öncelikle böyle bir oluşumu düşündükleri, kodladıkları
* ve tasarladıkları için
gs-hagi'yi kutlarım. herkesin belli sınırlar içinde düşüncelerini, fikirlerini özgürce yazabileceği, yeni insanlarla tanışabileceği
kaliteli-seviyeli, bana göre emsali olmayan bir oluşum galatasaray sözlük. ancak sorumluluğu ağır olan, emek isteyen zor da bir iş. nihayetinde yazarları insan, insan da uğraşılması en zor iş. moderatörlerin allah yardımcısı olsun, ne diyeyim.
ben de burada yazdığım için çok mutluyum. beni daha mutlu edense okumak. her zaman bir şeyler okumayı yazmaya tercih ettim. burada yazdıkları, belki bir entry için dakikalarca araştırma yapıp, kafa yorup emek harcadıkları için tüm yazar arkadaşlarıma da ayrı ayrı teşekkür ederim. gerçekten, laf olsun diye yazmıyorum. umarım daha çok yazarlar.
benim sözlükle tanışmamsa
sutoglan'ın yazar olmasına kadar uzanır. ilk o söylemişti, o anlatmıştı bana. önceleri sadece o'nun entry'lerini okuyordum. sonra ara ara takip etmeye başladım. sonra biraz sıklaştırdım, sonra daha da sıklaştırdım.. bir gün baktım ki, her gün mutlaka giriyorum. mutlaka okuyacak bir şeyler buluyorum.
kimin yazdığına bakmadan ne yazdığını okuyorum. yeni bir şeyler öğreniyorum, yanlış bildiğim şeyleri öğreniyorum.. bazen kızıyorum, bazen gülüyorum.. aslında
misafir olarak ben de buranın bir parçası olmuşum. iyi ki de olmuşum. neyse, bu durumu farkeden sutoglan, yazar olmam için bana referans olabileceğini söyledi. yazmak benim için çok önemli değildi ki; ama ısrar etti, kabul ettim. sonra uzun süre de çaylak olarak bekledim.
* dedim ya, yazmayı çok sevmiyorum. sonra yine misafir olarak girdiğim bir gün birçok kişinin yazar olduğunu gördüm. zaten benim de çoktan olmam gerekiyordu ve 10 tane entry yazdım, aynı gün de yazar oldum.
biraz da yazar olduktan sonraki izlenimlerimden bahsedeyim. söylemem de fayda var; düşüncelerim değişmedi, hâlâ burada olmaktan çok mutluyum. ancak, yazar arkadaşlarıma bir şeyler söylemek istiyorum. hayatım boyunca düşünceleri, fikirleri başkasına hep ters gelen biri oldum.
* hatta o kadar ki; yazsam, paylaşsam eminim ki birçoğunuzla kavgalı olurum. ama ben şunu çok iyi öğrendim;
saygılı olmayı. herkesle aynı şeyleri düşünemeyen, uçuk fikirleri olan, bu sebeplerden de kolay kolay kimseyle geçinemeyen bana, hayatındaki en önemli kavram ne diye sorsanız, saygı derim. hayatım boyunca saygılı oldum. başkalarına, onların hayatlarına, isteklerine, düşüncelerine; kısacası her şeye saygılı oldum. yine fikirlerimi söyledim, çoğu kez tartıştım;
ama saygı sınırlarını aşmadan. karşımdaki normal biriyse de mutlaka uzlaştım. burada kimsenin anormal olduğunu düşünmüyorum.
elbette herkes aynı düşünmeyecek, aynı şeyi istemeyecek; ama ortak noktamız var
galatasaray. ortak noktası
galatasaray olan bir yerde bu tür şeylerin
* yaşanması beni üzüyor. bu durum bana şey gibi geliyor biraz; aynı renklerin sevdalısı insanların tribünlerde sebepsizce kavga etmesi gibi. biz burada yazmasak
galatasaray ne kaybeder ki, bence hiçbir şey.. gider başka yerlerde yazarız. kafelerde konuşuruz, tartışırız. ama madem ki burdayız, ortak noktamız da aynı; o zaman ona göre davranalım, keyfini çıkaralım. kimseyi kırmadan, incitmeden düşüncelerimizi yazalım. bazı değerler vardır;
hagi gibi, metin oktay gibi, bülent korkmaz gibi.. örnekler çoğaltılabilir. bu değerlerin üzerinden
egolarımızı tatmin etmeyelim, lütfen. yazacak mantıklı bir şeyler bulamıyorsanız dikkat çekmeye çalışmayın, okuyun.. inanın daha keyifli.
offff bunaldım!.. sosyal mesaj gibi oldu. bana bile fenalık geldi, okuyana sabır.. sözün özü; kırmayın, üzmeyin işte birbirinizi.
sözlüğün tadını çıkarın, hayatın tadını çıkarın. haddimi aştıysam da özür dilerim. bu uzun sayılabilecek yazıyı okuduğunuz için de ayrıca teşekkür ederim.