eldeki oyuncular ile yolların ayrılmasını sorun etmediğim, ama ayrılış şeklinin, ayrılırken kazanılan veya kaybedilin para miktarının ve gidenlerin yerinin doldurulmasini veya doldurulamayisini sorun ettiğim takımım. yönetimler ve teknik ekipler her zaman problem barındırır. neticede problem çözme mercileri kendileridir. işleri de budur zaten.
euro/tl kıyaslamasına girmeye gerek yok. biz nasıl para kazanırıza odaklanmaliyiz. doviz kazanmak istiyorsak ya her yıl avrupa kupalarına katilmaliyiz ya da her yıl avrupa' ya oyuncu satmaliyiz. her yıl avrupa kupalari' na katılımın garantisi yok ne yazıkki. ama her sene avrupa' ya oyuncu satabiliriz. az çok ticaret ile uğraşanlar bilir, malı satarken değil alırken kazanırsın. futbol ile ilgilenen herkes de biliyor ki başarının sürekliliğini sağlamak istiyorsanız kişilerden bağımsız olarak işleyen akılcı, bilimsel vesureklilik arz eden bir futbol modelini, sistemini oturtmalisiniz. bu iki fikri harmanlayıp ise koyulmaliyiz. bunun içinde yönetim, teknik ekip, oyuncu kim giderse gitsin yerine gelecek isim, isimler ya transfer ile ya da alt yapıdan kazandırılmak üzere hazır tutulmalı. örneğin
bafetimbi gomis başlığında da dile getiriliyor gitmesi hataydı-dogruydu, gelmesi hataydı-doğruydu vs. bence sorun ne gitmesi ne gelmesinde. problem bizim, onun yerini daha uygun maliyetle ve en az kendisi kadar katkı verebilecek yatirimlik bir oyuncu ile dolduramayisimizda. aynı sorunu
fernando reges içinde yaşadık.
elbette oyuncular gidecek. kimi zaman bonservis geliri elde edip, gelen para ile daha ucuz maasli, daha potansiyeli oyuncu ve oyuncular almak için, kimi zaman yüksek maaştan kurtulmak için, kimi zaman da yabancı oyuncu sınırlaması garabetine uyum sağlamak için.
arada aldığın oyuncu beklentileri karşılamayabilir. ama bu sistemin yanlış olduğunu veya senin yanlış yolda ilerlediğini göstermez. aksine doğru metot budur. dünyada %100 transfer isabeti ile giden hiç bir kulüp yok zaten. yeteri biz doğru sirkülasyonu saglayabilelim.