• 161
    çirkinleştirmek için çok çabalanmasına rağmen, bir güzellikler bütünüdür.

    eredivisie'de de graafschap küme düşüyor. futbolcular çok üzgün... rogier meijer sahanın ortasına çöküp kalıyor. bunu gören küçük kızı tribünden koşarak gelip babasını teselli etmeye çalışıyor.

    http://youtu.be/1Ki6lEJHnk0

    eğilip yüzüne bakışı...
  • 412
    doğruları belli olan oyundur.

    (bkz: 13 ağustos 2022 galatasaray giresunspor maçı)

    maç için konuşacak olursak;

    1. ilk dokunuşu zayıf futbolcuları dar alanlara soktuğunuzda basit top kayıpları kaçınılmazdır. ne kerem aktürkoğlu, ne seferovic ne de asıl 3. bölge bağlantısını sağlamasını beklediğiniz emre akbaba bu konuda “becerikli” sınıfına girmiyorlar.

    2. orta kalitesi düşük oyuncuları* sıfıra indirdiğinizde 5 değil 25 orta yapmaları yani çok daha fazla eforla oynamaları, 5 değil 25 kere sıfıra inmeleri gerekiyor.

    3. rakip sahada oyunu baskı altına almışken, orta sahadan bir oyuncu çıkararak ceza sahasında etkinliği olan fakat hantallaşmış, temposu düşük bir santrafor oyuncusu almak ve 37 yıldır hiç içinde bulunmadığı bağlantı rolünü de istemek başarısız sonuçlar verecektir. hem orta sahayı boşalttığın için pozisyona giremesen de yarattığın atak sürekliliğini kıracak hem de kalene gelemeyen rakibine tehlike fırsatı yaratacak.

    4. mertens gibi dar alanlarda hem top kontrolü, hem çalım yeteneği hem de şut kalitesi türkiye liginin üzerinde olan ve kendini bu melekeleriyle dünyaya tanıtmış futbolcuyu geriden top almasını gerektirecek bir görevde oynatırsa sıradan bir oyuncunun yapacağı katkının üzerine çıkarak maçı kurtarmasını bekleyemezsin.

    5. maç sonu açıklamalarında hata yapan ve türk kontenjanı dolayısıyla elini rahatlatan stoperini* işaret ederek “yaptığı hata oyunumuzu kırdı” ve “emin bayram’ın sakatlığı bizi etkiledi” gibi açıklamalar yapmanın futbolcunun moraline, kırılan özgüvenine negatif etki yaratır. dolayısıyla performansı potansiyelinin daha düşük sınırlarında kalır ve bu da takımını kötü etkiler.

    6. bir penaltı pozisyonu olduğunda, pozisyonun içindeki futbolcu sakatlanmış ya da pozisyona itiraz ediyorsa tüm takım arkadaşlarının, tüm yedek kulübesiyle beraber ellerini iki yana açarak hakemin üzerine gitmesinin etkili bir yöntem olduğu, birileri tarafından tüm takıma anlatılmalı. ilgili maçta verilebilecek 2 penaltı atlanmıştır. maçı buraya indirgememek gerekir ancak şampiyonluk detaylardan geçiyor.

    7. hazırlık kampı geçirmemiş, deli taklidi yapan bir adamı*, alt yapından çıkmış ve takımla beraber hazırlık kampı geçirmiş, hazırlık maçlarında fena bir performans sergilememiş futbolcuya tercih ediyorsan* bunun takım üzerinde “adaletsizlik” imajı yaratacağı aşikardır. futbolcuların kafasına “sinek de küçüktür fakat mide bulandırır” sözündeki kadar kötü düşünceler sokmuşsundur.

    8. maça etkisi olmasa da, takımdan ayrılma ihtimali olan, senden en az bir gömlek yukarıda takımın istediği futbolcu * tüm soruları geçiştirirken sen* dönüp “ayrılmak istiyor” dersen futbolcuyu durduk yere mutsuz edersin. allahtan ilgili adam nelsson da sana hayatının dersini verip seni satmıyor ancak isteksiz olduğu gözlemlenebiliyor, oyununa yansıdığına yemin edebilirim ama ıspatlamam zaman alır.

    futbolun doğruları karmaşık değil. ancak futbol “yap transferleri sal sahaya” da indirgenemez. insan ile oynanıyor. ona göre davranmak lazım.

    bunu geçen sene ancelotti real madrid ile her kulvarda herkesin kafasına vura vura anlattı. tekrar üzerine düşünmekte fayda var…
  • 402
    bazı ilginç bilgiler şöyledir:

    - hindistan, 1950’ de brezilya’da oynanacak dünya kupası`nda çıplak ayakla oynamak isteyince fıfa reddine uğradı ve turnuvaya katılamadı.

    - paulo araujo aynı maçta 5 kez kart görerek rekor kırdı. bunun nedeni, oyundan atılan brezilyalının hakeme fark ettirmeden maça devam etmesiydi.

    - 1957 yılında charlton, 75 dakika 10 kişi oynadığı ve son yarım saatine 5-1 mağlup girdiği huddersfield maçını 7-6 kazandı.

    - jübile maçında kendi kalesine gol atan tek futbolcu franz beckenbauer.

    - şampiyonlar ligi’ndeki en süratli gol david trezeguet’den geldi... 1997-98’de monaco forması giyen trezeguet`nin şutu 157.33 kilometre hızla manchester united filelerini havalandırdı.
    (https://youtu.be/VLkERyCCckQ )

    - 2001’de sydney’de oynanan maçta avustralya, samoa`yı 31-0 gibi tarihi bir skorla yendi. archie thompson ise 11 golle zor bir rekorun sahibi oldu.

    - tottenham’ın, 3 kasım 2015`te aston villa’yı ağırladığı karşılaşmada, yeşil sahaların alışık olmadığı anlar yaşandı. mousa dembele, maçın başında ev sahibini 1-0 öne geçirmiş ve sevinmeye başlamıştı. tottenhamlılar`ın sevincine eşlik eden bir başka isim olması ise hakem mike dean oldu.
    ( https://youtu.be/StRVqK7xgw4 )

    - futbol sahalar birçok kendisine has gol sevincine şahit oldu. ancak italyan futbolcu jacopo violani`nin sevinci bunu başka bir seviyeye taşıdı. jacopo violani, attığı gol sonrası, arkadaşlarıyla sevinmek yerine yedek kulübüsine kafa attı ve kırmızı kart görerek oyun dışı kaldı. http://gss.gs/9Ms

    - 2000-2001 sezonunda bristol city-brendford maçının ilk yarısında 23 dakika uzatma oynandı ve bu uzatmada 2 gol atıldı. maçta bristol’un golcüsü lloyd owusu`nun ayağı kırıldı ve omzu çıktı.

    - almanya`nın amatör liglerinde mücadele eden sv vonderort kulübünün ikinci takımı, bir maçta 43 gol yiyerek sahalarda ender görülen bir olaya imza attı. kaleci marco, maçtan sonra yapılan antrenmanda polisler tarafından gözaltına alındı.

    - 1986 ve 1990 dünya kupası’nda, arjantin milli takımı futbolcularının tavuk yemesi "uğursuzluk" gerekçesiyle yasaklanmıştır.

    - ingiliz hakem martin sylvester 1998`de oynanan bir maçta, futbolcuya yumruk attığı için kendisine kırmızı kart göstermiştir.
    (trtspor.com.tr)
  • 293
    kendi adıma konuşuyorum, ikamelerinin hiçbir tanesinin yerini dolduramadığı spor dalı. şu leş ortamda bile kopamıyorum takipçi olarak içinde bulunmaktan. zaten taraftar hariç herkes kazançlı çıkıyor anasını sattım ortamında. bir üzülen, bir cefa çeken taraftar oluyor her seferinde.

    inanın bana son zamanlarda çok fazla alt ligler ile ilgilenmeye başladım. belki de siz de fark etmişsinizdir ki birçok entry girdim alt ligleri konu edinen. burada da leşlik var ama kısmen biraz daha az. gerçi az dediğime bakmayın daha bu hafta bir tribün cinayeti işlendi. *

    şu oyunu temiz bıraksanız o kadar güzel olur ki. bırakın da millet rahat rahat heyecanlansın keyfini çıkarsın. bok var gibi eliniz hep üstünde.
  • 371
    2021 yılı itibariyle başarıya uzanmanın temel hatları itibariyle oldukça kolaylaştığı spordur. ancak başarıyı doğru tanımlamak gerekir.

    galatasaray için başarı 40 milyon euro maaş yüküyle her sezon şampiyon olmak değildir. çünkü hesap basit: şampiyonlar ligi'ne doğrudan gidemiyoruz. euro kuru uçmuş vaziyette. gelirler ağırlıkla tl. giderler ağırlıkla euro. sponsorluk anlaşmaları "pandemi ekonomisi" nedeniyle azaldı ve meblağlar düşük. para az geliyor, çok gidiyor kısacası.

    galatasaraylılardan rica ediyorum ve biraz küstahlıkla fikrimin ana hatlarıyla doğru olduğunu peşinen söylüyorum: yalvarırım takıma lukas podolski, mario mandzukic, irfan can kahveci gibi milyonlarca euro edecek adamları istemeyin. yok öyle bir para. yemin billah ederim yok. üstelik artık "ne olacak ileride hükümet borçlarını öder kulüplerin, kapatılacak değiller ya" denen bir para da yok ülkede. vallahi yok billahi yok.

    podolski'yi istediğiniz paralarla şili'den, falcao'ya verdiğimiz paralarla senegal ve gana'dan, kore'den ve hırvatistan'dan kulüplerle anlaşabiliriz. ciddiyim. yeelen isimli bir kulüp var, bu kulüpten salzburg'a giden futbolculara bakın. wafa'dan salzburg'a gidenlere bakın. famalicao'nun anlaşmalı olduğu kulüpleri araştırın. o famalicao'dan parlayan futbolculara ve geldikleri yerlere bakın. rica ediyorum tüm bu araştırmalar akşam çayınıza tat katar, yalvarıyorum sizlere.

    bakın gerçekten çok basit sahadaki iş. zeki ve atletizmi kabul edilebilir seviyede bir oyun kurucu, onunla aynı potansiyele sahip bir yedek oyun kurucu, enerjisi yüksek ve ince işlere yatkın olsa da henüz işlenmemiş futbolcularla galatasaray on, on beş yıl sonra borçlarını tertemiz etmiş, bundan sonraki borçları karşılıklı borçlar olacak bir kulüp haline gelebilir.

    patson daka, kristijan lovric, alassane ndao, enock mwepu, bir tarikatın bizden gizlediği futbolcular değiller. doğru anlaşmaları yapsak, yani onlarca milyon euroyu sakatlık geçmişi olan veya satıp paraya çevrilmesi ancak bir arabistan kulübü piyangosu vurursa mümkün olacak futbolculara gömmesek bu futbolcular bizim olabilirdi. mesela ndao'yu ülkesinden 19 yaşında çıkarabilirdik. daka bizim anlaştığımız kulüpten çıkabilirdi. formül inanın çok basit.

    peki neden herkes bu formülü uygulamıyor? madem bu kadar basit?
    cevabı şöyle vereyim: spor yaparsanız, iyi beslenir, iyi dinlenirseniz çekici bir vücudunuz olur. ulan peki bu kadar basit neden herkes bunu yapmıyor? burada devreye tercihler giriyor. kulüp sahibi "malında" kolombiya'nın en iyi forveti, avrupa'nın adı bilinen forveti oynasın, kendisi de cemiyette isim yapsın istiyor. bu tip şeyler inanın kulüp politikalarını çok etkiliyor.

    çok basit arkadaşlar, futbol gelişen antrenman teknikleri, kurslar ve okullar sayesinde yetişen antrenörler, profesyonel ekipler sayesinde saha içinde inanın çok basit.

    öldü bitti teknik iflas etti denilen takımlarımızı bile ülkemizin yapısı sayesinde gelecek "ekonomik ittirmeler" ile birlikte toparlamak mümkün. inanın.
  • 1
    yeryüzünde en çok izlenen, tutkuyla takip edilen spor dalı. futbolun bu kadar ilgi çekmesinin sebebi; yeşil saha üzerine diğer spor dallarında bulunan hemen hemen tüm özellikleri bir arada taşıması. hırs, mücadele, rekabet, estetik, eğlence, teknik vs... çoğu zaman ülke içinde görülmez sınırlar çizmiş, bazen ülke meselesi haline gelmiş, bir çok insanın yaşamının parçası olmuş, aslında spordan da öte bir kavram, tutku. bizler için ise galatasaray'ımızın olmazsa olmazı.
  • 426
    aramızda okyanuslar, kıtalar olan bir ülkenin milli takımıyla, ülke olarak hiç sevmediğim bir ülkenin takımı maç yapıyor ve ben kalp krizi geçirmenin kıyısından dönüyorum...

    ben kendimi konu galatasaray olunca hayatı futbol yapıyorum sanıyordum da, iyi futbola ve tarihe de kayıtsız değilmişim.

    i love this game.

    (bkz: 18 aralık 2022 arjantin fransa maçı)
  • 360
    kendimi bildim bileli hem oynamayı hem izlemeyi en sevdiğim oyun.

    oyun, sadece oyun. farklı anlamlar yükleyip galibiyette haddinden fazla sevinip, mağlubiyette gereğinden fazla üzülüp kalp kırmaya gerek olmayan, kendi hocasını, yönetimini hakarete varacak düzeyde eleştirmeye gerek olmayan basit bi' oyun.

    böyle bakarsak herşey daha kolay olacak. bugünkü oyunu kaybettik. (bkz: 4 ekim 2020 kasımpaşa galatasaray maçı)
  • 128
    2 eylül 2011 türkiye kazakistan maçı sonunda adaletini yine sorguladigim oyundur. butun mac; hirsi, mucadelesi ve hatta attigi cok da sik bir golle oynayan, ama bunun yaninda kendisinin hic hatasi olmadigi aptal otesi yedigimiz bir gol yuzunden riske giren macta, her futbolcunun basina gelebilecek penalti kacirma sanssizligini yasamis olan burak yilmaz, mac 1-1 bitse herkesin yuklenecegi kisi olacakti.
    diger taraftan butun mac ezdigi top ve silik futboluyla hic ortada gozukmeyen arda turan, son dakikada kazanilan serbest vurusu, topun rakibe carpmasi sonucu aslinda hic de niyeti olmadigi koseye gitmesi sonucu macin kahramani olmustur.
    sanirim futbol tam da bu yuzden hayata benziyor. bazen kahraman dediklerimiz, esas kahramanlarin cokca hakkinin yendigi bir ortamda, hem de hic de hakketmedikleri sekilde one cikan kisiler oluyor.

    not: arda turan'i cok severim ve aslinda burak yilmaz'dan da pek haz etmem ama 2 eylül 2011 türkiye kazakistan maçı'nin hakkaniyetli olarak dusundurdukleri bunlardi.
  • 310
    2000'ler değil; çok çok daha öncesinden çıkmıştı amatörlükten. futboldaki herhangi bir döneme baktığınızda bir önceki dönemin daha parlak görünmesi çok doğal. hatta bu durum futbolda değil hayatta da böyle. 90'lar 80ler..

    1935'de hitler milli takım arenalarına siyaset bulaştırdığında da amatör bir spor olmaktan çıkmıştı. http://gss.gs/AX4.jpg

    50'lerde alfredo di stefano, diktatör franco'nun araya girmesiyle barcelona'dan real madrid'e geçip, kulübün makus talihini değiştirdiğinde de bir spor olmaktan çıkmıştı: http://gss.gs/x0a.jpg

    uzakdoğulu köle tüccarları tarafından satın alınıp milyonlarca euro harcama yapan ancak buna rağmen şimdilerde futbol romantiklerinin aşığı olduğu ac milan, 80lerde bir o alt lig, bir bu alt lig, arada serie a falan takılırken; berlusconi tarafından satın alınıp para enjekte edilerek bir yapay süper güç yapılırken de futbol; amatör bir spor olmaktan çıkmıştı. http://gss.gs/E09.jpg

    real madrid'e; madrid belediyesi; akıllara türkiye'yi getiren bir çakallıkla değerinin gramı fiyatına belediye arsasını satarken de, futbol amatör bir spor olmaktan çıkmıştı.

    bugün neymarın gitmesinden dolayı ağlayan la liga başkanı*; yıllar boyunca barcelona ve real madrid'e absürd yayın gelirleri payı verirken, onlarca kez kolaylık sağlarken de futbol; amatör bir spor olmaktan çıkmıştı.

    gijon rezaleti zamanında da futbol çoktan amatör bir spor olmaktan çıkmıştı. https://www.barcin.com/...gunu-gijon-rezaleti/

    hele 2002'deki güney kore - italya maçında, daha sonra uyuşturucu kaçakçılığından tutuklanacak olan hakemin düdükleri, aslında futbolun selası idi.

    sepp blatter'in akıl hocası eski fifa başkanı joao havelange, fifa başkanı olarak aldığı rüşvetler ile birlikte zamanında kim bilir hangi turnuvalar, hangi maçlar için, o zamanın parasıyla 50 milyon dolar'ı ceplediğinde de futbol amatör bir spor olmaktan çoktan uzaklaşmıştı. http://gss.gs/0TJ.jpg

    futbol tarihinde; neymar'a verilen 222m €'dan çok çok daha kötü, olumsuz, amatör ruhunu bozan, geleceğini etkileyen binlerce olaylar gelmiştir futbol'un başına.

    ancak tüm bunlara rağmen futbol her zaman alt kesim için bir şölendi, hala da öyle olmaya devam ediyor: http://gss.gs/Ite.jpg

    (bkz: futbol tarihi/@jolenejolene)
  • 356
    giderek daha çok varlıklı insan futbol klübü sahibi olmayı bir yatırım olarak görüyor. leipzig örneğinden de yola çıkarak, benfica ve portonun satış rakamlarına bakarak insanlar bu işe giriyorlar.
    - 1 menajer
    - 1 para babası
    - kadroda ya da teknik ekipte tecrübe için birkaç eski futbolcu
    - 1 yenilikçi genç teknik adam
    - biraz scout ağı (bunu menajer de sağlayabilir)
    bu ekip bir araya geldiğinde şampiyon olmak ya da kupa kazanma amacı gütmeyen, ancak olabildiğince oyuncuyu parlatıp satmaya çalışan bir yapı ortaya çıkıyor.
    adamlar adeta gerçek hayatta fm'yi yaşıyorlar. imreniyorum.
  • 391
    cok ilgilisi, takip edeni olsa da, bunlardan cok azinin gercekten futbolla alakasi, ilgisi, bilgisi olan dunyanin en guzel oyunlarindan biri.

    hadi gelin itiraf edelim, cogumuz aslinda ozet goruntuleri izlemeyi seviyoruz, bircogumuz fifa ya da pes oynamayi, kimimiz de football manager oynamayi sporun kendisinden cok daha askin seviyor. bir kisim hikayesini severken, bir kisim sadece kazanmayi ya da sadece etrafina bagirmayi, desarj olmayi seviyor. bir kisim insan isin siyasetini seviyor, bir kisim nefret iliskisini seviyor. e hal boyle olunca nasil bir resim cikiyor ortaya, nasil olabilir?? kafamda bir sey canlaniyor sanki.. hehh, (bkz: türk futbolu)

    yahu geldik 30 kusur yasimiza, cocukken cok hayal kurardik ya da hafif cimenlik bir yer gordu mu yerlere atlardik; beton, asfalt sahalarda rovasetaya kalkar, engebeli hafif yesil alanlari sami yen sanirdik. sizce her mahalleyi gectim her ilcede soyle gosterissiz ama kaliteli birkac tane cim saha yapmak, alan olusturmak ne kadar zor olabilir. gercekten sporcu yetistirme gayesiyle kulupler kurmak, genclerin mac sonunda kavga etmek icin degil de yenmeyi yenilmeyi ogrenecekleri ortamlar olusturmak ne kadar zor olabilir. milyonlarca gencinin verdigi potansiyeli her alanda bosa cikarmak, milyarlarca liralik harcamalari baslangicinin ne oldugu belli olmayan tartismalara, bu tartismalari kendine kalkan yaparak kendi gelecegini olusturanlara aktaran guzel ulkem icin bunlar ne kadar zor olabilir ki? ne kadar? tam olarak diger ortamlarda adaleti saglamak kadar zor da, iste belki cocuklarin gelecegi icin biraz belki anlayisli olur insanlar diye beklemek de bizim naifligimiz olsun.

    hani su kadar nufuslu ulkeden avrupa sampiyonu cikiyor da bizde niye olmuyor diyoruz ya. heh, futbolun kendisini seven cok az insan var.(nacizane benim gorusum; bu insanlarin en basinda hocamiz fatih terim geliyor.) iste o ulkelerde yetisen futbolcular, 6-7 yaslarindan itibaren duzenli bir sekilde sistemle oynuyor. bizde cocukken herkes hagi’ydi valla, arada zidane falan cikiyordu. kaptan cesur yurekten etkilenip defans olanlar da tek tuk vardi, haklarini yemeyelim. oralarda cocuklar bek oluyor, merkez orta saga oluyor, ve buna yonelik ufakliktan itibaren yonlendirme aliyor. sistemi olan ulkelerde, cocukluktan guzel guzel antrenmanla yetisiyorlar, her kulup, antrenorluk, hakemlik vs. alanlara yatirim yapiyor ve bunu oldukca adil yapiyor. 11-12 yasindan itibaren hakemli, kuralli , sistemli maclarla yetisiyorlar. 16-17 artik ciddiyet had safhada oluyor. federasyon duzgun calisiyor vs. vs. tabii ki oralarda da var kotu niyetli ya da bencil insanlar ama sistem onu tespit ettigi anda disari itmeye yonelik guzelce isliyor.

    cocukken az patates tarlasi tozu yutmadim(en ciddi altyapi egitimi alinabilecek yerdi. aldigim altyapi egitimi de topu merkezden disari dogru degil, hep iceriye surmek lazim seklindeydi*). mahalle maclarinda mahallem icin fedakarlik yaptim. trt2’de avrupa’dan futbol izleyerek futbolu ogrendim. okul takimiyla turnuvalara katildim. gundem hep mac sonu kavgalar vs. oldu. hic sisteme yonelik bir yonlendirme almadim. belki benim gormedigim yerlerde, daha buyuk illerde ciddiyeti de vardi ama bana yansiyan hicbir sey olmadi. zaten gelir seviyene gore zamani gelince okumak ile topcu olmak arasinda esit olmayan bir secim yapman gerekiyor, ki bu da sistemin carpikligina bir ornek daha. farkli bir yol cizildi bizim icin.

    ancak turkiye’nin her alanda oldugu gibi burada da potansiyelini israf etmesi cok dokunuyor bana. yahu 4 yillik isletme iktisat okuyup, aileden uzak batak oynayan insanlar var ulkede. beden egitimi spor yuksek okullari, icerisini pek bilmemekle birlikte, isim olarak varlar. buralardan direkt galatasaraya degil ama ilce, mahalle takimlarindan baslamak uzere takimlarimiza kaynak olusturulabilir. avrupada, hakemlik dahi 15-16 yasinda alt yas gruplarinin maclarini yoneterek basliyor. ufak mahalle takimlarinin 2-3 tane antrenoru var, federasyondan en azindan kurs almis. kahvehanede omur tukettirmek yerine, futbolla cok ilgili olan insanlari buralara yonlendirsek ya. yani baslayacak o kadar yer var ki, biz ancak son halkalari tartismakla mesgul oluyoruz.

    neyse cok da toparlayamiyorum dusuncelerimi, birkac gundur yaziyorum bu basliga ama gondermiyorum. simdi yazayim, sonra gerek olursa bir daha duzenlerim yazdigim seyi.

    cocukken, kirsal kesimde oynayana pek iyi gozle bakilmayan, bizim icin ise o yaslardan beridir buyuk zevk kaynagi olan spordur. kulturdur. kimi icin yasam bicimidir. toplumlar icin onemlidir, bulusma noktasidir. rekabetle kendini daha iyi haline ulasmaya iten, topluca, takimla oynanan zevkli spordur. yan sanayisi degil, kendisi zevklidir.
  • 392
    benim de eskisi kadar keyif almadığım spor dalı. eskiden galatasaray yenilince haftam kötü geçerdi ama şimdi yenince mutlu oluyorum yenilince fazla takılmıyorum. özellikle 2000-2010 arası futbolu çok severdim. galatasaray adına kötü yıllar olsa da futbol zevkliydi. son olarak 2011-2015 arasında galatasaray ve futboldan keyif aldım ondan sonrası tatsız tuzsuz geldi.
  • 411
    türkiye'de açık ara en çok sevilen, izlenen, konuşulan ve yatırım yapılan değil para harcanan spor dalı. türkiye'de bu spora yatırım yapılmıyor, boşuna para harcanıyor. alt yapı hangi kulüpte var doğru düzgün. bir ara altınordu önem verdi, ege bölgesini taradı ve iki tane oyuncu çıkardı. her bölgede böyle bir takım olsa milli takımın kadrosu çıkar ve yurt dışına oyuncu ithal edilir. ancak böyle bir düşünce pek tabi yok. tesisleşme çok az. statlar var ama sahalar tarla gibi. bir toplumda bu kadar çok önem verilip bu kadar çok başarısız olunan başka bir konu yoktur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın