internetin hayatımıza getirdiği en önemli yenilik, düşünce tekelini belli grupların elinden kurtarmış olmasıdır. daha önce, düşünce üretmek belli akademik çevrelerin, belli medya holdinglerinin ya da dergi çevrelerinin tekelindeydi. tamam, belki hepimiz düşünce üretiyorduk ama, nesnel şartlar sebebi ile düşüncelerimizi kitlelere yayamıyorduk. bu da, fare dağa küsmüş hesabı, ancak çevremizdeki bir kaç kişiyi bağlıyordu. internet sayesinde bu durum ortadan kalktı. artık, evinde interneti olan, ya da internet kafeye gidebilme imkanına sahip herkes düşüncelerini kitlelerle paylaşabiliyor. siyasi arenada olduğu kadar edebi, sportif, kültürel alanlarda da özgür bilgi paylaşım imkanı sağladı internet.
hepimiz diyoruz ya yandaş medya diye, ya da yüz yaşındaki spor yorumcularını dinlemekten hepimiz nefret ediyoruz ya. olaylara fanatizm gözlüğü ile bakmaktan başka hiç bir şey yapmayan adamları okumak zorunda bırakıyor ya spor basını bizi. işte biz, artık böyle bir kısıtlamaya mecbur değiliz. hepimiz zaten futbol hakkında düşünceler üretiyoruz. ve bunları internet ortamında paylaşıyoruz. ömer çavuşoğlu gibilerin tekeline muhtaç değiliz artık.
işte bize bu imkanları sağlayan internet ortamının belki de en önemli öğeleri sözlükler. konu futbol olunca, daha da özelde galatasaray olunca, bizim için en vazgeçilmez, yukarıda bahsettiğim düşünce tekeline kafa tutmak için en müsait platform galatasaray sözlük oluyor. hiç birimiz, kendilerine spor yorumcusu diyen dinazorlardan daha az bilmiyoruz futbolu.
* çünkü:
1) onlar bizden daha zeki değil;
2) futbol üç bilinmeyenli denklem değil.
ama yine de, yukarıda saydığım iki madde söz konusu tekellere kafa tutmamıza yetmiyor. onlar, bu işi belli bir disiplin içinde yapıyorlar. ömer çavuşoğlu gibilerine rağmen, belli bir iş disiplinine sahipler. en azından, bağlaç olan de'yi ayrı yazıyorlar. bu da onlara, ciddi bir okunurluluk kazandırıyor.
ben, sözlük yazarlarının orjinal fikirler üretip değerli analizler yapabileceklerini yukarıdaki iki madde ile belirttim zaten. ama bunlar yetmiyor sevgili renkdaşlarım. biraz daha ciddi olmak gerekiyor. ciddi ile kastım asık suratlılık değil elbet. kastım, düşüncelerimizi belirtiğimiz yazılarımızı biraz daha özenerek yazmamız; olaylara taraftarlık bakış açısının çok değil, birazcık daha yukarısından bakmamız.
örneğin, her gün en az bir yazımızı, sanki bir dergi ya da gazetede yayınlanacakmış ciddiyeti ile yazarsak, sözlüğümüzde her gün okunmaya değer onlarca köşe yazısı olacaktır. bu da galatasaray sözlüğü, ulusal medyanın bile takip edip muhatap aldığı bir platforma çevirecektir. ulusal spor yorumcularının ''bu gün galatasaray sözlük'de falan nickli yazar şöyle bir şey demiş. ama ben ona katılmıyorum. çünkü...'' tarzı cümleler kurması hangimizin hoşuna gitmez ki? ben, bunun olabilirliğine tüm kalbimle inanıyorum.
ben kim miyim? sözlüğünün kaliteli bir platform olmasını isteyen, ama diğer pek çok yazar gibi bu uğurda yaptıkları tartışmalı olan bir yazar.