• 101
    gol yemek istemiyorsan hacım savunma antrenmanına kasacaksın. ben gol yemeyi dert etmiyorum zira en fazla yaptığım antrenman hücum. 4-5 tane atınca oyunun temposunu düşüyorum birkaç değişiklik ve mis gibi 3 puan.

    kondisyon meselesi bazı arkadaşların değindiği gibi elzem. devre arası sezon öncesi mutlaka kasmak lazım kondisyona.

    taktik olarak 4-3-3 oynuyorum. kupa maçlarında 3-5-2 yapıyorum kadromuz sıkıntılı zira.

    4-3-3 dizilim ideal olarak şu şekilde:

    muslera

    --------------semih - dany ----------
    hamit --------------------------------------atilla diye bi eleman sakatlanırsa falan hakan balta.
    ------------- selçuk--- melo------------
    --------------------sneijder-------------
    bruma(amrabat)-------------burak(drogba)-----------aydın

    hücum ağırlıklı oynatıyorum. çok akıcı.
    talimatlar ise:
    topa sahip ol - defansı ileri çıkar - bekleri ileri çıkar - yüksek tempo - disiplinli oyna - topa dal - rakibi rahatsız et.

    ancak asıl önemli nokta oyunculara bireysel görev atamada ortaya çıkıyor. her oyuncuya mutlaka sıkı markaj ve pres uygulatıyorum. defanstaki elemanlara risksiz paslar vs.

    sakatlık meseleleri yüksek antrenman dozajından meydana geliyor genelde. maç yoğunluğu varsa izin veriyorum takıma. en iyi antrenman maçtır ne de olsa.
  • 103
    14.2 güncellemesi gelmiş. şöyle bir göz attım, isabetsiz uzun şut denemelerinin sayısı azaltılmış ve oyun ilerleyişi daha da hızlanmış gibi görünüyor. cm'den fm'ye geçtikten sonra bu uzun şut olayı çileden çıkartıyordu insanı, nihayet el atmayı akıl edebilmişler. profilinde "uzun şut dener" tercihi olan oyunculardan nefret eder hale gelmiştim. ayrıca savunma oyuncularının kendi kalesine gol atması olayı can sıkıcı derecedeydi, okuduğuma göre buna da müdahale edilmiş. bunlar güzel gelişmeler.

    sakatlık olayı ben kendimi bildim bileli sorun oluşturuyor fm'de, o nedenle bu soruna yönelik bir düzenleme falan beklemiyorum artık.

    zamanım oldukça oynayıp gözlemlerimi eklerim buraya.
  • 104
    bugüne kadar her serisini oynadığım ve çok keyif aldığım oyundur ancak 3.sezonun sonunda plastik suratlı abiler gelince piyasaya biraz oyunun keyfi kaçmaktadır. hadi onu geçelim derseniz fm'de yıllar geçtikçe paranın değeri kalmıyor. bunu size çok net söyleyebilirim.

    buyurun bu da link: http://postimg.org/image/h7zvcf4y1/

    insanın canı sıkılıyor hal böyle olunca. buna bir çözüm bulunması gerekir.
  • 107
    galatasaray ile ilginç bir kariyer geçirdiğim oyun. bu ilginçliği yaratan temel faktör, ilk sezona rezil bir başlangıç yapan fenerbahçe'nin ersun yanal'ı kovarak elazığspor'un norveçli hocası trond sollied getirmesi oldu. bu adam ne hikmetse fener'le inanılmaz işler yapıyor. öyle ki, ilk sezon rahat şampiyon olduktan sonra "meeh oyun kolay olmuş" diyen bana bir şok olarak ikinci sezonda ben kendimi yeniden yapılanmaya ve avrupa'da başarıya odaklamışken fener'i şampiyon yapmıştır. ben olayın ciddiyetini kavrayınca lige verdiğim önemi arttırıp sonraki iki sezonda müthiş bir yarışa girdim adamla. 3. sezonda ensemden bir dakika bile düşmemelerine rağmen şampiyon olsam da, sonraki sezon yeniden şampiyon yapmıştır takımını. sırf bu yüzden oyun benim için önceki fm serilerinin aksine çok zevkli bir hale geldi, zira galatasaray ile sadece şampiyonlar ligi odaklı oynadığınız, türkiye ligi'ni bir an önce geçiştirmeye baktığınız oyun yerine çok daha rekabetçi bir oyun var artık. ya da en azından benim için durum bu diyelim; belki de fener başka bir hoca getirse bu kadar başarılı olamayacaktı. bu da rakiplerinizin uzun vadede yazılmış bir kaderinin olmadığını size göstermekte.

    türkiye ligi ile ilgili bir gözlemim ise anadolu takımlarının yıllar içinde oldukça zayıfladığıdır. gerçekle uyumsuz şekilde çok genç yaşlarda, yüksek potansiyelli oyuncular transfer edip bir süre geliştirdikten sonra orta çaplı avrupa takımlarına satıyorlar. aynı zamanda kendi altyapılarından çıkan oyunculara da fazlasıyla şans veriyorlar. biri bu adamlara türk takımlarının böyle düşünmediğini söylemeli.

    galatasaray'a adnan januzaj'dan, arda turan'a; emre can'dan, ömer toprak'a, gökhan inler'den hakan çalhanoğlu'na tüm kaliteli yerli statüsündeki oyuncuları transfer etmeyi misyon edinmiştim ve 5-6 sezonluk süreçte bunu gerçekleştirdim. ilk iki sezon düşük bütçelerle kadroyu yapılandırmak zor olsa da; sonraki yıllarda yönetim bütçeyi esirgemiyor sağolsunlar. bu sayede bu anahtar yerli oyuncuları kadronuza katabiliyorsunuz. 15 milyon saydığım emre can'a 2018 yılında barcelona'nın 29 milyon euro'luk bir teklif yaptığını da dip not olarak belirteyim. ne yapıp edip almalı galatasaray ile oynayanlar.
  • 108
    henüz oynamadığım oyun. fm-cm serisini 12 senedir oynuyorum ve özellikle 2010'dan sonra seriyi iyi takip ettiğimi söyleyebilirim. fm 2010'dan sonra küçük küçük birçok şeyi değiştirdiler. anladığım kadarıyla 2013'ten bu seriye de değişiklikler olmuş. bu yüzden cm 2004, fm 2008 gibi oyunlarla bırakıp bu oyunla seriye dönmek isteyen arkadaşlar epey zorlanacak ve anlamadığı sebeplerden başarısız olacaktır.

    tavsiyem yeni oyun açmadan internette dolanan rehberlerden okumanız. gerçekten oyunu oynarken öğrenmeye çalıştığınızda birkaç kariyeri çöpe atıyorsunuz. bunu fm 2007'den sonra bırakıp 2011'le döndüğümde yaşamıştım. bir arkadaşımla oyun hakkında sohbet ederken resmen oyunu bilmediğimi farketmiştim.

    ben ettim siz etmeyin:(
  • 109
    bu oyunu geliştirenler futbol kurallarından bihaber olsalar gerek. şöyle anlatayım ki, kaleciler ceza sahası dışında topa eliyle müdahale ederlerse aslolan sarı kart görmeleridir. gollük bir pozisyonun engellenmesi durumu söz konusu ise kırmızı kart görmeleri gerekir. ancak bu oyunda her şekilde kırmızı kart çıkmakta bu tür pozisyonlarda. olay takımımın başına geldi. rakip sahadan benim ceza sahama doğru uzun bir top geldi. ortamda rakip oyuncu bile yokken benim kaleci * kayarak topla birlikte ceza sahası dışına çıktı ve bunun sonucunda kırmızı kart çıktı. böyle hatalar oyundan soğutuyor benim gibi yıllarını bu oyuna vermiş adamları.

    genel olarak oyuna baktığımızda ise sadece bir sezon oynamış olmakla beraber pek tat vermedi gibi geldi bana. her zaman ki gibi daha geliştirilmesi bitmemiş henüz. oynanabilir hale gelmesi için en azından şubat ayını bekliycez herhalde.
  • 115
    an itibariyle galatasarayla 9. sezonumu yaşamaktayım. 8 sezonda elde ettiklerim 7 şampiyonluk, 6 türkiye kupası, 8 tff süper kupa, 2 uefa kupası 1 uefa süper kupası, 2 şampiyonlar ligi finali. ayrıca hollanda milli takımınında menejerliğini yapmaktayım. kulup başkanı 38 yaşında bir iş adamı seçildi. şuana kadar keşfettiğim * ve yıldız haline getirdiğim müthiş türk yetenekler; kerem canbazoğlu *, caner bayrak *, cengiz dursun *, selçuk çoban *, enes ünal *, zafer yıldırım, *, serkan sönmez *. asistan menejeri didier drogba yaptım. formasyonu 4-2-2-2 olarak ayarladım. ayrıca oyunca hakan çalhanoğlu nu joker olarak kullanabiliyorsunuz. biraz sabır gösterilmesi durumunda; standart orta saha, sol açık, sağ açık, oyun kurucu olarak müthiş performanslar gösterebilir. henüz oyunun başındaysanız ve galatasarayla başladıysanız kesinlikle bruma, semih ve burak yılmaz ı satmayın. ne yapıp edin hakan çalhanoğlu, nuri şahin ve ömer toprak ı kadronuza katın. bruma belli bi zaman sonra astronomik teklifler alacaktır. ben psg ye 80 milyon euro ya sattım. yedek kadrodaki oyunculara mutlaka bakın aralarında çok iyi rotasyon oyuncuları çıkabiliyor. rotasyon deyip geçmeyin. oyunda çok sık sakatlanmalar oluyor. yıldız oyuncularınıza, özellikle türk yıldız oyuncularınıza sözleşmelerinin bitimine en az 1 sene kala yeni sözleşme önerin aksi takdirde anında kapıyorlar ve saçmasapan yabancı sınırlamasından dolayı yerine yeni bir oyuncu bulmak çok uzun zaman alıyor.

    edit: ilk fm tecrübem.
  • 116
    cm 2005 ile başlayan menejerlik hayatımda gördüğüm en zor oyundur.

    hangi takım olursa olsun;

    -deplasman galibiyeti almak çok zor,
    -gol yeme sorununa çözüm bulunmuyor,
    -her sezon altı yedi tane bariz kaleci eşekliğinden gol yiyorum,
    -fiyatı 150k olan genç oyuncuyu 20m'ye ancak satın alabiliyorum,
    -iki sezon şampiyon olduk mu kendi oyuncularımla sözleşme yenilemek imkansız hale geliyor, uçuk kaçık rakamlar istiyorlar,
    -mesela galatasaray'ı çalıştırırken futbol direktörüne talimat verip aydın yılmaz'ı kulüpten gönder diyorum, gönderiyor ama her derbi maçından önce "galatasaray'ın efsane ismi aydın yılmaz istanbul derbisini değerlendirdi" haberlerine maruz kalıyorum.
    -öyle maç moturuna falan pek takılmam ben. maçı hızlı bir şekilde sadece önemli anları izleyerek oynuyorum. bir çok maçta o önemli anlar hiç olmuyor. sahayı görmeden maç bitiyor.

    bütün menejer oyunlarını orijinal satın aldım ama ilk kez bu kadar pişmanım para verdiğim için.

    hatırladığım en güzel oyun sanırım fm 2008'di.
  • 121
    sizlere ingiltere'de senelerdir her sene mutlaka açtığım (özellikle the damned united filmini izledikten sonra) sempati duyduğum nottingham forest kariyerimi anlatmak istiyorum. media prediction'ı 8 olan takımıma ilk etapta minik katkılar yaptım. fazla bütçem yoktu. dolayısıyla 17 yaşında gelecek vadeden 1 adet genç alıp u18'e monteledim. alexander büttner'i sol bek mevkine kiraladım. lige rezalet bir başlangıç yaptım ve ilk 3 maçımda 0-3,0-3 ve 3-4'lük skorlarla mağlup bitirdim. bu maçlar oynanırken bir son dakika transferiyle uğraşıyordum. burnley'den 4 milyon'a advanced forward rolündeki danny ings'i satın aldım. forvetlerim fena değildi ama ingiltere 2.ligi'nde 24 takım var ve 46 maçı kaldırabilecek güçte değillerdi. bu transfer üstüne ardarda 4 maç kazandım. ings anında golleri sıralamaya başladı fakat ocak ayına kadar çok istikrarsız gittim. umutsuzca playoff'ları kovalıyordum.

    devre arasında transfer yapmadım ama takım artık güçlenmişti. bu oyun şu algıyı bende güçlendirdi: takımın yapısıyla çok alakasız olmadığı sürece bir taktikte ısrar edince takım bir süre sonra taktiğe alışıyor ve oynanan futbol çok ilerliyor. 4-2-3-1 taktiğiyle, forvet'te ings, forvet arkasında radoslaw majewski, ortasahada kaptan chris cohen ve takımın gözbebeği henry lansbury ile güzel oynamaya başlamıştım. en büyük ivmeyi ocak'ın 1'inden mart'ın sonlarına kadar tüm lig maçlarını kazandığım seride aldım. daha sonra oyun kurucum majewski torn calf muscle oldu ve 3 ay sakatlıkla sezonu kapattı. (klasik fm'nin biz oyunculara bir oyunudur bu durum) hemen çift forvete döndüm ama takım yara almıştı. 3. sıralara kadar yükselmiş ve 2. olup playoff oynamadan premier lig'e çıkma sevdasıyla yanıp tutuşurken ligi 5. sırada tamamladım ve playoff'a gittim. ings 40 maçta penaltısız 28 gol attı. majewski sadece 4 gol atmasına karşılık 15 asistle sakatlığının takıma ne kadar mal olduğunu gösterir nitelikteydi. sol kanadım djamel abdoun da 10 gol 10 asistle skora epey katkısı oldu.

    evet sevgili sözlük, playoff'u oynamak için izninizi istiyorum. blacburn'le eşleştim. diğer eşleşme de burnley-wigan. bana şans dileyin.

    edit: blackburn'e içerde 2-2 dışarda 2-1'lik skorla elendim. moraller bozuldu. fm'de zaten en sıkıntılı olay ingiltere'de playoff oynamaktır. sen gel 46 maç yap tüm sezon didin, sonra her şey boşa gitsin. önümüzdeki sezon hiç playoff illetine bulaşmadan bu işi bitireceğim.

    edit2: neyse galatasaray şampiyon olmuş bari.
  • 122
    hayatımda hiç fm oynanamıştım. bi arkadaşımın ısrarı üzerine 2 ay önce rastgele konya torkuspor ile lige başlangıç yapıp oyunun genel gidişatı hakkında bilgi edinmek amacıyla bilgi edindim ve birkaç maç yapıp ufak bi tecrübe edindim.

    ardından galatasaray'ımızın başına geçip mancini'yi işinden ettim*

    lige başlarken mevcut bugünkü şartlara uygun olması ve kendi açımdan gerçekçiliği bozmamak adına transferi kapattım. yabancı sınırı gerçekten kadro yapsında zorluyor.

    hoş bir taktik olmasa da sneijder'i oynatmak için 4-1-2-1-2 şeklinde ana sistemim, 4-4-2 ve 3-5-2 yan taktiklerimdi. evet ben mancini'den önce denedim 3-5-2'yi *
    ana kadroum;

    --------------------muslera------------------------

    eboue-------chedjou------semih--------hakan

    ----------------------melo--------------------------

    ---------hamit-----------------selçuk-------------

    ---------------------sneijder----------------------

    ------------burak-------------drogba-------------

    lig başında süper kupayı ezeli rakibimize kaptırdım. ancak lige bomba gibi bir giriş yaparak 2. haftada fenerbahçe'yi kadıköy'de yenerek senelerdir süren kadıköy deplasmanında galibiyet hasretimize son vererek taraftarı mutlu ettim. 3 haftada da evimize beşiktaş'ı devirerek iyi bir başlangıç yaptım.

    sezonun ilk yarısında ligde müthiş sonuçlar aldım. bir kaç maçta da son 10 dakikada attığımız gollerle galibiyeti bulunca 17'de 17 yaparak lider tamamladım.

    kanıt: https://twitter.com/...338986676226/photo/1 *

    sezonun bitmesine yakın sakatlıklar gelmeye başladı. çok iyi performans gösteren hamit uzun süreli sakatlandı. (ne tesadüf değil mi). hamit ile başlayan sakatlık silsilesine bir çok oyuncu eklendi. gol kralı drogba da devre arasında 3 ay sakatlandı. zaten formsuz olan burak ve sneijder de gitti. selçuk, melo, eboue uzun süreli sakatlanan futbolculardan idi....

    devre arasında forvet sıkıntısı çekeceğimi düşünerek gaziantepsporlu muhammet demir'i kadroma kattım.

    ikinci yarının başlangıcında ziraat türkiye kupası grup maçlarının da fikstürü çok sıkıştırmasıyla çok zorlu bir dönemden geçtik. bir maç düşünün ki muslera, semih, melo, selçuk, hamit, sneijder, drogba, sabri , burak sakat. belki bir kaç futbolcu daha sakattır hatta. oyuncularımı dinlendirmeye imkanım yoktu. özellikle engin baytar, emre çolak, ceyhun, umut, sabri, gökhan çok forma şansı buldular. oyuncular kondüsyon eksikleriyle yorgun olarak çıktılar özveriyle oynadılar hepsine helal olsun *

    çok iyi sonuçlar alamadık haliyle, ilk yarıdaki performansımızı göstermemize imkan da yoktu zaten. yine de ziraat türkiyekupası grubundan çıktık ve yine fenerbahçe ile eşleştik. içeride ve dışarıda malup olduk ve büyük üzüntüyle söylüyorum ki fenerbahçe yoluna devam etti.

    biraz da avrupaya değineyim. şampiyonlar ligi gruplarında chelsea, schalke ve viktoria plzen ile eşleştik. grupta kötü sonuçlar aldım. 3. tamamlayıp her ne kadar uefa takımı değil şampiyonlar ligi takımı olsak da(bkz: gökhan zan'a selam) basel ile eşleştik. basel'i eledik ve bayer leverkusen ile eşleştik. bunlar zaten şampiyonlar liginden gelen takımlardı. bayer leverkusen eledi ve yoluna devam etti. duran topta ömer toprak iki maçta da boş geçmeyip üzdü.

    velhasıl elimizde sadece lig kaldı ve sakatlıktan dönen futbolcular ile biraz daha toparlandık. burak ve sneijder beklediğim performansı göstermedi. vitaminsiz emre çolak 4-4-2 'nin solunda oynattığında katkı verdi. sneijder olmayınca bu taktik iyi gidiyordu ancak elinde sneijder olunca mecbur formda olsa da olmasa da oynatmak zorunda kalıyorsun işte.. ayrıca geriye düştüğüm maçlarda 3-5-2 'ye döndüğüm maçlarda sonuç aldım. ayrıca eboue'ye de ayrı bir parantez açmam lazım, her ne kadar şu anda hakkındaki görüşlerim pek olumlu olmasa da, oyunda çok asist yaptı. eğer uzun bir sakatlık dönemi geçirmeseydi iyiyidi...

    sezon bitti ve şampiyonluğu aldık.

    ancak bir şeye değinmede geçemeyeciğim. transfer yapmadığımı söylemiştim. sadece muhammet'i aldım. yabancı kontenjanı sıkıntısından bruma'ya forma şansı veremediğimden kiralık olarak başka takıma gitmek istedi oynamak ve kendini geliştirmek için ajax'a kiraladım. aydın'ı da karabük'e verdim.
    buna rağmen takımın çok borcu var. kredi borçlarımız gırtlağa kadar. vadesi 2030'un ortalarına kadar süren (sanırım özhan canaydın dönemide alının) çok büyük meblada bir kredi var. ekonomik kriz var diye ve yönetim cebinden borç vererek takımı hacizden kurtardı diye uyarlar aldım. örneğin drogba'nın sezon sonunda sözleşmesi bitiyordu ve aynı maaşını tekrar teklif verecek param yoktu.

    neyse işte sezonu bir şekilde şampiyon bitirdim. oyunun mentalitesini kavrayamadığımdan mı bilmiyorum ama yeni sezona başlayasım gelmedi çünkü kadrom mecburen değişecekti ve ben o farklı futbolcular ile galatasaray hazzını yaşayamayacaktım. birkaç yıl önce fifa ve pes'te kariyer modu oynadığım zamanlarda bir takımla en fazla 3 sezon oynardım. bir iki takviye yapar ve oyuncular yaşlanıp kadro bozulunca oyunu bırakırdım. o yüzden fm kariyerimi bitirdim ve oyunu bıraktım.
  • 123
    futbolcuların değil sistemin ve taktiğin ön planda olduğu bir oyun...

    galatasaray ile başladım, ilk sezon 3. bitirip, ikinci sezon 8. iken kapattım. içim elvermedi tuttuğum takımı bu kadar kötü yönetmeye...

    daha sonra bayern münih günleri başladı. ilk yarıyı liderin 8 puan gerisinde kapatıp istifa edip, sırasıyla mersin elazığ ve burnley maceraları da hüsran ile sonuçlanınca, kala kala caen takımına kaldım. biraz araştırmadan sora yaptığım sistemsel ve taktiksel değişikliklerden sonra takım çatır çatır oynuyor...

    en son kupa maçında, bir alt ligdeki takıma 12 tane atmışlığım var ki, sezon başı hazırlık kampı da böyleydi...

    sürekli başarısız olup, oyundan sıkılanlar, mesaj kutumu yeşillendirebililer...
  • 124
    fc internazionale'nin teklifi üzerine galatasaray'ımı bırakıp italya'daki futbol yaşantısına başladığım ilk sezonda galatasaray şampiyon olmuştu. ikinci sezon ise garip bir şekilde çaykur rizespor oldu.

    benim ayrılmamın ardından boşalan koltuğu ise robert prosinecki'ye devrettiler. yeni bir yapılanmaya gittiler, benim bıraktığım takım büyük oranda bozuldu. benim ayrılmamın ardından da, şampiyonlar ligi çeyrek finali oynadılar.*
App Store'dan indirin Google Play'den alın