201
biraz uzun bir entry olacak. çayınızı kahvenizi kola çekirdeğinizi alın, benim hesabıma yazdırın.
nerede o eski ramazanlar edasıyla sitem edilen spor f1. oysa her dönem kendi güzelliklerini içerir.
f1'e dair birçok konuda eskiye özlem duyuluyor. yeni nesil motorlar, eski motor sesinin olmayışı, yarışlarda geçişin kolaylaşmasına imkan veren yenilikler, lastik savaşlarının olmayışı... çok başlık var.
ayrılık da sevdaya dahil, f1 sevdası için de bu durum geçerli. özlediğimiz birçok şey geri gelmeyecek. ama bence yenileri sevmek için de sebepler var. insanoğlu yapısı gereği konfor alanından çıkmak istemez. sevdiği, alıştığı şey değişsin istemez. bu belki bir nebze ön yargı olarak da nitelendirilebilir.
nedir mesela bu sitemler ve yeniliklerin sevilecek tarafı?
1- motor mevzusundan bahsedelim. sadece f1 in değil tüm otomobil sporlarının ana özü, temeli nedir desek herhalde çoğu kişi hız der. yarışın, heyecanın temeli aslında hız. yeni nesil motorlar, hibrit teknolojisi ulaşılabilen maksimum hızı artırıyor işte. yani insanlar kendine araç alırken bile atmosferik olmasın istiyor artık. f1 motorlarının bu değişimi ve gelişimi çok doğal. f1 motorları tabiri caizse o yakıtın etinden sütünden freninden egzoz gazına her şeyi hıza çevirmeye yönelik bir teknoloji. evet o keyif veren sesten gidiyor belki ama o müthiş seviyelerdeki hızı veriyor. üstüne üstlük bildiğim kadarıyla bu motorlar daha çevreci.
2- geçiş kolaylığını artıran sistemlerin varlığına tüfek icad oldu, mertlik bozuldu şeklinde yaklaşılıyor. pilot yeteneklerinin ön planda olması gerektiği savunuluyor. ama yarışı izlerken izleyiciyi en çok heyecanlandıran şey de o geçişler değil mi? mesela drag reduction system arkadaki pilotun hamle yapmasını kolaylaştıran bir şey. sürtünmen azalıyor ve hızlanıp atak yapıyorsun. ayrıca atak demek savunma demek. öndeki pilotun savunma yapma yeteneklerini daha sık kullanması gerekiyor. yanı sık atak izlemek, geçişleri kolaylaştıran sistemlerin varlığı bence kötü bir şey değil. yeteneklerin sergilenmesini bu kadar engelleyen bir sistem mi, bence değil. bir heyecan dopingi gibi görülebilir hatta.
3- lastik savaşları. bu da biraz romantize edilen bir konu. aslında f1 tarihine bakıldığında tek tedarikçili dönemler oldukça sık. lastik savaşları olduğu dönemde tek takım dominasyonu olayını daha sık görmemiz de muhtemel. keza f1 takımları da şu anki koşulların lastik savaşlarına uygun olmadığını ifade ediyor. takımlarda genel kanı bırakın herkes aynı tekerle pistte neler yapıyor görelim şeklinde.
4- tek takım dominasyonundan ''bıhtıh ya bıhtıh'' söylemi çok çok haklı. rekabet olmazsa neyin keyfi kalır ki! ama f1 tarihine bakınca da bu tek takım dominasyonu ara ara görülmüş. uzun zamandır mercedes dominasyonu hakim. müthiş bir bütçe, harika yönetim ve iyi sürücülerle haliyle liderler. hatta çok bilgi sahibi değilim ama adamlar dual axis steering diye bir şey bulmuşlardı ki düşman g*tüne. virajda pilot tekerlerin açısını değişip yere daha çok basıyor, yani yolu tutuyor ve böylece hız kaybı minimalize ediliyor. düzlüğe gelince de tekrar açıyı düzeltiyor. zaten araç süspansiyonuna müdahale sayılarak illegal kabul edilmiş. ben ilk gördüğümde çok etkilendiğim için ne olduğunu da paylaşayım istedim. şu kısa videoda çok güzel açıklanmış. https://youtu.be/U_uKHNJLSQs
para her kapıyı açıyor işte. nasıl manchester city, paris saint germain parayla uçtularsa f1'de de parayla uçmak mümkün ama galiba mümkün-dü olacak. bu dominasyon olayını bütçe sınırı koyarak aşma ve rekabeti artırma peşinde f1. çok fazla detaya hakim olmamakla beraber gelen bütçe sınırıyla mesela mercedes parasıyla her zıkkımı deneyemeyecek. galatasaray da 10 milyon harcayacak manchester city de 10 milyon harcayacak kardeşim mantığı yani. argeye yatırılan para sınırlandırılırsa takımların gelişimleri de dengelenir ve rakabet artar mantığı ile alınan bir karar. tabi ki bu değişiklik bir anda denge sağlayamaz, sonuçta mercedes atı alıp üsküdar turu attıralı çok oldu. ama işte uzun vadede dengeyi sağlaması için mantıklı bir sınırlama. bu karar sanıyorum covid sebebiyle ertelendi. ama bu böyle bir karar ve yaklaşım olduğu gerçeğini değiştirmez.
aman aman bilgi sahibi olduğumu, müthiş sıkı takip ettiğimi iddia edemem, çok daha bilgili yazarlar var. ama ben son söz olarak f1 için umudum var diyebilirim.
nerede o eski ramazanlar edasıyla sitem edilen spor f1. oysa her dönem kendi güzelliklerini içerir.
f1'e dair birçok konuda eskiye özlem duyuluyor. yeni nesil motorlar, eski motor sesinin olmayışı, yarışlarda geçişin kolaylaşmasına imkan veren yenilikler, lastik savaşlarının olmayışı... çok başlık var.
ayrılık da sevdaya dahil, f1 sevdası için de bu durum geçerli. özlediğimiz birçok şey geri gelmeyecek. ama bence yenileri sevmek için de sebepler var. insanoğlu yapısı gereği konfor alanından çıkmak istemez. sevdiği, alıştığı şey değişsin istemez. bu belki bir nebze ön yargı olarak da nitelendirilebilir.
nedir mesela bu sitemler ve yeniliklerin sevilecek tarafı?
1- motor mevzusundan bahsedelim. sadece f1 in değil tüm otomobil sporlarının ana özü, temeli nedir desek herhalde çoğu kişi hız der. yarışın, heyecanın temeli aslında hız. yeni nesil motorlar, hibrit teknolojisi ulaşılabilen maksimum hızı artırıyor işte. yani insanlar kendine araç alırken bile atmosferik olmasın istiyor artık. f1 motorlarının bu değişimi ve gelişimi çok doğal. f1 motorları tabiri caizse o yakıtın etinden sütünden freninden egzoz gazına her şeyi hıza çevirmeye yönelik bir teknoloji. evet o keyif veren sesten gidiyor belki ama o müthiş seviyelerdeki hızı veriyor. üstüne üstlük bildiğim kadarıyla bu motorlar daha çevreci.
2- geçiş kolaylığını artıran sistemlerin varlığına tüfek icad oldu, mertlik bozuldu şeklinde yaklaşılıyor. pilot yeteneklerinin ön planda olması gerektiği savunuluyor. ama yarışı izlerken izleyiciyi en çok heyecanlandıran şey de o geçişler değil mi? mesela drag reduction system arkadaki pilotun hamle yapmasını kolaylaştıran bir şey. sürtünmen azalıyor ve hızlanıp atak yapıyorsun. ayrıca atak demek savunma demek. öndeki pilotun savunma yapma yeteneklerini daha sık kullanması gerekiyor. yanı sık atak izlemek, geçişleri kolaylaştıran sistemlerin varlığı bence kötü bir şey değil. yeteneklerin sergilenmesini bu kadar engelleyen bir sistem mi, bence değil. bir heyecan dopingi gibi görülebilir hatta.
3- lastik savaşları. bu da biraz romantize edilen bir konu. aslında f1 tarihine bakıldığında tek tedarikçili dönemler oldukça sık. lastik savaşları olduğu dönemde tek takım dominasyonu olayını daha sık görmemiz de muhtemel. keza f1 takımları da şu anki koşulların lastik savaşlarına uygun olmadığını ifade ediyor. takımlarda genel kanı bırakın herkes aynı tekerle pistte neler yapıyor görelim şeklinde.
4- tek takım dominasyonundan ''bıhtıh ya bıhtıh'' söylemi çok çok haklı. rekabet olmazsa neyin keyfi kalır ki! ama f1 tarihine bakınca da bu tek takım dominasyonu ara ara görülmüş. uzun zamandır mercedes dominasyonu hakim. müthiş bir bütçe, harika yönetim ve iyi sürücülerle haliyle liderler. hatta çok bilgi sahibi değilim ama adamlar dual axis steering diye bir şey bulmuşlardı ki düşman g*tüne. virajda pilot tekerlerin açısını değişip yere daha çok basıyor, yani yolu tutuyor ve böylece hız kaybı minimalize ediliyor. düzlüğe gelince de tekrar açıyı düzeltiyor. zaten araç süspansiyonuna müdahale sayılarak illegal kabul edilmiş. ben ilk gördüğümde çok etkilendiğim için ne olduğunu da paylaşayım istedim. şu kısa videoda çok güzel açıklanmış. https://youtu.be/U_uKHNJLSQs
para her kapıyı açıyor işte. nasıl manchester city, paris saint germain parayla uçtularsa f1'de de parayla uçmak mümkün ama galiba mümkün-dü olacak. bu dominasyon olayını bütçe sınırı koyarak aşma ve rekabeti artırma peşinde f1. çok fazla detaya hakim olmamakla beraber gelen bütçe sınırıyla mesela mercedes parasıyla her zıkkımı deneyemeyecek. galatasaray da 10 milyon harcayacak manchester city de 10 milyon harcayacak kardeşim mantığı yani. argeye yatırılan para sınırlandırılırsa takımların gelişimleri de dengelenir ve rakabet artar mantığı ile alınan bir karar. tabi ki bu değişiklik bir anda denge sağlayamaz, sonuçta mercedes atı alıp üsküdar turu attıralı çok oldu. ama işte uzun vadede dengeyi sağlaması için mantıklı bir sınırlama. bu karar sanıyorum covid sebebiyle ertelendi. ama bu böyle bir karar ve yaklaşım olduğu gerçeğini değiştirmez.
aman aman bilgi sahibi olduğumu, müthiş sıkı takip ettiğimi iddia edemem, çok daha bilgili yazarlar var. ama ben son söz olarak f1 için umudum var diyebilirim.