ulan bu kadar mı günübirlik yaşayacak, bu kadar mı anın adamları olacak kadar ileriye gittik?! nedir arkadaşım derdiniz? canınız mı sıkılıyor? hayır, misler gibi hem genç, hem tecrübeli bir kaleci var elimizde. bu neyin sabırsızlığı? neyin acelesi? bir şeyin arkasında durun, sahiplenin. başka bir takımın kalecisi mi adam? bizim kalecimiz. azıcık vicdan, azıcık merhamet, azıcık sabır. elemanın 3.resmi maçı lan! bu kadar mı ergen, bu kadar mı takımından çok kendi menfaatlerini düşünen kişiler var şu ortamda?
şu ana kadar 2 maçta hata yaptı adam, bundan sonra oynayacağı maçlarda yine yapabilir. önemli olan bu değil. önemli olan o kalecinin kaleye yakışıp, yakışmadığıdır benim için. bu adam fazlasıyla yakışıyor o kodumun kalesinin önüne. hata yaptıktan sonra bile güven veriyorsa, kafan rahat olacak. muslera böyle bir kaleci benim için.
ki normal de bir pozisyon değil ki anasını sattımın pozisyonu. bir sen, bir allah, birde kale direkleri. 4. bir seçenek yok. 90 dakika iyi oynarsın, uzatmalarda bir top gelir; sen yaptığın hatayla kalırsın. bu kadar.
ha aynı şeyleri aykut ya da ufuk için söylesene birader dersen, işte o imkansız be hafız. gördük çünkü nasıl baskıya dayanamayan ve anında reaksiyon gösteren kaleciler olduklarını. bu adamı izlerken öyle bir sezi yok içimde. kendine güveniyor, olmaz denileni kurtarıyor, kale alanını doğru kullanıyor, hayvan gibi refleksleri var, pozisyon bilgisi üst düzey
* vs. vs.
sonuç olarak puan kaybedilen maçlardan sonra ergen psikolojisine bürünmeyip bütün şartlar göz önüne alınırsa; olabilecek en iyi ihtimallerden birisinin transfer edildiğini anlamak pekte zor değil zaten.
dipnot: o bilmem nereleri yalanan volkan'ın önündeki defansla galatasaray defansını bir mukayese edin derim ayrıca.
* ve ona rağmen yaptığı abukluklar alenen ortada.
* bırakın bu komşunun tavuğu olayını. bütün seçenekleri adam akıllı gözden geçirip, ona göre yorum yapın. nabza göre şerbet vermek en basiti.