karsi yakanin takimi 1996’dan sonra ilk defa sampiyon olup “efsane geri dondu” mottosuyla yola cikarken, biz sezona ilk olarak genclerbirligi ile
umit karan gerginligi yasayarak baslamistik cunku rahmetli ilhan cavcav transferde her turlu engeli cikarmak icin elinden geleni ardina koymuyordu. karan’a ek olarak da donemin atananamis mesut ozil’i
berkant goktan‘i transfer etmistik.
bir onceki sezonun sansasyonel golcusu
mario jardel istatistik olarak oldukca iyi gozuksede esiyle yasadigi problemler nedeniyle 2000-01 sezonunun ikinci yarisi ligde sadece 4 ucl ve kupada da ancak 2-3 gol atabilmis ve dususe gecmisti. bunun yani sira oyun olarak fazla hareketli bir forvet olmamasi, 4-4 biten fenerbahce macinda kacirdigi penalti, yasanildigi iddia edilen emre ve okan ile soyunma odasindaki yumruklasma ve bittabi el yakan maas ucreti nedeniyle satisa cikarilmis, basta marsiyla olmak uzere sporting lizbon, benfica, ve juventus gibi takimlarla anilmisti (juve’den ilgilenmiyoruz aciklamasi gelmisti.) hatta marsilya o kadar ileri gitmisti ki, jardel karsiliginda bir miktar para ve o sezon transfer edecegimiz
sebastien perez‘i onermisti. biz de bugun sevilla’nin fernando’da yaptigi gibi perez’i almis, ama jardel’i marsilya yerine sporting’e adini hatirlamadigimiz uc oyuncu (horvath, mapeza, ve biri daha) karsiliginda gondermistik. allah’in sopasi yok tabi, marsilya’nin bedduasi tutmus ve bi 6222’ye derman olmayan bu uclu ile yillar sonra fifalik olmustuk. tabi jardel’in gidisi gerek yerine istatistiksel olarak daha dusuk ama sahada daha hareketli umit karan’in gelisi, gerek de onceki sezon kacan sampiyonlugun hayal kirikligi nedeniyle pek tepkiyle karsilanmamisti. ayrica takimda bir adet atanamamis tanju
serkan aykut ve sociedad macerasi husranla biten
arif erdem vardi.
jardel’in yani sira emre ve okan’da skandal bir sekilde kulupten ayrilmis, ama taraftarlar onlari affedip bagrina basmis ve onlarla gururlanmisti (ta ki okan 2004te bjk’ye, emre de 2008’de fenere gidene kadar). tabi o yaz emre-okan-h.sukur uclusu reyting hamdiden, olacak o kadara skeclerin bas konusu olmustu. ayrica fatih terim’in milan macerasi da tum turkiye’yi tv basina kitlemis, besiktasli sifo mehmet jubilesini milan’a karsi yapmisti (dusunun fatih hocanin ne kadar forslu oldugunu.)
neyse galatasaray’a donelim, tabi hagi’nin de jubilesiyle, 10 numara pozisyonunu “gobekli yetenek” sergen yalcin ile doldurmaya calismistik. taffarel yerine de sonralari kendisini besiktasa gondermek isteyecek metz’e “sie ben galatasarayda kalcam” resti ceken uzun boylu kavruk
mondragon‘u kiralamistik. tabi sok ustune sok yasamaya baslamamiz da uzun surmemisti, hic beklenmedik bir anda
haydi oglum popescu lecce ile anlasmis, akabinde tum dunyanin kaderini degisterecek dunya siyasetinde kartlari yeniden dagitacak ve artik hicbirseyin eskisi gibi olmayacagi “11 eylul saldirilari” gerceklesmisti. dunya aylarca 11 eylulu tartisirken tabi henuz milan’da bileti kesilmeyen fatih terim, umit davala’yi milan’a transfer etmisti. galatasaray ligde ve avrupa’da beklenenden iyi grafik cizmis, ancak devre arasina yakin adi “feto” ile anilan hakan unsal ile yollar ayrilmisti. unsal bu ayriligi “ibadet ozgurlugum engellendi:(“ diye aciklamis ve tugay kerimoglu’nun oynadigi blackburn rovers takimina gitmisti. ironik olarak bugun arkasindan atip tuttugu hakan sukur de blackburn rovers’in yolunu tutacakti. unsal’in yani sira hagi’nin bir gs-denizli macinda kesfettigi ve takima onerdigi olagan ustu yetenek(!)
bulent akin‘da o sezon bolton wanderers’ta solugu almisti. rivayete gore bolton wanderers lazio ve nantes macinda hayran kaldiklari sergen’i transfer etmek istemis ancak sergen gecelere akip kendisinden haber alinamayinca elleri bos donmesin diye bulent akin verilmisti.
tabi galatasaray sezonu oldukca formda devam etse de fatih terim kimilerinin halen hayallerini susluyor, lucescu’nun defansif futbolu onlari tatmin etmiyordu. bunun ustune alinan 5-0lik bursa yenilgisi homurdanmalari baslatmis ama akabinde gelen 2-0lik psv galibiyeti ve gruptan cikmamiz ortami biraz yumusatmisti. ek not: o donem ilk gruplardaki rakibimiz psv’nin basinda eski dost
eric gerets vardi.
gel gelelim dananin kuyrugunun koptugu yere: galatasaray yonetimi 2-1 kaybedilen ankaragucu deplasmani sonrasi arif ve birkac oyuncuya para cezasi kesiyor ve lucescu, “oyuncularim ceza degil alkis hakediyorlar” diyor. (evet bunu diyen ayni lucescu 2017 yilinda “yabanci sinirlamasi yuzunden yerli oyuncu kalmadi ben de kimseyi bulamiyom haci” dedi, 16 yil insani boyle degistiriyor iste.) luce’nin ankara’da soyledigi bu demec basta mehmet cansun olmak uzere fatih altayli’yi ve diger yoneticileri cileden cikariyor; bu ikiliyi karli bir istanbul gecesi mutevazi bir arabayla tarabya nurol sitesine, yani bir ay once milan’daki gorevine son verilen terim’in evine yola cikartiyordu. tabi gazetecilerde o sogukta saatlerce site kapisinda bekliyorlardi. cikista fatih altayli gazetecilere kacamak cevaplar veriyor, sirinlik abidesi sayin abdurrahim albayrak, “i love lucheschu” diyerek bu skandalin ustunu ortuyordu.
devre arasina gireyazarken radyodaki tok sesten turk futbolunu derinden sarsacak bir haber geliyordu. birkac gun once fenere gol atan denizlispor’un genc oyuncusu
dogan seyfi atli nazilli’de bayram donusu trafik kazasi gecirip hayatini kaybetmisti. henuz 21 yasindaydi ve gercekten gelecek vaadeden bir oyuncuydu. yasasaydi belki ikinci bir yusuf simsek izleyecektik. kader.
devre arasi olunca galatasaray o donem gazetecilerin deyimiyle “cm oyunculari gibi 10 kisi satip 20 kisi aliyorlardi.” takima batista, murat sozkesen, erhan namli gibi oyuncular transfer edilmisti. hatirlayanlar bilir, o sene kis cok cetin gecmisti ve cok kar yagmisti. bu karli gunlerden bir gun, oynanmasi gereken “galatasaray kocaelispor” maci ocak ayina ertelenmisti. galatasaray ertelenen maci yeni transfer batista’nin da goluyle 5-1 kazanmisti.
bu arada unuttuk, o donem sadece galatasaray’i degil milli takimi ve turk futbolunu etkileyecek olaylar da oluyordu. milli takimimiz on elemelerde avusturya’yi 2-1 ve 5-0’lik skorlarla gecmis ve 1954’ten sonra ilk ve son dunya kupasi macerasina yelken acmisti (rest is the story.)
ligin ikinci galatasaray icin hayli ilginc gecmisti. o donem iki grup asamali olan ucl’de barcelona, roma, ve liverpool’la eslesmistik. barcelona simdiki gibi olumcul tehdit degildi o donemler ama ondan yaklasik bir kac ay once feneri icerde disarda tokatlamisti. ayrica grubun diger takimlari, bir onceki sene uefa sampiyonu liverpool ve gene onceki senenin serie a sampiyonu capello’nun virtuozlugunde totti’li, montella’li, batistuta’li, ve bittabi cafu’lu roma. bu gruptan son dakikada barca’dan yedigi ofsayt golle elendi o tum yildiz oyunculari giden takim. barca macina kadar yaklasik 3 yil avrupa arenasinda ali samiyen’de yenilgi yuzu gormedik ve en son 1999’da chelsea’ye malum 5-0lik macta yenilmistik.
o sezonun en flas maci ise bence 1-0 kazanilan besiktas macidir. kisir giden ama 68’de ansizin cikagelip ali samiyen’i havalara ucuran fleurquin’in goluyle kazanmistik. bu macin yani sira besiktas’in kalecisi
thomas mhyre‘ye deginmeden olmaz. iska gectigi o meshur galatasaray macindan sonra psikolojisi duzelemeyen ve komik goller
yemeye devam eden fevzi, kale yerine aslinda forvet oldugu rivayet edilen shorumnu, ve sadece yarim sezon kalan asper’den sonra besiktas bu muuhre diye cagirdiklari norvec’li arkadasi transfer etmis, basta iyi performans gosteren muuhre bir ankaragucu macinda ansizin iki gol yumurtlamis ve 2-1lik yenilgiyle sampiyonluk yolunda rakibimiz besiktas’in bizi gecmesini engellemisti. ayni muuhre 5 yil sonra hamit’in 100 metreden serbest vurusunu yumurtlamisti.
bir de samsun deplasmani var tabi...dakikalar 86 veya 88, radu cikiyor, golu atiyor ve sonra formasini cikarip atletle galatasaray tribunlerine kosuyordu.
tabi mart secimleri cikagelmis, ve suren yonetiminde asbaskan olan, suren istifa ettikten sonra yerini alan mehmet cansun yerine galatasaray’in centilmen(!) baskani rahmetli
ozhan canaydin secilmisti. canaydin goreve 10 yilda 7 lig sampiyonlugu, en az uc dunya yildizi, ve 1 sampiyonlar ligi sampiyonlugu vaadiyle baslamis, ancak gorevi biraktigi 2008 mart ayina gelince bu vaatlerin bir hayli uzaginda olan bir galatasaray devretmisti.
neyse lige donersek sampiyonlugu getiren mac ise ligin 33. haftasi temiz 2-0’lik kocaelispor galibiyetiyle olmustu. bu macta hatirlarda kalan goruntu de lucescu ve oyuncularin giydigi uc yildizli tisortler olmustu. basindan beri fatih terim
ile mukayese edilen ve taraftarlarin kendisi yerine terim’i istedigini bilen lucescu, tebessum etmis ve sampiyonlugu oldukca icten bir sekilde kutlamisti. tabi bir yil sonra ironik olarak fatih terim’e karsi sergen’in attigi golle 100. yilinda besiktas’a sampiyonluk kazandirmisti.
velhasil, canaydin ilk sozunu tutmus, lucescu yerine terim’i getirmisti. uc yildizi getiren kadro uc bes kisi disinda tamamen tasviye edilmis ancak yerine alinan tonlarca oyuncu fiyasko cikmis ve bu donemde yapilan harcamalar yuzunden kulup ekonomik olarak neredeyse cokme raddesine gelmisti. not: fatih terim’in galatasaray kariyerinde tek basarisiz oldugu donem 2002-04 donemidir. sacma bir donemdi. yasi yetmeyenler hatirlamaz derdim ama hatirlanacak guzel bir sey olmadigindan hatirlanmasa da olur yani...
https://alkislarlayasiyorum.com/...u-sampiyonluk-oykususezonun 12 dakikalik oykusu buradan izlenebilir. ayrica youtube’da da o sezon atilan goller mevcut. onun linkini gondermeye usendim. sorarsan bu kadar yazdin da bir ona mi usendin diye, sen de haklisin...
edit: imla