değişti. çoğunlukla küçümsediğimiz ilkellik nasıl ki içinde biraz doğallık, samimiyet, amatör bir ruh barındırıyorsa, değişim de sanılanın aksine her daim gelişime delalet değil.
değişti galatasaray. çağa ayak uydurdu. malum; tv, internet, geliştirilmiş pazarlama teknikleri vs. derken herkes herşeyden haberdar, herkes her istediğine her an ulaşabilir hale geldi. galatasaray da profesyonellerin eline geçti. birdenbire herkesin diline dolanan; ama kısa sürede tüketilip unutulan bi pop şarkısına benzedi. milyonlarca yöneticisi, milyonlarca teknik direktörü oldu. kısır döngüden başka getirisi olmayan boş bir çokseslilik sardı etrafını.
onu en çok yaralayansa zamanla değişen taraftar profili oldu. elde ettiği sportif başarılarla adını duyuran, kendini sevdiren, ezilenin sesi olandı o. şimdiyse son model pazarlama stratejilerinin en yeni uygulama alanı.
yeşil sahalarda, spor salonlarında emekle, alın teriyle elde ettiği başarılardan kazandıklarıyla değil; sevgisi sömürülen taraftarının sırtından geçinir hale geldi. taraftar da, iki pazarlama harikası formayı sırtına geçirip cebine de gs bonus'unu koyunca buldumcuk oldu. havaalanlarında sabahlayıp "transfer isterim" diye tutturan, kendi arasında bile anlaşmazlıklara düşüp fazıl say tavırları takınan birer tezahürat eleştirmeni, bi garip insan topluluğuna dönüştü.
galatasaray ruhu mumla aranır oldu. yeni
tacsiz kral arayışları işte tam da bu yüzden türedi. bu arayışa girenlerin gözden kaçırdığı temel nokta da bu zaten. devir değişti artık. galatasaray da değişti...