• 31
    faruk süren başarılı başladığı başkanlık macerasını kazanılan kupalara rağmen idari anlamda berbat bir şekilde noktalayıp; birçok kurum, şirket ve şahsı galatasaray'a salça ederek koltuğu mehmet cansun'a devretmişti.

    salça ettiği kişilerden biri de cem uzan'dı. cem uzan'ın bize ilk bulaşması hatırladığım kadarıyla 1998-99 sezonunda ufak sponsorluklarla olmuş, sonrasında 1999-2000 sezonunda zaten transfer yapamayışımızın da etkisiyle kendisinin ayağına kadar gidip hem sponsorlukları artırmak, hem de emre aşık ve sead halilagic'i takıma katmak istemiştik. bu iki oyuncuyu istemek için girdiğimiz star binasından saffet akyüz, ahmet yıldırım, emrah eren, sead halilagic, nesim özgür ve mehmet yozgatlı için anlaşarak çıktık. maddi durumumuz o kadar kötüydü ki nesim ve halilagic'i de alamadık zaten. bruno quadros ve vedat inceefe gibi terim'in kadroda düşünmediğimi isimleri de sezon içinde istanbulspor'a yolladık.

    şimdilerde sosyal medyada galatasaray'ı şovlarına alet etse de; yukarıda bahsettiğim mevzular olana kadar cem uzan, istanbulspor için galatasaray'ın elinden ali sami yen stadyumu'nu almak için bile uğraşan bir adamdı. sonrasında baktı istanbulspor işi umduğu ve star'ın tırt spor-magazin programı süper frikik'teki falcıların "istanbulspor şampiyon olacak" kehanetindeki gibi olmuyor ve kendisi de sponsorluklarla camiamıza bir şekilde yanaşıyor; vaatlerini iyice artırdı ama vaadettiği tutarların büyük bir kısmını kulübümüze vermedi. avrupa'da kupalar kazandığımız dönemde birkaç katına çıkarabileceğimiz sponsor gelirimizi cem uzan'ın gönlü olsun diye telsim sponsorluklarıyla yedik ve cem uzan bu paraların büyük bir çoğunu kulübe ödemedi. mehmet cansun'un karşısına, muhtemelen siyasete atılacağı ve ibb adayı yapacağı sözünü verdiği ateş ünalerzen'i kukla başkan adayı olarak sürdü ama tabi ki galatasaray camiası bunu yemedi ve iş krize döndü.

    bu dönemde sözünü verdiği ama gerçekleştiremediği şeylerden biri de mario jardel transferiydi. hakan şükür olaylı bir şekilde ayrılmıştı ve yeri dolmalıydı. uzan bir haber saldı; jardel ve boksic'in sponsoru olacağını iddia etti. boksic zaten gelmedi, jardel de bir şekilde geldi ama bunda cem uzan'ın hiçbir katkısı ve ödemesi olmadı. uzan'la olan ilişkiler bozulup, telsim olan göğüs sponsoru bir gece ansızın önce galatasaray store'a, sonra da telsim'ün rakiplerinden bir olan aria'ya geçince jardel, faruk süren sonrası göreve başlayan mehmet cansun yönetimi için "kulübün üstündeki kambur"a döndü. oysa, zaman zaman gamsızlığından dolayı saçmalasa da ilk sezonunda iyi bir performans ortaya koymuştu. öncesinde ısmarlama haberlerle arif'le serkan'ın daha iyi anlaşıldığı algısı yaratıldı. sonrasında kapı kapı gezerek satılmaya çalışıldı. önce porto'ya, sonra marsilya'ya gidildi. marsilya'ya lucescu'nun bilgisi olmadan alınan sebastian perez ve jérôme leroy artı bir miktar para karşılığında verilmeye çalışıldı. marsilya bir miktar parayı ödeyemediği için transfer iptal oldu ama bu transferin değişenlerinden biri olan perez saçmasapan bir şekilde kadroya katıldı ve şükürler olsun ki iyi de katkı verdi.

    sonra jardel'i geldiği yere portekize satmaya çalıştılar ve iki portekiz kulübü porto'yla sporting lizbon'un kapısını çaldılar. koskoca galatasaray spor kulübü, avrupa'da en şaşaalı dönemini yaşarken kapı kapı gezip iki sezon önce avrupa gol kralı olmuş, uega super kupa finali'nde iki gol atmış, bir başka real karşılaiması olan çeyrek final maçında bir gol kaydetmiş yıldızı jardel'i hiç ihtiyacımız olmayan adamlar ve cuzi bir ücret karşılığında sporting lizbon'a verdi. kimdi bu adamlar? robert spehar, mbo mpenza (lig kadrosuna bile yazdırmadık, sadece şampiyonlar ligi kadrosunda yer doldurdu), pavel horvath.

    fiyaskolar bundan ibaret değildi. bir şampiyonlar ligi ön eleme maçında beğenilip parası bile ödenen klodian duro da tıpkı mpenza gibi yer olmadığı için kadroya yazılamadı ve parası kulübümüzce ödenirken bir sene daha takımında devam etti.

    takımda capone - perez ikilisi varken gidip sağ bek için jersson amur gonzalez diaz diye bir adam alındı ki bence galatasaray tarihinin ontivero'yla birlikte en aptal transferidir. adam 1 dakika bile oynamadı.

    erhan namlı, şampiyon olunduğu için iyi hatırlanan ama yetersiz bir isim olan gustavo andres victoria rave gibi iki düz adam takıma katıldı ki ben asla o dönemki yönetimden birinin victoria'ı izlediğini falan sanmıyorum. zaten geldiğinde abdurrahim albayrak kendisini marsilya'dan gelen gustavo victoria mendez ismiyle tanıtmıştı. :) bildiğim kadarıyla oyuncuların geçmişinde marsilya falan yok.

    jardel'in maaşı yüksek geldiği için gönderildi. yerine ümit karan, murat sözkesen, radu niculescu ve berkant göktan'dan oluşan bir dizi forvet oyuncusu alındı. portekiz'den tarafımıza itelenen robert spehar ve mbo mpenza da forvet oyuncularıydı. bir önceki sezondan arif erdem ve serkan aykut da vardı. jardel'den kurtulalım derken yanlışlıkla alternatifli bir forvet hattı oluşturmuştuk.

    jardel gibi hagi, popescu, taffarel, ümit davala, okan, emre, fatih, marcio, ahmet ve sezon ortasında hakan ünsal ayrılmıştı. faryd aly camilo mondragon, ayhan akman, sergen yalçın, andres jose fleurquin, joao batistagibi hamleler de yapıldı elbette ama giden gelen kıyaslanınca kadro kalitesindeki düşüş anlaşılıyor.

    kadro kalitesinde düşüş olsa da, ekip içerisinde bülent korkmaz, emre aşık, arif erdem, hakan ünsal, ergün penbe, capone, suat kaya, hasan şaş, ahmet yıldırım, vedat inceefe ve sergen yalçın gibi akdeniz oyunları'ndan uefa kupası ve dünya kupası üçüncülüğüne kadar giden süreçte oyuncu havuzuna dahil olan kazanma alışkanlığı olan isimler vardı. takım kadrosu hala lig standartlarındaydı ve şampiyon olduk.

    not: bir ton forvet aldık ama zorla gönderdiğimiz saffet akyüz kalsa çoğundan fazla katkı sağlardı.
  • 32
    galatasaray tarihinin en yanlış anlaşılan kadrolarından biri. her daim çok kötü ve yetersiz olarak anılır ama aslında bu algıya sebep olan dört sene üst üste şampiyon olmuş kadro bilabedel "dağıldıktan" sonraki ilk galatasaray kadrosu olmasıdır.

    bülent korkmaz, hakan ünsal, ergün penbe, suat kaya, hasan şaş ve arif erdem efsane kadrodan elde kalan oyunculardı. hepsi de ya kariyer zirvesindeydi ya da o sezon zirveyi görmüştü. ve mevki gereği hepsi de aynı anda ilk 11 oynayabilecek durumdaydı.

    her ne kadar enteresan bir hikayeyle transfer olsa da mondragon müthiş bir katkı vermişti. özellikle 2006'ya kadarki dönemdeki performansıyla sözlükte bile turgay simovic taffarel mondragon şeklinde anılacak kadar büyük oynamıştı.

    bam üçlüsü dönemindeki elden ayaktan düşmüş maskara olmuş halleri hatırlansa da ayhan akman o dönem türkiye ligi'nin en değerli yerli orta sahalarındandı. beşiktaş ile gaziantepspor arasındaki ihracat ağının ilk ayağıydı.

    sergen yalçın'ı anlatmaya gerek yok. gerçi uefa kupası aldığımız sezon bizdeydi, sonra gitti mi de tekrar mı geldi acaba dedirtecek kadar kayıplardaydı o dönem. ancak o da müthiş döndü. çapraz bağ sakatlığına kadar, her daim olan kilo problemine rağmen çok maçta takımı sırtladı. sakatlık dönüşü gittiği beşiktaş'ta kariyer tavanını görmesi, sergen gibi normalde bile form sıkıntısı çeken bir futbolcunun ne kadar zirvede olduğunun ispatıdır.

    ümit karan da ligin en değerli oyuncularındandı. rahmetli ilhan cavcav'ın sağa sola çakmaktan bitap düştüğü beleş afrikalı forvetler arasında parlamıştı. hangi takıma gitse türkiye'de yılın transferi olacaktı, bize geldi.

    devre arası alınan batista, adam yiyen orta saha ekolündendi. bir önceki sezon şampiyonluğu kadıköy'de devre arasında fenerbahçe'ye satan gaziantepspor'un orta sahada yükünü çekiyordu.

    fleurquin ve perez'in üzerindeki vasat damgasının yegane sebebi ise internetin, transfermarkt'ın vesair kanalların o dönem gelişmemiş olması sebebiyle ülkedeki scout bilgisinin trt'deki avrupadan futbol seviyesinde olmasıdır. özellikle sebastien perez birkaç sene önceki sakatlığı olmasa bizim o dönem parasıyla bile alamayacağımız bir adamdı.

    beşiktaş'ın kocası fleurquin de strum graz'da sürekli forma giyen bir adamdı. o strum graz 3 senedir şampiyonlar ligi'nde millete kök söktürüyordu. bir önceki sezon ikinci gruplara kadar çıkmıştı.

    daha serkan aykut gibi bir golcüden ya da berkant göktan gibi bir potansiyelden, o sezon kayıpları oynadıkları için bahsetmedik bile.

    ha çok dandik isimler, kim bulup bunu getirdi dedirtenler, şimdiki internet olsa ulan ne komisyon döndü muhabbeti yaptıran adamlar yok muydu? elbette vardı, zaten bugün kim o sezonu ansa sadece bu adamların goygoyunu çevirir.

    çekirdek olarak efsane kadrodan direkt 11 seviyesinde 6 isim, biri kaleye olmak üzere kalite ve verimli 4 yabancı takviye, yine direkt 11'e 3 kaliteli yerli takviye ile hiç de öyle taşak malzemesi yapılacak kadro değildi.

    ama neredeyse 50 maça çıkılan, türkiye'de o yıllarda kimsenin hayal bile edemediği bir fikstüre rağmen şişkin kadrosu rotasyona el vermeyen bir kadroydu.

    taa o zamanlarda başlayan savurganlık aradan geçen yıllarda bir kar tanesinden heyelana evrilen bir ekonomik sorunlar yumağı olarak hayatımızdadır...
App Store'dan indirin Google Play'den alın