• 4
    öncelikle galatasaray ile en son kaldığım yeri belirtmiştim; (bkz: #1474961)

    şimdi ise kulubün ve taraftarının ilginç ve ilgi çekici oluşu nedeniyle alman ikinci ligi takımların st. pauli ile yeni bir maceraya başlıyorum.

    http://lvironpigs.files.wordpress.com/.../01/1a1a1a12aa67.jpg

    http://thehalftimeoranges.com/...auli1-maksed-fan.jpg

    şöyle çok ucuz veya bonservissiz, katkı verebilecek oyuncu bilen varsa önerilere açığım, haydi hayırlısı.
  • 6
    vira bismillah. öncelikle belirtmeliyim fm 14 serinin en kötü girişini yaptı. oyunun piyasaya sunulan ilk hali hakikaten çekilecek gibi değildi. oyunun yaratıcıları olacak adamlarda bunun farkına çabuk varmış olacaklar ki hemen ek paketler( yeni versiyonlar) sunulmaya başlandı. oyun fm adını aldığı günden bu güne yapılan en iyi seri 2012 olanıydı. bunun üzerine biraz giderek seri mükemmelleştirilebilirdi fakat onlar içine etmeyi tercih etti. sonuç olarak , oyunun en iyi hali sürüm 14.1.4 olanıdır. ara transfer dönemi öncesi olduğunu ve o transferleri kapsamadığını belirteyim.

    yıllardır büyük takım almadan oynuyorum bu oyunu , son 3 yıldır hiç galatasaray'ı almadım mesela. malesef çok kolay hale geliyor oyun bu takımlarla. biraz acı çekmem lazım oyunun, elde edilecek başarıların tadını çıkarmam için. 2 yıldır bucaspor ile oynuyordum. bu seride ise hem yaptıkları atılımla dikkatleri üzerine çeken hem de bu ülkede futbolu , futbolcuyu en iyi bile 2-3 yöneticiden biri olan seyit mehmet özkan faktörünün etkisiyle altınordu ile kariyere başladım. başlangıçta hiç transfer bütçeniz yok ve sadece 20-30 bin lira maaş bütçeniz var kullanabileceğiniz.

    türkiye liginde kariyer yapan, editör vb. hilelere başvurmayan arkadaşlar için iki önerim olacak; yabancı sınırı malum, bunun etkisini azaltacak iki yol var önümüzde , birincisi oyun başında ligleri seçerken türkiye ligini en alt kategoriye kadar açın, ya 2. ligden futbolcu mu çıkar demeyin , ne topçular aldım ben oralardan. ikincisi ise gurbetçi yurdu almanya. almanya ligini de bundesliga ve bir alt ligini açarak oynuyoruz. çok güzel adamlar çıkıyor oralardan da.

    altınordu iyi bir takım. ilk 3'ü zorlayacak kadrosu var. ben ankaragücü'nün arkasında 2. olup play off'larla 2.lige çıkmıştım. bütçe durumundan dolayı serbest durumda olan suat usta ve koray avcı'yı kadroya katmıştım. alt liglerde oynayan arkadaşlara ikisini de tavsiye ederim. 2. ligde yabancı oyuncu almanın da yasak olduğunu belirteyim.

    ptt 1.ligde ise yabancı olarak almanya'dan alt liginden 2 yabancı savunmacı kiraladım ek olarak nestor djengoue'yi aldım. sağ bek oynayan bu arkadaş özellikle 1. lig için çok ideal bir oyuncu. sezonun kilit oyuncusu yani beni ilk senemde süper lige çıkaran adam ise berk ismail ünsal oldu. özellikle il 2 sezonun çarpıcı istatistikleri şurada görülebilir . http://i.imgur.com/19c40ka.png oradaki cezayir kısmı malesef oyun hatası , hemen hemen her oyuncu da gözüküyor , cezayir demişken http://www.youtube.com/watch?v=nHFzyEqwK98

    sezonlar ilerleyince elim biraz daha rahatladı ve daha iyi takımlardan oyuncu kiralayabildim. tabi hemen şampiyon olmak falan yok . ilk 2 sezon kendime geldikten sonra 4 yıl üst üste şampiyon oldum. 2 defa avrupa ligini kazandım. bir defa şampiyonlar liginde sıfır çektim.
    altınordu ile oynadığım 8 sezonda ilk günden bu yana yanımda olan tek adam ozan sol kaldı. özellikle ml pozisyonunda sol kanatta ama 4-3-3 değilde 4-4-2'nin solunda. topu alıp giden bir oyuncu olduğu için geriden top alması daha verimli hale getiriyor. ozan'ın yaptığı istatistikler ise şöyle ; http://i.imgur.com/QdcuWGZ.png

    ligden biraz sıkıldığım için 8. sezonun sonunda bırakıp başka bir lige geçiş yaptım. taktik olarak ise ben 4-4-2 oynadım genelde , 2 forvet önemli niye önemli ;http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/...amp;tarih=2007-11-01

    merak edenler için bazı profillerin 2021 yılındaki durumlarını da paylaşayım ; galatasaray ; http://i.imgur.com/WMtr4h9.png , fenerbahçe ; http://i.imgur.com/vtbqKXO.png , beşiktaş; http://i.imgur.com/NKKBMee.png

    enes ünal; http://i.imgur.com/egkfvJP.png , http://i.imgur.com/G4wdqfv.png

    emre can ; http://i.imgur.com/zm3LvHT.png , http://i.imgur.com/rZ5duCc.png

    adnan januzaj : http://i.imgur.com/qGyftcE.png, http://i.imgur.com/MtMbasD.png ( kendisini türk milli takımına gelmeye ben ikna ettim * )

    koray günter; http://i.imgur.com/0W9FT2x.png , http://i.imgur.com/r7gjefx.png

    (istek profil olursa yardımcı olurum şimdilik yeter sanırım)
  • 8
    sevgili fm severlere henüz çok da uzun olmayan fm14 kariyerimden bahsetmek istiyorum:

    önce viitorul constanta'yı alarak başlamak istemiştim. hem klasik liglerden ve avrupa'dan biraz uzaklaşıp romanya ligi ile farklılık yapmak istedim, hem de hagi'nin takımında çalışma gururuna erişmek istedim. gerçekte 2010'da kurulmuş vitorul 2 senede 2 lig atlayıp 1. lige yükseldi ve 2. senedir de ligde kalıyor. oyunda da medya tahmini 14. olacağımızı gösteriyordu. 6 maç oynamıştım ki 1 beraberlik ve 5 yenilgi ile ligin dibine demir atmıştık. tabii bunda takımın her şeyi olan nicolae dica'nın sezon öncesi hazırlık kampında sakatlanmasından sonra 6 ay sahalardan uzak kalmasının da payı vardı :( neyse efendim sonra oyun hata verdi, takvim ilerlerken dondu, ben de oyunun başında çok lig açtığımdan olduğunu düşünüp bu kariyeri sildim ve yeniden başladım. (sonradan bu problemin çözünün update yüklemek olduğunu öğrendim. nitekim faydalı da oldu).

    bu sefer alt liglere odaklandım, kariyerime türkiye alt liglerden başlamak da biraz gerçekçi olacağından böyle karar aldım. takımlara teker teker bakınırken dardanelspor'u gözüme kestirdim. o an dardanelspor'u süper lig'e çıkarmam sonrası ilk iç saha maçımızda tıklım tıklım tribünleri gözümün önüne getirdim. gerçekte de dardanelspor'un 13/14 sezonunda 3. lige düştüğünü görünce biraz daha zor olacağını düşündüm ve dardanelspor'a imzayı attım. orta sıra ve zayıf takımları alıp kısıtlı imkanlarla bu takımları baştan oluşturmak her zaman daha fazla keyif vermiştir bana. nitekim dardanelspor da öyle oldu. mevcut kadro fena değildi ama kaleci seçenekleri oldukça kötüydü. bu yüzden bana faydalı olamayacağını düşündüğüm erdi yokuşlu'yu 5k karşılığında ibb'ye satıp kontratsız kaleciler arasında ava çıktım, biraz araştırma sonrası ise 31 yaşındaki harun avgın'ı keşfettim ve imzayı attırdım kendisine. mc bölgesinde de ilaveye ihtiyacım olduğundan yine kontratsız oyuncular arasından bulduğum kenan aşkan'ı kadroya kattım. kendisi özellikle ilk sezon vazgeçilmezimiz oldu. sol açığa da alternatif olsun diye altınordu'dan 20 yaşındaki halil tuna'yı bedavaya kiraladık. stoperde ise beşiktaş'tan kiralık olarak kadroya katılmış atınç nukan güven veriyordu.

    neyse ilk maçımızda kırklareli deplasmanında aldığımız 3-2'lik galibiyet güzel günlerin habercisiydi. fakat sezon genelinde inişli çıkışlı grafiğimiz, yeri geldiğinde 4-5 haftalık maç kazanamama istatistiğimiz yüzünden bir türlü playoff için gerekli olan o atlamayı yapmayı başaramadık. yine de sezon sonuna kadar play-off yarışını kovalayabiliyorsunuz çünkü takımlar uzun galibiyet serileri yakalayamadığı ve dengeler çok yakın olduğu için puanlar da birbirine yakın oluyor. son 3 haftaya kadar 5. olma şansımız vardı (1. direk çıkıyor, 2,3,4,5. takımlar playoff'a kalıyor) ama lig sonunu kötü oynadığımız için bu başarıya ulaşamadık. türkiye kupası'nda ise ilk turda altay'ı 0-0 biten ilk yarı sonrası 2-0 ile geçtik ve bucaspor'un rakibi olduk. bucaspor maçına yedek ağırlıklı kadroyla çıkmamıza rağmen normal süresi 2-2, uzatma dakikaları ise 3-3 bitti ve penaltılara kaldı. penaltılarda iki takım da inatçı oldu. ilk 6 penaltıyı iki takım da gole çevirince tribündeki az sayıdaki taraftar ve maçı radyodan takip eden çanakkale halkı "noluyo lann :s" tepkisi verdi doğal olarak. nihayet 9. penaltıda rakibin hatasını değerlendirip bir üst tura yükseldik. üst turda ise avni aker deplasmanı çıktı şansımıza. rus çocuğu tüpçü federasyonun türkiye kupası'ndaki saçma seri başı uygulaması olmasa belki zayıf bir takım çekip bir tur daha ilerleyebilirdik ama olmadı. trabzon deplasmanında 1-0 geriye düşüp 1-1'i yakalamamıza rağmen 3-1 yenildik ve kupaya veda ettik.

    sezon genelinde ise en büyük katkıyı ilker sayan, serkan çiftçi ve hüseyin çolak'tan aldık. iki forvetimiz hüseyin çolak ve çiftçi ikilisinin müthiş skorerliği sayesinde sezon genelini 4-1-2-2-1 dizilişinden feragat edip klasik 4-4-2 oynadık. bunun karşılığını da fazlasıyla aldık. özellikle hüseyin çolak 25 gollük performansıyla çılgın attı. böylelikle sezonu 9. bitirip playoff hattının 8 puan altında kaldık ve hedeflerimizi gelecek seneye taşıdık :(
    http://www.hizliresimyukle.com/image/oyU

    bir sonraki sezon ise atınç nukan'ın kirasının bitmesinden dolayı beşiktaş'a dönecek olması savunma göbeğinde boşluk doğurmuştu. harıl harıl çalışan scoutlarımızın da desteğiyle kontratı biten stoperlere salça olduk. ilk etapta evren horozal ve hasan hatipoğlu'nu katmıştık fakat ilerleyen günlerde kariyerinde altay, sivas ve karşıyaka'da oynamış, son olarak balıkesirspor'dan ayrılan murat sözgelmez'in transfer imkanının doğması da bizi onu almaya itti. başkan da sağ olsun, beklentilerin üstüne çıkan performansımızdan dolayı maaş bütçesini yükseltmişti. halil tuna'yı 2. kez kiralayıp savunmaya bu ilaveleri yaptıktan sonra ek olarak sol beke umut koçin'i aldık. kendisi bonservis ödeyerek aldığımız ilk oyuncuydu. özellikleri çok iyi, tam eksiklik hissettiğimiz solbek bölgesine yaptığımız bu ilave sonrası transferi kapatıp sezona başladık.
    http://www.hizliresimyukle.com/image/uar

    14/15 sezonundaki kesin hedefimiz kendimizi playoff'a atmaktı. bir önceki sezonun sonunda ve yeni sezonun başında aldığımız kötü sonuçlar taktik dizilişinde değişiklik yapmaya itti bizi. böylelikle serkan çiftçi'nin düşen performansının da etkisiyle tek forvetli 4-1-2-2-1'e dönme kararı aldık. bu dizilişte takımın 2. kaptanı safa serbest ön liberoda, potansiyelli gençlerimiz ensar baykan ve kaptan ilker sayan sol ve sağ açıkta, bedelsiz kadroya kattığımız samet albayrak da kenan aşkan'la birlikte orta sahadaydı. 2. devrede ise kenan'ı kesip genç yıldız adayımız taner çekiç'i koyduk oraya. iyi ki koymuşuz çünkü taner müthiş oynuyor. kenan'ın yapmadığı skorer katkıyı yapıyor. bu sayede ilk devresinde inişli çıkışlı gittiğimiz ligin ikinci yarısının sonunda istikrar sağladık ve 32. hafta sonunda 6. sıraya yerleşerek playoff'un kapısına dayandık. bunda son 8 maçta aldığımız 6 galibiyet, 1 yenilgi ve 1 beraberliğin çok büyük payı vardı. fakat son 2 haftalık fikstürümüz ise her ikisi de deplasman olmak üzere göztepe ve hatay maçlarıydı :( göztepe maçında maçın son bölümüne kadar galibiyet golünü aradıysak da 82. dakikada yediğimiz golle 1-0 boyun eğmiştik. son hafta da hatay deplasmanında 3-1'le dağıldık ve umutlarımızı önümüzdeki seneye bıraktık. zaten bu 2 takım da ligi 2. ve 3. bitirerek playoffa kaldılar, playoff sonunda 1. lig biletini alan ise hatayspor oldu. özeleştiri yaptığımızda playoff'a kalamamamızın sebebi kesin olarak rezil deplasman performansımızdı diyebilirim. içeride 11g - 2b - 4m ile ligin en iyi iç saha karnesine sahip olan takım olsak da deplasmanda 5g - 1b - 11y ile ligin en kötülerinden biri olduk. ee hal böyle olunca playoff da yalan oluyor haliyle :(
    http://www.hizliresimyukle.com/image/uaM

    bir önceki sezonun devre arasından takımın yıldızları ilker sayan ve serkan çiftçi takımdan ayrılıp daha yüksek seviyelerde oynamak istediklerini söylediklerinde bu takımı yukarılara birlikte çıkarabileceğimizi, böyelelikle daha yüksek seviyelere ulaşabileceklerini söyledim. o sezon sonunda üst lige yükselme hedefimden bahsettiğimde "eğer sene sonu üst lige kalamazsak takımdan ayrılırız" cevabıyla karşılaşmıştım. biz de yine 2. ligde kalınca her ikisi de ayrılmak istediklerini söylediler. ikisinin de baya talibi vardı zaten. serkan'ı 2. lig 1. grup takımı tavşanlı linyit'e, ilker'i ise ptt ligi takımı kartalspor'a gönderip ikisinin satışından 180k gelir elde ettim. ay sonu durum değerlendirmesinde taraftarların da bu satışlardan memnun olduğunu öğrenmek doğru bir iş yaptığımı kanıtladı bana. onların yerlerine de denizlispor'dan murat behram'ı 20 k karşılığı ve bonservissiz hüseyin kar'ı aldım.

    yarım devresini geride bıraktığımız 15/16 sezonunda hüseyin kar müthiş işler yapıyor. murat da 3 gol atabilmiş olmasına rağmen 5 asisti var. adam tam bir drogba performansı gösteriyor :( kısacası bu sezon müthiş istikrar yakaladık. tokatspor, güngörenspor ve belalılarımdan biri olan yeni malatya yenilgileri nazar boncuğumuz oldu bu dönemde. aldığımız 11 galibiyet ve 4 beraberlikle de kendimize tokat'ın 4 puan arkasında 2. sırada yer bulabildik. hedefe yürüyüşümüz emin adımlarla sürüyor...
    http://www.hizliresimyukle.com/image/upS

    yalnız kupa ilk turunda zonguldak kömürspor'a 0-0 biten normal süre ve uzatma sonrasında penaltı atışlarıyla elendik. 2 sezondur kupanın ilk turunda elenmek hem can sıkıcı hem de sıkışık fikstüre sebebiyet vermediği için sevindirici ama zayıf takımlara gol atamadan elenmek üzüyor cidden. önceki sezonda da memleket takımı kastamonuspor'a elenmiştik. bu yüzden hakkımda "maçı bilerek verdi. hatır şikesi mi var?" iddiaları gündeme gelmişti ama "şike fenerbahçe'den sorulur" diyerek bu iddiaları kesin bir dille yalanlamıştım :(
  • 10
    dardanelspor ile 2 senedir ptt'den süper lig'e çıkma mücadelesi veriyorum. 3 sezonluk 2. lig macerası sonrası ptt'ye yükseldik. ptt'ye yükseldiğimiz sezonda da yabancı liglerden belçika, almanya ve isviçre'yi açıp oyuncu taramasına girdim. murat sözgelmez'i bedavaya kaptırdığım için stoper bölgesini yabancı oyuncuyla doldurmayı planlıyordum. stoper dışında safa serbest yerine önlibero ve bir de kanat oyuncusu için yabancı aradım. aradıklarımı da belçika 2. ligi'nde buldum. stopere sam vanaken'i, sağ açığa de cuyper'i aldım. bir de kortjik'ten ndiaye isminde süper bir önlibero getirdim. şansıma hem bonservisini hem de maaşını ucuza kapattık.

    sam vanaken
    http://www.hizliresimyukle.com/image/mjn
    de cuyper
    http://www.hizliresimyukle.com/image/mjs
    ndiaye
    http://www.hizliresimyukle.com/image/mjI

    sezon genelini fena da oynamadık. ndiaye ve sam vanaken özellikle müthiş katkı verdiler. ligde kalma hedefiyle başladığımız sezonu 6. bitirerek ilk sezonda playoff yakalamayı başarmıştık. yalnız son hafta öncesi puan durumu şöyleydi.
    http://www.hizliresimyukle.com/image/mjZ

    kasımpaşa 2. ve gaziantep bb 3. durumdaydı. benim de son maçım içeride kasımpaşa. kasımpaşa'nın başında da daum var. maç öncesi daum ile baya bir atıştık. ona benim dardanel'in başında iyi performans gösterdiğim sorulunca "daha çok rakipleri dardanel'i küçümsüyor. o yüzden bu kadar iyi noktaya geldiler. yoksa hocalarında iş yok" minvalinde cevap verince ben de altında kalmadım, ben de ters konuştum. o yüzden stratejik düşünemedim maç öncesi. paşa'dan 1 puanı çalınca antep bb de ligi 2. bitirp üst lige yükseldi, bana da playoff'ta rakip olarak paşa geldi. kadroları da çok fena. erkan zengin, nizamettin, bilyaletdinov falan var. ilk maçı içeride 2-0 kaybettik, rövanşta da 0-0 kalınca playoff'tan elendik. sezon boyunca da deplasmanda müthiş işler yapmıştık. standart talimatlarıma ek olarak deplasman maçlarında play narrower yapıyordum. bu da takım savunmasını baya güçlendiriyordu.

    neyse 17/18 sezonu başında hedefimi kesin olarak üst lig olarak belirlemiştim. yönetim de sağ olsun 1.4 milyon euro transfer bütçesi açıklayarak iyi gaz vermişti bana. bir önceki sezon vasat olan kanatlarımı güçlendirmek için transfer yapmak istiyordum. bu yüzden de cuyper'in yedeği olarak serbay yağız'ı getirdim, sol kanatta ali dere'ye ilave olarak da buca'dan aydın karabulut'u kaptım. onun dışında kadroyu korudum ve rotasyona transferler yapıp lige başladım. bu arada sezon öncesi lige bir göz atayım demiştim, süper lig'den kimler düşmüş, alt ligden kimler çıkmış falan. süper lig'den trabzon, buca ve karşıyaka düşmüş, alt ligden de göztepe, altay falan çıkmış. bunun dışında elazığsı var, kasımpaşa'sı var, antalya'sı, samsun'u falan derken gözüm baya bir korkmuştu ve playoff yakalarsak iyidir diye düşünmüştüm.

    sezona deplasmanda buca galibiyetiyle başlayıp, içeride altay'ı yendik ve 3. haftada da geriye düştüğümüz trabzon deplasmanında 3-1 kazanıp müthiş başlamıştık. zaten liderliği ele geçirdikten sonra sezon sonuna kadar 2-3 kez 2. liğe düştüm sadece. bunun dışında 1-2 basamaklarda gidip geldim. fakat ne olduysa ligin sonlarına doğru oldu. stoperim hasan hatipoğlu, takımın her şeyi ndiaye ve aydın karabulut'un yedeği ali dere zaten sakatlıklarından dolayı oynayamıyorlardı. hepsi de 3-4 ay civarında sakatlanmıştı. yine de idare etmiştik. ta ki son haftalara kadar. o arada önce deplasmanda kazanamamaya başlamıştım, içerideki maçlarım zeminin su basması yüzünden ertelenince üst üste 3 kez deplasman maçı oynamıştım ve hepsini de mağlup kapatmıştık. bu zeminin sulaklığından ötürü 2 kez maçım ertelenince yönetime bu konuyu açmıştım ama olumsuz dönüş almıştım. neyse, deplasmanda aldığımız yenilgilerden sonra kötü gidişat başlamıştı. nitekim sezonun son 8 haftasında sadece 1 kez kazandım. o da 33. hafta ligden düşen ordu'ya karşı içeride aldığım galibiyet. bu arada 32. haftada takipçim elazığ'a konuk olup 1 puanı çıkarmıştım. ki o maçta elazığ'ı elimizden kaçırdık diyebilirim.

    son hafta öncesi oluşan tabloyu da vereyim, gözünüzün önünde oluşsun durum:
    http://www.hizliresimyukle.com/image/mja

    biz 2.yiz ve son maçımız mersin iy deplasmanı. elazığ ise paşa ile oynuyor. elazığ'a karşı ikili averajda üstün olduğum için bana beraberlik yetiyor. ama ben mersin maçına rezil ötesi başlıyorum ve ilk yarı 2-0 bitiyor. takım gram top oynamıyor. 85'te aydın'ın tek golü de beraberliği getirmiyor ve puansız ayrılıyoruz. şerefsiz paşa ise elazığ'a maçı veriyor ve elazığ 2, ben 3 bitiriyoruz :(
    http://www.hizliresimyukle.com/image/mjp

    genele baktığımızda üst üste 2. kez playoff yapmak elbette iyiydi ama süper lig'i son maçla kaçırmak çok can yakıyor. mersin deplasmanında 1 puan alsak veya sezon içerisinde 2-0 öne geçtiğimiz altay deplasmanında maçı vermesek veya içeride göztepe'ye yenilmesek veya hatay'a puan kaptırmasak playoff'la uğraşmak yerine direk 2. olup süper lig'e yükselmiştik. ama olmadı :(

    playoff'ta da 6. bitiren karşıyaka ile eşleşmiştim. sezon içinde içeride kazanıp dışarıda berabere kalmıştım onlarla. ilk maç da karşıyaka'daydı. 1-0 geriye düşsem de önce beraberliği yakaladım, sonra kırmızı + penaltıyla öne geçtim, maçı da 3-2 aldım. rövanşta da 2-2 berabere kaldık ve finale yükseldik. antalya - istanbul bb eşleşmesinden istanbul bb'yi istiyordum diğer yandan. şansım daha iyi tutuyordu onlara karşı. ilk maçı antalya 2-1 almasına rağmen istanbul bb rövanşta 3-0 kazanıp rakibim olmuştu. final maçı da ne hikmetse benim sahamdaydı ve bu zamana kadar yaptığımız maçlarda hiç yenilmediğim istanbul bbspor süper lig yolunda önümdeki son engeldi...

    ama amına koduğum takımını yenemedik arkadaş! maçın başında sikindirikten bir gol yiyip geriye düştük. ondan sonra savunmayı ileriye de çıkarsak, atak futbolunu da benimsesek bir türlü son vuruşları iyi yapamadık. saçma bir top oynadık maç boyunca. maçı da 1-0 kaybettik zaten. süper lig yine yalan oldu :( önce ligin son haftasında, şimdi de playoff son maçında süper lig'i avuçlarımdan kaçırmam cidden çok koyuyor. 1 saattir oturduğum yerde kalakaldım amına koyim :(

    takımın ağababalarından olan erhan karayer, sam vanaken, taner çekiç ve ndiaye de takımdan ayrılmak istiyorlar. neymiş efendim daha yüksek seviyelerde oynamak istiyormuş beyefendiler. ya aq ben sizin. şu mersin ve ibb maçlarında adam gibi oynasaydınız da yüksek seviyelere beraber çıksaydık eşşoleşekler!!!

    neyse hiçbir şey bizi süper lig hedefinden caydıramayacak. dardanel'i süper lig'e taşıdığımda sevincimizi de yine burada paylaşacağız inşallah...
  • 11
    galatasaray ile başladığım fm kariyerime totthenam ve inter'in ardından man city ile devam ediyorum. sene 2027 ve kadromdaki muazzam oyuncuları paylaşmak istediğim oyun.

    nuccio, uzun ve hızlı bir defans oyuncusu. uçanı, kaçanı affetmez http://www.hizliresimyukle.com/...07-0622-41-24-07.png
    raggi, inter'de altyapıdan çıkardım formayı bir giydi bir daha çıkarmadı, man city'e geçişimle beraber 60m € serbest kalma maddesi ile yanımda getirdim, asist krallığı konusunda aşağıda yer alan arkhengelsky ile kapışıyorlar. http://www.hizliresimyukle.com/...07-0622-41-58-03.png
    tommy marr, tam bir komple forvet 4 yıl üst üste ingiltere gol kralı 40 golün altına düşmez 2 kere dünya da en golcü futbolcu oldu, çılgın forvet diyorum ona http://www.hizliresimyukle.com/...07-0622-42-23-61.png
    david hicks, chelsea'den yüksek kiralama bedeli ile zorla kiraladım, satın alma bedeli konusunda mourinho ile yoğun pazarlıklar sonucu 55 m €da karar kıldık ve bir yıl sonra değerini 50 m € yaptı sudan ucuz bir bedel ile asla alamayacağım bir adamı 55 m € a transfer ettim. değdi mi? caps anlatsın!
    http://www.hizliresimyukle.com/...07-0622-42-19-86.png
    ve en kral 2 adamımı sona sakladım,

    aitor hernandez ve vladimir arkhengelsky hakkında pek konuşulacak söz yok capsler konuşsun.

    http://www.hizliresimyukle.com/...07-0622-42-37-16.png
    http://www.hizliresimyukle.com/...07-0622-42-06-49.png
  • 12
    leamington diye bir takım var ingiltere'nin en alt liginde ve en zayıf takımı,alıyorum, alıyorum her maç 5-6 yiyorum. ulan bize eski fm'ciyiz 15 yıllık kariyerimiz var.maaş bütçesi 500 euro transfer bütçesi yok. bu işin içinden çıkamıyoruz. 7-8 kere başladım. oyuna hatta ne biçim oyun diye bok atıp vazgeçme aşamasına geldim. ancak çözümü şimdi buldum. sözleşmesi sona erenlerle yolumu ayırdıktan sonra, kötüleri transfer listesine ekliyoruz.sonra en fazla 17 yaşındaki oyuncuları aratıyoruz. hepsinden scout raporu alıyoruz. görüyoruz ki 10-15 tanesi takımda oynayacak kapasitede.3-4 tanesi yıldız adayı. ne yapıp edip onları kapıyoruz. böylece maaş bütçesi aşılmadan başarılı bir takım yaratılıyor. gelen oyunculara göre taktik belirleniyor. bir de eski fmlerin can alıcı noktası maç kondisyonudur(normal kondisyon değil maç kondisyonu). bunda görünmüyor. bundan dolayı kadroyu gördüğümüz sayfada özelliklere maç kondisyonu eklemeden oynamayın. yeni aldığınız adamlar neden oynamıyor diye düşünüp durursunuz benim gibi. maç kondisyonu da öyle hızlı artmıyor.bir başka konu da, her maç rakibi analiz edip, önemli oyuncularına önlem almak zorundasınız, öyle benim taktiğim oturdu önüme gelene tıklatırım yok.

    bu takımım leamington'ın twitter sayfası. kulüp başkanı stad inşaatında bizzat çalışıyor. güzel iş.
    https://twitter.com/LeamingtonFC
    http://www.youtube.com/...amp;feature=youtu.be
  • 15
    (bkz: #1527839)
    (bkz: #1527844)
    (bkz: #1527861)

    kovulmanın ardından yine 1 sene işsiz kaldım amk. oyuna başlayalı 4 sene oldu 2.5 senesini işsiz ve sürekli dünyanın tüm boşta takımlarına müracaat ederek geçirdim :( geldik 2017'ye mayıs ayına.

    başvururken hiçbir ümidimin olmadığı, sezonu 5. bitiren, ingiltere 6. ligi kuzey grubu takımı macclesfield görüşmeye çağırdı, üzerine de teklif yaptı. hemen atladım tabii ki. başkan bana inandı güvendi, orta-iyi arası bir bütçe verdi sağolsun. medya ve taraftarlar büyük tepki gösterdi. kulübün eski efsane oyuncusu gelir gelmez saydırdı. gelir gelmez ayarlanan ilk basın toplantısında toplantıyı terk ettim. o taraftar görecek dedim. eski efsaneye de(efsane olduğuna bakmayın mk lisede bizim sınıfta olsa sınıf takımına almazdık) ağzıma geleni söyledim. sana noluyor amk kestanesi saçında saç kalmamış hala top oynıcam diye uğraşıyorsun amk dinazoru dedim. karakolluk olduk. ben de sanıyorum ki komiserler cennet mahallesi'ndeki zeki alasya gibi. 2-3 laf söyleyecek sonra arkada oynak müzik çıkın dışarı diyecek oynaya oynaya çıkacağız sanıyorum. attı içeri amk. o geceyi nezarette geçirdim.

    ertesi gün ayağımın tozuyla ayakkabı boyacısına gittim ayağımdaki tozu sildirdim :( * * başladık macclesfieldkariyerimize. başkan hariç kimse güvenmiyordu. takım iyi sayılabilecek bir durumdaydı. takımın başına geldiğimde 2 ay içinde tüm oyuncuların kontratları bitiyordu. ilk defa kendi takımımı kurabilecektim. takımda kalmasını istediğim oyuncuların %60'ını falan takımda tutabildim. zaten 5. bitirmişlerdi. iyi diyebileceğim bir kadroya sahipti. 8 tane de ben transfer yaptım. taa ilk sene stalybridge'e aldığım gomez dali'yi yine transfer ettim. aradan geçen 3 senenin 2'sinde boşta kalmıştı o da beni gibi garibim :( eski takımlarımda iyi iş yapan oyunculara bir bakayım dedim, o da ne? çoğu 24-25 yaşında emekli olmuş. şaşırdım yoluma devam ettim.

    çok güzel ve rahat bir sezon geçirdik. devre arasına lider girdik. devre arasında da orta sahaya tek takviyeyle takımın maddi dengesini bozmadan hiç maddi olarak zorlamadan verilenden daha düşük bir maaş ve transfer bütçesi kullanarak 10 puan farkla şampiyon olduk. ilk kupamı kazanmıştım. ingiltere 5. ligine yükselmiştik. hedef üst sıralarda bitirmekti, hedefin de üzerine çıkmıştık.

    başkan ısrarla yeni sözleşme teklif etti. medyaya falan övdü sağolsun. taraftara da medyaya da kapak olsun amk diyerek teşekkür edip sözleşmemin bitmesiyle macclesfield'dan ayrıldım. sene boyu da taraftarı iplememiştim zaten basın toplantılarında. peşimde az koşmadılar giderken. beter olun mk.

    gördüğünüz gibi götüm kalkmış şampiyon olunca, ben daha iyilerine layığım diyerek gitmişim. aslında biraz da üst ligde düşmemeye oynamak istemediğimden dolayı istifa ettim. macclesfield'a çok şey borçluydum. özellikle başkan adam gibi adamdı. onlar olmasa şimdi sigortalı iş arıyordum. artık daha tecrübeli, ingiltere 6. liglerinin tozunu yutmuş, daha itibarlı bir hocaydım. ama kaderde işsizlik varmış :/ 5 ay işsiz kaldım burnum sürtündü. yine kimse almadı, gülüp geçti. sadece 6. ligde düşmemeye oynayan takımlar mülakata çağırdı. o çöplüğe de geri dönmek istemedim :(

    bu arada 5.5 senede 100 kez falan galatasaray'a başvurdum, ilgilendiğimi açıkladım veya medyaya galatasaray'a gitmek istiyorum dedim :( çakallık yapıp sık sık iyi ülkelerin 23 yaş altı takımlarına falan başvurdum ama kimse almadı :( alsalar olası bir kovulmada beni idareten yeni adam bulana kadar a takıma yükseltirler orada kısa sürede show yapıp biraz daha zaman kazandırırım falan diye hayaller kurmuştum. o zamanki halimi şöyle özetleyebilirim: http://forum.paticik.com/.../42d/54_450xNULL.jpg (lan bir tek paticik diye bir forumda bulabildim karikatürü. yarım saattir arıyorum amk :d )

    devam edecek
  • 17
    6 sezon sonunda dardanelspor'u süper lig'e çıkarmam sonrası asansör takım olmaktan korkuyordum açıkçası. fakat yaptığım nokta transferler (de cuyper'in yedeği olarak romario balde ve forvete belçika'dan said agwa. çocuklar resmen karın tokluğuna oynadılar amk) ve biraz da oyunu çirkinleştiren kısa pas anlayışımız sonrası ilk sezonu 10. bitirdik. deplasman performansımızla çılgın atarken içeride adeta rezil sonuçlar alıyorduk. zaten sene sonunda iç saha puan tablosuna baktığımızda son 3 sıradaki 2 takımın düştüğünü gördüm. evet, diğeri de bendim :(

    lig genelindeki en sansasyonel galibiyetimizi ise 2. devrenin ilk haftasında şikeci ibneleri kendi sahamızda konuk ettiğimiz maçta aldık. ndiaye'nin penaltıdan ve altyapıdan yetiştirdiğimiz stoperimiz ibrahim tekelioğlu'nun kornerden bıyıklı tosun'a koymalarının ardından 2-0'lık net skoru elde etmiştik. belçika'dan bulup getirdiğimiz ve haftalık yalnızca 1.8k'ya oynattığımız said agwa'nın son 10 dakikada koyduğu, pardon attığı 2 golle de tabelaya 4-0'ı yazdırmıştık. 7 senedir ilk kez tribünler boş koltuk kalmamacasına dolmuştu ve 90 dakika sonunda 18 mart stadı o tezahüratla inliyordu: "şikeci ibneler siktirin gidin! şikeci ibneler siktirin gidin!"

    http://www.hizliresimyukle.com/image/PPQa

    bu arada devre arası transfer döneminde sol açık opsiyonlarımızın (aydın karabulut, devrim taşkaya, ali dere) verimsiz olması nedeni ile boşta olan lukas podolski'yi getirmiştik. tabii bu dakikadan itibaren de 5 yabancı sınırı elimizi kolumuzu bağlamaya başladı. bir sonraki sezon başında da yine boşta olan salih uçan'ı getirip transferde yine büyük bir bomba patlatıyorduk. bu sezonu da yine orta sıra mücadelesi vererek geçirip 12. bitirmiştik. sondan bir önceki hafta ligin açık ara eline veren galatasaray'ın konuğu olup sami yen'den 3-1'lik galibiyetle ayrılmıştık. maç sonunda sinyor mancini ile oturup ikişer votka içtik. misafirperverliğinden dolayı buradan da teşekkürlerimi iletiyorum sinyor'a. yalnız meslektaşı olmamızın ötesinde bir galatasaray taraftarı olarak şampiyonlar ligi performansından dolayı hayal kırıklığı yaşadığımızı ilettim kendisine. daha 1 kere bile üst tura çıkaramadı takımı amk.

    süper lig'de düşmeden geçirdiğimiz 2 sezonun sonunda ise dardanel halkına veda etmek durumunda kaldım. çünkü bu lanet yabancı sınırı ciddi anlamda sıkıntı verdi. bir de 2. sezonda türkiye kupası'nda gruplara kalıp fikstürün iyice sıkışık bir hale gelmesinden dolayı baya bir sakatlık yaşamıştık. hatta tüpçü federasyonu öyle bir fikstür koydu ki önüme 5 günde 3 maç (çarşamba-cuma-pazar) oynadık. yönetim de sağ olsun çıkıp 2 laf etmedi federasyon'a.
    http://www.hizliresimyukle.com/image/PP1d

    yabancı sınırı da elimi kolumu bağladığı için 8 senelik dardanel ve türkiye defterini kapatmaya karar verdim sonuç olarak. benden boşalan koltuğa da başkan, shota arvaledze'yi getirmiş. iyi tercih, severim kendisini.

    ben de 1-2 hafta kadar boşta kaldıktan sonra paok'tan gelen teklifi kabul edip komşunun yolunu tuttum. 2 senelik şampiyonluk hasretleri var, geçen sene 2,3,4 ve 5. takımların katılımıyla oynadıkları playoff'u 3. bitirerek avrupa ligi'ne kalmışlar. yalnız ekonomileri rezil durumda. financial fair play'den dolayı harcama yapamadık, maaş bütçesi çoktan aşılmış. en iyi orta sahalarımdan biri olan 21 yaşında cigarek'e psv'den gelen 12.5 milyonluk teklifi, yerine 2 adam alırım diyerekten kabul etmiştim ki yerine adam da alamadım amk. üstüne üstlük yedek forvetim hazırlık maçında çapraz bağlarını kopardı ve tam 9 ay sakatlandı.
    http://www.hizliresimyukle.com/image/PP1V

    kadro oldukça dardı, ön libero alternatifim yok, 2 tane 18'lik çocukla sezon götürüyorum. stoper bölgesi deseniz evlere şenlik. 2 tanesi 18'lik olan 3 stoperim var. buna rağmen avrupa ligi öneleme turları'nda rakiplere gol yağdırmamız sonrası büyük şaşkınlığa uğramıştım. fakat psv, udinese ve mlade boleslav ile düştüğüm grupta tam manasıyla elimize verdiler. 3 puanla sonuncu bitirerek avrupa'ya erken veda ettik.

    şu anda ikinci devre başındayım, lider olympiakos'a deplasmanda 2-0'dan geri dönmeme rağmen 90+3'te yediğim golle 3-2 yenildim. orospu çocuğu hakem 2 dakika uzatma olmasına rağmen 3. dakikayı da oynattı, o dakika içinde de golü yedik zaten. an itibariyle olympiakos'un 3 puan arkasında zirve takibimiz sürüyor. kariyer planımda paok'a şampiyonluk(lar) getirmem sonrası ayrılmak var. bakalım, yunanistan maceramız neler gösterecek bize.
  • 18
    (bkz: #1527839)
    (bkz: #1527844)
    (bkz: #1527861)
    (bkz: #1527890)
    (bkz: #1530472)
    (bkz: #1530487)

    devam ediyoruz. başlamadan önce tekrar geri dönüşleriniz için teşekkür etmek istiyorum. ne yalan söyleyeyim bu kadarını beklemiyordum :)

    barnsley'den istifa etmemden kısa bir süre sonra brezilya 1. liginde fluminense'nin başına geçtim. kariyerimde ilk defa 1. ligde çalışma şansı buldum. fluminense beni teknik direktörlüğe getirdi ama getirmeden önce mülakatta her şeyime karışıldı. istediğimiz taktikle oynayacaksın istediğimiz mantaliteyi kuracaksın falan filan. 5-6 tane madde sıraladılar. yiyeceğim yemeğe kadar karışıldı resmen :/

    ben tabii oo brezilya'ya gidiyorum. şimdi orada samba futbolu oynatırım. göze hoş gelen, hücuma dayalı, tekniğe dayalı oynatırım, endüstriyel futboldan zaten hem gerçek hayatta bıkmışım üzerine yıllarımı endüstriyel futbolla geçirmişim diyorum. samba yapa yapa takımı karşılayayım dedim. emre belözoğlu'nun gol sevincinde yapmaya çalıştığı sambadan beter oldu mk.(http://www.youtube.com/watch?v=28nLnKBaWcg ) ulan bir de ne göreyim? takımda kanat oyuncusu yok, 1 tane bile kanatta oynayabilen adam yok. ilk defa böyle bir şey gördüm. 14 yıldır fm oynarım... neyse taktiğe bir baktım 4 klasik defans 2 ön libero 2 orta sahanın ortası 2 santrafor. oyun taktiği de paso uzun top. yağmurdan kaçarken meteor yağmuruna tutulduk mk. ingiltere alt liglerindeki oyundan bıktık dedik gittik daha beterini bulduk. hem de brezilya'da. e yönetim de çok katı, para da yok ki gideyim en az 4 tane kanat alayım. bu sefer diğer temel ihtiyaçlar bitecek. kaldık yine uzun toplara, karambol futboluna...

    ocak ayında orada böyle bölgesel bir lig gibi bir şey başlıyor. yönetim hedef olarak üst sıralarda bitirmeyi belirledi. tamam dedik başladık transferlere. 17 adam gönderdim 18 adam aldım. aldığım adamlar arasında tanıdık isimler de var: luis gustavo, gary medel, josue gibi... ben geldiğimde birkaç maç oynanmıştı ve çok puan kaybedilmişti. lig de öyle bir lig ki ilk 8 takım hariç gerisi çöp. kolay kolay puan kaybedilmiyor yani. ben gelmeden yediğim puan farkını kapatmam çok zor oldu. ilk 4'e kalan play off oynuyor. ligi flamengo haftalar öncesinden 1.liğini ilan etti. biz ise son haftaya 3. girdik, son maçı yardımcıya yaptırdım gitti yenildi. en kötü berabere kalsa biz yine 3.ydük. sağolsun kaybedince 4. bitirdik. öyle olunca da play offta flamengo ile eşleştik ve elendik. yönetim sonuçlardan memnundu ama ben memnun değildim kendi kurduğum takımla şampiyon olamamak moralimi bozmuştu. hiç istemediğim bir taktikle oynatılmam da cabası. ben bu taktiğe daha fazla dayanamam hacı siz kendinize yeni bir aykut kocaman bulun dedim ve bastım istifayı. brezilya maceram da böyleydi.

    devam edecek
  • 19
    (bkz: #1527839)
    (bkz: #1527844)
    (bkz: #1527861)
    (bkz: #1527890)
    (bkz: #1530472)
    (bkz: #1530487)
    (bkz: #1531035)
    (bkz: #1531056)

    devam ediyoruz.

    athletic bilbao'da hiç alışkın olmadığım bir varlık ve rahatlık içinde menajerliğimi sürdürdüm. takım zaten lige göre iyiydi. orta sıralardayken almıştım ama son sıralarda bile olsa yine çok rahat şampiyonluğa oynatılabilirdi. hedefim athletic bilbao'yu 2. ligde şampiyon yapıp daha iyi bir kulübe geçmekti. çoğu zaman olduğu gibi gelir gelmez medya bir ton tantana yaptı. kulübün efsaneleri karşı çıktı falan filan. basın toplantısında dayanamadım alın buna konuşun mk dedim gittim. kartımı masaya bırakıp gittim. şuradaki 2.45'ten itibaren olduğu gibi: http://www.youtube.com/watch?v=2Ps3hNUN4do #t=168

    neyse başladık göreve. devre arasına kadar olan maçlarda iyi bir performans sergiledik ama daha iyi olabilirdi. 2. sıraya kadar çıkıp ilk devreyi orada tamamladık. geldik mi transfer sezonuna? yahu varlık içinde yokluk çekiyoruz. herifler ırkçı. bask diyorlar başka bir şey demiyorlar. messi'yi getirsem istemiyorlar. e zaten bask oyuncular azınlıkta. e baskların en iyi oyuncuları da zaten 2. ligdeyiz diye gelmiyor. kaldık mı baskların vasatlarına?

    yahu zaten ispanya'ya yabancıyım. turist ömer gibi geziyorum ispanya'da mk. lakabım el cordobes'lerin dördüncüsü. ulan daha ispanya'yı bilmiyorum bunlar tutmuş bana bask diyor başka bir şey demiyor. ben de gittim üşenmedim, beğendiğim, transfer etmek istediğim oyuncuların kolundan tuttum tek tek başkana götürdüm. kapının önünde sıraya soktum. tek tek içeri aldım. başkana sordum." bu olur mu?", "bu olur mu?", "bu olur mu?". mk başkanın da futbolcu bilgisi zayıf. bilmiyor adamları. oturttuk masaya soruyoruz. ana tarafın nereli? baba tarafın nereli? kaç kuşaktır bilboalısınız. kütük nerede? en sonunda da ikametkah aldırıyoruz. ben böyle gördüm arkadaş. yönetim benden kulübe bir sistem kurmamı istedi. e ben de hep alt liglerde el mahkum kısıtlı ve takıma yönetimden karışılan takımlar yönettiğimden sistem mistem kurmamıştım. gittim oraya da türkiye memuriyet sistemi kurdum amk. su içmeye bile ikametkah aldırıyorum. ikametkah lazım. ikametkah önemli. bir de kimlik fotokopisi. koskoca kulübe memurluk sistemi kurdum. takımın felsefesi: "bugün git yarın gel."

    neyse bask mask olayını bir şekilde hallettik. devre arasında avusturya'da kampa gireceğiz. lan bir baktım başkan tüm transferleri kampa yetiştiriyor. "lan dedim napıyon? transferler hiç kampa yetiştirilir mi? manyak mısın?" ulan şok oldum. transfer dediğin kamp biter. adamlarla anlaşsan bile transfer sezonunun son gününe kadar beklersin. bir de avrupa elemelerinde falan elenirsin hemen panik yapar transfer yaparsın. transfer dediğin budur yani. tüm transferlerle anlaşmamıza rağmen son günlere kadar erteledim transferi. zaten felsefemiz "bugün git yarın gel". bu yüzden sistemi bozacak transferler yapmak istemiyorduk.

    rahat bir ikinci yarının ardından ikinci ligi açık ara şampiyon tamamladık. orta sıralarda aldığım takımı çok rahat güle oynaya şampiyon bitirdik. 2020 yılında takımın yıldızı hala fernando llorente idi. 3. şampiyonluğumu da yaşamıştım. athletic bilbao gibi büyük bir takımda başarılı olunca, sene sonunda; artık büyük kulüplerin kapıları ardına kadar açılır dedim. tahmin edeceğiniz gibi başı açıldı. yine 6 ay işsiz kaldım mk. ülke olarak işsizlik kaderimizde var herhalde :(

    devam edecek
  • 20
    (bkz: #1527839)
    (bkz: #1527844)
    (bkz: #1527861)
    (bkz: #1527890)
    (bkz: #1530472)
    (bkz: #1530487)
    (bkz: #1531035)
    (bkz: #1531056)
    (bkz: #1531474)
    (bkz: #1531684)
    (bkz: #1533212)

    devam ediyoruz arkadaşlar. öncelikle bir duyurum var. istek üzerine bundan sonra kariyeri biraz daha renklendirmek için kariyerin önemli yerlerine screenshotlar eklenecektir. tabii sistemimiz "bugün git yarın gel" olduğundan screenshotlar bu entryde değil sonraki entrylerde olacaktır. *

    parma'daki görevimi tamamladıktan kısa bir süre sonra italya milli takımı teknik direktörünü kovdu ve 2024 avrupa futbol şampiyonası'ydı. başvurumu yaptım. 2 hafta bekletmelerinin ardından kimseyi bulamadılar ve el mahkum benimle anlaştılar. ve 15 temmuz 2022'de italya milli takımının başına adeta bir abdullah avcı edasıyla geçmiştim :( parma ile 6. oldum diye milli takımı bana vermişlerdi resmen. ulan kadere bak mk kariyerin başında yılmaz vural olduk sonra hamza hamzaoğlu olduk şimdi de abdullah avcı olmuştuk :( biz anamızın liginden biz böyle gördük aga dedim verratti'yi sol ayaklı değil diye milli takıma almadım aq ahahahha. nedir bu çocuğun benden çektiği :) ülke yine birbirine girdi. bruno bozetto reyizden öğrendiğimiz kadarıyla zaten italyan insanı da türk insanı gibi: http://www.youtube.com/watch?v=tzQuuoKXVq0 ** ondan herhalde çok sevdiler beni.

    takımın başına geçtik. dedim oyunculara hacılar şöyle güzel bir restorana götürün ziyafet çekelim dedim. götürdüler bir yere. herkes de smokinli hani penguen sürüsü gibi girdik içeriye 40-50 kişi. smokinimin arkasındaki kuyruğu aldım elime can sıkıntısından tespih gibi çevire çevire geziyorum. donatın lan masayı bugün başkan ısmarlıyor hehe diye hesabı da başkana kilitledim. herifin milyar euroları var hala 10bin dolarlık hesaba yüzü kızarıyor amk. mezarına mı götürecen parayı? ulan masayı donattırdık bir de ne göreyim? 1'er porsiyon makarna getirdiler alın yiyin diyorlar. lan amk öğrenciyken fakirlikten yiyorduk bunları. kaldırdım herkesi dedim makarnayla avrupa şampiyonasına mı hazırlanır? yürüyün dedim size adamakıllı bir yemek yedireyim. hesaplar da benden lan dedim(sonradan pişman oldum. anaları değilim babaları değilim. hepsi de benden zengin adamlar aq) 50 tane adam smokinle italya'da kebapçı arıyor :(

    neyse efendim takımın başına geçtik de 2022'nin sonuna kadar 5 tane hazırlık maçı var başka da bir şey yok. hiç de sevmem hazırlık maçı falan. yardımcıya yaptırır geçerim. belli bir kemik kadro belirledim. belli taktikler belirledim. her zaman olduğu gibi yardımcımı itinayla seçtim. 2022'deki tüm hazırlık maçlarımı asistana yaptırdım. bir de ne göreyim mk? adam benden iyi lan. gelene geçene handikap yaptık. 2-0, 3-0, 2-0, 2-1, 3-0 kazandık maçlarımızı. maçları da fena takımlara karşı oynamadık yani rusya, danimarka, abd falan o tarz yani. maçlar bitti ertesi gün kovdum asistanı. ulan herifler anlarsa yanarız. beni kovup onu başa getirirlerdi. sir aykut kocaman edasıyla yollattım asistanı * sen bizden daha iyilerine layıksın :( sorun sende değil bende :( ben seni hep antrenör olarak gördüm :(( diyerek yolladım adamı mk :( (burada mazisi olup içi acıyana da bir kıyağım olsun: http://www.youtube.com/watch?v=chJ8aBS-kJA )

    geldik 2023'e. 2023 yılı boyunca da hazırlık maçından başka bir şey yok. resmen ofiste sinek avlıyorum mk. can sıkıntısından alt yapıya sardım ülke futbolu gelişti mk asdasdfsgasdf. can sıkıntısından futbol gelişir mi? gelişiyor aq. demek ki bizim ülkeye de gerekli olan şey can sıkıntısı. aşçıya bile karışıyorum. soğanları öldürme! öldürme soğanları! diye çıkışıyorum. napayım yapacak iş yok. iyice kaynana moduna girdim hademelere falan iyi temizle orayı parmak kadar toz var orada diyorum. oyuncularla fifa'ya gidiyoruz o derece boşuz. ulan bir de arada milli takım kampları oluyor. zorla toplatıyorlar bana oyuncuları. oyuncular geliyor, maç yok bir şey yok. hazırlık maçı bile yok. mahcup oluyorum adamlara karşı. eve gelen misafir sıkılınca sana ölüm olur ya aha da öyle oluyor işte. ulan koskoca italya ben hazırlık maçı sevmiyorum ayarlamıyorum diye avrupa şampiyonasına baklavasına halı saha maçları ile hazırlandı ya. başka da bir şey demiyorum mk.

    neyse efendim aldık yeni yardımcıyı bu da mal çıktı isviçre'ye falan yeniliyor. hemen kovdum tabii. sonra yenisini aldık memnun kaldık uzun süre onunla devam ettik. hatta isim isteyenlere söyleyeyim: holger stanislawski ... 2023 boyunca 5 hazırlık maçından başka bir şey olmadı. onlar da 2-3, 6-0, 4-0, 3-2 ve 1-1 bitti. bunlar da isviçre, nijerya tarzı takımlara karşıydı. koskoca 1.5 sene bitti bir aksiyon olmadı. bu süre zarfı boyunca şöyle iyi takımlardan büyük takımlardan biri boşa çıksa da italya ile birlikte bir tane de kulüp takımı çalıştırayım dedim ama nasıl bir istikrar varsa 1.5 senede kimse ayrılmadı resmen. bir tek tottenham boşa çıktı. onda da adamlar 13. transfer bütçesi vermiyorlar. bana göre değildi yani...

    2024'e geldik haziran'a kadar maçımız bile yok. sağ üstten devam demekten ciğerim soldu. boşa çıkan düzgün pek takım olmadı. bir tek liverpool çıktı ama beni almadılar. haziran 2024'te 2 hazırlık maçımız vardı. daha sonra 16 haziran 2024'te de 2024 avrupa şampiyonası başlıyordu. hazırlık maçlarında hırvatistan'la 2-2 berabere kaldık. ukrayna deplasmanında ise 2-0 galip geldik. basın toplantısında "bu maçı kendi evinizde de oynayabilirdiniz, şu ana kadarki tüm hazırlık maçlarınızda olduğu gibi. neden deplasmanda oynamayı seçtiniz?" sorusunu yanıtsız bıraktım.

    ve sonunda 2024 avrupa şampiyonası başlıyordu. grubumuz: portekiz, italya, irlanda ve kuzey irlanda.

    devam edecek...
  • 23
    (bkz: #1527839)
    (bkz: #1527844)
    (bkz: #1527861)
    (bkz: #1527890)
    (bkz: #1530472)
    (bkz: #1530487)
    (bkz: #1531035)
    (bkz: #1531056)
    (bkz: #1531474)
    (bkz: #1531684)
    (bkz: #1533212)
    (bkz: #1534200)

    devam ediyoruz. her zaman olduğu gibi geri dönüşlere teşekkür ederek başlıyoruz. :d yahu yazdıkça yazmışız son entryde de 2024 avrupa şampiyonası başlamadan önce olan birkaç şeyi anlatmayı unutmuşum.

    nisan 2024'te medyada dedikodular çıktı. magician kulüp arayışında diye. italya milli takımı ile çalışırken aynı zamanda başka bir takım daha çalıştıracağım söyleniyordu. dedikodular artınca 7 nisan 2024'te basın toplantısı düzenledik. başkan falan herkes toplandı sırayla konuşuyoruz. başkan klasik konuşmaları yapıyor: "arkasındayız, güveniyoruz." falan filan. ben de çıktım elimi kalbime koydum: " aslolan italya'dır." dedim. ooooo alkış kıyamet. kıl gazeteciler bile ayağa kalkıp alkışladı. bağırış çağırış... forza italya sesleri yükseliyor. o güne kadar böyle bir şey duymamışlar nasıl gaza geldiler nasıl gaza geldiler görmeniz lazım. ben de aldım gazı italya'yı dünyanın 1 numarası yapacağız. italyan milleti istedi mi her şeyi yapar. birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde azmin zaferiyle kazanacağız diye bağırdım. italya milli marşı ile basın toplantısını bitirdik. 8 nisan 2024'te de hoffenheim'a imza attım. * (u: bu arada yanlış anlaşılmalara karşı şimdiden söyleyeyim; taklide ve kibar mizaha fazla alınmamak lazım, kişisel düşüncelerden ayırmak lazım)

    hoffenheim'a can sıkıntısından gittim aslında. ısrarla teklif yapmışlardı. avrupa şampiyonası öncesi de yıllarca boş durduğum için oynama hevesiyle kabul ettim. zaten nisan ayıydı. 1-2 ay takılıp sezonu tamamlayıp istifa edecektim. basın toplantısında da zaten kısa vadeli burada olduğumu belirttim. italya futbol federasyonu ve italyan halkı bu kararıma tepki göstermişti. şampiyonanın hemen öncesi başka takıma gitmem güveni büyük ölçüde sarsmıştı. en son babalar duyar'daki kadir gibi "hallederiz hulya" moduna girmiştim. başımda da başarısız olmamı bekleyen sinirli bir italya halkı kitlesi vardı. kadir'in babası gibi "beceriksiz, becerikkksiiiiz!" diye bağıracaklardı kulağıma. zaten bir kulak arkam kalmıştı azarlanmadık :(

    neyse dedik başladık hoffenheim macerasına. ligde 11.ydik ve bitime sadece 5 maç kalmıştı. artık italyanlardan yediğimiz beddualardan mıdır nedir bir baktım kalan 5 maça: önce kendi evimizde bayern munich, sonra deplasmanda bayern leverkusen, sonra evimizde borussia dortmund, sonra deplasmanda hamburg, son hafta da "braunschweig".

    çok çok zor bir fikstür vardı önümüzde. e nisan'dayız, transfer yapma şansımız da yok. kadro da almanya'da orta sıralarda oynayacak takım kadrosu. magician'lık yapma zamanıydı. şapkadan bir trickli taktik çıkaracaktık. bir süre düşündükten sonra kafamdaki ruh hastası defans taktiğini hayata geçirmeye karar verdim. hedefimiz: joker'in kalemi yok ettiği gibi rakiplerimizin hücum gücünü yok etmekti: http://www.youtube.com/watch?v=2KX3OriDpgg

    analiz ve planlama işini hallettmiştik. takımın ruh halini daha iyi hale getirmek için takım toplantıları, bireysel konuşmalar yapılmıştı. oluşturabilecek en iyi kadro takımın içinden seçilmişti. fikstürdeki rakiplerimizin çoğunu zaten tanıyorduk. analize, taktiğe, planlamaya biraz da "delilik" kattım. taktiklerimiz, mantıklı seçimlerimiz, genel düşüncelerimiz her şekilde anlaşılabilip kontra ile karşılık verilebilirdi. ama delilik? hiçbir mantığa, akla uymayan. belirli bir düzeni ve mantığı olmayan şeyleri başarıyla uygulayabilirsek ne yapabilirlerdi? maçlar başladı. genel bir anlayışımız, mantığımız vardı ama maçın bazı dönemlerinde ne yaptığımızı, ne yapacağımızı biz bile bilmiyorduk ki, rakip nasıl bilebilirdi? değişik taktikler değişik anlayışlarla oynadık maçımızı, rakip daha anlamaya başlamadan başka bir şeye dönüyorduk. tüm düzenleri bozduk. felsefemizi ve anlayışımızı zamanında kemal sunal, oynadığı bir filmde çok güzel belirtmişti "olur, kendime bile söylemem". ve tadaaa! http://img498.yukle.tc/...p?id=2634fikstur.jpg ruh hastası taktiklerimizle 5 maçta gol yemeyip bu zorlu fikstürde 4 galibiyet 1 beraberlik almıştık. ligi 5. bitirmiştik ve bu herkeste büyük şok etkisi yaratmıştı. http://img498.yukle.tc/...d=7166hoffenheim.jpg ayrıca şu da dikkatimi çekti. 5. bitirene bile 35 milyon euro veriliyor: http://img498.yukle.tc/image.php?id=252435m.jpg

    kendimize hayran bırakarak bastık istifayı ayrıldık "hoffenheim" takımından ve 2024 avrupa şampiyonası'na odaklandık. bu kısa süreli almanya macerasında kendimi oradaki insanlara o kadar yakın hissetmiştim ki artık "ichbin ichbin" ve "gehen gehen" diye gülüyordum :( (u: mikrofonu eline alıp da selam yollamayan türk henüz görmedim. bu yüzden geleneğimizi devam ettirip buradan umut sarıkaya'ya ve kuzen ahmet abi'ye selamlarımı yolluyorum) *

    her şey tamam da, yahu ben bu maç içindeki taktikleri nereden öğrendim, nereden esinlendim? onu da anlatayım: biz ilkokulda 7 erkek 23 kız falandık. sınıf öğretmenimiz beden derslerinde yıllarca halk oyunları provaları veya sınıfta matematik dersi veya rahat!, hazır ol!, sağa dön!, sola dön!, ileri marş, sağa çark, sola çark falan yaptırdı. nadiren de bir tane plastik topu önümüze atar hadi oynayın derdi. daracık alanda 30 kişi, bir tane topun peşinden koşardı. o kadar açtık ki oynamaya hemen saldırırdık sınıfça. kızlar erkekler karışık 30 kişi tek topa saldırırdık. o kadar film izledim haber izledim ben böyle açlık görmedim mk. :( o kadar anında saldırırdık ki; kim hangi takımdan? neresi kale? hangi kale bizim? hiç bilmiyorduk. topu alan sanki tarkan'daki mars'ın kılıcını almışçasına kaçar, diğerleri koku filmindeki gibi üzerine atlardı. orada ayağıma yediğim darbeleri hiçbir yerde yemedim. oradaki kaosu hiçbir yerde görmedim. joker'in de dediği gibi: biz adeta arabayı kovalayan bir köpek gibiydik. biz de topu kovalıyorduk. kovalayan köpeğe arabayı versen ne yapacak? aynen biz de topu aldığımızda ne yapacağımızı bilmiyorduk. çalım atılacak boşluk yok, 30 kişi sana basıyor mk. lan kale bile yok. kale neresi bilmiyoruz, hangisi bizim bilmiyoruz. e pas atsan? takım yok ki takım. kim bizden bilmiyoruz. ondan arabayı kovalayan köpek gibi topu kovalıyorduk. takıma da bu felsefeyi yerleştirdim. maçlar öyle bir hale geliyordu ki sahada bizim sınıfı görüyordum.

    ve sonunda geldik haziran 2024'e ve 2024 avrupa şampiyonası'na...

    devam edecek...
  • 24
    stoke ile ilk sezonumda küme düşmenin bir numaralı adayı gösterilirken ortalığın gözünü yaşarttım efendim;

    https://pbs.twimg.com/media/BumqtihCAAIAr8x.jpg

    öncelikle mezarcılık yapıp sözleşmeleri biten gomis, eduardo, fernandes ve ıgnjovski'yı alıp, kadrodaki yüksek maaş alan çöpleri yolladım.* hemen ardından alt yapı tesislerini geliştirmeye başladık-yönetim bir dediğimi iki ettirmiyor sağolsun-*

    yalnız bilmediğim bir şey var: benim altyapı tesislerim muazzam tesisler olarak görülüyor. ajax'ın tesisleri olağanüstü. bunun sıralaması tam olarak nedir. yani wonder kit çıkarabilmek için tesislerimi daha ne kadar geliştirmem gerekiyor?
App Store'dan indirin Google Play'den alın