• 20576
    - sürekli olarak topu muslera'ya göndermekten (ki bu topların %99'u sonrasında rakibe gidiyor)
    - kornerleri amaçsızca ön direğe nişanlamaktan

    artık vazgeçmesini dilediğim, yalvardığım takımım.

    ek olarak, yanlış görmediysem 2 aralık 2018 beşiktaş galatasaray maçında 113 km koşmuş. ki bu rakam 2018 - 2019 sezonundaki en yüksek rakam olabilir.
  • 20577
    ilk 11 için bir forvet,iki orta saha,sol kanat ve sağ kanata ihtiyacı olan takım çünkü şu an bu bölgede oynayan hiç kimse galatasaray seviyesinde değil.fernando ve selçuğun inanılmaz temposuz ve bitik oyunları,kanatta dengesiz ve saman alevi gibi geçici performanslar gösteren onyekuru,rodrigues ve feghouli,forvette ise insan artığı eren var ve bu adamlarla bu iş olmaz.
  • 20578
    kötü gidişte olan takımımız. ancak kötü gidiyor diye karamsarlığa kapılacak olan varsa tuttuğu takımın genlerinden haberi yok demektir.

    biz de ligin 10. haftasında şampiyon olamayacağımızı anlayıp sezonun bitmesini bekledik. ama bu sezon öyle değil. bir forvetle kadronun neler yapabileceğini (eğer kalabilirsek uefa'da da ilerleyeceğini) görmemek için art niyetli olmak lazım.

    sakin kalıp son 3 maçtan en az 7 puan alıp (içerde 6 puan, başakşehir deplasmanı en az 1), cezalıların sakatların dönmesini ve forvet transferini bekleyelim.
  • 20579
    maddi kısıtları düşünerek sayıları asgaride tutarak;

    - 2 forvete
    - takımın ruhunu emip, moralini bozan, eren, ömer, selçuk gibi vasıfsızların kadro dışı bırakılmasına
    - 1 hırçın, tutkulu orta sahaya
    - 1 kanat oyuncusuna
    - 1 hırçın ve sert stopere
    - kaptanlığın serdar aziz'e verilmesine
    - kondisyonerlerinin insan içine çıkamayacak şekilde kovulmasına

    ihtiyacı olan takım.
  • 20580
    mevcut durumda 7 futbolcusu oynayamayan takimim.

    gecenlerde 1 aralık 2018 taraftara açık antrenmanini izledim. yedek takim olarak sahaya surulen ve cezalilari iceren kadro, asagi yukari 2 aralık 2018 beşiktaş galatasaray maçında sahaya cikan kadroyu, dar alanda yapilan cift kale macta yeniyordu.

    yani tabi ki bir antreman ile genelleme yapmak istemiyorum. ancak ciddi anlamda sunu da gormek lazim ki, normalde türkiye kupasinda sahaya surecegimiz bir kadro ile lig yarisinda yer aliyoruz ve buna ragmen lig yarinda puan farki da cok fazla acilmadi. ozellikle 2 aralık 2018 beşiktaş galatasaray maçında sacma sapan bir golle geriye dusmeseydik, ben ciddi anlamda maci alacagimizi dusunuyorum, kaldi ki mesela henry onyekuru biraz daha becerikli olsa maci 1-0dan herseye ragmen yine cevirebilirdik.

    demem o ki, öldük bittik bu takimdan bir yol olmaz, hoca gitsin yonetim gitsin moduna girmeden once ne durumdayiz ne haldeyiz bir sakince degerlendirmek gerek. cok degil bundan 4 5 mac sonra takimi tam kadro olarak ve insallah bir forvet transferi ile sahada gorebilecegiz. kaldi ki bu sene gitse bile, bizim icin buyuk resim 4 senelik bir planlama ve bu sezon *takima altyapidan müthis bir yetenegi* monte etmeyi basardik ve devaminin gelecegini de biliyoruz. son olarak da sezon sonunda takimdaki coplerin pek cogunun sozlesmesinin bittigini de dusunursek, bu sene olmasa bile seneye cok iyi yerlerlere gelecegimize eminim.

    zor bir donemden geciyoruz ve zorluk olarak gordugum sey tff kulupler birligi vs degil uefa ile yaptigimiz anlasma. cunku gercek gucumuze kavustugumuzda hakemleri, tffyi, 17 kulubu ust uste koyup yine sampiyon olacagiz. onumuz acik, destegi vermeye devam edersek galatasaray onumuzdeki 4 5 seneye ambargo koyacaktir. (bkz: #2473376)
  • 20581
    devre arasında ikinci yarı 10 civarı gol atabilecek nokta bir forvet transferiyle birlikte şampiyon olacak takım*. ayrıca şahsi kanaatim garry rodrıgues şu rezil performansıyla cezası bitse bile sofiane feghouli'nin arkasında yedek beklemeli, ilk yarı bitene kadar da eren derdiyok yerine muğdat çelik oynamalıdır. ayrıca hücumda üretmede büyük sıkıntı çeken takımımızın sakatlar iyileştiğinde ideal hücum hattı bana göre şu şekilde olmalıdır;

    -------------forvet------------
    akbaba---belhanda---feghouli
    ------fernando-----n'diaye------

    rotasyon önceliği sırasıyla onyekuru, donk, rodrigues.
  • 20582
    gerçekten bizim gibi dertliler mi merak ettiğim takımımdır. ben yabancı sınırına karşıyım ve bu yasağın engellenmesi için mücadele etmemiz gerektiğini düşünüyorum. ancak yabancının serbest olması koşulu ile takımın kilit pozisyonlarında altyapıdan yetişmiş oyuncu da olması gerektiğine kanaat getirdim. çünkü camia bir savaş veriyor ama özellkle yabancı oyuncular bu konulardan ne kadar haberdar veya gerçekten umurlarında mı emin değilim. özellikle çoğu genç de olmadığı için olaya tamamen profesyonel bakıyor olabilirler ki onları asla suçlamıyorum. ancak futbol herhangi bir sektör gibi sadece iş ilişkisi kapsamında değerlendirilemez. manevi tarafı da bir o kadar önemlidir, en azından öyle olmalıdır.

    takım mühendisliği sadece taktik plan ile ilgili değildir. takım içi roller de önemlidir. takımda yıllardır bulunan artık efsane mertebesinde bir oyuncu, yıldız statüsünde bir oyuncu (genellikle yabancı olur), gelecek vadeden bir genç gibi rollere de dikkat edilmelidir.

    biz, galatasaray hangi deplasmanda olursa olsun baskı yiyince sinmez, skor ne olursa olsun geri düşse bile reaksiyon verir, haksızlığa uğramak onu daha da tehlikeli yapar diyoruz ama takım bu kültürün farkında mı?

    tüm futbolcular o takımın kültürünü özümsemiş olmalıdır. bu da en kolay, altyapıdan yetişmiş oyunculardan oluşan bir nüveye sahipsen oluşur. bu oyuncular gelen yabancılara da bu kültürü sirayet ettirir. daha sonra da melo gibi gerçekten galatasaraylı oyunculardan oluşan bir takım olursun. yabancı olmasına rağmen federasyon başkanı ile bile uğraşan oyunculardan oluşursun.

    tabii bu çok iyi yönetilmesi gereken bir durumdur. aksi takdirde yeniçeri ocağına dönme riski de vardır. ancak iyi yönetilirse 2000 ve 2012 galatasaray'ı gibi takım oluşur.

    burda çözüm asla yabancı sınırı değil. bu sınır ancak tarıkları ve erenleri çoğaltır. çözüm iyi yetiştirilmiş altyapı oyuncusudur. üstelik sadece futbolcu olarak değil karakter olarak da iyi yetiştirilmelidir.
  • 20583
    oyuncu kalitesinden, sakatlıklar/cezalılardan önce en büyük problemi fizik kalitesi olan takım. takımda doğru düzgün fiziği yerinde, formda olan oyuncu yok. belki 2 kişi sayabilirim: ozan, serdar. (ozan'a parantez, helal olsun kendisine. hep gençlerin fiziğinden yakınırız, özellikle türk futbolcularda. fakat ozan bu yaşında çoğu rakibine üstünlük kurabiliyor. inşallah hiç bozmaz üzerine koyarak devam eder.)

    geçen sezona göre takımın büyük çoğunluğunun formu düşmüş durumda. sakatlıklar hak getire. bir şeyler yanlış yapıldı, bu net, herkesin malumu. bu daha nereye kadar gidecek bilmiyorum, fakat bir çözüm bulunmak zorunda yoksa şampiyonluk ancak hayal olur. ara transfer sezonunda yapılan transferler de çözmez. takımın en büyük problemi forvet gibi görünse de, takım takım halinde form tutmazsa arada bir kaç maç yetenekli oyuncularla güzel maç izleriz, o kadar.

    yıl olmuş 2019, türk takımları hala fizik olarak sürünüyor. yapılmayanı yapmalarını da beklemiyorum. şampiyonlar liginde bu sezon en az koşan takımız, artık başarının olmazsa olmazı fizik olarak güçlü olmanız ve bizim bu işi bir şekilde kökten çözmemiz lazım. tabii çözebilmek için de önce istemek, bütçe ayırmak gerekiyor.

    teknik olarak yöntemi bilmiyorsak, bu işi beceremiyorsak büyük kulüplerden mümkünse eğitim alınmalı, araştırılmalı. tabi iyi bir kondisyon ekibi şart. futbolcuya milyon eurolar saçılacağına bu ekip ve bu işe harcayacaksın milyon euroları. takımımızda eren derdiyok, selçuk inan gibi çok isim olmasa, yok olsalar, ne değişirdi? bence hiçbir şey. sonuç olarak işi bilen, öğrenen, araştıran ekibi bir şekilde kuruyorsun. ve radikal bir karar alıyorsun: çalışmayacak futbolcu bu kulüpte duramaz. bunun sinyallerini veriyorsun.

    ciddiyetle bir şeylerin değişmesi gerekiyor ve bunun da futbolculara yansıtılması gerekiyor. futbolculara denmesi lazım: "arkadaşlar biz böyle bir ekiple, böyle böyle çalışacağız. amacımız başarılı olmak, beraber çalışarak güzel işler yapmak. ben bu kadar çalışmayacağım diyen varsa kapı orada.". biraz ağır olmuş olabilir, ters tepebilir gibi duruyor fakat tabii ki bu kadar kısa göz korkutma konuşması olmamalı bu konuşma. güzel güzel futbolcuyla doğru iletişim kurularak, amaç-hedefler, işin güzel yanları doğru şekilde uzun uzun futbolcuya anlatılarak teşvik de şart tabi. futbolcu transfer edilirken uyum sağlayacak, çalışkan futbolcular alınması gerekiyor. milyon eurolar bir futbolcuya kolayca verilmemesi gerekiyor. feghouli bu kötü duruma iyi bir örnek (sneijder, muslera gibi futbolcuları ayrı tutuyorum). çalışmayı kabul etmeyen futbolcu, futbolcu ekibi alınmaması gerekiyor. gerekirse karar alınsın altyapı ile başlansın bu işe. eldeki çöplerden kurtulup, uygun oyuncular bulunamıyorsa gerekirse asgari transferler yapılsın. çok beklenen 2000 jenerasyonu kullanılsın. amacımız türk olmayan takımları yenmek ise, öncelikle amaç fizik olarak üst düzey bir takım oluşturmak olmalı. yalnızca antrenman ekibi de değil, bu işi istatistik ile desteklememiz gerekiyor. hangi futbolcu ne yapmış, ne kadar koşmuş, ne kadar sprint atmış, ikili mücadele kazanmış vs. üstüne yoğunlaşan bir ekip de olmalı. bu tabiki futbolcuları sıkacak seviyeye gelmemesi gerekir fakat ara ara uyarılar yapılmalı, "haftaya daha çok sprint atmanı bekliyorum", ya da "bu akşamki maçta 500 metre fazla koşmanı istiyorum" gibi gibi. teşvik ederek... bu işe ciddi bir şekilde girilsin, enine boyuna iyice düşünülsün, bu işe enerji/bütçe ayrılsın gerekirse yıllar kaybedilsin. transfer falan hikaye, bizim önce avrupa'da 32 takım arasında en çok koşan 16 takım arasına girmemiz gerekiyor.

    söylediklerim hayal mi?
    bence evet, hayal.
  • 20585
    2018-2019 sezonunda sezonun ilk yarisi itibariyle kalan 3 macta basaksehir ile olan puan farkinin acilmasini engellerse sampiyonlugun en buyuk adayi olacaktir. devre arasi kampi, ihtimal dahilinde transferler ve ciddi bir fikstur avantaji ile ritmini buldugunda acik ara sampiyon olabilir. istedikleri kadar masa basinda filmler döndursunler. yeter ki ilk yarinin son uc macindan en az 7 puan alsin.
  • 20586
    fernando badou
    e. akbaba feghouli belhanda

    sakat ve cezalılar döndükten sonra yukardaki orta saha hattı ile sezona devam etmesi gereken takım. ligin ikinci yarılarında tüm takımlar daha da kapanarak oynarlar. biz maçlara hep 1-0 öne geçtikten sonra iş yapacak kadrolarla çıkıyoruz. ancak garry ve henry ile 0-0 devam ettikçe veya geriye düştüğümüzde çok sıkıntı çekiyoruz. büyük takım kanat oyuncuları pas oyununa katılabilmeli. umarım bu orta saha hattı ile bu sezonu tamamlarız.
  • 20587
    2018-19 sezonunun ilk yarısı itibariyle milli takım aralarının tamamlanması sonucu kötü günleri geride bırakan, sonrasında daha kötü günleri yaşayan takım.
    dibi görmeden tekrar yukarı çıkamazdık nitekim önümüzdeki maçta * dibi göreceğiz gibi, fernando da cezalı duruma düştü ve orta saha için tek kalan isim selçuk, feghouli belirsiz.
    sonrası için cezalılarımız dönüyor ve iyileşme süreci başlıyor, yeni sakatlıklar eklenmezse devre arasıyla birlikte tekrar düze çıkacağız inşallah, ve o zaman yediğimiz ayazı unutmayacağız.
  • 20589
    --- alıntı ---
    galatasaray'da cezaların son durumu:
    badou ndiaye 2 maç cezası kaldı.
    ryan donk 2 maç cezası kaldı.
    serdar aziz 2 maç cezası kaldı.
    garry rodrigues cezası bitti.
    fernando sarı kart cezalısı.
    fatih terim 7 maç cezası kaldı.
    hasan şaş 5 maç cezası kaldı.
    sakatlıkları devam eden oyuncularımız:
    emre akbaba ayak tarak kemiği kırığı.
    sinan gümüşarka adelesinde yırtık.
    younes belhandadiz sakatlığı.
    sofiane feghouli bjk maçında sakatlandı, bugün yapılacak tetkikler sonucu belli olacak.
    --- alıntı ---
    edit: imla
  • 20590
    2018-2019 sezonunu şampiyon olarak tamamlayacak takım. ilk hedefimiz birinci yarının son üç maçında en az 7 puan almak olmalı. ligde geçen sezona benzer bir durum var. beşiktaş'ın ikinci yarının ortalarında havlu atacağını düşünüyorum, başakşehirle baş başa geçecek yarışta onlarla iç sahada oynayacağımızı da düşünürsek herşeye rağmen en güçlü aday biziz. tabi bu entry, devre arasında en az iki transfer yapılmış olduğu düşünülerek girilmiştir.
  • 20591
    galatasaray’ın bir his takımı olduğunu kavrayamamış futbolcuları mevcuttur.

    saha içinde lider futbolcusu yoktur. lider futbolcudan kastım şu; takımı psikolojik olarak ayakta tutacak bir adam yok! yenilgiyi normal gören, profesyonel bakan, isyan etmeyen, doğru düzgün mücadele etmeyen bir yığın futbolcu... teknik, taktik konulara girmiyorum. ama sahaya bir karakter koyamıyoruz. bu sene ligde iyi oynadığımız tek bir maç bile yok! istikrarlı değiliz, aynı oyunu oynayamıyoruz. 2-0 öndeyken bile rahat maç izleyemiyoruz.

    fatih terim geçen sene geldiğinde lig sonunu işaret etmişti. lig sonunda deplasman sorunu fln kalmaz minvalinde bir şeyler söyledi. ama görüyoruz ki takım geçen seneden beri yokuş aşağı hızlı bir şekilde gidiyor. bu takımın bu halde olmasının tek nedeni bir forvet transferi ile açıklanamaz. koşmuyoruz ya da koşamıyoruz. takım kondisyonu çok kötü! bunları elbetteki fatih terim de biliyordur. tedavisi de yine kendisinde.

    biz bu sene klasik fatih terim takımı görmeyi ummuştuk ama beklediğimiz gibi olmadı. hoca da hepimiz gibi galatasaraylıdır ve bunları hepimizden daha çok düşünüp çözümü için uğraşıyordur. kendisine güvenimiz tamdır. biz devre arasından sonra koşan, mücadele eden, bir taktik dsipline sahip, pres yapan bir takım istiyoruz. transfer yapmanın kolay olmadığını biliyoruz. ama mevcut koşullarda hala iyi oyuncular bulunup alınabilir. isimli yıldız futbolcu da istemiyoruz. önemli olan isimler değil sistemdir. sisteme uygun oyuncu alabilmektir. basit bir örnek kasımpaşa diagne’yi bedelsiz aldı. eren yerine hepimiz sezon başında tercih ederdik.

    bir sistem belirleyip ona uygun oyuncular almalıyız. ve bu planlamada geçen seneden yapılmalıydı aslında geç kalındı. ama yapacak bir şey yok. fatih terim’e güvenmeli ve gereken dönüşümü sağlaması için kendisine destek vermeliyiz.
  • 20592
    her zaman bireysel yetenek ile basarili olan takimimiz, türkiye`nin fakir bayerni.

    keske köklü takimlar gibi yerlesik bir sistemimiz olsa. misal inter gibi, machester united gibi ya da real madrid gibi.
    mourinho'nun porto, inter ve madrid` de basarili olmasinin sebebi bu yerlesmis futbol duzenidir, ayni zamanda manchesterda basarili olamamasinin da. chelsea cok ayri bir hikaye orada kendi sistemini ve kadro mühendisligini sifirdan oturtmustur verilen firsat ile. mourinho`nun hedefi saglam bir defans, golü engellemek ve hizli bir atak ile buldugu 1-2 gol ustune kuruludur.
    barcelona ornegine baktigimiz zaman baslarinda kim olursa olsun düzen aynidir cruyff`tan sonra. bu takimlarin basarili olduklari ufak güncellemeler ile modernlestirebildikleri belli bir sistemleri var.

    2000 senesinde kariyer zirvesine ulastiktan sonra, transferlere ortalama 25m euro harcamak yerine bir sistem üstüne ilerleyebilseydik belki de su an konustugumuz sorunlarin yuzde 90 ini konusmayacaktik. fatih terim`e muhtac bir galatasaray görüntüsünden siyrilmis ve muhtemelen üretici bir takim olacaktik genc yetenek bakimindan. cünkü isleyen demir parildar fakat parildayan bir demiri calismayan bir sistemde görücüye cikartamazsiniz.

    en üstte belirttigim fakir bayerni tanimina gelirsek eger bayern münich finansal olarak hic bir sorunu olmadigi icin hic bir zaman yeteneksiz futbolculara muhtac kalmadi, göze batmadi. her zaman bireysel yetenegini konusturabilecek futbolculari transfer edebildi, ama yine de bireysel yetenegin yetmedigi zamanlari gordu, bizim terim'e oldugumuz gibi onlarin da heynckes'e muhtac zamanlarini gördük. aramizdaki tek fark benim gözümde biz oyle bir ekonomik durumun icindeyiz ki ne ligin en cok gol atan adamini transfer edebiliriz onlar gibi ne de vidal`i.

    kisacasi benim icin tek cözüm var, liverpool olabilmek. bir sistem hoca ile basari icin degil sistem icin anlasarak arkamiza yaslanmak ve destek olmak. 3 senedir klopp ugrasiyor geldigi yeri tarafsizca izleyen herkes görebilir. kimin oynadigi cok farketmiyor onun icin cunku sistemin gerektirdigi kadarini yapan futbolcu bir yildiz gibi parildamaya basliyor, fazlasini degil.
    takimin süper starini satip daha iyi oynamaya baslayan bir takim hayal edin.

    2017-2018 ve 2018-2019 öznelinde konusursak eger, tudor kendi kadrosunu olusturdu sistemine gore belki basarili olabilirdi bu kadar egosuna yenik dusmeseydi hayatinda ayagina bir kere gelecek bir firsati geri cevirdi, kendi kendisini bitirdi. eger kendi ayagina sikmasaydi desteklenmesi gerekirdi basari olmasa bile. daha sonra terim teslim alinca takimi kendisiyle hic uyusmayan bir kadro mühendisligiyle karsi karsiya kaldi ve en iyi yaptigi is ile düsen futbolculari ayaga kaldirdi iyi olandan daha iyi verim aldi. ama tek bir sorun vardi sistemsiz bir sekilde. gomis belki de ilk sistemde oynamaya devam etseydi eger 40 gol atabilirdi cünkü onun yegane isi dogru pozisyon alarak tek vurusta topu aglarla bulusturmak.

    sözün özü, kimse ölümsüz degil. takim bu haldeyken bile terim`in yüzü suyu hürmetine ilk dörtteyiz. fakat onun olmadigi güne hazirlanmazsak eger sonumuz hayir olsun. 2000 de fiorentinaya gectigi zaman takimda hala hagi jardel bilimum iyi türk oyuncularimiz ve performansi bugünlerle alakasi olmayan bir lucescu vardi. eger terim`in gittigi gün gegen pressing e dair bir hoca ona uygun transferler yapilsaydi daha önce de söyledigim gibi bugün hepimiz arkamiza rahatca yaslanmis yenildigimiz maclarda bile oynadigimiz güzel futbolun keyfini cikariyorduk.
  • 20593
    hayal bile edilemeyen basarilari turkiye'ye yasatan, rakipleri de dahil turk futbol dunyasinin ufkunu acan, vizyonunu genisleten takimdir.

    evet, bir galatasaray taraftari olarak zaman zaman tartismalarda ama bizim uefa kupamiz var esigini asmisligim vardir. bunlar isin tadi tuzu, zaten niye esle dostla futbol konusuyoruzun cevaplarindan biri. ama burada bahsedilecekler sadece uefa kupasi zaferi degil.

    ulke futbolunun ve ulkedeki dunyanin geri kalani ile yarisabilirligin dibe vurdugu 80'lerin sonuna dogru, futbolumuz az farkli serefli maglubiyetlerle ya da atilan gollerle bile sevinilecek durumdaydi. yasi tutmayanlar icin buranin iyi anlasilmasinda fayda var. oyle tromso'ye yenildik, liverpool'dan 8 yedik gibi durumlar o donemin ayiplanan seylerinden ziyade normalleri idi. milli takimin ancak luksemburg, arnavutluk gibi takimlari yenebildigi bir donemden bahsediyoruz.

    iste boyle bir donemde derwall ile galatasaray'da 14 yillik sampiyonluk ozlemini de bitiren bir devrim yasandi. antrenman sahalarinin cimlendirilmesinden tutun, altyapinin adam edilmesine bir cok aksiyon avrupa'dan herhalde bir 20-30 sene sonra ulkemize giris yapmis oldu. giris yapan bir baska konu ise derwall'in selefi olacak denizli'yi de o donemde etkisi altina alacak olan kendine guven ve avrupa ile yarisabilirim inancinin yerlesmesiydi.

    sampiyonlugun kactigi ilk sene, derwall ve ogrencileri polonya'nin widzev lodz takimini elemeyi basardilar. ikinci turda alman uerdingen'e elendiler ama ozellikle istanbul'da basa bas bir mucadele vardi. ikinci sene sampiyonluk gelirken avrupa'da romen craiova takimina elenildi. benzer bir hikaye sonraki sene sampiyon kuluplerin ilk turunda yasandi ama bir farkla. bu sefer rakip o sezon sampiyon kulupleri kazanacak olan psv idi ve ilk mac deplasmanda 3-0 maglup gecilmisti. istanbul'daki ikinci mac 2-0 galatasaray ustunluguyle bitti. bu psv'nin kupa boyunca alacagi ilk ve tek maglubiyet olacakti ve tur buyuk bir takima karsi gercekten az farkla kacmisti.

    ve geliyoruz 88-89 sezonuna. ikinci sampiyonluk sonrasi yine sampiyon kulupler. ilk turda rapid wien takimi istanbul'daki ustun oyunla gecildi. ikinci turda meshur neuchatel eslesmesi ve inanilmaz 3-0, 5-0 geri donusu yasandi. bu zaten kendi basina inanilmaz bir durumken bir turk takiminin bunu gerceklestirmesi gercekten futbola bakisimizi ve neler basarabilecegimizi gosteren bir vakaydi. bu arada neuchatel su an pek bilinen bir takim olmasa da o donem sampiyon kuluplere sadece sampiyonlar katilabildiginden, isvicre sampiyonu oldugunu hatirlatmakta fayda var.
    sonraki turda ise fransa sampiyonu monaco ile eslesildi ve neuchatel maci olaylari nedeniyle kendi sahamizdaki mac almanya'da oynanacakti. bu dezavantaja ragmen deplasmanda koyu bir savunma ile alinan 1-0'lik galibiyet, almanya'da prekazi'nin fuzesi ve yine biraz sansli bir savunma oyunuyla tutuldu ve tarihte ilk defa bir turk takimi, hem de boylesine futbolun cok ileride olmadigi bir donem icinde ve hatta sadece iki yabanci futbolcu ile, avrupa'nin bir numarali kupasinda ilk dorde kaldi.
    bana gore donem kosullari da dikkate alindiginda sonradan gelecek uefa zaferinden de buyuk bir basariydi.

    91-92 sezonunda dogu alman stahl ve cek banik ostrava elenerek yine bir ceyrek final goruldu ama werder bremen macinin son dakikasinda rotariu'nun camura takilan topu ile ikinci yari final, bu sefer kupa galiplerinde kacmis oldu. avrupa'da yavas yavas saglanan istikrarli basariya ragmen ligdeki basarisiz sezonlar feldkamp'a kadar devam etti.

    92-93 sezonunda feldkamp galatasaray'daki ikinci alman devrimini yapti ve galatasaray'in onundeki bir 10-15 seneye damga vuracak kadrosunun ve baskili futbol anlayisinin temellerini atti. lig, kupa, tsyd ve cumhurbaskanligi derken iceride tam bir zafer sezonu olmustu ve avrupa'da bu sefer gercek bir (bati) alman takimi elenerek, yine o donem icin pek rastlanilmamis bir basariya imza atilmisti. her ne kadar eintracht frankfurt gunumuzde cok buyuk bir takim olarak gozukmese de o donemin alman futbolundaki 3-4 onemli takimindan biriydi ve bu tip bir alman takimi ilk kez bir turk takimi tarafindan kupanin disinda birakiliyordu. sonraki turda roma'ya elenen galatasaray yine 85-86'daki isik gibi bir isik cakmisti.

    feldkamp'in muthis sezonu saglik sorunlari sebebiyle ayrilmasiyla noktalanmis, yerine onun referansi ile holmann diye tip olarak kendine benzeyen biri gelmisti. cok parlak bir hoca degildi ve sampiyonluga ragmen galatasaray feldkamp'li sezonu futbol olarak aratmisti ama tarihin en buyuk zaferlerinden biri de bu sezon yasandi. sampiyonlar ligi formati ile oynanan ikinci sezonda yine her ulke sadece kendi sampiyonlari ile temsil ediliyor, bu arada tum takimlar elemelerden gecip son 8'de olusan gruplara kalmaya calisyorlardi. yani gunumuzdeki formattan oldukca farkli bir eleme metodu ve katilimdan bahsediyoruz.

    galatasaray'in gruplara kalmasi icin iki tur gecmesi gerekiyordu ki ilk turda gecebilecegi bir takim beklenirken asil problem kendisini devlerin bekledigi ikinci turdu. ilk turda -aslinda galatasaray bir tur oynamadigi icin bu kupanin ikinci tururdur- irlanda'nin cork city takimi olup olup dirildigimiz iki macin sonunda zor elenince ve onceki senenin tatmin etmeyen futbolu devam edince, hepimizdeki beklenti bir sonraki turda farkli maglubiyetlere hazir olmakti.
    nitekim belki de cikabilecek en zor takim cikti, donemin buyuk manchester united'i. hem doneminin 2-3 buyuk takimindan birisi olmasi hem de turk futbolunda yillarin silemedigi ingiltere psikozundan dolayi tahminlerde 8-0'lar falan ucusmaya baslamisti. ingiltere'deki ilk macta bu yonde basladi, ilk 10 dakikada 2-0 oldu. ama sonra ne olduysa oldu, galatasaray maci bir ara 2-3'e getirdi ve 3-3 bitirdi. buralari cok detayli anlatmaya gerek yok zira hemen hepimiz arif'in manchester'a attigi golu nasil arayacagimizi biliyoruz herhalde. rovansta da 0-0'lik bir sonuc ve machester sampiyonlar liginin disindaydi. inanilir gibi degildi.

    ilk 8'de donemin en buyuk takimlari milan ve barcelona ile birlikte galatasaray da varken ingiliz sampiyonu yoktu. bu avrupa icin bir sok, turkiye icin uzun yillarca hayal bile edilemeyecek bir basariydi.

    ilk sampiyonlar ligi cok basarili olmadi ama bundan sonra defalarca gruplara katilip kupanin gediklilerinden oldu galatasaray. sonraki basamak olan gruptan cikmayi, daha sonraki basamak olan ceyrek final oynamayi falan da yine galatasaray ilk olarak basardi. tabi aralarda basarisiz sezonlari da cok oldu ama bu isin sadece takim icin degil tum ulke icin de bir tecrube isi oldugunu galatasaray ozelinde takip ettik.

    sonra fatih terim, uefa kupasi falan var ama basta dedigim gibi galatasaray'in avrupa maceralarini ve getirdigi vizyonu onemli kilan sadece bu en bilinen ornek degil. bu yuzden bunu burada anlatmayacagim.

    besiktas, fenerbahce hatta zaman zaman trabzonspor basta olmak uzere bir cok takimimiz avrupa'da bu surecte basarili sezonlar gecirdiler, ilginc sonuclar aldilar. ama tum bu basarilar galatasaray'in ilk olarak gectigi yollardan gecerek, onun basarilarini tekrar ederek elde edilmis basarilar oldular. bir alman takiminin, milan'in ya da manchester united'in bir turk takimi tarafindan elenebilecegi gosterilmis, diger turk takimlarinin benzer maclari icin bir yol gosterici olmustur. ya da en buyuk kupalarda sadece serefli maglubiyetlerle, kazara kazanilan maclarla ve ya sansli bir kurayla gecilen turlarla degil, en sonuna kadar giderek basari citasinin yeni yerini belirlemistir. hem ezeli rakiplerine hem de milli takima yeni hedefler kazandirmistir.

    yani sonuc olarak tanimi bir kez daha yazalim:
    hayal bile edilemeyen basarilari turkiye'ye yasatan, rakipleri de dahil turk futbol dunyasinin ufkunu acan, vizyonunu genisleten takimdir.
  • 20594
    kiminle oynarsa oynasın, avrupa lig farketmeksizin, rakibinden daha az koşan ve daha az mücadele eden takım. bunda en büyük etken oyuncu tipleri. belhanda hariç ilk özelliği koşmak, mücadele etmek olan futbolcumuz yok. arka tarafımız yine biraz mücadeleci ama orta saha ve hücum hattı gerçekten çok az mücadele ediyor. can sıkıcı olan bu kadar az mücadele etmelerine karşın yetenekleri de kısıtlı. o yüzden başarısız oluyoruz. 2018-2019 sezonunun ikinci yarısı belhanda, emre, ndiaye vs sakatlanmaksızın fit bir şekilde oynarlar ve iyi de bir forvet alırsak başarılı olabiliriz.

    bu takımın başarılı olması daha fazla koşmaktan geçiyor bence.
  • 20595
    bu yıl şampiyonluğun peşinde koşmak yerine önümüzdeki 3 yılın planlamasına şimdiden başlanması gereken takımımızdır.
    halihazırda altyapımızı güçlendirdik, temposu düşen oyuncularımızın sözleşmelerinin sonlarına geldik, yönetim ve fatih terim için planlama yapma fırsatı doğdu, ve ffp kıskacındayız.
    oturup şimdiden seneye kimlerin sözleşmelerini yenileyip yenilemeyecez, kimleri bonservisiyle satmamız gerekiyor ve nereye satabiliriz, kimleri bonservissiz alabiliriz, kimleri a takıma çıkartabiliriz bunları tartışmamız ve planlamamız lazım.
    illaki yapılıyordur ama şampiyonluk hedefi altında, stresli ve algıların sadece belirli yerlere yöneldiği ortamda sağlıklı planlama yapılacağına ve herşeyi net görebileceğimize inanmıyorum.
  • 20596
    şu an kağıt üzerinde iki rakibi var: başakşehir ve beşiktaş.

    beşiktaş bugün oynanan 7 aralık 2018 alanyaspor beşiktaş maçında 2 puan bıraktı. haftaya biz başakşehir ile oynuyoruz. elimizde varınız yokunuzla gelin, elinizden geleni ardınızla koymayın deme şansımız var. ilk yarıyı lider bile tamamlayabiliriz. ikinci yarıda forvet transferi, sakat ve cezaların dönüşü derken en güzel şampiyonluğa doğru gidebilme şansımız var.

    sadece bu önümüzdeki 3 hafta...
App Store'dan indirin Google Play'den alın