• 226
    tartışmasız türk futbolunun en önemli rekabeti. özellikle son 20 yıldır türk futbolunun lokomotifi. burada problem fenerbahçe'yi yöneten zihniyetin rakibini geçme değil de rakibini aşağı çekme üzerine kurulmuş olması ne yazık ki ama kulüp genel kongreleri ve kulüp tüzükleri bu halde oldukça kısa orta vadede değişiklik beklemek iyimserlik olur.

    ben bu rekabeti belirgin şeklide real madrid-barcelona rekabetine benzetiyorum. teşbihte hata olmazmış, real burada zengin, şımarık, kayrılan takımı; barcelona altyapısından çıkardığı oyuncularla başarılı olan, daha mütavazi takımı simgeliyor. kabul ediyorum ki endüstriyel futbol bu iki büyük kulübü birbirine benzetti umarım bizi de fenerbahçe'ye benzetmez.
  • 229
    https://twitter.com/...801043214339/photo/1

    artık boku çıkmış rekabettir.

    bildiğin mahalle karıları gibi olduk artık. camdan cama hakaret ediyoruz birbirimize. lan hadi fenerbahçe'yi anlarım. bu adamlar yönetim olarak 15 senedir aynı zihniyetle yönetiliyor, ılımlı seslerin hepsi kulüp içerisinde bertaraf ediliyor da bize ne oluyor amk ? biz hani aristokrasi takımıydık lan ? 34 maçlık bir sezon, son 12-13 maça gelmişiz artık. hakem hatalarına vurgu yapmak istememiz çok normal ama böyle olmamalıydı. satranç gibi düşünmeliyiz koca sezonu arkadaş. hamle hamle analiz etmeliyiz. koskoca kulübü yöneten insanlar karşı tarafın yapacağı hamleyi de düşünmek zorundalar yoksa sokaktaki adamdan ne farkları kalır ? bir yandan sedat doğan twitter'dan konuşuyor, şükrü ergün televizyondan konuşuyor, bu metinleri kim hazırlıyorsa o resmi siteden konuşuyor.. ohooo olmaz böyle.

    geçtiğimiz ünal aysal yönetiminde bu gibi işleri adnan öztürk yapıyordu evet ama kendisi konuşmak amaçlı televizyonlara hiç çıkmadı yanlış hatırlamıyorsam. zaten katıldığı organizasyonlarda yöneltilen soruları cevaplıyordu... bu işin buraya geleceği zaten belli değil miydi ? sokayım türk kamuoyuna, zerre umurumda değil ancak uluslararası platform'da belirli bir prestiji olan ve bunu daha da geliştirmek isteyen bir kulüp sezon içerisinde yönetim, oyuncu kadrosu, teknik kadro, taraftar unsurlarıyla topyekün rakip kulübüyle didişir mi yahu ?

    kaldı ki rakibinin de sana bu atışmalarda pozitif bir katkısı yok, bırak bu atışmaları rakibinin hiçbir alanda sana pozitiif katkısı yok. adamlar zaten bokun içine batmış, seni de aşağı çekiyor her muhattabı olduğunda. ne gerek var böyle anlamsız bir rekabeti körüklemeye. hep diyorum biz bütün branşlarda türkiye liglerinin horoz'u olalım yahu. çıkalım işimize bakalım geleni gideni sahada dövelim, her zamanki gibi rakibin seviyesine inmeden kendimize yakışan şekilde ayar veriyorsak yine verelim ama böyle değil.

    ve bunu bu platformda destekleyen şu iki adım ötesini göremeyen yazarlara da hayret ediyorum.
  • 231
    bamba$ka bir hal aldi. i$in içine aptalca yönetici açiklamalari da girince, rekabet artik chicken fight a dönü$tü. sportif anlamda galatasaray a rakip olamayan fenerbahçe, çamur at izi kalsin taktigi ile rakibini zaman zaman bulundugu pislige çekmeyi ba$ariyor.

    burada savundugum fikri $udur:
    when you fight with a pig you both get dirty - but the pig likes it..

    birakalim kendi pislikleri içinde bogulsunlar.
  • 232
    keyiften ziyade yorgunluk, heyecandan ziyade stres, eğlenceden ziyade yorgunluk veren rekabet görünümlü eziyet. ne yazık ki ortalama bir türk vatandaşı olarak şahsım adına futbolun, hatta neredeyse ülke sporunun tamamının anlamı olmasa da ana motivasyon kaynağıdır. belki de yavaş yavaş hayatımızdan çıkışına sebep olacak umuduyla galatasaray'ın basketbol ligi şampiyonluk maçına çıkmaması olayına çılgınlar gibi sevinme sebebidir.
  • 234
    bugün uyandığımda herkes gibi ben de pazartesi günkü maçı düşünüyordum. 3 sene üst üste fenerbahçe'yi yenip süper kupa şampiyonu olmanın hayalini kuruyordum. sanırım senelerce unutulmayacak bir başarı olacak ki aklıma bir şey geldi. en son ne zaman fenerbahçe'ye karşı bir kupa finali kaybettiğimizi hatırlamaya çalıştım. hatırlayamadım. nasıl olur lan dedim ve araştırmaya koyuldum.

    hatırlayamamakta haklıymışım ki kupa finali olarak fenerbahçe'ye son yenilgimiz başbakanlık kupası için oynanan 20 ağustos 1989 galatasaray fenerbahçe maçı. bu maçtan sonra ise fenerbahçe'yle oynadığımız;

    1 başbakanlık kupası; 25 mayıs 1995 galatasaray fenerbahçe maçı
    1 cumhurbaşkanlığı kupası; 12 mart 1997 galatasaray fenerbahçe maçı
    2 süper kupa; 12 ağustos 2012 galatasaray fenerbahçe maçı, 11 ağustos 2013 galatasaray fenerbahçe maçı
    2 tükiye kupası; 24 nisan 1996 fenerbahçe galatasaray maçı , 11 mayıs 2005 galatasaray fenerbahçe maçı finallerinin hepsini biz kazanmışız. bunun yanı sıra 2011-2012 sezonunun da son maçta belli olup lig şampiyonluğu kupasını kazandığımız; 12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçını düşünürsek iki takım arasında son 25 yılda oynanan 5 ayrı kupadaki * 7 finali galatasaray'ın kazanmış olduğunu görüyoruz.

    kısacası tarih bunu da yazar pek sevgili psikolojik üstünlükçüler.
  • 236
    yazar mehmet yüce'nin osmanlı melekleri kitabına göre galatasaray-fenerbahçe rekabeti fenerbahçe'nin lig şiltini galatasaray'a vermemesi nedeniyle gerginleşmiş.

    "...her şey fenerbahçe'nin galatasaray'ın kazandığı şampiyonluk şildi vermemesiyle başladı. o zamanki ligin ilk iki yılını kadıköy kazanır. üçüncü sene şampiyon moda olur. fakat kadıköy, şampiyonlukla birlikte el değiştirmesi gereken bu şildi moda'ya vermez. dördüncü sene ise şampiyonluk galatasaray'a geçer. ali sami yen de gidip kadıköy'den şildi alır.

    öyle bir fair-play ruhuna sahiptir ki ali sami bey, bu şildi alıp önce moda'ya götürür. 'sizin de isminizi buraya yazalım' der. sonra da şilt üst üste üç sene galatasaray'da kalır. ve fenerbahçe şampiyon olur, şildi galatasaray'dan alır. araya balkan savaşı girer. sonraki sene şampiyon yine fenerbahçe olur. fakat sarı lacivertliler bir sonraki sezon, önce lige katılmama kararı alır. sonra ise katılmaya karar verir. fakat lig başlamıştır, fenerbahçe'yi lige dahil etmezler. sarı lacivertliler de, "madem öyle, ben de bu şildi galatasaray'a vermiyorum" der ve uzun yıllar sürecek bir gerginliğe, rekabete zemin hazırlar.
    fenerbahçe'nin kuşdili çayırı'ndaki kulüp binasında çıkan bir yangın sonucu da bu şilt yanar, kül olur..."

    http://www.aljazeera.com.tr/...ekleri-ezber-bozuyor

    12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçında yaşananların ufak da olsa bir benzeri olmuş. ışıkları söndürdükleri halde aldığımız kupayı 103 yıl önce ali sami yen bey de gidip almış. ali sami bey'in genlerini hala taşıyan özelliklerimiz var çok şükür.
  • 238
    hakkında çok ilginç bir ayrıntı barındıran rekabettir, şöyle ki;

    - bugüne kadar 380 derbi oynanmış
    - bunlardan 143'ünü fenerbahçe, 122'sini galatasaray kazanmış, 115 derbi berabere sonuçlanmış
    - derbilerde fenerbahçe'nin 21 maçlık bir üstünlüğü söz konusu

    ancak:

    - 116 derbi fenerbahçe statlarında oynanmış
    - 88 derbi galatasaray statlarında oynanmış
    - 176 derbi tarafsız sahalarda oynanmış

    ve buna ilaveten:

    - galatasaray'ın kendi evinde oynadığı 88 maçtan 33'ü taksim / inönü statlarında 2'si atatürk olimpiyat statlarında

    yani özetle,

    - 380 maçlık derbi tarihinde galatasaray'ın gerçekten kendi evinde oynadığı maç sayısı sadece ama sadece 53...

    edit: daniel tozser kardeşim uyardı ve kontrol ettim, olimpiyatta 2 kez ev sahibi olarak nasıl oluyoruz diye, doğrudur, 5-1'lik kupa finali tarafsız yazılmalı ancak ev sahibi olarak geçiyor dokümanda

    edit 2: dokümanda hatalar tespit ediyorum, 1963-1971 arasındaki mithatpaşa stadyumu derbilerini tarafsız olarak gösteriyor ancak işin aslı o senelerde çoğunlukla fenerbahçe ev sahibi, galatasaray 1966 sonrasında ali sami yen'de oynuyor, bu durumda fenerbahçe'nin ev sahibi olduğu maçların sayısı artıyor, zira olimpiyatta oynanan maçta galatasaray ev sahibi sayılıyorsa mithatpaşa'daki maçlarda da fenerbahçe ev sahibi sayılmalı. düzenleme yapıp rakamları düzelteceğim.
  • 244
    (bkz: #1640718)

    entry özetle galatasaray fenerbahçe derbilerinde fenerbahçe'nin çok sayıda maçta ev sahibi olduğunu ve galatasaray'ın genelde deplasmana giden konuk ekip olduğunu anlatıyordu.

    söz konusu entry'de galatasaray fenerbahçe rekabetindeki tüm maçların bilgisini ve maçların hangi takım ev sahipliğinde yapıldığına dair bilgi vermiştim...

    ancak bu bilgilerde kayıtlarda hata olduğunu tespit etmiştim.
    örneğin galatasaray olimpiyat stadında oynadığı dönemde ev sahibi oluyordu ancak fenerbahçe statsız olduğu senelerde başka statta oynadığı maçlarda tarafsız sahada oynamış gibi görünüyordu...

    bu bilgileri tekrar düzenlemek, revize etmek amaçlı son bilgiyi tarafınıza sunayım:

    oynanan maç sayısı: 381
    galatasaray galibiyeti: 122
    fenerbahçe galibiyeti: 144
    berabere biten maç: 115

    galatasaray'ın ev sahibi olduğu maç sayısı: 115
    fenerbahçe'nin ev sahibi olduğu maç sayısı: 155
    tarafsız sahada oynanan maç sayısı: 111

    1959 profesyonel lig'e geçiş sonrasında oynanan lig müsabakası sayısı: 116
    galatasaray galibiyeti: 33
    fenerbahçe galibiyeti: 48
    beraberlik sayısı: 35

    eklemekte fayda var, listede penaltılara giden maçlar beraberlik olarak kaydedilmiş, ancak bu şekilde rakamlarda olacak değişiklik çok minör olacaktır. galatasaray'ın da fenerbahçe'nin de lehine tamamlanmış ve penaltılarla sonuçlanmış maç sayısı aşağı yukarı birbirine yakındır diye tahmin ediyorum.

    özetle;

    galatasaray ve fenerbahçe rekabetinde fenerbahçe'nin galatasaray'a rakamsal olarak 22 maçlık üstünlüğü bir gerçek.
    ancak bu üstünlükte ev sahibi takım faktörünün de çok önemli olduğu yadsınamaz.

    profesyonel lige geçişten sonra 15 derbi daha fazla kazanmışlar ligde, bu da demek oluyor ki aslında aradaki 22 maçlık farkın büyük bölümü 1959 sonrası lig maçlarında oluşmuş.

    bu her ne kadar kötü bir durum gibi gözükse de kazın ayağı öyle değil...

    lig maçlarında 15 maçlık fark yapmaları onların bize 1959 sonrasında üstünlük sağladığını kanıtlıyor evet, ancak ters bakış açısıyla da çoğunluğunu kendi evlerinde oynadıkları 1959 öncesi derbilerde galatasaray'a üstünlük sağlayamadıklarını da göstermekte...
  • 245
    ezeli rakibin bu rekabette, biz sizi daha fazla yendik ve kadıköy'de yıllardır bizi yenemiyorsunuz söyleminden başka elinde bir şey kalmadı. bakıldığı zaman galatasaray, 16 yıldır kadıköy'de kazanamıyor ve bu zamana kadar oynanan maçlarda fenerbahçe'nin, galatasaray'a karşı toplamda 22 galibiyetlik bir üstünlüğü söz konusu.

    bir de işin diğer bir boyutu var, türkiye'de ve avrupa'da alınan resmi kupalara baktığımızda, galatasaray'ın ezici bir üstünlüğü olduğunu görüyoruz. futbol profesyonelleştiğinden bu yana galatasaray; 20 lig, 16 türkiye kupası, 12 süper kupa ve 2 tane de avrupa kupası şampiyonluğuna sahip. yani bu entry yazılırken cimbom 50 resmi kupaya sahipken, ezeli rakibi ise sadece 33 resmi kupa almış durumda. ( extra bilgi; beşiktaş ise 30 resmi kupaya sahip )

    hulasa, galatasaray-fenerbahçe rekabetinde, galatasaray'ın ezici bir üstünlüğü olduğunu açıkca görüyoruz. sonunda kupa olan karşılaşmalarda rakibine attığı tokatlar da cabası. tabi rekabet bu, rakip sahasında 16 yıldır sana yenilmiyorsa taraftarı da bunu sana karşı kullanır ve dalgasını geçer ama işin realitesine bakarsak, galatasaray'ın rakibinden şu an için 17 resmi kupa fazla kazanmış olması, ezeli rekabette aradaki ucurumu net bir şekilde özetliyor.

    not :1959 - 2015 yılları arasında - 56 yıl - 33 resmi kupa alan fenerbahçe, bu ortalama ile ancak 28 yıl sonra galatasaray'ı yakalayabiliyor, tabi galataray bu 28 yıl boyunca hiç kupa kazanamazsa, komik değil mi ? aradaki ucurumu en net bu şekilde ifade edebiliriz sanırım *
  • 246
    zaman geçtikte çirkinleşen ve daha kötüye giden rekabet.

    şüphesiz bunda, 2 kulübün de çok geniş kitlelere yayılması ve eğitim seviyesi düşük, kültür ve entelektüel profili alt seviyede taraftar sayısının artması etkili. ancak sadece taraftar değil, mevcut yöneticiler de bu profile yaklaşıyor, onların da kültür ve entelektüel birikim seviyesi içler acısı.

    (bkz: #1726964)

    bu entry'de görebileceğiniz üzere galatasaray fenerbahçe rekabeti aslında çok masumane ve dostane temellere dayanıyor.
    tıpkı bir mahallede birbirini çok seven arkadaşların takım kurup top oynaması, sonra bu işten çok keyif alıp aldıkları keyfi artırmak için ikinci bir takım daha kurup birbirlerine rakip olmaları gibi.

    galatasaray da fenerbahçe de çok büyük ve değerli camialar.
    fanatizm ve günümüz futbol yapısının etkisiyle ana avrat sövmektense bu gerçeği kabul etmemiz gerekiyor.

    ancak sürecin oluşturduğu bir yapı da mevcut:

    - fenerbahçe zamanla ortamın şımarık, züppe, zengin, ukala, popüler, çok konuşulan ama sevilmeyen, hatta insanların sırf popülerlik olsun diye yanında durduğu, yaramazlık yapan, hatta yoldan sapan ama güçlü anne babası tarafından arkası toplanan kötü çocuk imajının sahibi olmuş, zaman zaman fenerbahçe'nin daha popüler olduğu imajının kökeninde bu yatıyor.

    - galatasaray ise zamanla ortamın ukala, bilmiş, herkesle muhatap olmayan, kaliteli fakat arogant, kendini diğerlerinden üstün gören, bunu onların yüzüne çarpmayan fakat her hareketinde bunu karşı tarafa hissettiren, "benimle muhatap olmak istiyorsan benim üstünlüğümü kabul etmelisin" tarzında imaj edinmiş.

    bu iki imaj da aslında bu iki camiaya ait imajlar değil.

    teorik olarak bu iki takımın imajı şu:

    - fenerbahçe, halka yakın, geniş kitlelere hitap etmeye dayalı bir yapıda kurulan, kişiler arasında ayrım yapmayan, sınıf kavramını ortadan kaldıran, demokrat, atatürkçü, ilerici kesimin desteklediği bir camia.

    - galatasaray, sokak kültürüne uzak olmakla birlikte uzaktan halkın çıkarlarını gözeten, aristokrat, bilgi ve kültür seviyesi yüksek, yetişmiş, nerede nasıl davranması gerektiğini bilen, beyefendi kişilikli, geleceğin yönetici ve politikacılarını çıkarma potansiyelli, eğitim ve kültüre dayalı bir camia.

    buradan galatasaray'ın üstün olduğu fenerbahçe'nin alt sınıf olduğu yorumunu çıkaran bildiğin salaktır. onu geçelim.
    burada halkın 2 farklı kesiminden bahsediyoruz.
    ikisi de halkın gerçeği ve güzelliği.

    bu 2 kesimi bu kadar güzel biçimde bünyesinde toplayıp aynı futbol sahasında mücadele etme şansı tanıyan büyüklerimiz, galatasaray fenerbahçe bayramı adı verilen bir kavramı yaratacak kadar bu güzelliği sürdürmüşler.

    ancak şimdi bu rekabetin geldiği nokta içler acısı.
    bu güzel tarihe sahip rekabet artık kurtulur mu, düzelir mi, imajlar teorik olarak olması gereken seviyeye döner mi bilinmez.

    ancak herşeyden önce kör, at gözlüğüyle bakan ve sabit fikirli, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan, ezbere konuşan, konuştuğu lafı gerçeklerle destekleyemeyen, yaptığı her kötü şeyin arkasında bir komplo arayan, kötü olan hiçbirşeyi kendi üzerine alınmayan taraftarlardan kurtulunması gerektiği bir gerçek.
App Store'dan indirin Google Play'den alın