günümüze.
3. turnuva vakti gelmiş ve çok da iyi düşünülmüş. canım, ruhum, bedenim o kadar arzuyla istiyor ki bu turnuvada oynayabilmeyi, anlatamam.
ama sağ ayak bileğimdeki rahatsızlık tamamen geçmediği için elimden hiçbir şey gelmiyor. geçen hafta sözlük ile vezir'de yaptığımız maçta da kendimi deneme fırsatı buldum ve patatese bağlayıp, içinde kaşar peyniri eritilmiş mantar gibi sahada çaresiz ve yenilmeye hazır ve lezzetli bir lokma olarak çırpındığımı fark ettim. yine de bir kalifiye jurnal klasiği olarak sözlük tarihinin en efsane diğer kalecisinden biri olan peja'ya uzaktan köşeye düzgün bir vuruş yaparak golümü attım. rakip kalede o varsa, benim de her maç bir tane güzel golüm vardır kendisine. maç sonraları ve özel olarak buluşulan diğer günlerde bunun muhabbetini çok yaparız laf arasında. -ama ben hala bilerek benden gol yediğini düşünüyorum-
işte oynayamacağım bu sefer ama bunun da telafisini yarı final maçlarında hakemlik yaparak gerçekleştireceğim. 20 haziranda da türkiye turu için adana'dan start alma planlarımdan ötürü final maçında olamayacağım muhtemelen. yine de önce bir turnuvada hakemlik yaptığım ve bu konuda dünyanın en iyisi, en merti, en cömerti, en kralı olduğum için sizlere mükemmel bir şov sunacağım. maçlardan çok beni konuşacaksınız :)
neyse, kişisel olarak kendimi çok anlattım ama bir yandan da sabahlara kadar yazmak istiyorum. çünkü eskiden olduğu gibi uzun yazılar yazamaz oldum sözlüğe. böyle fırsat geçmiş elime hiç bırakır mıyım ? acısını çıkartırım elbet.
bu turnuvaya izleyici, oyuncu olarak katılan herkesin eğleneceğine adım gibi emin olmakla beraber bir de şikayetim var.
ülke futbolundan azıcık nasiplenin be ! o kadar hakem oluyoruz turnuvada, ne bir mesaj, ne bir arayı bulma, ne prim, ne şike muhabbeti var!
anlamadım ki neden bu kadar dürüstsünüz.
yoksa hepiniz galatasaraylı mısınız ?