• 3
    felipe melo küfür ettiği için ceza almadı, bir küfürü retweet ettiği için ceza aldı. yani yayınladığı ve gündeme taşınmasına ön ayak olduğu için ceza aldı. https://www.haberler.com/...erdi-6473398-haberi/

    arda turan ise sadece küfür ettiği için ceza almadı, bu kamuya açık yerde yayınlandığı için ceza aldı. fakat yayınlayan kendisi değil, oghenekaro etebo. felipe melo'daki mantık yürütülse ceza alması gereken kişi etobo, yani yayınlayan. eğer arda'nın ceza alması doğru ise melo niye ceza aldı o zaman. yani nereden baksan tutarsızlık. fakat ceza kurulu zaten mantıkla yürütülmüyor, art niyet ile yürütülüyor. yani etobo yedek arda as. burada fenerasyon* için avantajlı olan arda'nın ceza alması. çünkü soyunma odasında küfür etmekten ceza verilseydi tff her stadyumun soyunma odalarına kameralar koyar her hafta en az 150 kişiye ceza verirdi. fakat art niyet gayet açık, tek amaç ne olursa olsun düşman kuvvetler yaralanmalı. arda'nın ceza alması çok garip değil, çünkü bu etobo'nun amatörlüğü ve suçu maalesef. asıl yanlış olan, gücünü kullanarak her pisliği yapan fenerbahçe'nin rekor cezalar almaması, cumhurbaşkanın keyfine ve siyasi-ekonomik bağlantılarına göre eski beşiktaşlı başkanı*, eski fanatik fenerbahçeli yöneticiyi* demokratik bir seçim varmış gibi gösterip fakat aslında resmen tff'nin başına ataması. yanlış olan arda'nın ceza alması değil, tüsiad'ın, tff'nin, hükümetin fenerbahçeli ve taraflı olduğu bir ülkede gücün yettiği her türlü illegal işin fenerbahçe için yapılması. asıl yanlış olan bu.

    gelelim fatih terim'e. hocam hatasız kul olmaz ve yanlış yapıyorsun. hani çok ağır ağabeyler tanırız, bir kadın sevince tanıyamazsın onları. o adaletli, prensipli, ağır adam gider. seni şaşırtır, utandırır. kendisindeki arda sevgisi kontrol dışı ve abartılı. üstelik bu adam seni 2011'de ''kariyerim'' diyerek, söz verdiği halde, son dakikada, sana sormadan, seni yüzüstü bıraktı. yetmedi hayatının en kötü günlerini sana milli takımda yaşattı. her şeye rağmen affettin, sonuçta sen bizim babamızsın ve o kadar hakkın var. fakat tugay kerimoğlu'na, bülent korkmaz'a wesley sneijder'e vermediğin değerin bin katını bu adama veriyorsun ve beni şaşırtıyorsun hocam. adalet bu değil. evet arda turan her ne kadar yaşlı ve ağır bir topçu bile olsa sonuçta yetenekli, oyun zekası olan, top çalan ve en önemlisi top tutabilen bir oyuncu. kesinlikle takımda kalmalı ve faydanılmalı. zaman zaman on birde, zaman zaman yedek oynatılmalı. fakat hocanın düşündüğü gibi arda ne galatasaray'ın yıldızı ne de kaptanı. galatasaray kaptan'ı fatih terim'dir, cüneyt tanman'dır, bülent korkmaz'dır, şimdilik de fernando muslera'dır. galatasaray'ın yıldızı cevad prekazi'dir, gheorghe hagi'dir, wesley sneijder'dir, hatta sofiane feghouli'dir. takımın hem kaptanı hem de yıldızı olunca adın da metin oktay oluyor zaten. arda galatasaray'ın yıldızı ya da kaptanı değil. arda galatasaray'ın avrupa görmüş tecrübeli, top tutan hantal bir kanat oyuncusu ve askeridir. yani 2021 model hamit altıntop'udur, fazlası değil. maçtan önce tesislerde puro içen, bunu medyaya açıklayan, maçtan sonra ağlayan, 10 dakika sonra soyunma odasında belkide hocanın yanında fatih terim siker adamı diye bağırıp masanın üzerinde tepinen, dakikası dakikasını tutmayan dengesiz bir insandan galatasaray'a kaptan olur mu ey sevgili galatasaray sözlük yazarları? delikanlı olun, itiraf edin. üstelik biz bu hatayı ilk defa yapmıyoruz, 2009-2011 arasında da yaptık. bir özlü söz der ki: ''hatalar ilk yaşandığında dramatiktir, tekrarlandığında ise saçmalıktır*. bir insana taşıyacağından fazla yük bindirilmez. bırakın sadece futbol oynasın ve önce bir futbola dönsün, bu kadarı yeter. yok takımı kaynaştırıyor vs gibi saçma sapan argümanlarla pohpohlamayın. onsuz geçen 2011-2019 arasında galatasaray 5 kez şampiyon olduğunda sözüm ona takımı kaynaştıran arda turan yoktu. artık başrolde değil yan rolde olmasını öğrenmeli. koskoca 116 yıllık galatasaray'ın gündemi varken, arda'nın gündemin daha fazla olması gerçekten ayıp.

    şimdi gelelim arda turan'a. ben sadece bir entryde ''şerefsiz'' ve ''aptal'' kelimelerini kullandığım için 28 şubat gecesinden itibaren 10 gün sözlükte ceza aldım. zaten gerekçe de sözlük adabına aykırı entry. demek ki yanlışım. bu da ceza sonrası yazdığım ilk entry*. şimdi sosyal medaya'da 18 yaş sınırı yok ve her yaştan galatasaraylı çocuk arda turan'ın fatih terim siker adamı sözlerini görüp, yanlışı örnek alabilir mi, alır. peki bu adaba uygun mu, değil. peki neden sözlükte bir tane erkek, bir tane delikanlı çıkıp kardeşim bizim böyle bir ahlakımız yok ayıptır demiyor. galatasaray kaptanı böyle hareketler yapmaz demiyor. şartsız şurtsuz destek veriyor. benim oğlum dışarıda böyle küfürler etse dışarıda oğlumu savunur eve gelince kızar kulağını çekerdim. yani ekşi sözlük'te yazsaydım bu entry'yi, arda turan'ı sadece savunurdum. ama yazarların tamamı galatasaraylı, okuyanların ise %90'nın galatasaraylı olduğu bir sözlükte, yani aile içinde tabiri caizse bu çocuğun kulağı neden çekilmiyor. yeşilçam filmlerinde serseri çocuğun zengin babası gibi kulağını çekeceğine ''aferin oğlum'' mu diyor. sözlük adabına aykırı entry'den dolayı ceza aldığım bu sözlüğün ahlakı, adabı bu mu? kuru kuru galatasaraylı olmak yetmez, delikanlı da olun. üstelik şu sıralar sözlüğün aşırı romantik, aşırı tutarsız olduğu bir dönemde. türk futbolunun iki değerli kupasında biri olan türkiye kupası'ndan elendiğimiz 10 şubat 2021 galatasaray alanyaspor maçı'na hayırlı mağlubiyet denilen, 11 şubat 2021 konyaspor beşiktaş maçı'na da hayırlı galibiyet diye adlandırılan bir ortam bu kadar çelişkili olmuşken. affedersiniz, özür dileyerek, bir laf var, ''polyanna'nın validesine tecavüz etmişler, kardeşim olacak diye sevinmiş'' diye ahlaksız da olsa özlü bir söz var iken bu kadar polyanna olmayın. romantik olmayın, adaletsiz olmayın, mantıksız olmayın. olacaksanız delikanlı, mantıklı koyu galatasaraylı olun. ya ne derler acaba demeyin, benim gibi dokuz köyden kovulsanız bile doğru sözü söylemekten çekinmeyin. yanlışa destek vermeyin, metin oktay'ı örnek alın.

    herkese sarı kırmızı ve neşeli günler diliyorum.
  • 8
    yanlışım yoksa bazı entryler; en beğenilen entryler'i, destan yazdığı entryler'i, en ofsayt entryler'i kısmından kalkmış ve kalanların da beğeni sıralaması değişmiş gibi gözüküyor. düzeltilebilecek bir şey mi bilmiyorum ama bu konuda bir eksiklik olmuş sözlükteki güncelleme sonrası. sanırım önceki birkaç haftada verilen ofsaytlar ya da on numaralar silinmiş. bir de sayfaların altında gecikme süresi mevcut, deneme yaparken ve kod aşamasında kullanıldı büyük ihtimalle ama okuyucular için gereksiz bir kıstas olduğunu düşünüyorum, kaldırılabilir.
    https://prnt.sc/10lbavc
    "kim var?" kısmındaki kutucukların renkleri ve yazı fontu değiştirilebilir ama çok da önemli değil tabii ki. bunu bir eksiklik olarak göremeyiz.
    onun haricinde bir sıkıntı keşfedemedim şu ana kadar. yanıtladığınız mesajlara oklar koyulmuş. daha önce de farkı bir simge vardı sanırım ama neden olduğuna dair hiçbir fikrim yoktu. yeni güncellemeyle birlikte anladım diyebilirim. fareyi üstüne getirdiğinizde "bu mesajı cevaplamışsınız" yazıyor. sayfa değiştirme kutucukları yuvarlak hale getirilmiş, daha önceden dikdörtgendi. güzel bir değişiklik olmuş. yapılan güncellemenin uzun ömürlü olması dileğiyle. uğraşanların eline sağlık.
  • 9
    ne kadar hissediliyor bilmiyorum ama accayip bir galatasaray enerjisi var sanki bugün. 3 güne bir oynanan maçlar ardından gelen 1 haftalık aradan sonra takım çok özlendi sanırsam. sözlüğe yazılanların da etkisi var muhakkak.

    (bkz: fatih terim/#3127731) bakınızdaki entry ve 19 mart 2021 galatasaray çaykur rizespor maçı başlığındaki entry'lerle beraber akşam maçtan sonra şu şekil dans ederek sözlüğe toparlanacağımız hissiyatındayım ---> https://streamable.com/97lb0u (sound on)

    haydi çocuklar!

    konsantrasyon

    edit: mart 2021'de yapılan altyapı değişikliği ve yeni sunucuya geçişten sonra da sözlüğün ilk ciddi sınavı olacak.
    başarılar!
    (bkz: inandık biz sizlere)
  • 12
    bir kısım galatasaray sözlük yazarının zıt fikirli diğer bir kısım sözlük yazarına laf sokma motivasyonu ibretlik cidden. bir grup var şöyle 15-20 kişilik falan, bakıyorum hep aynı kalıplarla zıt fikre emmeli gömmeli geçiren entry'ler, dil uzatmalar. bu bir eleştiri ya da tartışma ortamı da yaratmıyor ayrıca, lütfen "tartışmayalım mı" denmesin, bu bariz çocukluk. hatta 6 yaşındaki yeğenim didem bile yapmıyor bunu o derece. entry'e bakıyorsun formata uygun eyvallah ama içerik...

    bir tür kısırdöngü içerisinde debelenen sözlük-ü sultani. mevcut olanın şu ortamdan pek de bir farkı yok maalesef: https://gss.gs/LEe.jpg
  • 13
    metin öztürk ile yapılan soru-cevap basında yer almaya başladı. sözlüğün marka değeri ve takip edilebilirliği açısından çok önemli oldu bu soru - cevap umarım diğer başkan adayları ile devam edilir. kim bilir bir hayalimiz var belki bir gün fatih hoca da gelir.

    --- alıntı ---

    iki senedir başkan adaylığına hazırlanan metin öztürk, sarı-kırmızılı kulübü borç batağından kurtaracak projelerini galatasaray sözlük'te anlattı.

    galatasaray spor kulübü başkan adayı metin öztürk sarı kırmızılı taraftarlarla biraraya geldiği soru cevap etkinliğinde; iyi yönetilen, her branşta şampiyonluğa koşan bir galatasaray vaat ettiklerini söyledi.

    bir kulüp başkan adayının ilk kez gerçekleştirdiği sosyal medya faaliyeti galatasaray sözlük'teki açıklamalarında öztürk, tff, tahkim kurulu ve pfdk ile ilişkilerin iyi yönetilemediğini, galatasaray'ın hakkını tam anlamıyla savunacağını ifade ederek "bu ve benzeri platformlarda hiç temsil edilmediğimiz açık. öncelikli ilgi alanlarımızdan birisidir. içeride olacaksın ki hakkını savunacaksın. bizim amacımız medyaya çıkıp bağırmak değil, orada olup argümanlarla galatasaray'ın hakkını savunmak" şeklinde konuştu.

    galatasaray'ın borcunu azaltacak reçete

    metin öztürk en önemli projelerinden biri olan kemerburgaz için, "kemerburgaz'a kendi kaynaklarımızla, 8 ayda 4 antrenman sahası yaparak artık ihtiyacımıza cevap vermeyen florya'yı boşa çıkaracağız. stat isim hakkı, florya'nın emlak konut'a devredilen kısmı ve forma anlaşması borçlarımızın büyük bölümünü ödeyecek. florya'da 2049'a kadar galatasaray'a tahsis edilen 20 dönümlük araziyi ilelebet muhafaza edecek, altyapıyı orada tutarak bayrağımızı dalgalandırmaya devam edeceğiz. galatasaray'ın şu an borçlarının çoğu tl cinsindendir. yabancı futbolcuların ileriye yönelik alacakları döviz cinsindendir. dünya kulübüyüz. bütçemizi buna göre yapacağız. dövizin artması veya azalması planlarımızı değiştirmez" dedi.

    40 - 45 milyon euro bütçe

    galatasaray futbol takımının maaş bütçesinin ne kadar olacağı sorusuna ise öztürk, "40-45 milyon euro" şeklinde yanıt verdi. başkanlık için 2 yıldır hazırlıklarını sürdüren metin öztürk, "tüm branşlarda olduğu gibi basketbol ve voleybolda da sponsorlarımız hazır. galatasaray her branşta olduğu gibi burada da zirvenin en önemli adayıdır. son dönemde yönetimde olmadığım halde, basketbola sponsor olan doğa sigorta ve voleybola sponsor olan hdı sigorta'nın bu sponsorluklarında önemli katkım vardır" ifadelerini kullandı. öztürk ayrıca "stadın isim sponsorluğu için görüştüğümüz uluslararası 3 firma var. 29 mayıs sonrası hızlıca seçim yarışına bizle katılmış olan ama bizden daha az oy alan adaylarla toplanıp onlardaki stadyum sponsorluk adaylarını da bir havuzda buluşturup ihaleyle galatasaray'a en çok değeri katan firmayla anlaşacağız" şeklinde konuştu.

    altyapıda yeni dönem

    kulübün artık oyuncu yetiştirip satabilen bir marka olması gerektiğini belirten bir taraftara ise öztürk, "galatasaray artık hem futbolcu alan hem futbolcu satan bir marka olacaktır. buradan ciddi bir kaynak bekliyoruz. bunu sadece altyapıya yüklemek doğru değil. scout ekibimizin bulduğu kaliteli ve uygun fiyatlı yabancı oyuncuları parlatıp yüksek değere satmak önceliğimiz" yanıtını verdi.

    yönetim listesinde önemli isimler kimler?

    metin öztürk, yönetim listesinde bulunacak önemli isimlerden birkaçını da açıkladı:

    -prof. dr. emre alkin (daha önce tff genel sekreterliği, galatasaray kulübü sportif a.ş. -yönetim kurulu üyeliği, uefa ffp komitesi 2. başkanlığını yaptı)

    -ismail sarıkaya (2 dönem galatasaray kulübü yönetim kurulu üyesi)

    -nihat kırmızı (daha önce basketbola sponsor olan doğa sigorta'nın yönetim kurulu başkanı, aynı zamanda ayvansarayüniversitesi'nin mütevelli heyeti başkanı)

    -dikrangülmezgil (çağdaş factoring yönetim kurulu başkanı)

    irade de, ekip de, para da bizde!

    öztürk, sarı kırmızılı taraftarlardan birinin 'avrupa'yı yeniden titreceğimize inanıyor musunuz?' sorusuna "aynı 9 nisan 2013 galatasaray - real madrid maçında kralın takımını titrettiğimiz gibi avrupa'yı titretmek önce irade, sonra organizasyon, sonra da para ister. bunların hepsi bizde var. fatih hocamızla beraber özlediğiniz galatasaray'ı yeniden izleyeceksiniz" şeklinde cevap verdi.

    --- alıntı ---

    https://www.dha.com.tr/...t-etti/haber-1822302
  • 14
    (bkz: 24 nisan 2021 antalyaspor galatasaray maçı)

    yukarıda bakınız verdiğim ve 0-1 kazandığımız maçın istatistikleri;

    https://twitter.com/...760238563328/photo/1

    şut: antalyaspor 3(1)-22(8) galatasaray
    xg: antalyaspor 0.12-2.85 galatasaray
    rcs topla buluşma: antalyaspor 4-28 galatasaray
    topa sahip olma: antalyaspor %26-%74 galatasaray
    korner: antalyaspor 1-8 galatasaray

    şeklindeydi.

    tamamını 11'e 11 oynadığımız ilk yarının istatistikleri de;

    şut: antalyaspor 1(1)-12(5) galatasaray
    xg: antalyaspor 0.03-1.70 galatasaray
    rcs topla buluşma: antalyaspor 3-12 galatasaray
    topa sahip olma: antalyaspor %27-%73 galatasaray
    korner: antalyaspor 1-5 galatasaray

    ama ilginçtir ki sözlükteki entryleri incelediğimde bu maçta yine iyi oynamadığımızı, sürekli yan pas ve geri pas yaptığımızı, üretken olmadığımızı iddia eden birçok entry ile karşılaştım.

    ilk başta bu duruma inanamadım. önce dedim ki; "allah allah, bu entrylerin sahipleri farklı bir maç mı izliyorlar acaba". şaşkınlığım devam ederken bir de entry sahiplerinin eski entrylerine göz gezdireyim dedim ve bir de ne göreyim!!

    bugünkü maçta kötü oynadığımızı iddia eden grup ile "fatih terim'in son döneminde 4 senedir gram top oynatmıyor, 4 senede 5 tane iyi maçımız yok" diyen grubun kesişim kümesi oldukça kalabalık.

    o söylem de kafamı oldukça kurcalıyordu, çünkü sırf süper lig 2017-2018 sezonu'nun 2. yarısında bile minimum 6 tane gayet iyi oynadığımız maç varken toplam sayı nasıl 5'i bulamıyor diyordum.

    ama bugünkü entrylerle birlikte kafamda yer edinmiş olan bu 2 muammayı da çözdüm.

    sözlükte "ysk" isimli gizli bir kulüp olduğundan artık emin gibiyim. açılımı "yüksek standartlar kulübü". bu kulübün üyelerinin standartları öyle yüksek ki galatasaray'ın o standartlara ulaşması çok çok güç. hatta şampiyonlar ligi çeyrek finalinde real madrid'e kök söktürdüğümüz 2012-13 sezonundaki oyunumuzu bile beğenmeyecek standartlara sahip bu kulübün üyeleri.

    hal böyle olunca bu kulübün üyelerine göre galatasaray'ın 116 yıllık tarihinde bu arkadaşlara göre iyi oynadığı çoğu 1-2 sezondan oluşan 4 farklı dönem kalıyor sadece.

    1: 1986-1988 arası dönem
    2: 1992-1994 arası dönem
    3: 1996-2000 arası dönem
    4: süper lig 2011-2012 sezonu

    bu kulübün üyelerinin oluşturdukları standartları reddeden biri olarak düşüncelerine de saygı duyuyorum. keşke galatasaray öyle bir seviyeye çıksa ki standardı en yüksek taraftarımızın bile çıtasının üstüne çıksa. ama işe gerçekçi boyuttan bakacak olursak galatasaray o çıtanın üstünde uzun süre kalabilecek bir duruma sahip değil, hatta o çıtayı aşmamız bile oldukça zor.

    inanılmaz derecede yüksek bir oyun standardını hayal etmeyi ya da hedeflemeyi geçtim "kısa vadeli hedef" olarak gören arkadaşlar bence kendilerine yazık ediyorlar. mesela şahsen ben 2006, 2008, 2015, 2018 ve 2019 senelerindeki şampiyonluk yürüyüşlerimizden ve o takımlarımızı, o oyunlarımızı izlemekten çoğunlukla keyif aldım. öte yandan çıtayı çok yukarı koyan sözlük yazarları bu sezonlardan benim aldığım keyfin yarısını bile almamıştır. naçizane düşüncem, bu yazar arkadaşlarım kendilerine acı çektiriyorlar. biraz daha mutlu olmayı bilmek, iyi oynayıp kazandığımız maçtan sonra "ama o çıktı bu girdi, ama bu çıkmadı kart cezalısı oldu, ama rakipte eksikler vardı" deyip güzel günü kendin için kötüye çevirmemek gerek düşüncesindeyim.

    futbol denen bu oyunu izlememizin temel sebebi bu oyundan zevk almamız, tamam taraftarlık işin içine oldukça büyük bir stresi ekliyor ama her zaman bu kadar memnuniyetsiz olmamızı gerektirecek bir durum yok.

    kötü oyun nasıl sonuna kadar eleştiriliyorsa, kötü oyuna bulunan bahaneler bile büyük ölçüde eleştiriliyorsa iyi oyun da sonuna kadar takdir ve taltif edilmeli, iyi oyuna da bahane bulunmamalı. madem eleştiri kültürümüzün bizi ayakta tutan en büyük değerlerden biri olduğunu düşünüyoruz, eleştirinin illa ki olumsuz olması gerekmediğini ve olumlu eleştiri denen bir şeyin var olduğunu hatırlamamız elzem. öbür türlüsünün adı "çifte standart" oluyor maalesef.
  • 18
    10 senedir takip ettiğim ve 9 yıldır yazarlık yaptığım sözlüktür. her yıl başı geldiğinde bir önceki sene 365 gün boyunca giriş yapmış olduğumu görünce çok daha iyi anlıyordum hayatımda ne kadar yer kapladığını, sessiz sakin takip ettim birçok yazarı, kendimce gösterdim taraftarlığımı ve tepkilerimi. entrylerimi hep özenle yazmaya dikkat ettim, silindikçe haksızlığa uğradığımı düşündüğümde bile anlayışla karşıladım ve moderatörler benden iyi bilir dedim. okurluğum yazarlığımın çok çok önüne geçmiş olsa da 9 yılda her biri benim için çok değerli olan 1332 sığdırmışım sözlüğe. bugünse ben sözlüğü bırakma kararı aldım, sebebiyse şu olay;

    https://gss.gs/EMX.jpeg

    belki birkaç sene önce olsa sinirlenir hakkım yendi denir biraz uğraşır rahatlardım falan ama görüyorum ki artık ben haklı falan değilim. ben bu sözlük işini öğrenememişim, sözlüğü forum gibi kullanıp -hoş hayatımda hiçbir forumda tek bir kelime yazmamışımdır- kalitesini düşürenlerden olmuşum. dikkat çekmek istediğim ve galatasaray taraftarıyım diyen herkesin üzerine düşünüp daha fazla tartışması gereken bir konuyu forum tarzıyla gündeme getirmişim, e haliyle yaptığımın forumculuk olduğunu ama bunun forumculuk olduğunu da bilmeyecek ve hala anlamayacak kadar salak olduğum için buralardan gitmekten başka çarem kalmadı. sanırım bundan sonra kavramları, şekilleri, biçimleri daha iyi öğreneceğim, ha yetmedi hala bilmiyorsun sen denirse de şekle biçime çok da takılmadan bilgiye, fikre, içeriğe önem veren, mesela çat diye çöpe atmayan, rencide edilmediğim ortamlarda yer edineceğim. en azından orada ameobi değil de x adlı meşhur yazar olsaydı o entry silinmezdi demeyeceğim yerlerde konuşacağım.

    10 yıl boyunca hemen hemen her günümde keyfimi arttırmaya katkı sağlayan tüm yazarlara teşekkür ederim, elveda galatasaray sözlük!
  • 20
    the office dizisindeki şu sahne gibi galatasaraylılık ölçmenin moda olduğu yer.
    https://youtu.be/hBoOQLhJhOo

    dandik bir iskoç takımına kaleyi bulan zar zor üç şut çeken bilmem kaç milyon euro bonservis, bilmem kaç milyon euro maaş harcanan takımı eleştirmek neden başka takımlılık oluyor çözemedim. yıllardır bu takıma daha şu gelecek bu takımdan daha şu gidecek diyoruz. millet elindeki malzemeye göre yemek yapıyor, biz yıllardır bulgur ile risotto neden olmuyor aaa diye şaşırıyoruz.

    ben bugün antuya gitsem "aziz baskaaaan", "ali koç bizim canımız cigerimiz. o olmasa aziz vardı unuttunuz mu? o olmasa batmistik su an", "bu takıma kocaman lazım" derim. neden kötü giden sonuçları eleştirmekle uğraşayım?
  • 23
    aslında tam alakası var mı emin değilim ama yale üniversitesi'nde yapılan çalışmaya göre sosyal medya bizim öfkemizi dışarısı vurmamızı destekliyormuş. bir kere öfkeli mesaj yazıp beğeni alanlar sonra bunu daha fazla yapmaya başlıyormuş.
    bunu neden yazıyorum dersek; kendim de dahil sözlükte bu sebepten her olaya benzer şekilde giren arkadaşlar var(yenilgi, kötü oyun, yaşanan olay, hakem vs) belki de biraz sakin durup gerçek hayatta asla demeyeceğimiz şeyleri sosyal medya var diye demeyi bırakmalıyız.

    bu da çalışmanın linki;
    https://news.yale.edu/...-more-outrage-online
  • 24
    son zamanlarda tanıyamadığım, 19 ağustos 2021 randers galatasaray maçı‘ndan sonra ise beni çok büyük hayal kırıklığına uğratan sözlük. bu yazacaklarımı maçtan sonra söylemeyi planlıyordum ama ortamın biraz sakinleşmesini istedim. eminim sakin kafa ile okuyunca bana çoğunuz hak vereceksiniz.

    randers maçı sonrası, son 1 yıldır oynadığımız maçlardan sonra oluşan linç aynı şekilde devam etti. bakın eleştiri demiyorum linç diyorum çünkü bu sözlükte ki eleştiriler çok farklı boyutlara gitmeye başladı. teknik ekibimize ve oyuncularımıza nefret kusmaya başladık. emin olun dışarıda ki düşmanlarımız da bizim bu halde olmamızı istiyor.

    öncelikle hocamız fatih terim ile başlayalım. fatih hoca son zamanlarda çok hatalar yaptı. hem sistem üzerinde, hem oyuncular üzerinde, hem basın toplantıları ile çok büyük hataları oldu. bunları dile getiren herkese saygım sonsuzdur. ama çoğunluk eleştiri yerine hocayı itibarsızlaştırmaya çalışıyor. hocanın geçmişte ki açıklamaları ile nidalı şekilde dalga geçiyor, söylediği cümleleri cımbız ile çekiyor ve sonunun ne olacağını düşünmeden nefretini kusuyor ve sözlükten gidiyor.

    her kötü oyundan sonra, her puan kaybından sonra makasın açılması ve futbolcuların geçmişine değil geleceğine yatırım yapmalıyız başlıklarına alakalı alakasız entry’ler giriliyor. bu söylemlerin mantığını hepiniz biliyorsunuz ama bunu eleştiri dozunu arttırıp fatih hoca üzerine nidalı bir şekilde kullanıyorsunuz. evet makas açıldı bizden 10 kat değerli paris’e ve madrid’e yeniliyoruz. ama bizden 10 kat daha düşük bütçeli takımları eliyoruz zaten. neftçi’yi eledik, hajduk’u eledik, johnston’u eledik, önümüzde ki hafta içi de randers’ı eleyeceğiz. sakın bunlarla övündüğümü flan zannetmeyin. zaten olması gereken bunlar. ama öyle bir algı oluşuyor ki sanki bizden kat ve kat daha az değerli takımlara diş geçiremiyoruz. henüz sezon başında yeni kurulan bir takımla 6 gün içinde 1500 km’den fazla yol yaparak 3 şehir ve 3 ülke değiştirdik. üstelik bu maçlardan birinde olağanüstü bir olay yaşayıp kendi oyuncumuz diğer oyuncumuza saldırdı. kadromuza yeni kattığımız 2 genç oyuncumuzu avrupa da oynatamadık. bir diğer oyuncumuz ise tff’nin şantajları ile uğraştığımız için oynayamadı. bütün bu olanlara rağmen 3 maçta da birinci dakikadan doksanıncı dakikaya kadar rakipleri baskı altına almamızı istiyoruz. feghouli, falcao ve babel oyuna girdikten sonra ise futbolcuların geleceğine yatırım yapmalıyız lafı ile nidalı bir şekilde dalga geçiyoruz. bunu 20-24 yaş aralığı 6 transfer yaptığımız transfer sezonun da dile getiriyoruz.* bu oyuncular ile yollarımızı ayıracağımızı zaten başkanımız açıkladı. önümüzde ki 10 gün boyunca işler istediğimiz şekilde giderse bu oyuncular ile yolları ayırıp yerlerine yine genç oyuncular transfer edeceğiz. o zaman ne diye bu söz ile dalga geçiyoruz ben anlamış değilim.

    yazdıklarım fatih terim ile ilgili gözüküyor ama başka başlıklardan da örnek vermek istiyorum. aynı randers maçından sonra sezona 2 gol 3 asist ile başlayan, 22 yaşında ve üç gün önce bir futbolcunun kariyeri boyunca %0.001 ihtimal ile başına gelebilecek kötü bir olay yaşayan oyuncumuz muhammed kerem aktürkoğlu başlığına da girdim ve gördüklerime inanamadım. şımardı yazanlar, yedeğe çekilmesi gerektiğini yazanlar, kerem’i asıp kesenler mevcut. ve bunları yazanların çoğu “neden feghouli ve babel girdi genç oyuncu oynatmamız lazım” diye entry giren yazarlarımız. bir başka ve son bir örnek vermek istiyorum. yine ilgili maçtan sonra alpaslan öztürk başlığına da girdim. bana göre 3-4 yeterli hamle ile fena bir oyun oynamayan oyuncu için hemen 2. lig 3. lig topçusu bir an önce kovun gibi entry’ler gördüm. belçika altyapısından çıkmış, milli takıma kadar yükselmiş bir oyuncu nasıl 3. lig topçusu olabilir allah aşkına ?

    sakın beni yanlış anlamayın. benim sizin düşüncelerinizi karalamak gibi bir niyetim yok. benim böyle bir şey yapmaya hakkım da yok. dilediğinizi eleştirir, dilediğinizi övebilirsiniz. benim sizden ricam hocamızı ve oyuncularımızı eleştirirken dozunu ayarlayabilmeniz. onları itibarsızlaştırmamanız. belki sözlük üye sayısı size düşük gelebilir ama ister inanın ister inanmayın bu sözlüğü dışarıdan takip eden yüzbinlerce insan var. kendi taraftarlarımız da var, rakip takım taraftarları da var, gazeteciler de var. fatih hocayı mı eleştireceğiz ? gelin hep beraber duran toplarda ki yıllardır süren etkisizliğimizi, maç içinde ki geç değişikliklerini, sürekli değişen sistemleri eleştirelim. kerem’in formsuz olduğunu mu düşünüyorsunuz ? kerem’in maç içinde yaptığı hataları söyleyin. alpaslan’ı yetersiz mi görüyorsunuz ? galatasaray seviyesinde oyuncu olmadığını dile getirin. ama lütfen nefret kusarak eleştiri düzeyinden yukarılara çıkmayın.

    hem burada, hem twitterda, hem instagramda yazdığımız olumsuzluklar ve linçler yüzünden galatasaray üzerinde algılar yapılmasına izin veriyoruz. ister inanın ister inanmayın hem rakip taraftarlar hem medya galatasaray’ı doğrayarak eleştirirken bizden güç alıyor. bir başka örnek daha vermek istiyorum. bildiğiniz gibi 19 ağustos 2021 randers galatasaray maçı‘nın spikeri murat kosovaydı. kerem’in golünden sonra havaya bakışını nidali bir şekilde anlattı. eğer marcao-kerem olayından sonra biz biraz daha ılımlı olabilseydik bu spikere o yorumu yapma hakkını vermeyecektik. aynı maçta spiker’in dikkatimi çeken bir başka yorumu daha vardı. belki sizin de dikkatinizi çekmiştir. maçın 60. dakikası gibi randers ve galatasaray’ın bu sezon beşer maç oynadığını söyledi. aslında murat kosova’nın burada söylemek istediği ama söyleyemediği fatih hoca’nın maçtan önce randers bizden daha hazır sözüne laf söylemekti. tıpkı bizim sözlükte ki bazı yazarların yaptığı gibi sözü dolaştırarak, fatih hoca’ya laf sokarak onu itibarsızlaştırmaktı. ama kimse randers’in 1.5 senedir aynı kadro ile oynadığını, ligte hafta da bir maç yaptığını ve ilk kez hafta içi maçına çıktığını söylemiyor. şimdi size soruyorum bizim 3 günde bir henüz tamamlanmayan kadrolar ile yaptığımız maçlar ile randers’in düzenli bir şekilde aynı kadrolarla haftada bir yaptığı maçlar aynı mı ? ha siz taraftar olarak bunları söylemek hakkım diyorsunuz ama farkında olmadan görevi sadece maç sunmak olan murat kosova gibi bir spikere de bunu söyleme cesaretini veriyorsunuz.

    rakip takım taraftarların ve medyada ki çoğunluğun yakın zamanda türk futbolu için tek dilekleri fatih terim’in başarısız bir şekilde kariyerini sonlandırması. 25 yıldır o kadar acı tecrübeler yaşadılar ki hocamızının sonunun acı bir şekilde olmasını istiyorlar. peki biz ne yapıyoruz, onlara hak vererek daha sezon başında kadro kalitesi başlığının içine “kadroya değil bizim teknik direktöre ihtiyacımız var.” entrylerini giriyoruz. direkt fatih hocayı eleştirmek yerine yine dolaylı yoldan onu itibarsızlaştırıyoruz. vefa, evlatçılık gibi kelimelerden nefret eden bir yazar olarak yazıyorum. burada hemen hemen hepimizin futbol ile yaşadığı çoğu mutlululuğu bize sunan fatih terim’in henüz sezon başında yeni bir yapılanma kurmaya çalışırken kovulması ve emekli olması sizin vicdanınıza sığar mı ? rakiplerin kovulduğu anda ki sevinç çığlıkları sizi huzursuz etmez mi ? fatih hocamızın bu şekilde emekli olması sizi rahatsız etmez mi ? yaşattığı sevinçlerin karşılığı olarak 1 sezon daha başarısız olsak bizim için ne fark eder ? eğer bu sezon da zaten başarısız olursak büyük ihtimal ile yolları ayıracağız. eğer fatih hocanın galatasaray’a ihanet ettiğinizi düşünüyorsanız hemen bugün gitsin. ama onun galatasaraylılığından şüphe duymuyorsanız şimdi gitmesinin sizi rahatsız edeceğini düşünüyorum.

    medya da yine bizim sayemizde oluşan bir başka algıya daha değinmek istiyorum. sürekli burada 4 yıldır top oynamadığımız ve başarısız olduğumuz konuşuluyor. allah aşkına bu 4 yıl boyunca hangi sezonun son maçlarını kötü oyunla bitirdik. fatih terim zaten her sezona çalkantılı başlar, ama bir yerden sonra ritmi oturtur ve kolay kolay maç vermez. sezonun ikinci yarılarında gelen ve içlerinde derbi maçları da olan 6-7-8 maçlık galibiyet serileri yakaladık hep. 2017-2018 sezonunda son 6 maçı kazandık. başakşehir, beşiktaş ve trabzon’u son maçlarda mağlup ettik. 2018-2019 sezonunda yine son maçlarda başakşehir ve beşiktaş’ı yenip şampiyon olduk. 2019-2020 sezonunda için de kadıköy galibiyeti de olan 8 maçlık seri yaşadık ve araya pandemi girdi. 2020-2021 sezonunun yine son 6 maçta galip gelip averajla şampiyonluğu kaçırdık. bu maçların içinde yine uzay takımı beşiktaş’ı sürklase edip yendik. allah aşkına buraya gelip 4 senedir futbol oynamıyoruz yazmak ne kadar doğru ? 4 senedir taktiği olmayan, öylesine dizilen takım her sene kadrosu mecburen değişmesine rağmen nasıl her sezonun sonunu iyi bitirebilir ?

    aşağıya son 4 sezondur “gram top oynadığımız” maçların puan durumunu atıyorum.

    https://i.hizliresim.com/76fo5d1.jpeg

    bu belki sizi şaşırtmamış olabilir. sonuçta bu 4 yılda 2 kere şampiyon olduk. size asıl şaşıracağınız bir başka örnek vermek istiyorum.

    https://kassiesa.net/...thod5/trank2023.html

    bu fatih hoca geldiğinden beri oluşan avrupa kulüp sıralaması. 53, 72 ve 97’nci sıralara bakmanızı istiyorum. evet yanlış görmediniz. fatih hoca geldiğinden beri avrupa da en çok puan toplayan türk futbol takımı galatasaray. lig ve avrupada en çok puan toplayan takım biz olmamıza rağmen medyada başarısız ve avrupa rezili galatasaray algıları dolaşıyor. işte bu algı bizim yüzümüzden oluşuyor. beşiktaş tarafı bizim avrupa başarısızlıklarımızı konuşurken, biz beşiktaş’ın avrupada malmö, paok, rio ave ve slovan bratislava gibi köy takımlarına elenmesini konuşmuyoruz. tam tersi şekilde burada galatasaray’ı gömüyoruz. yine söylüyorum bütün bu olanlara rağmen başarısız olduğumuzu düşünebilirsiniz. ve ben de aynı sizin gibi düşünüyorum. ama bu başarısızlığımızı yapıcı bir şekilde eleştirmek varken hocamızı ve oyuncularımızı giyotin tahtasına koymayalım. bizden aldıkları güç ile galatasaray’ın üstüne böyle gelebiliyorlar.

    dünya son 1.5 yıldır olağanüstü bir durum yaşıyor. pandemi nedeniyle herkes mağdur olmuş durumda. sağolsun devletimiz de her hafta farklı bir skandal ile bize pandemiyi bile unutturuyor. hemen hemen hepimiz işimizde veya okulumuzda stresli bir hayat yaşıyoruz. bu stresi atmak için kendimizi futbol veya başka hobiler ile meşgul ediyoruz. lütfen futbol için de bu kadar agresif ve hırçın olmayalım. kafa dağıtmak için futbol ile meşgul olan insanları burada da kaosa sürüklemeyelim. galatasarayımız çoğumuzun canı ciğeri ama farkında olmadan galatasaray’a çok zarar verdiğimizi düşünüyorum. belki de yazı boyunca çok dile getirdim ama tekrardan dile getireyim. benim kimsenin fikirlerini karalamak gibi bir düşüncem yok. eleştirilerinize saygı duyuyorum. eğer eleştiri yapmazsak, sürekli lay lay lom olursak, takımımızda kötü olan bir şeyi düzeltmeye çalışmazsak sonumuz fenerbahçe gibi olur. ama lütfen sizden rica ediyorum eleştiri dozlarımızı biraz ayarlayalım. herhangi kötü oynadığımız bir maçtan sonra direkt nefret kusarak başlıklara girmeyelim. kötü oyunu yapıcı bir şekilde hep beraber eleştirelim. gerçekten buraları takip eden ve ona göre algı oluşturan binlerce rakip taraftar ve gazeteci var. bunu twitter ve instagram tayfasınan istemiyorum çünkü onları bu saatten sonra kurtarmanın fazla bir yolu yok. sosyal platformlarda en kaliteli galatasaray oluşumu olarak gördüğüm galatasaray sözlük üylerinden rica ediyorum.
  • 25
    yılın 365 gününün 364'ünde fatih terim eleştirisi yapıldığı için haliyle kimsenin de kalitesizleşmeyi fatih terim'in eleştirilmesine bağlamadığı sözlük. eleştiri adı altında yazılanların gerçeklerle ne kadar çeliştiği bu kadar ortadayken kalitesizleşmenin vurgulanması son derece normal. bazıları rahatlıkla erişilebilecek veriler tam aksini söylüyorken tezlerini yanlış veriler üzerine kuruyorlar ve bunun üzerinden fatih terim'i hedef tahtasına oturtuyorlar. en yakın örneklerden 2'sinden birini dünden, öbürünü de ligin ilk 3 haftasından verebilirim;

    mesela dünkü maçta ryan babel'in oyuna girişiyle oyunu verdiğimiz söyleniyor. halbuki bu tamamen yanlış. galatasaray oyunu her anlamda 45-65 arasında verdi, babel girdikten hemen sonra babel ile tamamen alakasız bir pozisyonda skor 2-2'ye gelince top hakimiyetini geri alıyor. haliyle hocaya yapılan "babel'i soktun o yüzden oyunu verdin" eleştirileri tamamen boşa çıkıyor. oyun babel girmeden 20 dakika önce verilmişti zaten. bunun sebepleri arasında yorgunluk olabilir, cica-taylan değişikliği olabilir, diagne-mohamed değişikliği olabilir, iyi oynarken devre arasına gol yiyerek gitmenin verdiği moral düşüklüğü olabilir, kerem-barış alper kanat değişikliği olabilir, kasımpaşa'nın yaptığı hamlelere fatih hoca ve ekibinin doğru cevapları verememesi olabilir... ancak süpersonik güçlerle takımın iyi oynamasını engellemediyse ya da soyunma odasında takımın moralini bozacak hareketler yapmadıysa babel bu sebeplerden biri olamaz. adam sahada yoktu çünkü.

    2. örnek de ilk 3 hafta boyunca rakiplerimiz kadar üretken olamadığımız iddiası. bu da kolayca çürütülebilen bir iddia. hem ürettiğimiz xg hem de girdiğimiz gol pozisyonu sayısı hem fenerbahçe'den hem beşiktaş'tan hem de trabzonspor'dan daha yüksek;

    https://twitter.com/.../1432340850621796352
    https://twitter.com/.../1432334381180403721

    hal böyleyken rakiplerimizin bizden daha üretken olduklarına dair eleştiriler de komple taca çıkıyor. üstelik "bak rakipler ne kadar üretken fatih terim'in galatasaray'ı doğru düzgün pozisyona giremiyor" tarzı rasyonellikten tamamen uzak eleştiriler aksinin ispatlanmasına rağmen devam ediyor.

    bu sadece 2 basit örnek. aslında gerçeklikten tamamen uzak olup genelin gerçek kabul ettiği o kadar fazla söylem var ki;

    1- geçtiğimiz sezon beşiktaş'tan daha fazla pas futbolu oynadığımıza dair algı; (bkz: #3053829)

    2- geçtiğimiz sezon ilk yarıları çöpe attığımıza dair algı; (bkz: #3173074)

    3- galatasaray'ın özellikle geçtiğimiz sezonu içeren skoru tutamadığına dair algı; (bkz: #3235571)

    4- galatasaray'ın geçtiğimiz sezon hücumda beşiktaş'tan daha az üretken olduğuna dair algı; https://gss.gs/0KZ.jpeg

    ve daha niceleri... sözlükte istisnasız her gün "yoo bu konudaki gerçek böyle değil ki" dediğim entry'leri ve daha kötüsü bu entry'lerden çıkarım yapıldığını okuyorum ve daha kötüsü doğru olmayan önermelerden sonuca varıldığını görüyorum. yine daha bugün fatih terim'e olumsuz eleştiride bulunulan bir entry'de dördüncü fatih terim dönemi'nde maksimum 10 tane kiralık transfer yaptığımız yazıyordu ki gerçek sayı aslında 20 civarı. haliyle "bu kadar transferin maksimum 10'u kiralık" çıkarımı üzerine inşa edilen bir fatih terim yergisi çok da bir anlam ifade etmiyor.

    görüldüğü üzere başta fatih terim'e, sonra da sevilmeyen futbolculara öyle gerçeklikten uzak eleştiriler getiriliyor ki haliyle insanlar bundan rahatsız oluyor. şimdiye kadar bahsettiklerim sadece sınırları keskin bir şekilde mantık ile çizilmiş konulardı.

    tek sorun bu konularda yapılan eleştiriler de değil. konu fatih terim ve sevilmeyen futbolcular olunca öyle tuhaf sebep-sonuç ilişkileri kuruluyor, öyle tuhaf çıkarımlar yapılıyor ki anlamak imkansız. örneğin takımda performansı düşen her oyuncunun sorumlusu fatih terim oluyorken aksi yöndeki örnekler tamamen göz ardı ediliyor. yeni transferlerimiz hakkında "şimdi iyi oynuyor ama fatih terim idmanı yiyince sonu mostafa mohamed gibi olacak" yorumları oldukça popüler. bunu diyen insanlar gedson fernandes, halil dervişoğlu, marcao teixeira, kerem aktürkoğlu, taylan antalyalı ve daha bir sürü örneği tamamen göz ardı ediyorlar ve fatih terim idmanının her oyuncuyu kötü etkilediği fikrini yayıyorlar.

    sırf süper lig 2017-2018 sezonu'nun 2. yarısında bile iyi oynadığımız 10 civarı maç varken 4 senede 10 maç bile iyi top oynamadığımıza dair entry'ler de çok meşhur. bu tarz entry'lere eleştiri getirildiğinde "siz vasata alışmışsınız, ben 1 nisan 2018 galatasaray trabzonspor maçı performansımıza iyi diyemem kardeşim" tepkileri geliyor ancak bizim o günkü performansımızdan çok daha kötü beşiktaş, fenerbahçe yahut bizimle yakın seviyede x bir takım performansları aynı yazarlar tarafından övüle övüle bitirilemiyor. dolayısıyla çelişkili bir durum ortaya çıkıyor.

    üstelik bu negatif entry'ler sadece kötü günlerde de yazılmıyor. çok iyi oynadığımız maçlardan sonra bile fatih terim'e yöneltilen çoğu akılalmaz eleştiriler mevcut. örneğin;

    1- 6 nisan 2019 galatasaray yeni malatyaspor maçı: ligin güçlü savunma takımlarından yeni malatyaspor'a karşı muazzam bir maç oynamış ve 3-0'lık galibiyeti almışken konumuz neden kart sınırındaki marcao oyundan çıkmadığıydı. kimse marcao'ya fener derbisi öncesi gösterilen kartın son derece yanlış ve manidar bir karar olduğunu konuşmadı, hakeza o sezon kendi evimizde 2 maçın 2-0'dan 2-2'ye geldiğini ve marcao'nun çıkması durumunda oluşacak donk-ahmet tandemiyle bu durumun yeniden yaşanabileceğini dile getirenler azınlıktaydı. o gün fatih hoca takımına taş gibi top oynattı, istediğimiz skoru aldı ve marcao'yu çıkarmamakla da tamamen doğru kararı verdi. ancak bunun karşılığında yine kendisini beğendiremedi.

    2- 23 şubat 2020 fenerbahçe galatasaray maçı: ilk yarısını fırtına gibi oynadığımız maçın 2. yarısına durgun başladık. ancak 60'lı dakikaların ortalarından itibaren oyun üstünlüğünü geri aldık ve pozisyonlara girmeye başladık. o dakikalarda sözlükte tek konuşulan fatih terim'in değişiklik yapmayarak maçı verdiğiydi. halbuki takım değişikliksiz bir şekilde üstünlüğü zaten geri almıştı. allah'tan golleri bularak maçı kazandık, yoksa efsane bir futbol oynadığımız maçta son dakikalarda momentum tamamen bize geçse ama golleri bulamasak bile bazı yazarlar nezdinde fatih terim maçı vermiş olacaktı.

    3- 9 şubat 2020 kasımpaşa galatasaray maçı: yine muazzam bir futbol oynadığımız, zorlu bir deplasmanı kolaya çevirerek 3 farklı kazandığımız ve galibiyet serimizi 5 maça çıkardığımız maçtan sonra bazı yazarların tek gündemi neden selçuk inan'ın oyuna girdiğiydi. üstelik selçuk o gün oyuna girdikten sonra gayet iyi bir futbol ortaya koymuştu. yine de selçuk yerine genç oyuncu girmesinin istenilmesi kesinlikle anormal değil ancak o kadar olumluluğun yanında tek bir olumsuzluğun tek başına ön plana çıkarılması bazı şeyleri net bir şekilde göstermişti.

    4- 15 mart 2020 galatasaray beşiktaş maçı: efsane bir galibiyet serisi sonrası yine çok iyi oynayarak takıldığımız sivasspor maçından sonra seyircisiz maçta oyun olarak ciddi şekilde çıkışta olan, başakşehir-trabzonspor-alanyaspor üçgeninde 4 puan çıkarsa da 3 rakibine de futbol dersi vermiş beşiktaş'ı ağırladık ve seyircisizliğe rağmen rakibi oyun olarak ezip geçtik (şut sayısı 16-3'tü). maç sonunda bazılarının tek gündemi ise değişiklikler ve maça belhanda ile başlama kararıydı. hoca yine övgüden çok eleştiri aldı.

    5- 23 kasım 2020 galatasaray kayserispor maçı: bu maçın sonundaki "hoca takıma bitiricilik çalıştırmamış (o ne demekse artık)" eleştirileri ise adeta nirvanaydı. yorum bile yapmıyorum.

    6- 8 mayıs 2021 galatasaray beşiktaş maçı: sözde bizden çok daha iyi bir futbol oynayan ve bir önceki maçında hatayspor'a 7 tane atıp neredeyse tüm sözlüğün fatih terim'e laf sokmasına neden olmuş beşiktaş'a nefes bile aldırmadığımız maçtan sonra bazılarının gündemindeki tek soru neden 4. golü atmadığımızdı. aynı yazarlar bu maçtan sadece bir hafta öncebeşiktaş'ın uzay futbolu oynadığından ve bizi sahamızda eze eze yeneceğinden bahsediyorlardı. ve yine aynı yazarlar biz 4. gol için risk alsak fatih terim'in risk aldığı için kaybettiğimiz maçları gündeme getirecek ve her zaman yaptıkları gibi yine fatih terim'i suçlu çıkaracaklardı.

    bu maçlar ilk aklıma gelen örneklerden 6'sı. yoksa daha ne örnekler var. 80 dakika iyi top oynayıp 10 dakika durgun olduğumuz maçların o 10 dakikaları bile fatih terim'in ne kadar kötü bir hoca olduğuna dair entry'leri görmemize yetiyor. hatta geçen 24 mayıs 2019 sivasspor galatasaray maçı'na bakayım dedim. gözlerime inanamadım. sanki o gün maça çıkan takım son 9 günde 2 kupa almış takım değil de sezonu başarısız kapatmış bir takım. o gün bile sakince maç izleyip oyuna ve maça gereksiz anlam yüklemeyen o kadar az insan vardı ki. sonra sözlükteki negatiflikten bahsedilince "takım iyi durumda olsa negatif olmayız" deniyor. hayır efendiler, takım iyi durumdayken de negatiflik aynen devam ediyor. takım 2012-2013 sezonunda şampiyonlar ligi çeyrek finali oynayıp onda da tarihin en iyi takımlarından birine hakem farkıyla elendiğinde ve ligi de çok asılmadan %60'ıyla oynayıp rahatça kazandığında da negatiflik devam ediyordu.

    bu sezon hoca istediği oyunu oynatmayı başarırsa, bu oyunla en büyük başarıları kazansak bile bazılarının negatifliği devam edecek. siz sanıyor musunuz ki bu takım uefa avrupa ligi yarı finalinde hakem tarafından doğranıp elenirse bahsettiğim yazar tipi "canın sağ olsun hocam, bugünkü şu hamlelerin hususunda seninle hemfikir değilim ancak bu sezon bizi çok büyük başarılara taşıdın" diyecekler? tabii ki hayır. yine hocayı yermek için bir bahane bulunacak (180 dakikayı domine edip dünyaları kaçırsak bile "hoca takıma bitiricilik çalıştırmamış" bahanesi var sonuçta*) ve bazı yazarlar tamamen bu konular üzerinden yorum yapacak. buna çok benzer, hatta daha trajik bir örnek ekşi sözlük'te var mesela; 3 nisan 2013 real madrid galatasaray maçı'nda real madrid bizi hakemlerin büyük katkısıyla (bkz: #3012583) yendikten sonra şöyle bir eleştiri entry'si yazılmıştı hoca hakkında;

    https://eksisozluk.com/entry/33077205

    entry'nin buradaki bazı kişilerin görüşlerini tamamen yansıtan bir entry olduğunu söylemem lazım. hoca 2011 baharında küme düşme potasında takılan bir takımı 2 sene içinde tarihin en iyi real madrid takımlarından biriyle deplasmanda başa baş oynatıp hakemlerin felaket hataları yüzünden kaybetse bile bazılarının gözündeki ederi bu. yine altı dolmayan suçlamalar, tuhaf varsayımlar, "benim gördüğüm sahada çok da iyi olmayan bir real madrid vardı ve galatasaray dün iyi bir taktikle maçı kazanabilirdi" diyerek rakibi de küçülterek hocaya taktik bilgisi üzerinden sallamalar vs. vs. entry'deki üslup ve entry'nin içeriği ne kadar da tanıdık değil mi? işte aynı karalama zihniyeti maalesef bu sözlükte de var ve maalesef ki azınlıkta olan bir zihniyet değil bu.

    bu zihniyetin sonucunda dünyanın her yerinde başarı hikayesi olarak görülecek bir iş olan genç ve hazır olmayan oyuncu transfer edip ve sonrasında oyuncuyu yetiştirip 1 sene içinde hem takımın ilk 11'ine hem de milli takıma kazandırma işini fatih hoca yapınca onda bile övgü değil ağır olumsuz eleştiri alıyor.

    ve yine bu zihniyet; dünyanın her yerinde teknik direktörün övüleceği, hele türkiye gibi bir ülkede göklere çıkarılacağı bir transfer operasyonunun sonunda hocayı övmek, en azından 1-2 güzel kelam etmek yerine "bak istediğin oyuncular da alındı, hele bir top oynatama mahvedeceğiz seni" tutumunun gösterilmesine neden oluyor. bu zihniyetteki insanlar aslında bu transferlerin hoca için değil galatasaray'ın geleceği için yapıldığı, hocanın bu vizyonu sayesinde (ki şu anki scout ekibini bile 2012'de kendisi kurmuştu hoca) kendisi başarısız olsa bile uzun vadede çok başarılı olma potansiyeline sahip bir kadro kurulduğu ve bu konuda övgüyü hak eden 1 numaralı ismin hoca olduğu gerçeğini ya görmüyorlar ya da görmezden geliyorlar.

    aslında anlatılacak çok şey var da artık sadede geleyim. kimse kimseyi kandırmasın. sözlükte hocayı eleştirenlerin hepsinin niyeti aynı değil. aralarında son derece korkutucu bir zihniyete vakıf olan kişiler var ki bu kişilerin sayısı sadece 3-5 de değil. bu devran maalesef böyle devam edecek, sözlükte her gün hedeflediği insana saldırmak için hatalı bilgi kullanmayı rahatça göze alan insanları göreceğim gibi geliyor. bazıları bu durumu çok sevindirici bulabilir ama bence bu durum gerçekten çok üzücü. bu durumu sevindirici bulanlar umarım kendilerinin beğendikleri kişilere gerçek olmayan argümanlar üzerinden her gün sallanıldığını görmezler. görülecek şey değil hakikaten.
App Store'dan indirin Google Play'den alın