• 6401
    2020-2021 sezonu ekim ayı itibariyle gördüğüm kadarıyla sezon sonunda hem yönetimini hem de teknik heyetini değiştirmesi gereken kulübümüz. bence yönetim temmuz'da değişmeliydi ama yapacak bir şey yok.

    avrupa'da yıllardır rezil olup geldikten sonra ligde aldığın başarıların bir yere kadar önemi var.

    teknik direktör takıntılarından vazgeçmiyor, yönetim 3 gün kalmış transfer yapamıyor. babel galatasaray'a geldi geleli oynayamıyor. hala oynatılmaya çalışılıyorsa ya babel'e kişisel ilişkiler iyi diye forma veriliyor ya da takıntılardan vazgeçilemiyordur. ikisi de bu yolun sonuna gelindiğini gösterir.

    diğer taraftan yönetim de 3 gün kalmış hala transfer yapamamış durumda. bu saatten sonra ne yapacaksınız transferi? eğer paran yok transfer yapamıyorsan çık transfer sezonunun başında biz transfer yapamayacağız, paramız yok de. 50 gün var dersen adama sorarlar hani transfer diye. şimdi kendilerini kurtarmak için hafta sonu şov yapmaya kalkacaklar. bunu da yiyen insanlara yazıklar olsun.

    kimi yönetimi destekliyor, kimi fatih terim'i. iki tarafta suçu birbirine atıyor. ben iki tarafı da destekliyordum ama artık tarafım hem yönetimin hem de teknik direktörün gitmesi. sezon başı olmasa bile en geç bu yıl sonu iki taraf da gitmeli.
  • 6402
    https://www.youtube.com/...ab_channel=ledozeppo

    yollar uzun dikenli taşlı olsa da
    bastığın yer üzüntülerle dolsa da
    sel, çığ, ateş; önünde her ne olsa da
    cimbom başı dik yürür.

    yemişim 1 ekim 2020 rangers fc galatasaray maçı'nda elenmemizi.
    yemişim yıllardır avrupa'da başarısız olmamızı.
    yemişim transfer başarısızlıklarını.
    yemişim kazanılamayan derbileri.

    cimbom başı dik yürüdü ve yürümeye devam edecektir.

    gecikmeli olsa da 115. doğum günün kutlu olsun çocukluk aşkım.
  • 6404
    artık bir miktar radikal kararın alınması gerekli olan takım.

    birincisi; yönetim. transfer işlerini daha yetkin kişilere bıraksınlar rica ediyorum. gerekirse oyuncu gelince kameralar önünde şovlarını gene yapsınlar ama yeter yani. asıl işleri halledebilen halletsin.

    ikincisi; teknik kadro. tamam, transferler istenilen gibi gerçekleşmiyor. ffp belası da bitmedi ama eldeki kadrodan da daha iyi yararlanılabilir. aynı şeyi tekrar tekrar deneyip farklı sonuç bekliyoruz şu durumda. olmuyor tabii ki.

    iki tarafın da görevine devamını isterim bu arada. o yüzden değişmesi gerektiğini düşündüğüm kısım; saha içi.

    gelelim kadroya. bir kere kadroda yıllardır forvet yok * ilk 11'de düşünülen iki forvet de ceza sahası golcüsü diye tabir edilen forvetlerden. oraya kadar getirebilirsen atarlar aksi takdirde debelenip dururuz. bu gerçek bir kere kabul edilmeli. bu maddi durumda forvet alınamayacağına göre bu gerçekle taktiksel varyasyonlar kurulmalı. artık çift forvete mi dönülür, tek forvetin arkası çok yaratıcı oyuncularla bezenip onların sürekli forveti beslemesi mi sağlanır, yoksa şapkadan başka tavşanlar mı çıkar * * * * * orasını bilemem. belki de bir çoğu aynı anda olmalı.

    orta alanda 2, 3 tane statik hücumcu olmamalı. arda turan'a da bu yüzden karşıydım. nitekim yanıltmıyor da. beklentilerimi aştı, kötü konuşmayayım. kendisini çok sevmesem de çabasını vs. takdir ediyorum. ama arda'dan artık geçmiş, belli oluyor. üstelik sağ kanatta zaten statik sofiane feghouli varken sol kanat da böyle olunca işler yürümüyor, yürümedi. bir parantez de soso'ya açalım; sezona cidden çok kötü başladı. öyle böyle değil. normalde kötü oynasa da eli belinde gezse de farklı şeyler yapan birkaç kişiden biri olurdu. o da skora direkt yansırdı ama sene başından beri oynadığımız resmi maçlarda kazansak da kaybetsek de hep kötüydü. iyi olduğu bir maçı hatırlamıyorum. acil kesik yemesi lazım. younes belhanda ise bildiğimiz gibi. bir iyi, iki kötü. maçta nasıl oynayacağını tahmin edemiyorsunuz. bu üçlüden özellikle soso hemen kesik yemeli. diğerleri için de yeni diziliş, taktiksel varyasyon vs. göre karar verilebilir.

    ryan babel bile soso ve arda'dan daha çevik. günümüzde de hız futbolun temeli. ya hızlı olacaksın, ya çevik olacaksın ya da hızlı düşünüp uygulayacaksın. bunların hiçbirini yapamıyorsan futbol oynayamazsın. soso ilk maçlarda bunlardan hiçbirini yapamadı. arda gene biraz kıpırdandı. babel de eh işte. sonuçta transfer yapamayacağımıza göre birinden biri oynayacak, sıralama da böyle olsun ne diyelim. diğer kanada da emre kılınç veya jesse sekidika düşünülebilir. belhanda da yeni düşünülecek taktiksel yapı / dizilişte kendine yer bulabiliyorsa mecburen oynar işte.

    taylan antalyalı da beklentilerimi aşan oyunculardan oldu. avrupa'da devam etsek mutlaka o bölgeye de transfer şart derdim; malumunuz adam sayısı bakımından eksikliğimiz var o bölgede. bana göre avrupa kalitesinde de eksikliğimiz var. ancak madem avrupa'da yokuz orası için taylan ve oghenekaro etebo yeterli bence. ikisi de dinamik, ayakları fena değil, sürekli hareket halinde. üçlü orta alana bile gerek kalmayabilir, birkaç maçta daha denense keşke sırf bu ikili.

    etebo demişken bu günden sonra kadrodaki favori adamlarımdan oldu. arkadaşlarına kızan birini sahada görmek güzel oluyormuş * kaptanlık için adayım da kendisidir.

    defans ve kale ise bana göre en sorunsuz olduğumuz kısım. orayı konuşmaya şimdilik gerek yok. ön taraftaki problemler daha büyük. oraları halledersek belki bir şeyler izleriz.

    bu arada yok şu kadar maaş alıyormuş, yok yedek oturamazmış, yok onları kazanmalıymışız falanmış filanmış. yok abi, iyi oynamayanı kes gitsin. zamanında yaptığın yanlış yatırımlar bugün kazanacağın paraları da götürmesin. yanlış yatırımın maddi kaybı sadece o maddi kayıpla kalsın, daha az zararda oluruz. piyasa yapacakmış da satacakmışız da. kusura bakmayın ama bazı arkadaşları, hele hele korona döneminde maddi kayba uğrayan bu kadar kulüp varken, kimse almaz. artık gerçekleri görmek lazım.
  • 6405
    tam olarak yönetim ve hocaele ele, bu sene çöpe. dur lan geçen sezon da böyleydi ?

    futbol takımı zor günler geçirmeke. avrupa'dan güzelce elendik.

    ligde iki maçlık göz boyamanın ardından ne yaptığını bilmeyen, bireysel yetenekler üzerine kurulmuş oyun planı. anlamsız ilk 11 tercihleri, asla gelmeyen değişiklikler, doldur boşalt futbolu...

    tam tamına 1 yıl önceden orta saha ihtiyacımız belliyken etebo dışında elle tutulur bir transfer olmaması, oyuncu satamama, aylar önce verilen sözlerin tutulmaması, tff-mhk gibi kurumlara karşı tek bir ses çıkaramama....

    işte birleştir hepsini galatasaray futbol takımının geçen sezondan bugüne kadar özetidir.
  • 6406
    feghouli-belhanda gibi kurtulmasi gereken kamburlar varken ustune falcao ve babel gibilerini eklemis, o da yetmez diyip arda turan’i da musallat etmis yoneticilere ve teknik direktore sahip kulup. ustelik bu kisiler artik futbolcularin gelecegine yatirim yapmaliyiz filan diyordu en son.

    kurtulus recetesi oncelikle bu isin sorumlularindan sonrasinda da bu birikmis kamburlardan kurtulmak. yoksa bu sekilde gecen her saniye sorunun katlanarak buyumesinden baska bir ise yaramiyor.
  • 6410
    son günlerde bu kulübün üyesi olup yönetimin son olayları sonrası çıkıp "bakın size dedik. dursun'dan da kötü bunlar" falan gibi şeyler diyen insanlar oluyor.
    şimdi şu girdiyi kenara bırakalım; (bkz: #2966184)
    bu insanlar yıllardır kendileri çalıp kendileri oynuyor, sonra hiçbir etkisi olmayan insanlara twitter üzerinden laf atıyor. özhan canaydın'ı, adnan polat'ı, dursun aydın özbek'i seçen onlar, ünal aysal'da ilk yılları başarılı olsa da son yıllarda saçmaladı. dursun özbek'i ibra edenler onlar.
    kısacası sanırlar sürekli süper insanlar seçiyorlar, sürekli haklılar da biz mustafa cengiz'i destekledik diye bir şey bilmiyoruz oldu. siz biliyorsunuz, içeriden bilgi alıyorsunuz da ne oluyor? ne s.ke derman olabildiniz?
    peki kimi bize sunuyorlardı? ali fatinoğlu, dursun özbek, ozan korkut. kadroya bak dünya karması.
    seneye kimi sunacaklar? belli aslında kimler olacağı, en büyük tahminim gsyiad başkanı metin öztürk.

    aday çıkaran siz, seçen siz, ibra etmeyen siz, riva/florya yetkisi veren/vermeyen siz, dursun özbek ibra eden siz. suçlu mustafa cengiz destekleyen insanlar. sonra da bize siz hiçbir şey bilmiyorsunuz, açın okuyun falan filan.
    biraz utanması olan içimizde binlerce adam var bir tane düzgün insan çıkamıyor der utanır. sözlükten karma yapsak sizin kadar kötü kadro cikaramayız. hele 20 yıl üst üste hiç cikaramayız.

    seneye görücez meşhur galatasaray kongre üyesi kişileri. karşımıza (karşımıza dediğim söz gelişi, biz gene tv'de kafayı yiyeceğiz) birilerini çıkaracak, içinden abileri ne söylerse o seçilecek. o kişiyi de görücez maaş bütçesini 20m euro yapacak mı, fatih hocayı yollayacak mı, gene derneğe borç yazacak mı vs.

    ben gene kendi düşüncemin arkasındayım; 253 milyon euro net borç var. riva'dan gelecek para, çok ciddi küçülme, altyapı ile kapanır. ama bunu ne taraftar ister ne gelecek yönetimler/malum üyeler. bu sebepten dibi görür satılır kulüp.
    sözlükteki dostlar da çok iyi niyetli. son 20 yılda sevdikleri bir ünal aysal, o da euronun düşük olduğu dönem, kredi almak kolay vs. beklentilerini bu kadar yüksek tutmazlarsa iyi olur. al birini vur ötekine olacak.
  • 6411
    bu sene şampiyon olursak fenerbahçe bir on yıl daha toparlanamaz. aklımızı başımıza devşirirsek önümüzde tarihi bir fırsat var. fener aynı bizim özbek zamanında kurduğumuz gibi parayı bastı bastı aldı. ancak kurulan kadro bizdeki gibi en fazla iki sene iş yapacak bir kadro. bu kadronun şampiyon olmasını engellersek feneri derin bir mali krize sürükleriz. hele ali koç görevinden ayrılırsa takımı alttan alta finanse edecek kimse kalmaz. o zaman takke düşer kel görünür. teknik direktörsüz de parasız da şampiyon olduk. yine oluruz. hoca kendini toplasın, fayda etmeyecek adamları silsin. ocağa kadar zirveye yakın duralım. bir iki takviyeyle de bu iş olur inşallah. umudunuzu kesmeyin, galatasaray hep kibir dağlarını yıkmıştır, yine yıkar.
  • 6413
    para islerinin cok onemli bir hal aldigi su donemlerde aklima hizli bir yapilanma modeli olusturan takimim.

    oncelikle gelirlerini tam olarak bilmiyorum ama tribun gelirleri olarak 25 milyonu baz alacagim.

    ilk olarak maas skalasi;

    24 kisilik kadronun 18 disinda kalan 6 oyuncu icin ortalama 6x250.000 €=1,5 milyon €
    11 disinda kalan 7 oyuncu icin 7x500.000=3,5 milyon €
    ilk 11 icin ise ortalama 11x1,2 milyon = 13,2 milyon €

    24 kisilik toplam yillik kadro maliyeti 18,2 milyon € ekstrem durumlar oldu diyelim 20 milyon € olarak planlanmali.

    hersene scout ekibi ile yapilacak 10 milyon € bonservis harcamasi
    altyapi yatirimlari icin ise 5 milyon €

    arkadaslar toplam 35 milyon € yapti bu harcamalarimiz.

    oyunculari sevmedigimden degil ama butcemize gore cok para veriyoruz ve ayrica da olayin maddi boyutunun farkina varmak adina biz ne yapiyoruz ona bakalim
    falcao 7 €
    soso 3,85 €
    belhanda 3,35 €
    babel 2,5 €
    diagne 2,4 €
    digerlerini yazmiyorum, toplam olarak bu arkadaslara 19,10 € milyon maas oduyoruz.( bonuslari da cabasi )

    sonra battik bittik borclar kontrol edilemiyor.

    ben acikcasi su an aktif olarak galatasaray a hizmet eden herkes icin soyluyorum fatih terimi de katarak gs mizin ekonomik durumunu cok taktigini dusunmuyorum. yoksa formul cok acik yukarda belirttim sadece 3 senelik bir maas ve organizasyon planlamasi. yuksek kontratlardan kurtul para eden oyuncularini degeri gelince sat ve nakit akisini surdurulebilir yap. inan yonetimdeki kimse kendi sirketini boyle yonetmiyordur zaten yonetse o sirket 3 sene dayanamaz.

    niye hicbir zaman disiplin,planlama, cagin gerektirdigi bilimsel yontemler bizim topraklara ugramiyor anlamis degilim.
  • 6414
    üzerine oyunlar oynanan, itibar suikastına uğrayan, algı operasyonlarına maruz kalan, devamlı hedefte olan takımım.

    peki benim caaanım takımım ne yapıyor?
    hiç.

    koskocaman bir hiç. bakın arkadaşlar; medya gibi zeminin kaygan, paranın normalden daha tatlı ve akışkan olduğu bir sektörde kolayca birilerini tetikçi olarak tutabilirsiniz kendinize. ki 'passat medyası' tabiri de gayet altı dolu bir kavramdır. son zamanlarda bulduğu her delikten kafasını çıkarıp konuşan pıtrak sürüsünün bu denli artışının nedeni de budur zaten. senin boş bıraktığın mevziler, elbet biri tarafından doldurulur, kural budur.

    peki ne olmalı?

    profesyonellik. tek ihtiyacımız olan şey bu. albayrak-günay ikilisi ve başkan cengiz'in yaptıkları her yersiz açıklama ve diğer tarafın türlü iftiralarına sessiz kalınışı yeni zafiyetler doğurur. bu işlerle profesyonelce ilgilenilmesi gerekir. galatasaray, mahalle arasındaki bir güvercin sevenler derneği değildir. milyonlarca taraftarı, takipçisi, sempatizanı olan dünya çapında bir kulüptür. halkla ilişkiler denen olay da işte tam bu yüzden gereklidir.

    senin kanalın tırt bir hazırlık maçı yayınlayamıyorsa sorun var. başkanın sağlık açısından elverişli değilken hala toplantı yapıyorsa, gaf üstüne gaf geliyorsa sıkıntı var. yöneticilerin maç önü-sonrası ve transfer döneminde ileri geri konuşup kocaman bir balon gibi patlıyorsa sıkıntı var. sosyal medya hesabın galibiyette yönetim fotosunu koyup puan kaybında futbolcuyu koyuyorsa sıkıntı var. 2020 yılında hala store'larda kol gibi fiyat çekip sümük gibi mal satarsanız sıkıntı var. daha ne söyleyeyim kulüp olmuş ali baba'nın çiftliği. ne ararsan var ama bir dik duruş yok. ya sen asırlık çınarsın bu rezaletlere bi kıçıkırık basın açıklamasıyla nasıl cevap verirsin? süründüreceksin o kurumu! sen hakkını savunmazsan millet senin üzerinde halay çeker!

    sevgili dostlarım; işte halkla ilişkiler denen kavram bu sorunları derler toplar. bu işi 'halamın oğlu yapar' mantığında görmezseniz eğer fayda sağlarsınız. ha yok illa da 'bizim oğlanlar halleder' derseniz böyle elinize yüzünüze bulaştırırsınız. kimse kusura bakmasın da abdurrahim abiden basın sözcüsü olmaz. basının karşısına çıkacak adamın kaba tabirle tam bir laf ebesi olması ve çelik gibi sinirlere sahip olması şart oğlu şarttır.

    çözüm zor değil. yeter ki doğru açıdan bakılsın.
  • 6417
    babamdan ve abimden kalan miras olan canım takımım. ağabeyimle çok maç izledim ali sami yen stadyumunda da, ali sami yen spor kompleksi türk telekom stadyumunda da. babamla izlemek nasip olmadı, o televizyondan seyreder hep galatasaray'ı. ilk hatırladığım maç 9 kasım 1988 galatasaray neuchatel xamax maçı'ydı televizyondan dahi yayınlanmayan, radyodan dinlediğimiz ve bize umudun hep var olduğunu anlatan maç. ben orada anladım sadece bir takım tutmadığımı. daha 7 yaşında bir çocukken bana umudunu sakın yitirme, inanırsın başarırsın demişti galatasaray. belki de bütün düşmelerimden sonra tekrar ayağa kalkışımın başlangıcıydı o maç. iyi ki galatasaraylıyım.
  • 6418
    değil potansiyeline yakın, çok çok altında yönetilen canım kulübüm...
    bunu bazen arkadaş gruplarında da yazıyorum, 6 tane işini iyi bilen avrupalıya bütün sorumluluğu bırakacaksın. 5. yılın sonunda tertemiz bir şekilde kulübü düzlüğe çıkartırlar.
    yanlış yönetildiğine hangi konudan başlasam bilemiyorum.
    öncelikle futbol şubesinden başlayalım. hocamız takımın başında olsa da mali olarak inanılmaz kötü yönetiliyoruz. saçma sapan maaşlar verdiğimiz için belimizi doğrultamıyoruz. bu maaşları verince zincirleme olarak kötü işler devam ediyor.
    en basitinden yüksek maliyet nedeniyle taraftara yani bize yansıması kötü oluyor.
    aslında ülke gerçeğinde en fazla 750 tl olması gereken kale arkası kombineler, bin tl üzerinde satılıyor.
    nike ürünlerini bir kenara koyuyorum. burada üretilen store ürünleri inanılmaz pahalı, taraftar yanına bile yaklaşamıyor.
    çünkü hem giderlerimiz fazla, hem de mağazacılık maliyetlerimiz yüksek.
    çok store açmak, çok maliyet demek.
    halbuki dünya e ticarete dönmüşken sürekli mağaza açmak zarardan başka bir şey değildir.
    ülkenin durumu belli ve taraftarın cebindeki para da...
    dışarıda 10 tl'ye alınabilen atkıya mağazada 50 lira çekerseniz, istediğiniz satış miktarına ulaşamazsınız.
    bugün h&m, de facto ve lc waikiki gibi mağazalarda basit bir kapşonlu sweet 100 tl ve altına satılıyor ama hemen hemen aynı kalitedeki ürün üstünde sırf arma var diye 150 tl'den başlıyor.
    diğer taraftan dijital olarak inanılmaz bir iş yapma imkanı var ama onun da çeyreğini bile kullanamıyoruz.
    bir transfer videosu mesela 1,5-2 milyon izleniyor.
    bunun gibi tonlarca örnek sayabilirim ama geri dönüşleri istenildiği gibi olmuyor, olsa da yukarıda dediğim yüksek maliyetlerden yüzünden yaralara merhem olmuyor.
    kulübün sıfır başarı bile olsa yıllık net geliri en az 600 milyon tl eder. başarı ile beraber bu rakam 1 milyar tl seviyelerine çıkıyor.
    600 milyon tl bugünkü yüksek kura rağmen 65 milyon euro gibi bir rakam yapıyor. kur 7 liraya geldiğinde 85 milyon euro eder.
    aklı başında yönetilen bir kulübün bu gelirlerle batmasına imkan yoktur ama yıllık 50-60 milyon euro maaş verince o yükün altından kalkılamaz.
    2021 mayıs ayında seçilecek yönetimden beklentim mali yapılanmayı sağlamalarıdır. takım as stoperleri toplam 1.9 m euro alırken, yedek sağ beki 1.4 milyon euro alamaz.
    yani mali durum toparlanmadan hangi sistem ile oynarsak oynayalım, üstüne şampiyon da olsak değişen hiç bir şey olmayacak.
    açıkcası bu yönetim veya gelecek olanlardan pek umudum yok. o yüzden hoca kendi maaşından başlayarak takımın maliyetini düşürecek.
    evet bu aslında yönetim kurulunun görevidir ama bunu yapabilecek bir yönetimin ben olacağına inanmıyorum.
    bir divan üyesi olarak, hocanın galatasaray'a yapacağı son büyük iyilik bu olmalıdır.
    ne kadar daha çalışır bilmiyorum ama kulübü düzlüğe çıkartıp öyle emekli olması gerekmektedir.
    gerekirse egosunu bir kenara bırakıp şampiyon olamamayı göze alacak ama kulübün düzlüğe çıkması için ön ayak olacak.
  • 6419
    https://twitter.com/.../1317102126317842432

    oy oy oyyyyyyy. uğur karakullukçu'ya verdikleri ayar öyle böyle değil. özellikle;

    --- alıntı ---

    kamuoyunun; yorumlarını ve haberlerini dedikodu temellerine dayanarak yapan, kendilerini gazeteci ilan eden ve yıllardır kapısından içeri girmedikleri yere hakim oldukları algısını oluşturan bu gibi şahısların mesnetsiz iddialarına itibar etmeyiniz.

    --- alıntı ---

    kısmını azıcık yüzü olan birine deseler, utancından yerin dibine geçerdi. ünal aysal sonrası yönetimlerini gereken yerlerde gereken ayarları vermeme konusunda hep eleştirdim, ama bu açıklamayı alkışlıyorum sadece. umarım tüm galatasaray düşmanlarına karşı bu çizgide devam ederiz.
  • 6420
    klüp, son günlerde yaşanan ekmek peynir meselesini kulübe küçük bir para getirisi olarak yansıtılabilir.

    diyeceksinizki nasıl? efendim söyle;

    acil bir şekilde bir peynir firmasıyla anlaşılır ve bir kaç altyapı oyuncusunun yer aldığı bir reklam filmi çekilir. reklamda ana fikir olarak altyapıda oynayan genç oyuncular klubün yemekhanesinde yemek yerine x marka peyniri lezzetli olduğu için tercih eder ve peynir ekmek yerler. bu sırada da fatih hocaya veya kariyerli futbolcularımızdan birine yakalanırlar ve fatih hoca televizyonda eleştiri yapan yorumcuları gösterir.

    böylece hem nüktedan bir mesaj verilerek bir piyar çalışması yapılmış olur, hem de elde edilen küçük gelir doğrudan altyapıya aktarılır.
  • 6421
    camia olarak ne zaman işler kötü gitmeye başlasa her türlü tersliği üst üste yaşarız. bu camiamızın yazılı olmayan bir kuralıdır. havasını kaybettiği zaman ise çekilmez bir takım oluyor maalesef. idare edemiyoruz bir türlü. 2020-2021 sezonunda ise alışık olmadığımız bir şekilde çok hızlı havamızı kaybettik. bir rangers deplasmanı tüm camiayı bitirdi. özellikle galatasaray başlığı altına yazdım zira haftasonu basketbol takımımızı izledim maalesef izlemez olaydım. bu kasvetli hava bu bunalım ortamı oraya da sirayet etmiş sanki.
    bir an önce bu havadan kurtulmalıyız fakat biz kolay kolay çıkamayız bu havanın tesirinden.
  • 6422
    biz galatasaray olarak ne yazık ki futboldaki ilerlemeye adapte olamadık.
    hâlâ romantik kafa ile hülyalarda yaşıyoruz.
    şu başlıklardan da belli olmuyor mu bu durum?

    (bkz: galatasaray bir his takımıdır)
    (bkz: galatasaray pes etmez)
    (bkz: biz bitti demeden bitmez)
    (bkz: konsantrasyon)
    (bkz: şampiyonluk alametleri)

    hedef bilmem kaç...

    bu inanma kısmı, konsantrasyon kısmı falan işin teknik, taktik kısmının ötesine geçmiş artık.
    hâlâ sahaya ruh koyunca, arda turan gibi altyapı oyuncularını transfer edince, kolej havası falan yaratınca başarılı olacağımızı zannediyoruz.

    bu kafa geçmişte kaldı artık, kolej havası ile başarılı olunmuyor; işini doğru ve akla yatkın yapanlar boy gösteriyor artık dünya futbolu sahnelerinde.

    fatih terim hocamız son gelişinden beri 3 yıldır takımın başında, hâlâ bu takımın nasıl bir sistemle, nasıl bir anlayışla oynadığı belli değil.
    her hafta aynı sistemsiz kurguyla sahaya çıkıyoruz, belki ilk 11'den bir kaç oyuncu değişiyor ama oynanan kaotik futbol yıllardır değişmiyor.

    daha acı verici olanı ise transfer yapınca düzeleceğimize inanıyoruz, halbuki bütçesi düşük takımlar transfersiz de bizi gayet güzel yenebiliyor.
    (bkz: 19 ekim 2020 galatasaray alanyaspor maçı)
    demek ki olay sadece transferle, kadro kalitesi ile alâkalı değil.

    kağıt üzerindeki en değerli takım biziz, kötü ligimizde şampiyon olunca kendimizi başarılı zannediyoruz oysaki takımın gerçek seviyesi avrupa maçlarında daha net görülüyor.

    makas açıldı diye bahaneler uyduruyoruz ama bizden çok daha zayıf hajduk split takımına bile doğru dürüst diş geçiremiyoruz, 70 dakika hiçbir şey yapamayıp sonrasında attığımız golle zorla yeniyoruz.
    (bkz: 24 eylül 2020 galatasaray hajduk split maçı)

    hajduk'un bir tık üstü hiçbir takımı yenemez galatasaray, mümkün değil.
    (bkz: 1 ekim 2020 rangers fc galatasaray maçı/#2985751)

    modern olan tüm şeylerde olduğu gibi modern futbolun temelinde de bilimsel metodlar, akılcılık ve tecrübe olduğu su götürmez bir gerçek.
    insana dayalı olan her konuda elbette muhakeme ve kriz yönetimi önemlidir ama bunlar yine de akılcılığın önüne geçemez.

    bizde durumlar böyle değil. ne diyoruz hep?
    (bkz: fatih terim'in bir bildiği vardır)
    hoca biliyor diye bugün hiçbir özelliği olmayan selçuk inan galatasaray'da a takımın yardımcı antrenörü olabiliyor mesela.

    vefa gösterilebilir elbette ama önce 18 yaş altı takımlarda çalıştırılır.
    galatasaray a takımı yardımcı antrenörlük payesi bu kadar ucuz mu?

    bu tamamen romantizmle alakalı, modern futbolda böyle şeylere yer yok.
    liverpool sırf taç atışı çalıştırmak için yardımcı antrenör görevlendiriyor, biz galatasaray'ın evladı kafasıyla eski oyuncumuza a takımda görev veriyoruz.

    ya da diyoruz ki fatih terim giderse yerine kim gelecek, ülke futbolunu bilmeyen insanlar başarılı olamaz.
    bu daha üzücü işte, vasata razı olmak...
    yani kötü oynuyoruz eyvallah ama yapacak da bir şey yok.

    var kardeşim var, her zaman yapacak bir şey vardır yeter ki sabırlı olalım, yeter ki kendi ligimizde şampiyon oluyoruz diye başarılıyız inancına kapılmayalım.
    zira bu takım ligde şampiyon yapılsın diye kurulmadı zaten.

    (bkz: türk olmayan takımları yenmek)

    kabuğumuzu kıralım biraz, yüzümüzü batının ilmine, medeniyete dönelim.
    çıkın oynayın demekle olmuyor artık bu iş, olmayacak da.
    geçmişimize saygı duyalım ama geleceğimizi de riske atmayalım.

    köklü bir futbol aklı değişimi şart artık.
  • 6423
    en son iyi bir yapılanma yaptığında sene 1998 olan, hayatın anlamı.

    o yıldan sonra futbol takımı hep günü kurtarmaya çalışan bir camia oldu, üstüne koyamadık. buna 2012 de dahil. aslında 8 sene önce rüzgarı arkamıza almışken tam da geleceğe dönük hamleler yapabilirdik. zaten 2013 şampiyonluğundan sonra iyice geriye gittik. özellikle 2015 ve 2019 yıllarında gelen şampiyonluklar cesaretli davranmamıza engel oldu, bazı şeyler halı altına süpürüldü. o şampiyonluklar iyi olmayan bir takımla kazanılmıştı. ertesi yıllarda ligi nerede bitirdiğimiz belli.

    kesinlikle iyi bir yapılanmaya ihtiyacımız var. buna her şey dahil; idari, mali, teknik vs. diyetisyeninden özel hocasına, transfer ekibinden teknik ekibe kadar. bu işler tam profosyonellikle yürüyor. şampiyonlar ligi'nde çok başarız olmaktan ziyade oranın en az koşan takımı olmak kabul edilebilir bir şey değil.

    malûm dibi görmeden çıkamıyoruz. bari bu sefer öyle olmasın. ne yönetim topu hocaya ve futbolculara atsın ne de onlar yönetime. her şeyin birbirine bağlı olduğu bir sporda kimse tek suçlu olamaz. daha önemlisi kimse de suçlu, hatalı olan bu deyip işin içinden sıyrılamaz.

    devrim şart.. kısa vadede antrenman sayısı mı artar, kadro dışılar mı olur ya da motivasyon için uğraş mı verilir bilemem ama kulübün bu halinden sorumlu kişiler kimseye laf atmasın artık. lafla peynir gemisi yürümez. artık icraat istiyoruz karşılıksız sevenler olarak.
  • 6424
    ligin en iyi iki kadrosundan biri olmadığı her sene benzer sorunları yaşayan, yaşayacak takımımız canımız.

    kimse kusura bakmasın ama kalesinde elinden her an top kaçıracakmış gibi duran fatih, bekinde vasat iki norveçli’den en az biri, ve orta sahasında üst düzey oynamış tek bir futbolcusu olmayan, kanatlarında biri 2 yıl top oynamamış diğeri 2019’dan beri kayıp ve ağır vasıta iki futbolcu ile bu iş olmaz. her mevkide pahalı ve berbat bir planlama ürünü futbolcular var.

    fenerbahçe, başakşehir ve hatta alanya bizden çok daha derinlikli ve nitelikli kadrolara sahip.
  • 6425
    taraftarinin her kotu mac sonrasi isimleri teker teker elestirip sunun yuzunden yenildik laflarindan vazgecmesi gerekmektedir. fatih uzakten frikik golu yemis, bu olmus su olmus. sorun fatih degilki. sorun galatasaray- alanyaspor macina cikarken favori olarak cikmiyor. kadro olarak bu takim ligin en iyisi degil. yabanci sinirinin kalkmasiyla beraber iyi yonetilen bazi anadolu takimlari basa bas oynayan hatta bazi mevkilerde bizden daha iyi isimlere sahipler. sende belhanda var onda bakasetas. sende fatih var onda marafona. sende diagne var onda babacar..basimizda ki sattigin kadar al belasi oldukca ve transfer yapacak yonetim kurulunda oyuncu satip yerlerini genc ve potansiyelli isimlerle dolduracak kapasite olmayinca bu duraklama doneminde olmamiz normal. hem kadron iyi degil hem de fark yaraticak taraftarin arkanda yok bu korona belasindan dolayi. ayrica basimizda turk futbolunun en buyuk ismi fatih hoca var. fakat fatih hocam hem kadrosu yeterli olmamasina ragmen takintili bir sekilde devam ediyor bu oyunu oynamaya. en son duran top, kornerden bir gol attigimizi hatirlayan var mi ? ben hatirlamiyorum. ben artik sikildim kornerleri on direge atmaya. bir de hocamin karsisinda artik genc bir jenerasyon var okan buruk, erol bulut, cagdas atan gibi. ve bu isimler aptal degiller. derslerine calisiyorlar ve hocam bir care bulamiyor. bu isimler acik acik mactan once ne yapacaklarini soyluyorlar ve yapiyorlar, marcao'ya bas, beklere bas ve biz bir turlu care bulamiyoruz. nedir sorun? sorun bir sistemin olmamasi, bir taktik anlayista surekli israr edip degisik planlari devreye sokamama. antremanda bol bol ayak tenisi oynamakla cozulmez bu isler.
App Store'dan indirin Google Play'den alın