kaleci olan muslera hakkinda bu saatten sonra yazilacak cok bir sey yok. kendisi yedi yildir bu takimda yerini tartismadigimiz (tudor doneminde sesi cok cikan nadir birkac isim haric) tek oyuncuydu. cok mac kurtardi, sneijder ile birlikte kendi basina sampiyonluk getirdi. bu da yetmedi her gecen gun batan bir ulkede yurt disina kacmak icin bahane uretmedi, maasi odenmeyince ses cikarmadi, hak ettigi kaptanlik verilmese bile pazubandi taktigi surece 40 yillik galatasarayli gibi savasti, takima mudahale etti. anlayacaginiz klise bir sozu hafif degistirmek gerekirse sol tasagina bin sayfa kitap yazilacak, sonuna dip not olarak "bir de sag tasagi vardi" denilecek bir insan kendisi. ozel hayatimda cok insani muslera'dan cok sevmedim.
fakat muslera'nin gelisi hakkinda bence daha cok konusmamiz lazim. kendisi lazio'dan galatasaray'a geldiginde para ucurumunun gittikce arttigi, turk ekonomisinin de sarsilmaya basladigi bir dunyada tarihin en pahali besinci kaleci transferiydi. o donem yildiz transferleri gazi, fatih terim, 2010 rezaletini atlatma arzusuyla cok konusulmadi, fakat kagit uzerinde muslera'ya 7 milyon euro vermek cok buyuk bir lukstu.
peki su an geriye baktigimizda o parayi baska bir oyuncuya vermeliydik diyebilir miyiz? diyelim ki o para o zamanlar adi cok gecen poulsen ya da bernard tarzi bir oyuncuya verilse, kaleye de tolga zengin ayarinda bir adami bulup koysak, 2014-15 sampiyonlugu kazanilir miydi? bence hayir.
her ne kadar dunya arenasinda finansal olarak yetersiz, ve genel olarak vizyonsuz bir takim olsak da, galatasaray bazi seyleri cok akillica gozlemleyerek turkiye seviyesinin cok uzerinde basarilar elde etti. mesela bize 4 sene sampiyonlugu ve iki avrupa kupasini getiren pres futboluyla zamaninda "bam bam bam" diye dalga gecilirken, su an jurgen klopp gibi adamlar adini
gegenpressing koyup bu futbol ile sampiyonlar liginde ilerlerken hayranlik icinde izliyoruz.
yeni bir takim insa ederken kaleciye verdigimiz deger de galatasaray'in yakin tarihte sahip oldugu
rekabetci ustunluklerden (competitive advantage) biri. yakin zamanda futbol arastirmalarina baktigimiz zaman kaleci pozisyonunun piyasada yeterince degerli gorulmedigi fark ediliyor. hem kariyer uzunlugu, hem de
beklenen gol (xg) istatistigine etki acisindan kaleci pozisyonunun dusunulenin aksine cok daha onemli oldugu yaygin kani tarafindan benimsenmeye basladi.
anlayacaginiz biz 2011'de bu kadroyu insa ederken yaptigimiz en onemli hamle, ekstra bir paraya da olsa dunyanin en iyi kalecilerinden birini (bana gore galatasaray'da degil, buyuk 5 ligden birinde oynasa gecen bir kac seneye kadar dunyanin en iyileri arasinda sayacagimiz bir oyuncuyu) takima getirmek, ve iskeleti onun uzerine insa etmek yakin tarihimizde verdigimiz en iyi karardi. ve taffarel olsun, simovic olsun, mondragon olsun; galatasaray tarihine baktigimizda en iyi takimlarimizin kaleciden basladigini goruyoruz. kupa dolu son 6-7 senemize baktigimizda bir insani herkesin ustune koyacaksak, bu sebeple o isim bence fernando muslera'dir.