• 4201
    2015-2016 sezonuna girerken taraftarın, camianın, hocanın ve tüm spor dünyasının şampiyon olan ama belli bir oyun kalitesi ve sistem emaresi göstermeyen takıma beklediği olmazsa olmaz transfer hamleleri vardı;

    * defansa liderlik edecek chedjou'uyu tamamlayacak tecrübeli stoper,
    * sağ kanadı işletecek dinamik bir sağ bek,
    * gitmek isteyen melo yerine takımın sertlik eksikliğini giderecek\ orta sahayi kapatacak\ rakibi bozacak defansif orta saha,
    * sağ kanatlı orjinli hiçbir hücum oyuncusu olmadığı için bir sağ kanat forvet,
    * takımın ileride istasyonu olacak bir hedef santrfor.

    bu olmazsa olmaz transferlere ek olarak elbette sol açık, sol bek, merkez orta saha ve stoper gibi pozisyonlara yapılacak alternatif transferler, kadroyu zenginleştirecek az maliyetli oyuncular.

    transfer sezonu devam ederken şunu yaşadık. onlarca sözleşmesi bitmiş, derde deva olacak çok kaliteli oyuncu isimleri gazeteleri, ekranları süsledi. yönetim, hamza hoca sabırlı oldun dedi, taraftar bekledi.

    podolski transferi geldi, iyi dedik. yasin iyi de oynasa bir sezon üç kulvar performansına güvenilmez, sol açık tamam, bakalım sağa kim alınacak dedik. kimse alınmadı, elindeki tek sağ kanat bruma gönderildi. orada oynayabilecek amrabat gönderildi. sağ açık boş.

    jem ve bilal geldi. hadi neyse dedik, en azından az maliyetli adamlar. türkiye kupası vs.'de kadro zenginliği lazım. acaba ilk 11'e kim gelecek diye bekledik. hiç kimse alınmadı. kesici orta saha boş.

    rodriguez alındı. selçuk'u yedekleyecek, orta saha pas alışverişini geliştirebilecek maliyetsiz, genç, iyi altyapılı oyuncu dedik. melo gitmek istiyorum diye tutturuken hala onun yerine adam bekledik. kimse gelmedi. orta saha yine boş.

    tecrübeli stoper bekledik. denayer geldi. iyi, güzel, geleceği olan oyuncu ama biz chedjou'yu tamamlayacak adam ararken, onu yedekleyecek yada onu yedeğe gönderecek adam aldık, tecrübeli lider stoper nerde dedik, yine kimse gelmedi. sol stoper yine boş.

    sağ bek boş.

    burak yoksa yada kötüyse forvet boş.

    bunların üzerine sabri'ye zam, grosskreutz meselelerine hiç girmek istemiyorum. hamza hoca bu hafta mersin maçı sonrası diyorki, "biz doğruları yapıyoruz, insanlar bize güvensin, çomak sokmasın".

    üzgünüm hocam, haziran ayından beri tek bir doğru yapmadınız. kadro kurma adına yaptığınız tüm hamleler, olmazsa olmaz transferleri es geçip yapmasanız da olur denecek kadro genişletme takviyeleri. o yüzden dakika 80 küsür maç 1-1'ken, kulübenizde oyunu değiştirebilecek hiç kimseyi bulamayıp geçen yıl türkiye kupasında bile yarım yamalak oynattığınız sinan gümüş'ü kurtarıcı olarak sahaya sürüyorsunuz. ne ilk 11'i genişlettiniz, ne yedek kulübesini. bu kadar çok yanlışın yapıldğı bir yerde hatayı taraftarda, medyada, hakemde aramayın.

    bu kadar yanlış sahada da, sınavda da, hayatta da çok doğru götürür. şu an olan da tam olarak bu.
  • 4203
    futbol a.ş. son üç yılda sadece futbolcu transferlerinden 350 milyon tl zarar etmiş. bunu ben uydurmuyorum. dün basın toplantısında dursun özbek açıkladı. dursun özbek'i sabah akşam eleştiriyoruz tamam ama. geçmişte yapılan hataları da konuşalım. kulübü geçmiş dönemde saçma sapan borçların altına sokan yönetimleri de konuşmak lazım. kendi şirketi olsa 1 liranın hesabını yapan yöneticiler. konu galatasaray olunca kulübün parasını çarçur etmekten geri durmuyor. biz forma alalım. kombine alalım. klüp para kazansın diye her türlü zımbırtıya üye olalım. yöneticiler gelsin bu paraları ne idüğü belli olmayan futbolculara harcasın. eğer bu sistem bu dönemde de devam ederse maddi anlamda kulübe hiçbir şekilde destek vermeyeceğim.
  • 4205
    futbol takimini rakibi fenerbahce'yle kiyaslayinca...

    kalede galatasaray ustun. beklerde caner, gokhan, hasan ali, sener'le fenerbahce ustun. stoperlerde asagi yukari ayni ayar. galatasaray'in gucu ve hava hakimiyeti eksik, fenerbahce'nin teknik kapasitesi ve hizi. orta sahada meireles, ozan, topal, josef'e karsilik selcuk, bilal, hamit, jem... fenerbahce ustun. kanatlarda nani, markovic, alper, volkan'a karsilik podolski ve yasin. fenerbahce ustun. 10 numarada sneijder ve diego. galatasaray ustun. forvette van persie, fernandao'ya karsilik burak ve umut. fenerbahce yine ustun. yani kadroda kaleci ve 10 numara disinda rakibinin onunde oldugu bir pozisyon yok galatasaray'in. hem de ilk 11 degil, tum kadro olarak.

    teknik direktorlerde asagi yukari ayni diyelim. fenerbahce'nin yonetimi galatasaray'dan daha etkili, guclu. fenerbahce ayni zamanda finansal olarak daha guclu gorunuyor, zira galatasaray ihtiyaci olmasina ragmen kurus harcayamadi bu sene. daha genis pencereden bakalim. fenerbahce 2004'ten beri 1 sezon haric hep ilk 2'de bitirmis ligi. galatasaray ise basarilarina ragmen ucuncu, besinci, sekizincilikler yasamis. galatasaray defalarca finansal krizler yasamis. bugun yine yasiyor. amator branslarda galatasaray fenerbahce'nin gerisinde. stat konusunda ilerisinde degil.

    gecmiste hatalar yapilirken soyleyeni coktu- gun gelecek hepsinin diyeti odenecek diye. galatasaray bugun burak ve selcuk'a verdigi sacmasapan kontratlarin bedelini oduyor. hajrovic, burdisso, ontivero, veysel, salih, koray, umut gundogan'li 2014 ocak'inin bedelini oduyor. olcan, tarik, pandev, sinan, dzemaili'li 2014 yazinin bedelini oduyor.

    ***

    galatasaray 2011'de dibe vurdugunda cok karamsardim. buraya da yazmisimdir muhtemelen- galatasaray icin gelecek hic iyi gozukmuyor ve 5 sene daha bu kaostan cikabilecegini sanmiyorum, taraftar tekrar sabirli olmayi ogrenmeli diye. yanildim, aysal'in baska bir plani vardi.

    aysal'in kendisi cok avrupai'ydi ama galatasaray girdaptan cikisi "turk usulu" yapti. hazir yildizlara paralar verildi, selcuk, burak, hamit, sneijder, drogba gibi maksimum 3-5 senelik oyunculara cok ciddi yatirimlar yapildi. bu surecte genc yerliler ise hep rakiplere birakildi (alper, gokhan tore, vesaire)... 2 seneye yayilan cok ciddi harcamalarla basarilar kazanildi. ancak bu surdurulebilir degildi, hele ki yola cikilan yonetim ve teknik ekip bir bir kopmaya baslayinca. bugun eylul 2015'ten geriye bakinca, 2011 eylul'de aysal ve terim'le baslayan o donem artik kapandi. 4 senede 3 sampiyonluk, 3 sampiyonlar ligi katilimi, 1 ceyrek final, 1 kez gruplardan cikma, turkiye kupalari ve super kupalarla dolu guzel bir donemdi. ama galatasaray yine dogru yonetilemedi ve bu noktaya gelindi.

    ozeti 20 senede ikinci kez yasanan 4 senelik ustunluk periyodu. sonu ise yine ayni:
    1. ekonomik kriz ve kuculme
    2. taraftarin ciddi mutsuzlugu ve vizyonsuzluk suclamalari
    3. yonetim, teknik ekip ve oyuncu sirkulasyonu

    96-02'yi yasayip sonra 02-08'i yasayanlar hikayenin benzerliginin farkindadirlar.

    bugunu daha farkli yapan ise- elde hicbirsey kalmadi artik. terim bir opsiyon degil. bir hakan sukur, hasan sas, bulent korkmaz, ergun penbe yok kadroda, onu gectim bu isimlerin bir umut isigi olarak geri donmeleri de mumkun degil. bir kalli mucizesi daha yok.

    kisacasi bitti. hepsini afiyetle yedik, tukettik.

    ***

    galatasaray kulubunun 2011'de yuzlesmekten unal aysal'la kactigi canavar yine karsisinda: uzun vadeli plan, cozum ve basariya gidecek yol cizilmeli artik. bu sefer kacacak yer kalmadi. dursun ozbek'in bu olmadigi ortada.

    galatasaray'in tek cozum yolu galatasaray divan kurulunda oturanlarin kendilerini tahttan indirmelerinden geciyor. sozumona fransiz kulturuyle yogrulmus bu guruh, "liberte, egalite, fraternite"ye gelince bol keseden atmasini cok iyi bilmelerine ragmen nedense kulubu kendi ellerinde tutmakta ve halka acmamakta cok ciddi israrcilar. bundan daha az fransiz bir yaklasim olamaz herhalde! "soyluluklari" tamamen 18 yasindan once gittikleri bir liseden gelen bu guruh 18. yuzyilda fransiz soylularinin hatalarini daha iyi anlamistir sanardim, hayir, guc insani kirletiyor demek ki.

    bu duzen degismedikce galatasaray yoneticilerini ulkeden, hayattan, ve gerceklerden tamamen kopuk, taraftarin nabzini tutmaktan aciz bir havuzdan secmeye devam edecek. bu kisiler 90'lardan beri vizyon gostermekten cok uzak- galatasaray bir avrupa kulubu olmak yerine para sacan bir arap kulubu gibi artik. altyapisi yok, kulturu ve oyun anlayisi oturmamis, 5 senede bir batip cikan ancak borclari surekli artan, calaninin ve hirsizinin at kosturdugu, icinden curumus bir organizasyon galatasaray. o yuzdendir ki son 20 senedir riva da riva, galatasaray adasi hala ayni meseleler haciyatmaz gibi konusuluyor.

    ***

    budur beyler gercek. taraftarin onundeki tercih de su: bugun siz vizyoner baskan, vizyoner teknik direktor istiyorsunuz. o vakit emre colak'i, hamzaoglu'nu yuhalamayi birakin, siz de vizyon gosterin. galatasaray'da devrim vakti geldi, geceli 20 sene oluyor, ve bu durumda futbolcu yuhaliyorsaniz kusura bakmayin ama daha yuhalamaya cok devam edersiniz.

    bu duzeni bir padisahin yikacagini saniyorsaniz, yaniliyorsunuz.
    bu duzeni ancak galatasaray taraftari yikabilir. tabi o vizyonu, cesareti, inanci varsa.

    o vakit gelene kadar ayni teraneyi izlemeye devam. haydi bakalim.
  • 4208
    spor toto süper lig hasan doğan sezonu 6. haftası sonucunda 11 puan toplamış, 11 gol atıp 7 gol yemiş +4 averajda bulunmaktadır.

    1) 12 eylül 2015 galatasaray mersin idmanyurdu maçı skoru 1-1 (mersin idmanyurdu 5 maçta 14 gol yemiş ve tek puanını takımımızdan almıştır)
    2) 26 eylül 2015 galatasaray gaziantepspor maçıskoru 2-1 [galatasaray galibiyeti] (gaziantepspor 6 haftada 3. golünü takımımıza atmıştır)

    bu sonuçları varsayarak;

    galatasaray futbol takımı hücumda sıkıntı çeken (topu ağlara göndermede)
    galatasaray futbol takımı defansif açıdan sıkıntı çeken (5 haftada 2 gol atabilen bir takımdan evinde gol yemek)

    bir takım görünümündedir şu an. ne yazık ki eksiklikler gün gibi ortadadır. ocak ayına kadar bu takımla alınacak 1 puan bile kârdır. 3 puan ise lüks...
  • 4211
    oyle bir takım dusunun ki kendisini frenlemeye kalkan ic unsurlara ragmen basarili olsun, adı kupa beyine ciksin.
    avrupada en cok taninan turk markasi olsun, herkes saygi duysun.

    ve butun is bilmez, iki eliyle bir muzu soyamayanlara ragmen hala dimdik ayakta olsun..

    merak etmeyin efendiler. bu takim kendilerini galatasaray'in sahibi gibi goren kafatasci liselilere bile kalmadi.

    2 tane fasist, irkci, komisyoncu pespayeye hayatta kalmaz. arkasinda bizim gibi taraftarlari olduktan sonra..

    saglam bir temizlik gereken takimim.

    galatasaray bizim.
  • 4212
    "boşuna kicinizi yırtmayın ben ne dersem o olur" aziz yıldırım'a ait bir söz. lisenin bize karşı söylemeden yaptığı da budur. adam derneğe üye yapmıyor kendinden başka kimseye soz hakkı vermiyor. aklı olan buna ses çıkarır. bizse bugün t.d. değişsin başkan değişsin iki başarı gelsin sesi çıkan kalmaz. bunu ünal aysal başlığı altında ağlayanlardan anlayabilirsiniz. halbuki bugünkü galatasaray da o günkü galatasaray da aynı gruba ait. aynı grup parasını yiyor. biz sadece paramızı yediren mallarız, kapitalizmin esiri olmuş insanlarız. geçmişin romantikliğinin etkisinde bugün galatasaray spor kulübünün bir sirket olduğunun farkında olmayan kapitalizm düsmanlarıyız. galatasaray spor kulübü de liselerin bizi farkettirmeden sikmek için elimize verdiği oyuncak.
  • 4213
    ustuste ucuncu sezonuna da kotu kurgulanmis bir kadro yapisi, basarisiz sonuclar, yonetim zaafi, kaos ve belirsizlik ortami ve muhtemel teknik direktor degisikligi ile baslayan bir futbol takimina sahip kulup. bu surecte aysal, yarsuvat ve ozbek baskanlik yapti. yonetimler geldi gitti, hocalar geldi gitti, transferler geldi gitti...

    bazilari diyor ki hamza hamzoglu herseyi mahvetti gitsin kurtulalim. hakli olabilirler. bir diger kisim diyor ki dursun ozbek hamzaoglu'nu gonderip baskasini getirse de yine aynisi olur, yonetim gitmeden bu is cozulmez. onlar da hakli. anlasilmayan su, biz bunu 2000'den beri surekli yasiyoruz. 2000'de dagilan suren yonetimi ve terim'li takimdan 2016'ya kadar ortadaki tek duzgun donem 2011-2013 aysal-terim donemi. 2000'lerde terim ve suren de problemli ayrildi. 2013'te de terim, sonrasinda aysal problemli ayrildi.

    ozeti su, yonetilemeyen kadro degil, takim degil, galatasaray. cunku butun ipler genel kurul'un elinde.
    genel kurulun buyuk kismi da galatasaray liseli, ve galatasaray lisesinin kayirilmasini dogru goruyor.

    ornek- hamzaoglu sabri'yi, semih'i, umut'u tercih ettigi icin yerlileri kayirmakla, irkcilikla itham ediliyor.
    balik bastan kokar beyler, galatasaray gibi bir kulubun yonetim seklinden daha buyuk irkcilik, mezhepcilik, seckincilik olabilir mi?
    ulkede 30 milyon, dunyada belki 60 milyon taraftari olan bir takimi beyoglu'nda ufak bir lisenin mezunlari yonetiyor, lafta fransiz ihtilali, ozgurluk, esitlik...
    galatasaray kulubu yonetimine gelince lafta "butun hayvanlar esittir", ancak gercekte "bazi hayvanlar digerlerinden daha esittir"!

    bu liseli kafasi galatasaray'i cagdisi, taraftardan ve ulkeden kopuk, ve ne kadar aksini iddia etse de korkunc derecede vizyonsuz yonetiyor. galatasaray taraftarinin cigliklari kulube ulasmiyor bile...
    ustune terim gibi, albayrak gibileri kulup icin nice basarilar kazanmis, nice fedakarliklar yapmisken hala koylu muamelesi goruyor.

    ne hamzaoglu'nun istifasi, ne dursun ozbek'in istifasi...

    gerekli olan esitlik.
    gerekli olan ozgurluk.
    gerekli olan demokrasi beyler.
  • 4216
    ffp konusunda ısrarla yalan söylenen takım. yıllık zararımızı 30 milyon euro'ya çekmemiz gerekiyormuş ama bizim zararımız 90 milyon euro'ymuş.

    http://cdn1.galatasaray.org/..._Raporu_31052015.pdf

    üstteki rapor 31.05.2015 tarihinde galatasaray'ın bağımsız denetleme kuruluşu tarafından oluşturulan faaliyet raporu. bu rapora göre 31.05.2015 tarihi itibariyle bu yıllık zararımız 87,5 milyon tl. o günkü kur 2,92. yani zararımız 30 milyon euro'dan birazcık az. yani zaten mesele 30 milyon euro ise biz o rakamı bayağı düşürdük. (yazın transfer yapmamamız, şampiyon olmamız, bir kaç çöpten kurtulmuş olmamızı da katarsak muhtemelen bugün itibariyle zararımız daha düşüktür.) yani eğer ffp 30 milyon euro istiyorsa biz zaten nerdeyse karlı olma noktasına geldik.

    ama dikkat çekmek istediğim konu bambaşka. son 4 yılda milyon tl olarak gelir ve net karları yazıyorum.

    tarih gelir net kar(zarar)
    2015 349,6 -87,5
    2014 275,01 -117,47
    2013 248,32 -99,47
    2012 224,79 -35,88

    burada iki önemli nokta var. birincisi 2015'te gelirimiz aniden çok artıyor çünkü gs store mağazacılık devrinden 75 milyon tl karımız var. bir de 2014 itibariyle adnan polatın uzun vadeli sattığı locaların gelirleri gelmeye başlıyor. (2014'te 20 tanesinin satma hakkı var, 2015'te ise 178 loca satma hakkı vardı). ama daha önemli bir nokta var ki 2014 ve özellikle 2015te giderlerimiz uçuyor. yani giderleri kısıyoruz diyen yönetimimiz var ya aslında o kadar da kısmamış. gsstore karı olmayan, loca gelirleri olmayan ama drogba, sneijder transferleri yapan takımın zararı daha düşük.

    o nedenle ffp ile ilgili en ufak bir problemimizin olmadığını düşünüyorum. tam tersine bu adamlar içeriden biraz daha yemek için dışarıda "durumlar çok kötü, transfer yapamayız, para yok" diyorlar.

    edit: 3 yılda toplam zarar 30 milyon euro olacak diye bir çok mesaj aldım. arkadaşlar 3 yıllık toplam zarar diye bir tanım yoktur. 2015 yılı -87,5 milyon tl'lik zarar 1905-2015 itibariyle gelirler giderler vs sonucunda elimizde kalan rakamdır. yani eğer bizim son 3 yıllık zararımızı çıkartmak istiyorsanız bu rakam -87,5-(-35,88)=-51,62 milyon tl'dir. ayrıca 30 milyon euro'nun geçtiği hiç bir resmi kaynak da yoktur. uefa.com, galatasaray.org ve kap.gov.tr'de hiç bir açıklama yok. sadece başkan kuruldaki konuşmasında 45 milyon euro'dan bahsetmiştir. http://www.galatasaray.org/...antisi-yapildi/27360 onun dışında 30 milyon euro denen rakam tamamen basının uydurması. başka açıklaması yok.
  • 4218
    forum olmasın diye çok uğraştım ancak yazıyorum.

    tanım:galatasaray'ın genel olarak her şeyinin konuşulabileceği başlık.

    galatasaray'ın son 3 yıldaki zararı (2013-14-15) sırasıyla 99, 117, 87 milyon tl'dir ünal aysal'ın sürekli üstüne bastığı kur farkı zararı ise, yine sırasıyla 11.5, 30, 17 milyon tl'dir yani kur farkı hariç 3 yıldaki toplam zarar 303-58 milyondan 245 milyon tl'dir.

    bu kadar büyük zararların da uefa sınırını aşması kadar normal bir durum yok sanırım. sizlere bir veri daha o dönemin kurlarına göre galatasaray'ın çevrilmiş euro (uefanın anladığı cins) cinsinden borçları kur farkı gideri düşülmüş halidir.

    2013: 88 milyon tl euro kuru: 2.44 36 milyon euro
    2014: 87 milyon tl euro kuru: 2.84 30 milyon euro
    2015: 70 milyon tl euro kuru: 2.91 24 milyon euro

    tablo bu iken uefa radarına takılmamak mümkün mü?

    bu arada bu rakamlardan dursun'un verdiği 90 milyon euro rakamı doğruluğu da çıkıyor.

    dursun kara geçti açıklamaları ise gerçekçidir yazın takımdan gönderilen 22-25 tane futbolcunun maaşları komisyonları vergileri vs. (yüzde 95'i de döviz cinsinden maaş alan adam bunların) 4. yıldızlı forma yıldız sebebiyle ben ve benim gibi düşünen çokça insan tarafından alınmasa da 250bin sınırını geçip 300 bine yürümesi, şampiyonluk sebebiyle store rehabeti ve yenilenen sponsorluk anlaşmaları, habertürk'te bahsettiği bazı operasyonel küçülmeler (çatalca'daki depo vs.) transfer harcaması neredeyse yapılmaması tam aksine para kazanılarak geçirilen bir yaz dönemi sonunda olması muhtemel durumdur.

    bu konuda merakı 10 ekim tarihinde açıklanacak ağustos tablolarına bakarak ve buraya son dönemde yazdığım gibi geniş açıklayıcı odaklı bir entry ile yazacağım. dediğim gibi medya tarafından da benim tarafımdan da buraya yazılan kar tahminleri tamamen tahmin veya duyumdur. kesin rakamlar için 10-12 ekim arası tarihleri bekleyin lütfen.
  • 4219
    ultraslan tarafından rahmetli ağabeyimiz ''alpaslan dikmen'i anma etkinlikleri'' kapsamında konusu ''günümüz dünyasında yarışacak sağlıklı galatasaray peki ama nasıl?'' adı altında ödüllü bir makale yarışması organize edilmiş. ben de naçizane fikirlerimi belirtip bu yarışmaya dahil oldum ve makalem hakkında görüşlerinizi merak etmekteyim. ayrıca katılmak isteyen yazarlar detaylara şuradan ulaşabilir: ''http://www.ultraslan.com/Oku.asp?okuID=3761''

    gelelim yazdığım makaleye... umarım hoşunuza gider.

    tek çati altinda tek yürek
    elbette ki tuttuğu takımın taraftarı olan her birey, gönül verdiği renklerin sürekli başarılı olmasını, her yönden kulübün menfaatleri doğrultusunda ilerlemesini temenni eder.
    galatasarayımızın kuruluş felsefesinde yer alan ve birinci temel prensibi halini almış ‘’türk olmayan takımları yenmek’’ anlayışı, günümüze kadar bu camiaya gönül vermiş biz galatasaray taraftarlarına çok güzel bir şekilde aşılanmış olup, gelecek sarı-kırmızı nesillerde de aynı kararlılıkla devam edeceğine şüphe yoktur.
    galatasarayımızı sürekli avrupa’da istikrar abidesi haline getirmek, bir ‘’ekol’’ yaratmak, birinci sınıf avrupa takımlarıyla aynı seviyeye getirmek tabiiki de kolay değil, ama imkansız da değil!
    galatasarayımızı bir ‘’dünya markası’’ haline getirmenin en önemli yolu bir çatı altında bütünleşebilmekten geçmektedir. peki bu yola nasıl gidilir, nasıl ulaşılır?
    galatasaray’ın bir ‘’halk takımı’’ olduğu unutulmamalıdır. camia içerisinde fikir ayrılıkları son bulmalı, ‘’taraftarımızın tabiriyle ‘’liseci tayfa’’nın kulüp üzerindeki etkisi, karar mekanizması kadar, galatasaray taraftarının da söz sahibi olması gerekli, hatta daha da üstün bir kimlikte rol sahibi olması gereklidir.
    büyümenin, bir ‘’dünya markası’’ haline gelmenin diğer bir önemli yolu da ‘’doğru yönetim ve alt yapıya destek’’ten geçmektedir. galatasaray spor kulübü’nü yönetiyorsanız attığınız her adımın farkında olacaksınız, vereceğiniz her kararda titizlikle hareket edeceksiniz. bu işler cebinde parası olanlara değil, profesyonel yönetim kabiliyetine erişmiş değerli galatasaraylı kişilere bırakılmalıdır. geçmişte amatörce yönetimin sıkıntılarını çok çektik ve hâlâ çekmekteyiz. profesyonel yönetimle beraber sadece futbol a takımı değil, tüm amatör branşlarımızda ve altyapımızda büyüme ve gelişme kaçınılmaz bir mutlu son olmakla birlikte, ekonomik büyümeyi de beraberinde getirecektir.
    ‘’dünya markası’’ yolunda ilerlemenin bir diğer önemli kuralı da ‘’ekonomik büyüme’’dir. aslında kolay yoldan ‘’ekonomik büyüme’’ gerçekleştirilebilir. satarsın kulübü arap sermayesine, dünyanın sayılı zengin kulüplerinden olursun. ama 110 yıllık çınara yapılacak en büyük hainlik olmaz mı bu? galatasaray, gelenek ve görenekleri olan bir kulüptür. tarımsal tabirle acele bir şekilde ‘’’gdo’’lu büyümeye değil, sağlıklı bir şekilde ‘’organik büyüme’’ye ihtiyacı var bu kulübün. bir önceki paragrafımda da söylediğim gibi profesyoneller tarafından yönetilecek bir galatasaray, başarıyla beraber; daha yüksek gelirli sponsorların, oyuncu alım-satımında sağlıklı hareket ederek bonservislerden edilecek kârın, galatasaray store’u taraftara iyi pazarlayıp ve tanıtıp fark getirecek ürünlerle gelir kaynağını katlamanın da vesilesi olacaktır. yani ‘’ekonomik büyüme’’nin temel altın kuralı, futbol takımının elde edeceği başarılardan geçmektedir.
    aslında ‘’dünya markası’’ olma yolunda dış faktörlerin rolü de çok önemli. ama destek oldukları takdirde bize pozitif yansıyacak faktörler!.. nedir bunlar peki? başlıcaları, devlet… tfff… medya… ‘’marka’’ olma ilkesiyle ilerleyeceğimiz yolda bu 3 faktörün rolü, kulübümüz üzerinde sergileyeceği tutum çok önemli. sadece başarıda değil, başarısızlıkta da yazılı ve görsel medyanın desteğini avrupa’da yanımızda hissetmek, tff’nin elinden gelebildiğince yapabileceği her türlü yardıma, devletin sağlayabileceği tüm imkanlara ihtiyacımız olacaktır. kısacası köstek değil, destek olsunlar bizlere yeter. fazla bir şey istemiyoruz…
    gidilen bu yolda ‘’büyüme’’ yolunda yayın gelirleri, ligimizin kalitesi, yabancı futbolcuların ülkemize bakış açısı gibi, gelişmesi gereken ama değiştirilmesi pek de galatasaray’ın elinde olmayan faktörler var. lakin bu faktörlerin üstesinden gelecek tek bir şey var: o da dünyada eşi benzeri olmayan ‘’galatasaray ruhu’’dur. bunun örneğini 1996-2000 yılları arasında kanıtlamış bir kulüptür galatasaray.
    tüm bu yazdıklarım zaman içerisinde gerçekleşirse, tek çatı altında yüreğimizi ve ruhumuzu da bütünleştirecek güce sahip olmuş olacağız. işte o zaman avrupa’da, ‘’hangi çılgın bize zincir vuracakmış şaşarım!..’’

    atilla gülkan
  • 4225
    babam yurt dışında çalışıyordu o zamanlar, biz de futbol nedir takım nedir tam olarak bilmiyorduk ama duyduğumuz bir trabzonspor vardı çocukluk ya işte; hangi takımlısın diye sorana trabzonspor diyordum. neyse ki babam gelmişti yurt dışından ve galatasarayı ince ince işlemişti damarlarıma seneyi hatırlamıyorum ama artık bir galatasaray neferiydim. gerçek anlamda galatasaraylı olduğumu hatırladığım ve benim için gerçekten değerli olan uefa gecesi, dışarıda silahlar patlarken balkona çıkıp o küçücük halimle ama kocaman yüreğimle en büyük galatasaray lan en büyük biziz diye bağırmam ve o silah seslerinin bana birer sevinç çığlığı gibi gelmesidir. iyi ki gelmiş o sene babam yurt dışından.
App Store'dan indirin Google Play'den alın