6988
yahu diyorum ki; şu mevzular ne güzel yatışmış, yarın da önemli bir maç var, "sus fatih". ama yok, olmuyor. neymiş efendim, birileri ısrarla sözlüğe siyaset sokuyormuş. bu sözlük; formatı icabı hiç kimsenin siyasi propagandasını yapacağı mecra değildir. yine bu sözlük; formatı icabı hiç kimsenin karşıt olduğu siyasi görüşü yerden yere vuracağı yer de değildir. ama bazı konular var güzel kardeşlerim, lütfen bu konulardaki hassasiyetlerimizi de yitireceğimiz boyutlarda bir sansür uygulamayalım kendimize.
misal; bir şike mevzusudur gidiyor iki yıldır. şimdi siyasi parti liderlerinin; şu veya bu siyasi parti demiyorum, çünkü üç parti de paralel yorumlar yaptılar; konu ile ilgili beyanatlarını bu sözlüğe taşımayalım mı? siyasi çıkar ilişkilerini, ekonomik gelir-gider hesaplarını ortaya dökmeden bütün bu süreci baştan sona derlemek ne ölçüde mümkündür?
peki; bu noktada meclisteki üç parti şikeyi aklar-destekler nitelikte konuştu deyip geçtik veya onu dahi söylemedik. stad ile ilgili yaşadığımız bir takım sorunların; bu sorunlar malumunuz; siyasi bir yanı yok mu yani? şu günlerde bakanlık yapan vasıfsız bir adamın eski başkanımız ve camiamız ile ilgili ileri geri konuşmalarını sineye mi çekelim? stad yapıldı, bu ülkenin başbakanı bu camiaya kendi cebinden bir hediye vermiş gibi konuştu. bu konulara değinmeyelim mi? prosedürde çıkartılan aksaklıklar nedeniyle stadın dış cephesi hala betonarme, boyayamıyoruz kendi stadımızı gönül verdiğimiz renklerle. bu konuyu sansürleyeceksek eğer biz burada galatasaraylılar olarak, gelin birbirimizin yüzüne tükürelim. "hepimiz namussuzmuşuz be!" diyelim. ünal aysal'ın başbakandan randevu taleplerinin karşılıksız kalışlarını da konuşmayalım. mazallah, sözlüğe siyaset karışabilir sonra.
diyarbakırspor başlığını da silelim mesela, ya da ankaragücü'nü ve ankaraspor'u. çünkü bu takımların süper lig'e çıkışları da, düşüşleri de siyasilerle kurulan dirsek temasları ile yakından ilgilidir. bunları dile getiremeyeceksek, o başlıkların ne gereği var orada. veya niçin eleştiriyoruz bilet fiyatlarını? bilet fiyatlarının yüksek oluşu ile ilgili konuşurken; ülkenin gelir durumunu konuşmuyor muyuz? bu siyasi bir mevzu değil mi şimdi? sözlüğe bilinçsizce siyaset sokmuşuz, affedin.
spor bakanı ile ilgili eleştiri getiriyoruz, "sözlüğe siyaset sokmayın!" diye karşılık buluyor. birader, sen galiba anlamadın ama şu anda türkiye'de spora dair dopinginden yabancı oyuncu sınırına, kurumlarda baş gösteren adaletsizlikten amatör branşlara dair ilgisizliğe her ne varsa; bu bakanın görev tanımı içerisinde. şimdi, bu adam; ki o makam için ne gibi meziyetlere sahip olduğu da tartışmalıdır kendisinin; bütün bunları eline yüzüne bulaştırmış, ülke sporuna darbe üstüne darbe vurmuşsa, sözlüğe siyaset otomatik olarak girer. bu noktada anlaşmamız lazım, yoksa daha çok sürtüşürüz. hayır, sürtüşelim sorun değil; yarın ne de olsa aynı gole sevinip aynı gole kahrolacağız. bir şekilde gelip tribünde benden ateş isteyeceksin, fikstürü soracaksın, x bir mekanda yanıma gelip "tezahürat girelim, yoksa geçmez vakit" diyeceksin. biz anlaşırız seninle nihayetinde. ama bu sürtüşme esnasında insanlar buhranlar geçiriyor, en yapmaz dediğimiz adamlar hakarete, küfre başvuruyor. eksiliyoruz. sözlük kapanıyor, yarım kalıyoruz. e var mı gerek; bir kaç niteliksizi konuşmayacağız diye? bence yok. konuşalım, eleştirelim ama hakaret etmemeye özen gösterelim. biliyorum; bazılarına hakaret etmeden haklarında fikir beyan etmek çok güç, ben de çok zorlanıyorum ama bu hususta dikkatli olmak şart.
bunca yazdığımı özeti şu; sözlüğe siyaset girmesin, spora siyaset müdahil olduğunda da hiçbirimiz susturulmasın. ancak bu şekilde tahsis edilebilir buradaki huzur ortamı bana göre. galatasaray'a rağmen, filanca siyasi erke eleştiri gitti diye gönlü kırılanlar olacaksa da varsın kırılsın. onun da kırgınlığını belirteceği yer burası değildir. zira bu sözlük; formatı icabı "taraf" olanların toplandığı bir yerdir. öncelikle çıkarını gözetecekleri kişiler ve kurumlar bellidir; tabii ki, adalet terazisinin kantarını bozacak kadar fanatik ve saplantılı bir hâle getirmeden yapılacak bir gözetmeden bahsediyoruz burada.
son olarak; burada "biz" olduğumuz iki gruba birer çağrım olacak:
ey galatasaray sözlük yazarı: biliyorum, sözlüğü çok seviyorsun. ben de seviyorum. kapandığı günlerde de tarifsiz can sıkıntıları yaşadın, biliyorum, ben de yaşadım. ama lütfen girilen her "siyasi" içerikli yazıya histerikçe "sözlüğü yine kapatacaklar!" diye yaygara koparma. ve bir diğer yazar kardeşim; sen de, rica ediyorum siyasi propagandanı burada yapma. yarın bir barda yan yana, veya çok uzaklarda; aynı anda aynı gole sevinmek dileğiyle.
ve ey galatasaray sözlük moderasyonu: sana çok teşekkür ederim, bir karşılık beklemeden burada şu veya bu şekilde mesai harcıyorsun. saygılı bir üslubun var, hep ikinci çoğul şahıs kipi ile konuşuyorsun. belli ki; aklı bir çok şeye eren, kültürlü insanlardan oluşuyorsun. madem durum bu; rica ediyorum, "siyasi propaganda" ile "siyasetin spora müdahil oluşu" arasındaki farkı analiz et. varsın; standartsız olsun yapacağın uygulama. adaletli ol da, inan gerisi önemli değil. yaptığın işe saygı duyuyorum, müteşekkirim sana. yarın tüm vakarını bir kenara bırakıp benimle birlikte ikinci tekil şahıs galibiyet kutlamalarına katılman dileğiyle.