hem biraz
21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı'ndan bahsedelim, hem de sezonun kalanı üzerinde konuşalım.
maça bakarsak işin aslı 3-0'a kadar galatasaray'ın dominasyonu vardı. oyun olarak fenerbahçe'yi istediğimiz yere sürükledik. bu bölümde tehlikeyle sonlanan bir kaç geçiş yesek de bu riski almadığında bu oyun da oynanmıyor.
3-0'dan sonra skor 4'e veya 5 'e gidecekti. çünkü fenerbahçe dağılmıştı. fakat hakem dünyanın hiç bir yerinde verilmeyecek bir eyyam penaltısıyla fenerbahçe'ye direnç ve enerji verdi. takım en azından rezil olmadan maçı bitirebiliriz dedi. fakat şu bir gerçek ki avrupa'da bu kıyağı onlara kimse yapmayacak. üzerine de maç boyu kazandıkları duran topları kazanamayacaklar. fakat super lig'de anadolu takımlarına karşı bu yöntem çalışır.
maç içinde galatasaray adına çok olumlu bulduğum bir şey var. baskıdan kolay çıktık. eskiden baskıdan çıkmakta zorlanıyorduk. fenerbahçe'nin tadic, dzeko ve maximin'li bitik ön hattından mı kaynaklandı yoksa oyun organizasyonumuzun gelişmesinden mi kaynaklandı tam emin olamadım. ancak baskı yiyeceğimiz anlarda artık osimhen gibi bir yüksek top canavarına sahip olmamız da rakibi temkinli baskı yapmaya itiyor ki bu da bizim pas organizasyonumuzu rahatlatıyor. tam randıman yapılmayan baskıyı kırmak çok daha kolay. tam randıman yapılacak baskılarda da osimhen'in aşırtacağı topları alacak barış gibi hazır olduğunda sallai gibi fuleli oyuncularımız var. dünyada hem havadan osimhen'e üstünlük sağlayabilecek hem de onun atletizm seviyesinde sahanın her yerinde takipçisi olabilecek stoper sayısı çok az. zaten bir tanesi bizde oynuyor davinson sanches. süper lig'de ise rakiplerimiz böyle bir oyuncuya sahip değil. bu da baskı karşısında silahlarımızı çoğaltıyor. maç boyu bu olumlu etkiyi epey sık hissettik.
maçın 80. dakikasından sonra belki biraz da icardi'nin dönüşüne hazırlık, skoru aldığımız nispeten ciddi bir rakip karşısında 3'lü denemesi yaptık. bu deneme maalesef istediğimiz sonucu vermedi. tabi kopmuş maçta verilen pozisyonları ne derece ölçü kabul edebiliriz bilmiyorum fakat 80'den sonra fenerbahçe maç boyu yakalayamadığı pozisyonları yakaladı. bu da rakip takım teknik heyeti ve yönetimini kandırmış görünüyor. en azından maçın bu kısmını kitlelerini manipüle etmek amacıyla kullanacaklar.
galatasaray'ın gollerinin basit olduğu konusunda bir algı var. çok saçma. 3. golde fenerbahçe defansı tamamen yerleşik haldeyken gabriel sara müthiş bir kişisel kalite göstererek tüm defansın içinden geçti. ayrıca bunu yaparken rakip ceza sahasında 6 numaramız torreira ile paslaşması bizim adımıza son derece pozitif bir göstergeydi. 2. golde yine yunus'un slalomu ile başlayan atakta jacobs'un hücum bölgesinde hazır bekliyor olması, yunus'tan topu alıp tekrar yunus'a vermesi, yunus'un geçen sene hiç göremediğimiz isabetli bir orta ile osimhen'i bulması ve sonrasında mertens'in muazzam koşusuyla osimhen'in yüksek yaratıcılık gerektiren pası... ilk golde de zaten 2-3 dakikalık bir gol baskısı yapmıştık. atacağımız belli oluyordu. her atağımız tehlike yaratıyordu. taçta stoperimiz abdülkerim rakip kale çizgisine en yakın yerde topu alarak skoru elde etmek için nasıl uğraştığımızı gösterdi. öte yandan o topun ceza sahası içerisinde uzaklaştırılamayıp torreira'da kalması da fizik kalitemizi gösterdi. zira ne osimhen, ne yunus ne de jakobs rakibe topu rahat rahat uzaklaştırması için imkan tanımadı. rakip ceza sahasında 3 yerde sıcak temas yaşandı ve 3'ünde de topun uzaklaştırılmasına izin vermedik. ardından da torreira'nın önüne düşen topta şut ve gol geldi.
attığımız her bir golde ya organizasyon ya bireysel beceri ya da öncesinde yapılmış bir çalışma veya bunların toplamı vardı.
2 isme parantez açmak istiyorum. yunus maçın bana göre en iyisiydi. müthiş bir hücum çeşitliliği sağlıyor galatasaray'a. ayrıca tekniği, pas kabiliyeti ve kıvraklığıyla da istasyon oluyor. şu an galatasaray'ın hücum planlarında adına olan ön yargının aksine önemli bir yer edinmiş konumda. keşke maçın sonlarına doğru çıkarttığı sürpriz şutta golü bulabilseydi. iyi oyununun ödülünü almış olurdu.
bir diğer isim de özellikle formda olduğu dönemde belirtmek istiyorum ki mertens. mertens değerli bir oyuncu. doğru kullanıldığında da çok fayda sağlayacak. fakat galatasaray'ın aynı zamanda ana planı içerisinde kullanıldığında yumuşak karnı. belki okan buruk 3-5-2'ye de daha uyumlu 4-3-3 sistemine dönmeli. bu sistem içerisinde ise şu anda kerem ve berkan orta sahadaki formanın diğer adayları. fakat oraya driplingci ve atlet bir oyuncu transferi ne yazık ki eksik kaldı. zaten buna sahip olsak çok daha az pozisyon verip bence çok daha üretken bir takım oluruz.
doue'yi alabilseydik cuk oturacaktı. sağ tarafta böyle bir oyuncuya ihtiyaç var. fakat jelert konusunda yorum yapmakta acele etmiyorum. o da çok hızlı bir isim. galatasaray gibi önde oynayan bir takımda jakobs, davinson ve jelert gibi hızlı bir 3'lü büyük avantaj. jelert hiç bir zaman o bölgede bir terminatör olmayacak. fakat nagatomo gibi güçlenip yere sağlam basmayı öğrenebilir. ayrıca 3-5-2 sisteminde çok daha performanslı oynayabilir. henüz 21 yaşında. sabretmek lazım.
icardi'nin dönüşü konusunda ise şimdilik pek pozitif bir tablo yok aklımda. efektif bir 3-5-2 için en az 2 isimden vazgeçmemiz gerekiyor. bunlardan bir tanesi yunus. bir tanesi de mertens. bu iki isimden aynı anda vazgeçtiğimizde ciddi bir üretkenlik sıkıntısı yaşayabiliriz. icardi'nin mertens yerine forma giyeceğini düşünürsek yunus yerine de orta sahayı tutabilmek adına ya berkan ya da kerem oynar diye düşünüyorum. yine de 3-5-2 gibi bir sistemde forvetlerden bir tanesinin gezgin olması gerekiyor. 3-5-2 oynayacaksak icardi - barış, osimhen - barış, bats - barış ikilileri icardi - osimhen ikilisinden çok daha ideal. fakat galatasaray öyle bir takım ki ne icardi'yi ne osimhen'i yedek bırakabiliriz. bana göre sezonun en önemli sınavı okan buruk adına bu. eğer icardi'nin organizatörlüğünden daha fazla faydalanıp harry kane gibi kullabilirse, osimhen'i de daha hareketli oynamaya ikna edebilirse baya baya büyük hoca dokunuşu yapmış olacak.
sezon başında aldığımız şampiyonlar ligi ön eleme ve süper kupa hezimetlerinden sonra takım ortaya bir şeyler koymaya başladı. hala hazır olmasak da jakobs, osimhen, sallai eklemeleri davinson'un dönüşü ve sara'nın yavaş yavaş sazı eline almasıyla atletizm seviyemiz ve oyun organizasyonumuz çok yükseldi. bu noktada yunus da önemli bir ekleme gibi görünüyor. bu kadro geldiği atletizm seviyesiyle bir şeyler vaad ediyor. bu atletizm seviyesi türkiye için oldukça iyi. avrupa içinse ortalama diyebiliriz. zira dediğim gibi orta sahamız hala yumuşak. eksiklerimiz var. saydıklarım dışında kadromuz da pek alternatifli değil. fakat artılarımız da var. devre arasında bir orta saha transferi bu takıma çok şey katar. superlig'de de devre arasına kadar en azından yarıştan kopmayacağımız kesinleşti gibi.
fenerbahçe eskazara bir kere daha puan kaybederse yarıştan kopar. küçük şikeci beşiktaş ile başbaşa kalırız.