• 16451
    maç esnasında, sözlükte isminin yanında kısa sürede, olumsuz fikirlerle dolu iki haneli entry yazılmayan oyuncumuz yoktur muhtemelen.

    wilfried zaha kötü 10 dakika mı geçirdi? hemen bir iki argümanla bir entry. altı doluyor zaten. kerem aktürkoğlu, hakim ziyech, mauro icardi…. icardi yahu icardi. yahu insanlar sevdiği şeylere nasıl bu kadar negatif yaklaşabilir?
  • 16454
    11 kasım 2023 hatayspor galatasaray maçı sonra yenildiğimiz her maçta olduğu gibi girmemeyi hedeflediğim ama dayanamayıp yine giriş yaptığım sözlük.

    son 1,5 senede yapmadığı kalmamış takım, aylar sonra ilk mağlubiyetini aldıktan sonra sözlük anlamsız bir hale giriyor. her kafadan bir ses her kafadan negatif yorumlar.

    giden oyuncudan tutun da, alınmayan oyuncuya kadar herkesin başlığı hortluyor.
  • 16457
    10 gun ve ustu milli mac aralarinda soyle bir rutine giren sozluk;

    1. gun: en sertinden performansi begenilmeyen futbolcu elestirisi ve hocanin son donemde yaptigi hatalar tartismasi
    2. gun: galatasaray'dan ayrilmis aktif futbolcunun ne kadar badem gozlu oldugu gercegi
    3. gun: aktif olmayan galatasaray futbolcularini ovme ve bugun oynasa kac para ederdi tartismasi
    4. gun: gelecegin wonderkid'i gozuyle bakilan ancak bir turlu o patlamayi yapamayan altyapi futbolculari, milli ara artik bit
    5. gun: oyuncu scoutu ve paralel evrende galatasaray formasi giydiginde yasanilacak senaryolar
    6. gun: milli takimlardaki galatasaray'li oyunculari yorumlama, milli ara bitebilir mi artik?
    7. gun: eski futbolcular ve teknik direktorleri ozleme ritueli
    8. gun: milli takim performanslarina gore yaklasan mac icin kadro kurulumu, ayrica bit artik milli ara
    9. gun: icardi'yi sahada gorme hasreti, yarin gunlerden galatasaray, 1. gun sert sekilde elestirilen futbolcuyu bile ozleme hissi, artik bit milli ara
    10. gun: milli ara donusleri ne kadar zor oldugu yonunde nostaljik hatirlatmalar, sezonun en zor macina cikiyoruz heyecani ve bit milli ara artik
  • 16458
    tam üç sene önce bugün yazarı olduğum ve üyesi olmaktan büyük mutluluk duyduğum sözlük. 2020 yılı hem kişisel hem de toplumsal olarak kötü bir seneydi. buraya yazar olduğumu öğrenmem o senenin nadir iyi şeylerindendi benim için.

    2400 küsür yazım olmuş, yıl başına 800 eder. * kendim gibi delileri burada gördüğüm için de ayrıca çok memnunum. * sözlüğümüz iyi ki var.
  • 16460
    türkiye'deki hemen her sosyal toplulukta karşımıza çıkan iki ana grubun bu sitede de baskın olması söz konusu. birinci grupta geleneksel değerlere önem veren, hayatının merkezine vefayı ve geçmişe saygıyı koyan, modern hayat son sürat ilerlerken insani unsurları görece muhafaza etmekten yana olanlar var.

    ikinci grupta ise ilerlemecilikten ve mantıktan yana olan, herhangi bir konuda kültürümüzdeki değerler yerine avrupa'daki anlayışı örnek almaktan çekinmeyen, rasyonel çerçeveye sığmıyorsa hiçbir geleneği veya kültürü umursamayanlar var. bu iki grup da prensip olarak haksız olmamasına rağmen, içlerindeki kavgacı fanatikler yüzünden sık sık tartışma çıkıyor ve bu gruplar kendilerini karşı karşıya buluyorlar. aslında kimseyle kapışmak gibi bir amaçları yokken her iki grupta da yer alan sivri tiplerin harlamasıyla doğan kavgaları görüp öfkeleniyor, "ama bu karşı taraf da çok saçmaladı, bunlara ağzının payını vermek lazım" deyip kavgaya dahil oluyorlar.

    galatasaray sözlük de bu iki ana grubun hakim olduğu ve zaman zaman tartıştığı bir yer. fatih terim son sezonunda başarılı mıydı başarısız mıydı, kötü oynayan yerli oyuncu eleştirilmeli mi eleştirilmemeli mi, o yerli oyuncunun adı kereminho olsa aynı eleştirileri alır mıydı almaz mıydı, geçmişteki hatalarına rağmen arda turan'ın galatasaray'a transfer edilmesi doğru muydu değil miydi gibi başlıklar gündeme geldikçe tartışma kaçınılmaz oluyor. maç oynanırken herkes galatasaray'ı desteklese de bu tür netameli konularda farklı görüşler farklı prensipleri savunuyor ve tansiyon yükseliyor. bu bir yere kadar sağlıklı bir şey, herkes aynı görüşte olsaydı zaten hiçbir ilerleme sağlanamazdı.

    fakat sürekli olarak karşı gruptakilere sataşan, tartışma odağını mahdut konulardan çıkarıp hemen her başlıkta tartışmayı harlayan, karşı görüşten birinin entrysini gördüğü anda doğrudan suçlayıcı bir üslupla cevap veren, bu entryleri önceki entrylere cevap niteliğinde olduğu için silindikçe formata uygun olması için yazısına taklalar attırarak yazmaya devam eden tipler açıkça provokasyon yapıyorlar ve sözlükteki arkadaşlık ortamına kastediyorlar. doğrudur, bu tipler sözlüğe dinamizm ve "hit" sağlıyorlar. sürekli tartışma çıkardıkları için çokça entry girilmesine de vesile oluyorlar, ilkokul çocuğu mantığıyla bakarsak sayısal anlamda sözlüğe bir katkı sağlamış oluyorlar. fakat bu katkıyı sitenin ruhunu erozyona uğratarak, siteyi çürüterek yapıyorlar.

    bugüne kadar galatasaray sözlükte birçok tartışma çıktı, bunların birçoğuna ben de dahil oldum, birçok entrym silindi, zaman zaman kendimi tutamayıp aşağılayıcı laflar söylediğim veya böyle laflara maruz kaldığım da oldu. ama hiçbir zaman tartıştığım insanları daha az galatasaraylı olmakla veya içimizdeki hainlerden biri olmakla suçlamak aklıma gelmedi. kavgayı gürültüyü beş dakika sonra unuttuk, ana odağımız tartışma veya suçlama olmadı. sitede bugüne kadar böyle bir atmosfer hakim oldu.

    şimdi bu atmosfer değişirse buna da ayak uyduracağıma inanıyorum, nihayetinde kavga etmek çok zor bir şey değil. ama bu gidişin bol suçlamalı, bol polemikli, bol kavgalı, öncekinden baya farklı bir galatasaray sözlük'e çıkacağı belli. herkesin kılıçlarını çektiği bir ortamda marş söyleyenler giderek daha az duyulur hale gelecek ve bir süre sonra onlar da bu çabadan vazgeçecekler.
  • 16461
    sözlüğün ciddiyet, mantık, nitelik, üslup, vb. kriterler özelinde seneler içerisinde ciddi bir kan kaybettiğini düşünüyorum.

    elitist bir insan asla değilim. sözlüğün eski sayılabilecek yazarlarından da değilim aslında, üye olma kararını 2018'de vermiştim ve üye olmuştum. ancak 2010 yılından beri takip ettiğim bu platformda, özellikle son bir yıl içerisinde girilen entylerde içerik, konu bütünlüğü, mantık ve belki de en önemlisi üslup gibi kavramların ikinci planda tututulduğunu düşünüyorum. entrylerin bir anlamı olmasının, bir mantığı olmasının, bir şey ifade ediyor olmasının artık pek bir önemi kalmadı burada. içeriğin doğru veya yanlış bir bilgi barındırıyor olmasının da artık bir ehemmiyeti yok. bazı üyeler çok sayıda entry yazarak sadece sayısal olarak bir şişkinlik yaratmak istiyorlar ve o entry şişkinliği ile sözlükte bir ağırlığa, bir hacime ulaşıyorlar. çok yazmak eşittir çok emek vermek, o da eşittir sözlüğün kıymetli/dokunulmaz bir unsuru olmak gibi garip bir tez oluştu burada. bu noktada altı çizilmeye çalışılan kritik kelime emek ama bir şey anlatmayan, bir fikir ortaya koymayan, sloganvari çıkışlar veya zerre güldürmeyen/düşündürmeyen espriler içeren, hamaset barındıran yüzlerce/binlerce entry'nin ya da galatasaray ile zerre ilgisi olmayan konulara veya kişilere dair sadece kişisel tatmin barındıran ve içerikte kullanılan dil ile insanların bile isteye sinir uçlarına dokunulan yüzlerce/binlerce entry'nin galatasaray sözlüğe kattığı ne var? bu tutumları sergileyen üyeler bunu neden yapıyorlar ve sözlüğe bu inatçı tutumlarıyla ne katıyorlar? galatasaray'a ne katıyorlar? bunun mantıklı bir açıklamasını bir sözlük üyesinden dinlemek isterim açıkçası...

    "isteyen istediğini yazar, kimse karışamaz" veya "engelle geç" şeklinde düz cevaplarla yetinmem mümkün değil bu konuda çünkü bu sözlüğün diğer galatasaray platformlarından farklı bir seviyesi olduğuna ve üye profilinin her birinin yazdıklarıyla sözlüğe değer katması gerektiğine inanan biriyim. yazdıklarının sayısının çokluğuyla değil ama; yazdıklarının içeriğiyle, diliyle, uyumuyla, anlattıklarıyla değer katmalı üyeler bence. bu noktada naçizane sözlüğü yönetenlerin çok daha ciddi, çok daha disiplinli ve sözlüğün değerini/seviyesini koruma içgüdüsü ile hareket etmeleri gerektiğini düşünüyorum. nicelik ve nitelik arasında bir karar verilmeli.
  • 16468
    mauro icardi 10 milyon euro’yu niye alıyor bıktırdı artık.
    futbolu bırakmış ziyech’den medet umuyoruz.
    kerem zaten topçu değil.
    zaha koşmamış bir pozisyonda geri. o zaman gitsin ingiltere’nin köy takımında oynasın.
    barış alper girdikten sonra koşmamış bir ara. oynamasın bir daha.
    abdülkerim baskıya çıkmasın. her çıktığında kapması lazım topu. beklesin geride piknik yapsın.
    muslera her geleni içeri alıyor.
    okan buruk zaten hoca değil. yarın kovalım.

    yahu eleştiri değil bu. toksiklik. ben merak ediyorum gerçekten. bu insanların özel hayatlarında ne oluyor? bakın tekrar söylüyorum. eleştirelim hep beraber. ben bugün ilk defa kompakt olamayan, oyunun kontrolünü ciddi sürelerde kaybeden bir takım izledim. mesele inanın bu değil. konuşuruz, yazarız, çizeriz bunları. ama yukarda ortaya çıkan tablo benim nazarımda toplumu da etkileyen eden bir psikolojik rahatsızlık işaretidir. galatasarayımızın kaderini değiştiriyor bu zihniyet. değiştirdi geçmişte. yahu yenilebilirdik bugün . çok kötü oynayabilirdik. gerekirse birileriyle yollar da ayrılırdı uygun zamanda. ama bir maçta 9 oyuncu bir teknik adam yerin dibine nasıl sokulur? böyle anlık patlamalarla takım yönetimi izlemek isteyen kasımpaşa’yı takip edebilir.

    sosyal medyada çoluk çocuk diyoruz. burda kaç yaşında adamlar neler neler yazıyor. gözünüzü seveyim papatya çayı için. yürüyüş yapın. ne bileyim belki ufak bir tatil. ama yapmayın nolur. azıcık keyif alalım. istediğimiz yerdeyiz yıllar sonra. herkes etiyle, kemiğiyle elinden geleni yapıyor işte. anlatacağımız hikayeler birikiyor yahu. epik anlar doluyor hayatımıza. bırakın acısıyla, tatlısıyla paylaşalım her bir zerresini şu güzide mecrada. toksikleşmeyin. ne bize ne kendinize yapmayın bunu.
  • 16469
    ben çok iyi bir okuyucuyumdur. bir yazarım on okurum. ama artık galatasaray taraftarlarının söylediklerine tahammül edemiyorum.

    tdk, taraftarı şu şekilde tariflemekte.

    "sporcunun veya sporcuların temsil ettikleri renklere, kulübe veya bayrağa bağlı kimse:"

    ama ben üzgünüm ki bu sözlükte yazanların bir çoğunun bu tarife uymadığını düşünüyorum. ve bu sebeple artık sözlüğun bir "taraftar" sözlüğü olmadığına inanıyorum.
  • 16473
    ne zaman üye olduğumu hatırlamıyorum. çok oldu. o gün doğan çocuklar bugün ya lise üçe ya ikiye gidiyor. belki tribüne maçlara geliyor. belki fenerli bir genç 1 aralık 2023 günü sınavı olduğu için 30 kasım 2023 nordsjaelland fenerbahçe maçı bitmeden yatmak zorunda kaldı, devre arası yattı ve sabah altı olduğunu gördü. okulda kendisiyle dalga geçilmesinden korkarak servise bindi. aynı servise onunla dalga geçecek galatasaraylı çocuk da bindi. işte o servise binen gençler doğduğu gün de sözlükteydim.

    yaşlanıyoruz sanırım.
  • 16475
    bıkmadan usanmadan hatırlatacağım konular olacak sözlüğümüz.

    burada galatasaray sporcularına durmadan nefret kusan insanlar var. ifade özgürlüğü kapsamında engellenmemesi gerekir tabi.

    ama bende aynı özgürlük kapsamında kendilerine yazık olduğunu söylemeye devam edeceğim. hayatta biriktirdiğiniz tüm kini sporculara yükleyemezsiniz ya. bu adamlar çok para kazanıyor olabilir. bu piyasayı onlar belirlemiyor. kazandıkları paralar da onları robot yapmıyor.

    bilmem hangi maçta şöyle yapmış o yüzden önemsemeyecekmişiz. bilmem nasıl bir surat ifadesi varmış o yüzden görmek istemiyormuş. yahu siz kimsiniz? hayatlarınızı merak ediyorum ben. hiç mi hata yapmadınız? hiç mi elinizden tutan olmadı hayatta? konumunuz ne? anlatın da mükemmelliği öğrenelim bari.

    kimseyi şahıs şahıs hedef göstermek istemiyorum. zaten onlarca var bu tür entry. aşağı yukarı her futbolcumuzun başlığında görürsünüz. ama bu sesleri bastırma çabası da bir taraftarlık benim gözümde. burayı twitter’a çevirenler var. argüman yok nefret var. argüman var hiç olmasa daha iyi.

    belki silinecek entry. ama sorun değil. ben bu kitleyle mücadele etmeye durmadan devam edeceğim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın