• 11226
    kanimca en buyuk problemi "turkish giant" olma egosu. bu ego oyle birsey ki kulube hamle yapma ve risk alma firsati tanimiyor. bir allahin kulu cikip, biz bu seneyi hatta onumuzdeki seneyi es geciyoruz, kimse kusura bakmasin, subeyi altyapisindan a takimina kadar bastan dizayn edecegiz, tesisleri ve calisanlari revize edecegiz diyemiyor. bunu dortmund yapiyor, besiktas yapiyor, manu yapiyor, atletico yapiyor ama galatasaray yapamiyor, barcelona yapamiyor, neden? cunku biz turkish giant onlar spanish giant...

    bu ulkede yasayan her 10 vatandastan 7-8 tanesinin hayati karabasanlarla dolu. ulkede yasanan olaylara isyan etmek istiyor ama sesi cikmiyor, kabindan cikmak istiyor ama hapsolmus yapamiyor, kendi icerisinde cirpiniyor sadece. son iki sezondur bu kulup taraftari da boyoe, yanlis gittigini gore gore elinden bisey gelmiyor, hergun ayni yanlislara farkli yollardan devam edilmesini izlemekten kahroluyor ama nafile cozum bulamiyor.

    bosuna demiyoruz "galatasaray turkiyedir"
  • 11227
    aziz yıldırımın bozuk saat misali 2 kez doğruyu gösterdiği sözlerden birine gebe olmuş takımdır. o bahsettiğim söz "bizi galatasarayın kötü gidişi şampiyon yaptı"*. mesela dünkü maçta da* goller bireysel hatalardan geldi. galatasaray kötü olduğu için yenildi yani, dortmund çok iyi olduğu için değil ki zaten dortmund da bu aylar itibariyle hiç de iyi bir görüntü çizmiyor. yani sözün özü galatasarayda hala bir şeyleri başarabilme potansiyeli var ama didier drogba'nın da dediği iddia edildiği gibi :) "kimse galatasaraydaki bu potansiyelin farkında değil". ya da bazıları farkında oldukları için böyle kötüye gitmesi konusunda çabalıyorlar, işlerine gelmiyor çünkü. bazıları da kulübü babalarının çiftliği zannediyor, egolarını galatasarayın önüne koymaya kalkıyor.

    allah sonumuzu hayır etsin...
  • 11228
    en yakın zamanda toparlanmasını arzuladığımız takımımızdır. bu kadar uzun analiz yapan arkadaşların emeğine sağlık yalnız takımdaki sorun için bu kadar analize gerek yok. takımın bu kötü durumunun sebebi oyuncuların çoğunun işlerine saygılarının olmamasıdır. aslında bu sorunun köküdür, söylenen bütün diğer sebepler de bu kök soruna çıkmaktadır. söyleyeceklerim bu kadar hakim bey.
  • 11229
    twitter'da erkeklerin ilgisini cekmek için futbol hakkında tweet atan pelinsulara ve kezolara bile kendini rezil etmiş takımım. sonra sözlük neden efkarli ulan olmasinmi ? buradaki çoğu adamın gulmesi için bir neden bu takım. ama manzaraya gel ulan mahalledeki veletler bile koca koca adamlarla dalga geçiyor sizin yuzunuzden. bir takim bu kadar mi kırılgan ozguvensiz olur. veya bu duruma isyan edecek tek bir lider cikamaraz ? onu geçtim siz bunu yapan adamları bile afaroz ediyorsunuz takimdan...
  • 11230
    bu aralar biz galatasaraylıları üzen takımımız.hep aynı heyecan ve aynı umutla bu gün galatasaray'ın maçı var diye beklerken sahada oynanan oyun ve neticelerden dolayı hayal kırıklığına uğruyoruz.düzeleceğini umut ediyorum ama düzelsin ya da düzelmesin bildiğim bir gerçek var; biz taraftarlara en çok bu zamanlarda iş düşüyor.inadına daha çok kenetlenmeliyiz ve daha yüksek sesle galatasaray demeliyiz.taraftar takıma sırtını dönerse maç bitmeden futbolcuda maç bitsin diye bekler o zamanda biz efsanelerimizi daha çok üzeriz.en çokta bizi sevenler üzülmesin diyen efsanemiz.
  • 11232
    hem geçtiğimiz sezon, hem de bu yılın en önemli sorunu hiç kuşkusuz kondisyon eksikliğidir. bir takım düşünün ki , karşısında oynadığı takım her kim olursa olsun, buna arsenal, b.dortmund maçlarını da ekliyorum, ilk 15 dk. oyunu sirkülase ediyor, kontrolü eline alıyor ve rakibine baskı kuruyor. fakat 15. dakikadan sonra yavaş yavaş yorulmaya başlayan takım tempo kaybediyor ve rakibe pozisyon veriyor. fatih terim dönemindeki en önemli gelişme, pozisyon bilgisinden çok kondisyon kazanımımızdı. yoksa galatasaray takımını hangi dizilişte oynatırsan oynat bu futbolcular rakibi alt edebilecek beceriye sahipler. prandelli belliki sezon öncesi takımı kondisyon anlamında iyi hazırlayamadı ve öyle de devam ediyor.
  • 11233
    yeni sezonda muslera ve sneijder'i satmak zorunda olacak takım. takımda para edecek futbolcu bunlar. kurumsal ünal aysal batırmakla kalmadı üstüne tüy de dikti. bakalım buradan nasıl çıkacak bu takım? 2 sene avrupa'dan men yeme tehlikesi göz ardı edilmeyecek kadar büyük.

    biz de hala 4-4-2 diyelim, çift forvet diyelim, selçuk yerine şu oynasın diye oyalanalım.

    (bkz: işte bunlar hep kurumsallaşma)
    (bkz: hep ünal aysal)
  • 11234
    sürekli bir kadro tartışması, oyuncuların dizilişi, oynayanlar oynamayanlar... her noktası tartışma konusu olabilecek takım.

    tek forvet oynasa; ileride çoğalamıyoruz, destek gelmiyor, kim gol atacak?

    çift forvet oynasa; yine mi kanatsız sistem...

    4-4-2 oynayacak olsa; hadi sağda hamit tamam, solda? ondan sonra gelsin sneijder solda oynar mı eleştirileri..

    olcan? bilmiyorum siz şu ana kadar ne gördünüz ama ben 4-4-2'nin kanadı olabilecek bir olcan görmedim hiç. 4-4-2 kanadı savunma yapmayı, kademeye girmeyi bilecek futbolcu olur. olcan'ın ben daha adam kovaladığını görmedim. ayrıca 90 dakika oynadığı maçlara bakın, 60. dakikadan sonra dili dışarıda geziyor.

    bruma? olcan için söylediklerimin pek çoğu geçerli olmakla beraber bruma'nın karar vermede ciddi şekilde sorunu var. bruma'nın, işin doğrusu, şu anki takım yapısında veya düzeninde yeri yok. bizim bruma'ya serbestlik tanımamız lazım. dar alanda onu hapsederek bruma'dan zerre verim alamayız. sistem değişmediği sürece de bruma dışarıda kalmaya mahkum.

    ortasahada selçuk oynasa dünyanın en büyük sorunu.

    dzemaili oynasa onun da selçuk'tan pek bir artısı olduğunu söyleyemeyiz. selçuk'un şu anki durumuna göre cemo'nun tek artısı daha fazla dikine oynayıp ileri çıkması ama işin savunma boyutu söz konusu olduğu zaman cemo'yu kadrajda ara ki bulasın.

    defansa hiç değinmiyorum bile.

    iki kanadı bruma ve olcan'dan isteyenler içinse diyecek bir şeyim yok pek. kendi evinde zayıf takıma karşı olabilir ama dişli takıma karşı 0 (sıfır) savunmayla oynayan bu kanatlar baştan intihar olur.

    son dortmund maçında 4-4-1-1 denemesi oldu ve solda dzemaili oynadı. takımın daha derli toplu olduğunu gördük aslında ama yine de dzemaili'den sol kanat olmaz.

    kadro daha baştan bozuk. sistem, diziliş falan niye konuşuyoruz ki?

    not: bu yazı prandelli savunması değildir. hatta bir an önce gitmesi gerektiğini düşünenlerdenim. ama şu kadro yapısını hangi teknik adama verseniz kısa vadede başarılı olmaz, olamaz.
  • 11238
    9. haftayı en kötü lider ile aynı puanda kapatmayı garantilemiş takım.

    ama genel olarak baktığımızda ilk yarının kolay olan 9 haftasını bitirdik. bundan sonra içerde oynayacağımız takımlar;

    trabzon, akhisar, mersin, rize

    dışarda oynacağımız takımlar;

    antep, konya, gençler ve beşiktaş.

    -ligin son 5 takımıyla yapacağımız maç kalmadı.
    -bizim dışımızda ligde ilk 6da olan 5 takımın 4üyle daha maç yapmadık.
    -ne kadar 12. olsa da son yıllarda bizi zorlayan ve kadro kalitesi olarak ilk 6-7de olabilecek olan trabzon'la maçımızda var.
    - kalan 8 maçımızın 6 tanesi ligin kalburüstü takımlar bizim için asıl lig henüz yeni başlıyor. bu futbolla devam edersek kalan haftalarda 10 puan toplayamayız. ve ilk yarıyı tahminen 7. tamamlarız. lig sonu için tahminim de 5. olacağımız yönünde.
  • 11239
    iyiden iyiye çiftliğe dönmüş, zavallı hale gelen takım. işin kötü tarafı herkesin bu alçakça tabloyu sindirmiş olması, normal kabul etmesi.

    prandelli'den başlayayım. gördüğüm en berbat teknik direktörlerden. iyi niyetli midir bilmiyorum, gerçi beni niyeti ilgilendirmiyor. tek kelimeyle facia ve müthiş zarar veriyor takıma. bir defa adamda radikal kararlar alabilecek yürek yok. korkak, sinmiş, ezilmiş bir halde. geldi geleli ne bir taktik oturtabildi, ne futbolculardan verim almayı başarabildi. yanlış hamleleriyle şampiyonlar ligi maceramızın erkenden bitmesine neden oldu, uefa kupası da tehlikede. chedjou'nun anderlecht maçındaki olağanüstü çabası olmasa resmen sıfır çekme tehlikesiyle karşı karşıyaydık üstelik. ligde rahatça bir maç kazanmışlığımız yok, her maç ayrı işkence, tatsız tuzsuz berbat bir futbol. bir adım ilerlemişliğimiz yok. bruma diye bi yetenek vardı, harcadı adam. neden harcadığını da bilmiyoruz. hesap soran yok ki öğrenelim. rezillik örümcek ağı gibi sarmış kulübü. sneijder'e taktı şimdi de, "hop" diyen yok. olamaz da zaten böyle iğrenç bi ortamda.

    balık baştan kokunca futbolcuların da iyice salması beni şaşırtmıyor tabi. profesyonel olduğunu sözleşme zamanı hatırlayan çoğu karaktersiz türk futbolcusu hemen salıyor işi. buyrun selçuk denen adamın haline bakın. şerefsizim ki veli kavlak kadar katkı yapamıyor adam. dünya umurunda değil. nasıl olsa basiretsiz bir teknik direktör, çiftlik gibi bir kulüp ve "ama selçuk çok iyi gaassaraylı tamam mııaaaa"cı enayi taraftar var. her maç 11'de başlayıp alıyor maç başı parasını koyuyor cebine. rakibini de kovalamaz, mücadele de etmez, sorumluluk da almaz. arada galatasaray efsanesi yardımcı antrenöre gider de yapar. adam çünkü çözmüş florya'yı kardeşim. "lan artist sen kimsin de tugay kerimoğlu'na gider yapıyosun?" diyecek birileri yok. taraftar zaten bitmiş. eh madeni bulmuş, sömürüyor da sömürüyor kulübü. galatasaray maçlarını orta sahadan izleme fırsatı bulan bu adama yıllık 3,5 milyon euro ödüyoruz. avrupa'da gururumuz olan kadın basketbol takımımızın toplam bütçesi. yenilmez armada erkek basketbol takımımızın yıllık bütçesinin yarısı...

    gelelim burak yılmaz'a. galatasaray'a geldiğinden bu yana kendini geliştirdiği tek bir nokta söyleyin, sözlükten siktir olup gidicem. bırakın kendini gleiştirmeyi, her sezon daha da geri gidiyor. ilk sene bitiriciliğiyle ön plana çıkarken şimdi kale boş olmadığı sürece hedefi tutturamıyor adam. gerçi boş kaleye atamadıklarını da gördük ya neyse. üstelik bu yetmezmiş gibi top kontrolü sıfır. elle-kolla yaptığı faulleri izlemekten ben bıktım o aynı tarz faullerden usanmadı. pres özelliği zaten yok. ne güzel lan di mi? 3,5 milyon euro da burak'a gidiyor kulübün parası. enayi olunca sömüren de çok oluyor tabi, adam "yok abi yıllık 2'den fazla almam ben" demeyecek elbet. ünal aysal'ın kulakları çınlasın.

    kadroya bakıyorsun, her maç selçuk da burak da ilk 11'de. neden? e florya bitmiş kardeşim. herhangi bi ilke kalmamış ki. dingonun ahırına dönmüş, rezil rüsva halde. ahlaksızlığa, alçaklığa, haysiyetsizliğe kurban edilmiş florya. takımı toparlayacak irade yok. 12 senedir galatasaray'dan milyonlarca lira kazanıp iki-üç maç haricinde vasatı aştığı görülmeyen sabri efendi yine o allahın belası "ama o iyi gassaraylı yeaaa"cı zihniyet yüzünden yönetici aracılığıyla tekrar takıma girmiş. torpile bak hele. şu rezilliğe, şu iğrenç hale bak. galatasaraylı olmayın ulan. lanet olsun sizin galatasaraylılığınıza. elmander olun, melo olun, sneijder olun yeter.

    ha sneijder demişken, takımda adam akıllı karakter koyan üç beş adamdan biriydi, ona kesildi fatura. zaten yakında gider. adam ahırda oynamaya mı geldi kardeşim, ne işi var florya'da? yazık lan. yeminle şu adamın akıttığı tere yazık.

    ha bu yazıyı niye yazdım, bugün itibariyle karabükspor denen vasat takımı 2-1 yendik diye deliler gibi sevinen ahmakları görünce yazdım. sneijder'i kesip 4-4-2 oynama hayali kuranları görünce yazdım. vay amk, sneijder'i kesiyo adam, şu işe bak. neden kesiyo, çünkü sneijder çıkmış, bala göte bi gol atmışız kazanmışız. gözü başka bişey görmüyo ki, yarın kaybedersek hebele hübele diye sayıklar. ama şu an o mutlu çünkü galibiyete tapıyor adam. gerçi sneijder'i mahmut tekdemir midir ne boktur ona değişeni de görmüştük, beterin beteri de var.

    galatasaray can çekişiyor, herkes izlemekle yetiniyor. allah ıslah etsin.
  • 11240
    bu sene ligde bir yerlere gidiyor. kör, topal ilerliyor bir şekilde. deplasmanda kazanıyoruz falan. ama hiç ümit vermiyor. 2011-2012 sezonunun başlarında da kötü futbol oynuyorduk. o zamanlar da homurdanmalar vardı ama takım istekliydi, arada oynuyordu. ama bu sene ümit vermiyor. ama benim için tek bir ışık var takımda insanlara komik gelebilir ama takım kaç defa 4 yedi ona rağmen dağılmadı. belki bu güzel bir hareket, prandelli'yi günahım kadar sevmesem de belki 2 3 sene sonra "hatırlarmısınız bir ara başakşehir bize 4 atmıştı iyiki sabretmişiz" diyecekmişiz gibi bir his var. belki galatasaray'a karşı beslediğim fazla ümitten dolayı. zira 6 0 yenildiğimiz fener maçında maç 3-0 ken oynayın çeviririz diyen bir adamım, 4 0 olduğunda 1 gol beraberlik getirir demiş bir adamım söz konusu galatasaray olunca maçın skoru ne olursa olsun içimde biraz ümit oluyor, bu da bana galatasaray'ın kattığı bir şey. umarım bu entry'de haklı çıkarım, umarım şu anda taraftarın %90'ı haksız çıkar ve bu adama sabrettiğimiz için yüzümüz güler. hiç ummuyorum ama insanın elinden bazen ümit etmekten başka bir şey gelmiyor.

    lanet olsun ki bu ümidi galatasaray'dan başkası vermedi. canları sağolsun.
  • 11242
    gece gelen ani sıkılma atakları ile birlikte nadir uğradığım/yazdığım sözlüğe girip bir şeyler karalamak istedim. tamamen teknik adamcılık oynayacağımdan sıkılabilecek arkadaşlar şimdiden başka başlıklara göz atsın derim.

    adım adım bölgeler hakkında kısa kısa görüşlerimi bildireyim;

    kale: malum, nando bey canımız ciğerimiz lakin şimdiye kadar maşallah dediklerimiz gibi kendisinde de can sıkıcı durumlar mevcut. melo gibi muslera da bu sezon takım içi sıkıntılar dolayısıyla biraz salmış gözüküyor. e haksız da sayılmazlar tabi. "ben gidiyorum" diyene dek kale ona emanet ancak rotasyona girmesi taraftarıyım. sinan bolat'ı sadece kupada oynatmak için almış olamayız ki kötü bir kaleci olduğunu da düşünmüyorum. hem nando kendini toparlama fırsatı bulacak hem sinan'ı da kazanmaya çalışacağız.

    stoperler: burada kilit isim tabii ki chedjou. takımda hatrı sayılır alternatif stoperler olsa direkt ön libero/defansif ortasaha olarak oynamasını isteyeceğim neredeyse. ortasahadan devşirme stoperler kervanındanmış gibi geliyor sürekli bana. ayağı düzgün top dağıtabiliyor ileri çıkarken, öyle ki; selçuk'un -konu nasıl selçuk'a geldi bilmiyorum, ah selçuk- 2 senedir atamadığı net ara pasları bile atar oldu zaman zaman. yapacağınız işi sikeyim diyip gol atması-çizgiye inip asist yapması onu bu sezon iyice ön plana çıkardı. demem o ki; melo ile tandemin bir parçası olmasını isterdim şu kadro yapısında.

    şimdi bir diğer önemli konu; semih, koray/emre can üçlüsü. semih bizim evladımız muhabbetine hiç girmiyorum, koreografiye kareografi dediği günden beri benim için kareografi olmuştur öyle söyleyeyim. ancak o da zaman zaman düşüşler yaşıyor. hepimiz insanız tabii ki, inişlerimiz çıkışlarımız her zaman oluyor, ben kıçı kırık işimde maili geciktirdim diye 2 gün stresini yaşıyorum adama keşke kör olsaydın deniyor, ayağını sikeyim deniyor ki 3-5 kişi de değil. show dünyası abi bu, her hafta dizisini bekleyen ev hanımları gibi biz de maçımızı bekliyoruz, olabilecekleri tartışıyoruz bütün hafta.
    semih için şunu söyleyebilirim, yaşına göre ağır şeylerin altında, eğer üstesinden gelebilirse bu takımın gerçek bir kaptanı-simgesi olur. he yok zor derse kariyeri için avrupa'ya odaklansın. şimdi "semih gitsin diyor" kafasına girmeden bi söylediklerimi düşün, fm oynamıyoruz burada.
    sevdiğin kızdan kolayca ayrılır gibi neden sakince gitsin diyorum hemen onu kendimce açıklayayım; emre can. bu çocuk ne kadar yeteneklidir, ne potansiyeldedir kesin bir yargıya varacak kadar izlemedim o yüzden izlediğim ve dinlediğim kadarıyla yorumluyorum. bu çocukta her şeyden önce mental özellik gözüme batıyor. büyük oyuncu olabilecek karaktere sahip bu çocuk. çok yerde konuşmalarını yorumlarını dinledim, direkt kafamda ışık çaktı. oynadığı top da fena durmuyor. umarım yanıltmaz beni.
    koray ise biraz umutsuzluğa sürükledi beni ama yazı çok uzuyor o yüzden hayırlısı bakalım diyorum sadece.

    bekler: sabri bu takımda her zaman iyi bir alternatif olduğunu gösterse yeterdi, 2 haftadır ağzımıza sıçıyor profesyonelliği ve mücadelesiyle. hayatın bize neler getireceğini bilemeyiz, bu adam çok garip ters köşe yapıyor. "abilik" mevzularında rolü nedir bilemiyorum ama yaşanan süreç kendisini olumlu yönde sarsmıştır diye umut ediyorum. edu ile volkan'ın arasına o topu atıp nonda'nın şampiyonluk getiren golünde de var bu adam, efsane bordeaux maçında da. güzel anılarda hep var. ne diyelim, yürüyedur.
    tarık'tan ve veysel'den bi bok olmaz. tarık oyun görüşü ve fizik olarak yerlerde, veysel yetenek olarak. ancak yedek olabilir.
    eboue ise zaten toprağı bol olsun, ilk sezon için teşekkürler. (ben bunu yazarken yerde kalmış olabilir, kafasını tutuyor da olabilir)
    ve gelelim telles'e. bu çocuk oraya banko yazılmalı. iyi oynuyor demiyorum ama sen pişmiş bir adam almadın o bölgeye. oy-na-ta-cak-sın. tıpkı bruma'yı oynatman gerektiği gibi.

    orta saha: ışığı gören geliyor buraya. furkan-umut g-yekta-emre-kara-cemal-melo...
    kısa kısa; melo işin orospuluğuna kayıyor son zamanlarda. varla yok arası. ama takım yükseldikçe o da ciddiyeti arttıracak diye umut ediyorum.
    selçuk; hep arkasındaydım, şimdi gitmeli diyorum. kim gelecek erman mı demeyin, bu durum iki taraf için de ızdırap. ayrılması gerekip cesaret gösteremeyen sevgililer gibiyiz. ayrılmasın diyorsanız da el birliğiyle menejerini dövüp sevgilisini yanına getirmeliyiz. hadi bakalım.
    cemal; bu adamı çok seviyorum. zamanla gerçek oyununu daha iyi göreceğiz. zamanım bol kendisi için.
    furkan-umut-emre-yekta; yekta iyi bir alternatif ancak saçma sapan işler yapıp can sıkıyor bazen. umut burada tutturamadı, gitmeli. furkan, yetenekli lakin gösteremiyor ve ya şans bulamıyor diyelim. emre çolaq ise son dönemde iyice takımın ağır toplarındanmış triplerinde. onun için iyi, kendini daha rahat gösterebileceğini düşünüyor. onu burada tutan yeteneği ama işte o kafayla ne kadar fayda eder bilmiyorum. daha fazla oynamasından yanayım.

    kanat: takımın kanayan yarası. olcan-bruma kağıt üstünde muazzam lakin pratikte olmuyor. en iyi verim alabileceğimiz sistemi bilmiyorum, bilsem antrenörlüğe başlarım ama ne yazık ki bilmiyorum. sorsan sadece "tamam git ileride istediğini yap ama dönen topta beke yardıma gel" diyebilirim.

    sneijder'i hiç bir mevkiiye sokmadım. yazı da yazmayacağım, çarpılırım. sadece o bi gidip bi gelen kol dövmesi kafamı kurcalıyor.

    forvet: burak ah burak. kariyerinin sonuna erken varıyor, o da farkında bunun. çok büyük psikolojik baskı altında. boş kaleye de olsa gölümü atayım haftayı rahat geçireyim kafasında. çabalıyorsun ama olmuyor be. sezon sonu alnından öpülüp gönderilmeli.
    umut 1 sezon daha bizimle olmayı hakediyor. bu sezon ise transfer olmayacaksa as forvettir benim için.
    sinan gümüş ise muazzam ışık veriyor a2 liginde, heyecanla bekliyorum şans bulmasını.
    şimdi forvet için dilendiğim muhammet demir arzum var ki, transfer döneminde adı bile anılmıyor. bu adam alınmalı be, ben mi çok yanlış görüyorum bilmiyorum.
    muhammet demir-adem büyük şu an için potansiyel türk forvet adayları.

    kısa kısa dedim ama anasını ağlatmışım, kusura bakmayın.

    özetleyelim; bu takım rahat şampiyon olur, prandelli kafasını bi rahatlatıp sağlıklı düşünsün yeter ki. avrupa ligine de kalabilirsek oradan yürüsün gidebildiği kadar. atletico stili. önümüzdeki sezon ise kabuk değiştirme vaktidir. umuyorum ki fenerbahçe'nin cezasının bitimiyle tüpçümüz ve paratorumuz bir araya gelerek yabancı sınırına el atar. yoksa ne bu takım ne bu lig canlanır.

    sevgiler.
  • 11244
    ligde 2014-2015 sezonu 9. hafta itibariyle 2 malubiyet (balikesirspor deplasmani ve basaksehir deplasmani) ve 1 beraberlik (iceride eskisehirspor) alarak hesap dışı sadece balikesirspor'a puan kaybeden takim.

    beşiktaş da, fenerbahçe de basaksehir'e karsi pekala puan kaybedebilirler.

    ligin hafta itibariyle en iyi futbol oynayan takimi bursaspor'u deplasmanda, fenerbahce'yi de arena'da yenmesi çok büyük avantaj.

    burak yilmaz'dan ne kadar kisa surede kurutulursa, o kadar rahat şampiyon olur.
  • 11246
    takımımızın en çok üreten, hatta belki de tek üreten futbolcusu wesley sneijder ile ilgili her hafta ''mutsuz'' dedikoduları çıkıyor. anaakım medyadaki aşşağılık kuklalar her programda ''sneijder takımı bölüyormuş.'' , ''sneijder evde alem yapıyomuş'' , ''sneijder kaçıyormuş'' şeklinde haberler yapıyor. ama buna rağmen futbolun patronu olan albayrak sneijder'i yanına alıp bir basın toplantısıyla ''sneijder mutlu, hiç bir yere gitmiyor. takımla da bir problemi yok. kendisiyle sözleşme yenileyeceğiz. herkes sakin olsun'' diyemiyor. bunların hiçbirini düşünmüyor olabilir albayrak. hedefi devre arasında sneijder'i satıp kaynak yaratmak olabilir. ama bu spekülasyonlar sneijder'i mutlaka rahatsız ediyordur, yahu kardeşim bu adam senin takımının beyni sen bu adamı medyadan korumakla yükümlüsün. daha kaç futbolcu kurban vereceksin medyaya? yetiştirdiğin en yetenekli topçulardan birini medya yüzünden kaybettin, arkasında duramadığın zamanlar oldu adam da kaçtı gitti la liga şampiyonu oldu. sneijder'i devre arasında satacaksan bile sen sneijder'den devre arasına kadar maksimum verimi almak zorundasın. 4-4-2 değil 1-1-8 bile oynasan sneijder'den yararlanmak zorundasın. demem o ki sneijder konusunda yanlış politika izliyor camia, sonumuz hayrolsun.
  • 11247
    bazen, cidden eleştirinin ölçüsünü fazla mı kaçırıyoruz diye düşünüyorum. takım ligde fırtına diye tabir edilen fenerbahçe'yi yendi ve puan olarak aynı puanda. son 10 yılın en iyi lig başlangıçlarından birini yaptı. başkanı kulübü bırakıp kaçtı, pardon görevi başkasına devretti. mali zorluklar yaşanıyor. şuan için kötü diyebileceğimiz tek konu şampiyonlar ligi. orada çuvalladık. 2 sene iyi işler yaptık. bu sene de çuvallama hakkımızı kullanalım. oynadığımız futbolu beğenmiyorum. teknikdirektörden de memnun değilim. ama takım bu kötü halde böyle ise, toparlanırsak rakipler bizden korksun.
  • 11249
    devre arasinda fazlaliklarini atip 1-2 nokta transferle 2 sene sonra bir nebze takima benzeyecek takim.

    hala gokhan zan, engin baytar, emmanuel eboue, yigit gokoglan, endogan adili, aydin yilmaz, furkan ozcal, umut gundogan gibi takima hicbir katkisi olmayan ancak florya'ya gitgel yapan adamlar mevcut. bunlar gidecek. goran pandev ya yararli olacak ya da gidecek. sinan gumus kiralanacak. bruma ya yararli olacak ya da kiralanacak.

    bunlar olunca stoperi, beki, semasi, taktigi, asi yedegi belli bir galatasaray cikacak ortaya. ondan sonra da bir iki ufak takviyeyle sampiyonluga oynayacak bu kadro.

    bu kadro siskinliginde, asin yedegin kim oldugu bilinmeyen, sabit bir dizilisi olmayan bir kadroda teknik direktore yarim sezon bile veremiyorsaniz hic bir sekilde basarili olamazsiniz. prandelli teshisi koyuyor. istikrar gerekli.

    her sey daha iyi olacak.
App Store'dan indirin Google Play'den alın