• 5051
    çok sevdiğim bir söz vardır,

    ''ne aradığını bilmeyen, bulduğunu anlayamaz'' diye.

    galatasaray da aynı hesap işte, ne aradığını bilmiyor ki, planladığı/programladığı bir şey yok ki karşısına çıkan malzemelerin ne olduğunu anlayabilsin.
    igor tudor doğru teknik direktör mü değil mi? bilmiyoruz ki çünkü neyi aradığımız belli değil.
    hücum futbolu mu arıyoruz,
    doğru transferler mi önceliğimiz?

    alman sistemine mi geçmek istiyoruz, hollanda ekolü mü hedef, altyapıya mı önem vereceğiz? bilmiyoruz ki! onun için de hangi isim doğruydu hangi isim yanlıştı değerlendirmek saçma oluyor.

    basketbolda veya diğer branşlarda da bu durum geçerli. erkek basketbolunda bütçe daralmasına mı gideceğiz, yoksa bütçe artacak mı?
    ergin ataman gibi yarıştırcı bir koç mu lazım yoksa yetiştirici bir isim getirip uzun vadede başarı mı planlanıyor?
    kulübün planını neye göre yaptığı belli dahi değilken hangi koçun doğru isim olduğunu tartışabilir misiniz?

    onun için her şeyin başı plan-proje.

    canım derwall de mi bir şey öğretemedi size!
  • 5053
    en son gerçekleşen başkanlık seçiminde dursun özbek 2800, turgay kıran 534, ahmet özdoğan ise 442 oy almıştır. bu sonuçlar bile galatasaray genel kuruluna hakim olan zihniyeti açıkça ortaya koymaktadır. bu zihniyet devam ettikçe ne yazık ki kulübümüzün ayağa kalkması pek mümkün olamayacak ileride. bu sonuçlar gösteriyor ki galatasaray spor kulübü kongre üyelerinin teveccüh etmediği adamlara ayrı bir parantez açmak gerekiyor.
  • 5054
    2010-2011 sezonundaki kötü performansı nedeniyle bir ara düşme hattına bile yaklaşan takımımız. o dönem bize "cimbom kümeye" diye tezahüratta bulunan eskişehir, sivas, antep gibi takımlar bir bir düştü. sivas geri çıktı ama olsun. düştü mü düştü.

    bu da herkese ibret olsun. sırada bunların en büyükleri var. bakarsınız bir karar gelir uzaklardan bir yerden onlar da gider.
  • 5056
    inanılmaz potansiyeli olan bir camia ama durumu cidden çok sıkıntılı, öyle böyle değil.

    dursun özbek gibi bir şahsın elinde resmen kuruyor bu herkesin malumu ama işim gücüm yokmuş gibi oturdum bu herif gitse ve yerine kim gelse içimizde bir umut doğar ve yeniden toparlanırız diye düşündüm, sanırsın saf aklın eleştirisini yapıyorum düşün düşün o kadar zaman geçti ama aklıma hiç kimse gelmedi.
    misal fenerbahçe'de aziz'i sevmeyen tayfa diyor ki bu herif gitse ali gelecek ve adamlarda bir umut var, bjk'de fikret var öyle böyle gemiyi götürüyor şimdilik öyle bir dertleri yok ama bize bakıyorum elini taşın altına koyacak bir tane (komşular alışverişte görsün misali her seçimde aday olan figürleri saymazsak) hevesli ve potansiyelli adam yok o nedenle olmayacak duaya el açmışız ünal aysal dönsün diye amin deyip duruyoruz, koskoca camia mezunlar derneğine dönüşmüş.

    bjk'yi kınadık zamanında "koskoca kulübü demirören'e emenaet ettiniz bir tane adam yokmuydu lan içinizde" diyerek, insan kınadığını yaşamadan ölmüyormuş daha beteri bizim başımıza geldi ve orada da kalacak gibi duruyor.
  • 5059
    dursun özbek tarafından yönetildikçe marka değeri azalacak olan takımdır. bildiğin akhisar'a döneceğiz bir kaç yıla. çok samimi söylüyorum, gittiğimiz yol yol değil.

    bakın, mesele kupaydı, şampiyonluktu falan meselesini de geçti artık. ufuk meselesi olay. monaco prensiyle yemek yiyen başkandan reis lakaplı kişilere sucuk ısmarlayan başkana dönmenin bir karşılığı var. 2 yılda elde edilen sonuçlara bak. bir 6.lık, muhtemelen bir 4.lük. aynı kafayla seneye de ilk 5'e razı oluruz. sonraki sene yine ilk 4 ilk 5 derken bir bakmışsın 3.lüğe sevinir olmuşsun.

    bu iş böyledir. ancak iyice düştüğümüzde anlayacağız olayı. sadece futbolda değil diğer branşlarda da masraftan kısacağız ayağına orta sıra takımlarına döndük iyice. daha ilerisi bu branşların kapatılmasıdır. bu herif* atıyorum 1 dönem daha yönetsirse kulübü ki bu aşağı yukarı 4 yıl yapıyor, dağ gibi takım kuşa döner. araziler gitti bu arada. bunlar adayı da verirler, dımdızlak kalırız ortada. liseden çıktık diye kulübü sattırmıyorlar da, parma'dan beter oluruz benden söylemesi.
  • 5062
    geçen 19mayıs cuma gününün resmi tatil olması ile hanım ile bastık ege sahillerinde bi otele gittik. otel 3 basamaklı yaşlara ulaşmak için azimle yaşayan amca ve teyzelerle dolu idi. halbuki gördüğüm güzel atmosferlerden birine sahipti. deniz çarşaf gibi, yeşillikler, ağaçlar, çiçekler, sakinlik, durgunluk, kararların geldiği gök filan. efsaneeee...

    derken plajdakiiskelede bir türk bayrağı bir de enlemesine sarı kırmızı bir bayrak gördüm. aha dedim, işte be, cimbomlu adam gibi bi adam buranın işletmecisi, iyi ki buraya gelmişiz. eşime dedim, "aşkım sen oyalan ben buranın sahibini bulacam". tamam dedi, viskisine buz atıp denizin tadını çıkarmaya başladı ama ben 16. yüzyılda papaya suikast için gönderilen bir osmanlı casusu edası ile önce otel görevlilerinin yanından geçtim, sonra resepsiyona gidip otel sahibinin odasından çıkmasını bekledim. ben odayı gözledikçe adam çıkmadı, o çıkmadıkça ben bekledim. telefondan prison break izlerken adamlar hapishaneden 2 kere kaçtı ama müdür bi türlü odadan çıkmadı. tam ana karakterlerden biri aşk olaylarına girecekken müdürü gördüm. telefon elimden düştü, o bıyıklarına baktım, boya endama baktım, "yavaş yürü yiğidim, ölümü korkutuyorsun" dedim içimden. derken adam bana doğru yaklaştı, "aha" dedim, "iki cimbomluyu kan çekti". adam bana doğru yaklaşırken "welcomeeee welcomeeee" dedi ve arkadan gelen turistlere doğru el uzattı. olsun dedim, adam harbi cimbomlu, yerliye değil, yüzünü batıya, batının ahlaksızlığına çeviriyor. uzağa gidip bir bira aldım, onların da pool barda kokteyllerini içmelerini bekledim.

    abe sokam, yazarken sıkıldım.
    oteli gezerken mavi bayrak panosunu gördüm, meğer o bayrak cankurtaran bayrağıymış. içimden drogbanın golünden sonra bayrağını kaldıran yan hakeme ettiğim küfür geldi
    "o bayrak senin g.tüne girsin"

    o bayrak: https://www.onlinecankurtaran.com/...n31032017010223.jpeg
  • 5063
    acı ama gerçek, her şubesiyle beraber felakete doğru sürüklenmektedir. önümüzde transfer sezonu var ve görünen o ki spor kulüplerinin başına gelmiş geçmiş en kötü yönetimlerinden, en kötü başkanlarından biriyle giriyoruz bu sezona. sanıyorum olağanüstü genel kurul için de yeterli sayıda imza toplanamadı ve toplanamayacak. geçirdiğimiz 2 sene gösteriyor ki bu adamların herhangi bir konuda doğru karar alma şansı yok. şimdiye kadar yaptıkları en iyi hamle diyeceğimiz hamza hamzaoğlu'nun gönderilmesi bile zamanlama olarak son derece hatalı, durum o kadar vahim. bu adamların başarısızlıklarını anlatabilecek kelime türkçe veya başka bir dilde henüz yok. sadece başarısız bir yönetim demek kendilerini tanımlamıyor, çok başarısız da değiller. tanımlayamıyorum ama bambaşka bir boyut getirdiler başarısızlık kavramına. yani başarısızlık denilen olay alınan yanlış kararlardan doğar, bunlarınki sadece alınan yanlış kararlardan ibaret değil. doğru karar alsalar da sonucu yanlış bir yere varıyor en nihayetinde, ondan dolayı kelime bulamıyorum, tarihte kimse bu kadar mal olamaz diye böyle bir kelime üretmemişler, tüm zorluk ondan kaynaklanıyor. ama insanlığı böyle bir kelime üretmediler diye suçlayamam, bu kadar kazmayı ben de ilk kez görüyorum, 300 sene yaşasam yine göremezdim. galatasaray yönetimine geçirdikleri her gün galatasaray'a ayrı bir zarar katıyor, mesela bugün olcan adın'ın tazminatı patladı bir tarafımızda, yarın öbür gün 1.5 milyon euro verip aldıkları ryan donk'un yıllık maaşını düşünmeye başlayacağız, sonra cavanda'yı falan göndermeye çalışacaklar(elbette gönderemeyecekler) bu sefer cavanda'nın yıllık maaşı bela olacak başımıza, belki brumayı da podolski gibi bedavadan biraz pahalıya satacaklar, böyle uzayacak gidecek. bunlar yine ufak tefek zararlar birkaç sene sonra riva ve florya'nın kelepir fiyata satıldığı iyice gün yüzüne çıkacak, bela okunacak. bunlar yetti mi? yetmedi. daha önümüzde koca bir transfer sezonu var, tüm bu mevcut durum yetmezmiş gibi tutup getirecekleri abuk sabuk adamların kontratları da en az 3 senelik olacak, en az 2020'ye kadar kadromuzda göndermeye çalışacağımız futbolcular dolacak.

    fenerbahçeli arkadaşlarım aziz yıldırım'dan dert yanarken her zaman şunu savunmuştum, galatasaray'ın başına hem başarısız olup hem de gönderilmeyecek bir başkan asla gelmez. ne kadar sevmesem de benim için galatasaray lisesi bunun teminatıydı aslında. gördük ki çok büyük yalan dolanmış liseli aydınlarımız da. hep beraber yok oluşu seyrediyoruz, çıtları çıkmıyor. meğer galatasaray da bildiğin fenerbahçe gibi bir yapıya sahipmiş. hayır öylesine bir sessizlik var ki 3.senede de aynı felaketi yaşadıktan sonra gene çıtları çıkmayacak gibi. adnan polat'ın bir tarafına teneke bağlanarak ibra edilmemesi, ünal aysal'ın olağanüstü kongreye gitmek zorunda kalmasının üstünden çok da sene geçmedi halbuki. o zaman bu kadar hırgür çıkaran bu liseli aydınlardan şimdi 1600 tane imza çıkmıyor mesela. neden? tamam biz "fan"ların kulüp üzerinde hiçbir etkisi yok, onu anladık da galatasaray'ı ne uğruna sattınız, bu yönetimi göndermenizde engel olan sebep ne çıkın adam gibi onu söyleyin bari. hiçbir şey üzerinde hakkımız yok da bunu bilmeye de mi hakkımız yok en azından?

    önümüzdeki sezon için şunu transfer etsek iyi olur, stoperde serdar aziz döner yanına yabancı stoper alırız, bir dinamik orta saha alırız, bir süper forvet alırız diye heyecanlanan arkadaşları görüyorum. gerçekten sizin gelecek sezon sonunda çok üzülmemeniz için söylüyorum, bu yönetim gitmediği sürece sizin dediğiniz adamları alsalar da bu takım başarılı olamayacak, çok açık ortada. hatta yarın gitseler bile enkazı toparlamak 2011/2012 sezonundaki kadar kolay olmayacak. şike sürecinden dolayı zayıflayan bir fenerbahçe, yılların loserı beşiktaş da yok artık. yarın gitseler ancak gelecek yıllar için ümitli oluruz kaldı ki onu da yapmıyorlar. yahu adamlar yeni sezon formasını tanıtırken bile 14 sene şampiyon görmedik 2 seneden ne olacak falan diye tanıtımı yapıyorlar, hedefi baya büyük tutmuşlar yani, yeni bir rekor kırar mıyız diye hesap kitap yapıyorlar. ne bileyim, heyecanlanan arkadaşlar görüyorum onlar için üzülüyorum, ondan bunları dolayı yazmak istedim. yemin olsun şu kazmaların gitmediği her gün ayrı ayrı üzülüyorum, işin kötüsü alışıyorum da galatasaray'ın düştüğü bu saçma duruma. 2 sene sonra uefa'ya katılma hakkı kazandık diye sevineceğiz diye korkuyorum bir yandan da. inşallah ben manyağın tekiyimdir ve çok fazla paranoya yapıyorumdur bu konuda.
  • 5064
    ruhunu kaybetmiş olan camia. ben açıkçası taraftarda, sporcularda, yönetimde bir ruh göremiyorum. örneğin duygun yarsuvat döneminde veya ünal yasal döneminde yukarıda saymış olduğum unsurların tamamında bir ruh, inanmışlık vardı. ortak bir hedefe herkes inanıyor ve gücü ölçüsünde bir şeyler yapıyordu ama su an biz bunu kaybettik ve bana göre şampiyonluklardan, başarılardan daha önemli olan da bu inanctir. bunu tekrar inşa etmek de kolay olmayacaktır. ancak eninde sonunda bu ruh inşa olacak.

    ruhun tekrar inşası için atılması gereken ilk adım bu yönetimin gitmesidir. nasıl, ne şekilde olur bilmem ama bu yönetim gitmelidir ve gidecektir. su an açıkçası galatasaray ile ilgili tek ilgilendiğim nokta yönetimin gitmesi. transfer, forma, maçlar falan umurumda değil. bu yönetim gittikten sonra ben bunlarla tekrar ilgilenmeye başlarım.
  • 5066
    sadece kulüp ile taraftar arasındaki bağ değil, taraftar arası bağı da oldukça zayıflamış kulüp. kendi adıma, futbolcuların çoğundan sahada üstlerinde forma olduğu sırada desteklemekle beraber insan olarak hoşlanmıyorum.

    neden 2008'de lahm'ın golünden sonra tanıdığım herkes hayal kırıklığına uğramışken 2016'da irlandalı bir adamın italya'ya attığı gol sonrası içinde hiç irlandalı olmayan insanlarla beraber istemsizce kahkaha attıysak o yüzden.

    bu sezon galatasaraylıların sözlüğünde bursaspor'un galatasaray'ı yenmesini can-ı gönülden isteyen, troll falan olmayan insan gördüm ben.
  • 5067
    isterdim, fakat kürtçe bilmem.
    buna rağmen tınısını beğendiğim şarkı veya türküler olduğunda, çevirisini öğrenmeye çalışırım.

    geçtiğimiz günlerde aynur adlı bir şarkıcının şire isimli parçasında su mısraya denk geldim, çok kullanılan bir deyimmiş:
    "değerli bir kadın kötü bir erkeğin eline düşende, itin önüne atılmış mundara döner."

    benim aklıma direkt galatasaray'ı getirdi bu sözler, normal değil tabii, belki de armaya dair olan pesimist ruh halimden.
    ancak hem kötü, hem it, hem de mundar aynı simayı getirdi gözlerimin önüne, pek yazık.
  • 5069
    türkiye'nin en büyük spor kulübüdür. hala öyledir. ama biraz daha geç kalırsak değişecek bu gerçek. galatasaray hiç bu kadar aşağılanmamış, aciz ve komik duruma düşürülmemişti. canaydın dönemini de hatırlıyorum, adnan polat dönemin de. o ikisinin döneminde yine de belli bir ağırlığımız vardı. yanlış işler yapıldı tabi. bir dolu yanlış yapıldı. ama yanlıştı işte yapılanlar, skandal değildi.

    bugünkü yönetim yanlış yapmıyor, en ufak hareketi skandalla sonuçlanıyor. adam gibi becerdikleri hiç bir icraat yok. yıllardır fbjklı'lar bile arazilerimizin varlığından endişe ederlerdi. o araziler değerlendirilip devreye girdiğinde biz alıp başımızı gidecektik. onlar söylüyordu bunu. şimdi elimizden uçup gitti bu araziler. ne elde ettik peki; 0 koskoca bir sıfır. avantajımızı elimizden aldılar. artık fener'den beşiktaş'tan fakımız kalmadı. stat yerinden de kovulmuştuk zaten. statlar kulüplere devredildiğinde anlaşılacak asy arazisini terk etmemizin ne demek olduğu.

    stadı aldılar elimizden, arazilerimizi de aldılar. bir adımız kaldı geriye, onu da alıyorlar, alacaklar. eğer biraz daha reaksiyonsuz kalırsak önce trabzonspor'a dönüşeceğiz, sonra bursaspor'a, en sonunda akhisar olup çıkacağız.
  • 5071
    milyar dolarlık arazilere, adaya, tesislere sahipken varlık içinde yokluk çeken kulüptür. riva ve florya'yı kimsye peşkeş çekmeden öyle bir değerlendirirdik ki uçar giderdik. kalamış ve ada'dan da öyle projelerle öyle paralar kazanabilirdik ki her sene 3 tane sneijder alırdık, zerre de dokunmazdı. daha sportif başarılardan ve kulübün isim değerinden doğacak gelirleri söylemiyorum bile.

    yani inanılmaz bir şey. hep övünürüz galatasaray lisesi şöyle galatasaray lisesi böyle diye. şu varlıkları bu kadar kötü değerlendirecek başka bir grup yok dünya üzerinde. şu süreci nerde anlatsan dayak yersin. öylesine rezalet yönetildi, yönetiliyor. inanılır gibi değil.

    ada diyorum, hava limanının üzerinde devasa bir arazi diyorum, yine bir dairenin ortalama 1-1.5 trilyona satıldığı bir yerde büyük çaplı bir arazi diyorum. gelinen noktaya bak.

    utanmasalar bu kadar varlığa rağmen el açıp dilenecekler anasını satayım...
  • 5075
    gerçekten bu ülkede rakibi fenerbahçe falan değil sadece içindeki yapılanmadır.

    2000 yılında zirve yapan kulübün, marka değerinin, futbol takımının, yönetimine ve başkanına saçma sapan sebeplerle el çektirilmesini açıklayabilecek bir tanım mevcut değil. başarılı olduğu zaman ilkleri gerçekleştiren, ilkleri gerçekleştirmese bile daha önce başardıklarını tekrarlayan bir yapımız var.

    hal böyleyken derin galatasaray mıdır lise midir her ne ise bariz şekilde göstere göstere kulübe dinamit koyuyor. yoksa 2000 yılından sonra bir lyon bir porto olmamız zor değildi. bu koşullar içinde günümüzde yine 2013 itibariyle zirve yapan takımın düşürüldüğü durumu sinirle izliyoruz.

    galatasaraylıyım diyen adamlar bunu yapamaz. göz göre göre bir kulübün kaderiyle bu şekilde oynayamaz. ne zaman bu kan emicilerden kurtuluruz, işte o zaman başarısız da olsak, sebebin gizli eller değil kendimiz olduğuna inanırız.

    zaten bu hayatta en kötü şey kaderinizin başkalarının elinde olmasıdır. iyilik de kötülük de gelecekse kendi elimizden gelmeli. kendi ipimizi kendimiz çekmeliyiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın