kalecisi ve bekleri tartışılmaktadır, hücum hattından herkes memnundur. ön libero konusu da dün akşam,
8 mart 2010 eskişehirspor galatasaray maçı'nda mehmet topal'ın yaptığı (ve servet'in sıvadığı) bir bireysel hata neticesinde tekrar gündeme gelmiştir.
orta saha kurgumuz, sezona şu şekilde başladı:
___ön libero___ön libero___
_______________________
______forvet arkası_______
bu dizilişin, bana sorarsanız, skibbe'nin oynattığı 4-2-3-1'deki orta saha kurgusundan farkı yok. normalde "kanat forvet" oynaması gereken oyuncular da, orta sahadan sadece bir kişi top çıkarabilince, geriye dönüp "ofansif orta saha" oyuncusuna dönüşüyorlardı zaten.
daha sonra, rijkaard'ın alamet-i farikası haline gelen 4-3-3 orta saha kurgusuna, (3 adet ön libero ile oynadığımız o talihsiz ve kısa dönemi saymazsak) sezon ortasına doğru geçilmeye başlandı. o da şöyle oluyor:
________ön libero________
__orta saha___orta saha___
_______________________
bunu oynatabilmek için, az bulunur futbolcular olan, oyunu iki yönlü oynayabilen iki orta saha oyuncusuna ihtiyaç var. ve ne şans ki; orta sahada oynatabileceğimiz arda turan ve elano blumer gibi iki şahane futbolcu elde mevcut. ama işte o ön libero mevkisi hala boş; orta saha oyuncularının oyun kurarken, arkalarında güvenebilecekleri biri olması gerekli. çok yaratıcı, çok iyi şut çeken, çok çabuk falan olması gerekmez; bu özelliklerinin hepsi kalburüstü olsun yeter. ama top çalması, fiziği ve topa müdahale ederkenki zamanlaması üst düzey olmalı. artık afrika'dan devasa bir diarra, keita mı bulur getirirsin; yoksa almanya'dan disiplin abidesi bir fabian ernst tipi oyuncu mu alırsın, bilemem... bir numaralı sorun şu anda bu mevkidir bence.
ön liberomuzda mehmet topal oynuyor(ve ben mustafa sarp dururken orada ne işi olduğunu hala anlamış değilim), önünde elano var, o da tamam. ama rijkaard, mehmet'in defansif yeterliliğine (haklı olarak) güvenemediği için; elano'nun yanında (her nedense defansif yönü de olduğunu zannettiği) ayhan akman'ı oynatıyor. bunu yaparak orta saha direncini arttırabileceğini sanıyor. ama önemli olan; futbolcuların tek tek defansif yeterliliklerini toplamak değil, çünkü onun toplamı, senin orta sahanın direncine eşit değildir. orta saha direncinin neye eşit olduğunu bulmak için izlemen gereken formul: (futbolcuların tek tek alınan defansif yeterlilikleri toplamı) bölü (birbirlerine duydukları güven) 'dir. orta sahadakiler, birbirlerinin hangi dakika hata yapacağını düşünerek oynayamazlar.
musa çağıran transferi şimdiden halledildi. benim şahsem ümitli olduğum bir futbolcu olsa da, ön libero değil; orta saha oyuncusu. gelecekte takımımızın değişmez box to box'ı olabilir. daha bu sezon başına kadar ümitli olduğum bir barış özbek vardı; pres yapmayı çok seven, enerjik bir futbolcu da olsa, zamanlama hataları yüzünden sürekli faul yapıyor, barış'a da sabretmekten sıkıldım. sezon sonuna kadar ön liberoyu işgal etmesi gerekse de, mustafa sarp olgunluk çağına yaklaşıyor. bu yaşlardaki futbolculardan pek devamlılık beklenmez; 28-29 yaşındayken ayhan akman'ı da çok beğeniyordum ben... hey gidi hey...
fakat sorun şu ki; yabancı kontenjanı dolu ve aradığımız adamdan da türkiye'de yok. sonunda şu "brezilyalı devşirme" olayına girersek, pek içime sinmeyecek. hayır; tüm yabancılar hayati konumda olsa, o zaman kabul edilebilir. ama ön libero böyle kan ağlarken, santraforda 2 tane üst düzey futbolcu lüks. şahsi fikrim: eğer manchester city, jo'nun bonservisi için servet isteyecekse, milan baros + para falan teklif edilebilir ya da baros, talibine satılarak elde edilen para, jo'nun bonservisi için kullanılabilir. jo'nun tek başına ve alternatifsiz kalması da kabul edilemeyeceğinden; arkasında yedek beklemekten gocunmayacak olan ve yüksek potansiyel sahibi genç
mustafa pektemek takıma dahil edilir. ayrıca
cem sultan da her ihtimale karşı mevcut. jo ve baros; birbirinin yedeği olmak için fazla iyi, hangisi kulübede otursa yazık.
leo franco'dan şöyle böyle memnun, hakan balta'yı beğenen, sabri sarıoğlu'nun doğru kullanılması halinde oynatılmasını destekleyen ve emre güngör'ün mutlaka lucas neill ile birlikte stopere ipotek koyması gerektiğini düşünen bir taraftar olarak; galatasaray'ın 1 numaralı transfer önceliğinin, taş gibi bir ön libero olduğunu düşünüyorum. yaza yaklaşılırken; bizi eskisi gibi kanser etmeden ve mümkünse avrupa tecrübesi bulunan, galatasaray'a bir 3-4 yıl kadar hizmet edebilecek bir ön libero ile anlaşılsın istiyorum.
(bkz:
in haldun we trust)