2034
şu an galatasaray taraftarının 100'de 100'e yakın oranla, hem futbol hem de karakter olarak beğendiği ender oyuncularımızdan biri durumunda. ben de haliyle çoğunluk gibi düşünüyorum, lakin galatasaray taraftarı olarak da beğenmediğim bir huyumuz var. iyiyi de kötüyü de öyle abartıyoruz ki, öldürüyoruz resmen. efsane dediğimiz adamların yanlış bir hareketi sonrası, 'zaten mal gibi bir oyuncuydu, zaten benim efsanem değildi, allah belasını versin, karaktersiz' şeklinde yorumlar yaparken, iyi bir performans göstermiş oyuncumuz yüksek bir gazla uçuruluyor. örnek verecek olursak, 'selçuk xavi'den iyi, burak tam bir cristiano ronaldo, bu dany avrupada her takımda oynar, vidici öper, pique'yi katlar' tarzı yorumlar sıkça görülmekte.
muslera da bunun bir halkası, galatasaray için biçilmiş kaftan, yaşı, sempatikliği, kaleciliği, bizim için çok ideal. fakat bu adam dünyanın en iyi kalecilerinden biri falan değil, en azından 1. sınıf sayılacak bir durumu yok. evet, ara ara yabancı kaynaklı haberlerde de okuyoruz, bilmem nerenin anketleri onu 6., 7. seçiyor. ama uçmasak daha iyi olacak, çünkü barcelona'ya, chelsea'ye layık gördüğümüz adamın saha içi performansı bunlarla uyuşmayınca sıkıntı çıkıyor, yine biz direk öldürüyoruz adamı, yarın öbür gün, 'şişirilmiş bir bombaydı, iyi olsa bize gelmezdi, 1 tane maç kazandırmadı' gibi yorumları da yine biz yapıyoruz.
neyse, aslında demek istediğim bunlar değil. milli takımının aldığı başarısız sonuçlar sonrası bugün gündemin 1 numaralı maddesi durumunda kalecimiz. hangi spor kanalını açsam, hangi gazetenin spor sayfasını okusam, muslera çuvalla gol yedi haberi var! maksatlı haberler başladı kendisi hakkında. amaç nedir, neden bu dille sunulur, tahmin etmek zor değil. üstelik kendi(!) milli takımımızın peşpeşe aldığı 2 rezalette, büyük pay sahibi olan volkan demirel'in yediği goller yerine, uruguay'ın galatasaraylı kalecisininin tartışılması, tam bir şerefsizlik örneği.