2011 yılında yapılan transferler içinde
johan elmanderile beraber en önemli transfer diye düşünüyorum. çünkü takımın kalecisi iyi olmadıktan sonra o takımdaki dişliler düzgün çalışmaz ve uzun soluklu bir başarı beklenemez. hatta geldiği dönemde "elleri küçük böyle kaleci mi olur?" diye bik bik öten yorumculara televizyon karşısında ana avrat söverken "alacaksınız siz cevabınızı sahada" demiştim. çok şükür yüzümü kara çıkarmadı üst üste alınan şampiyonluklarda büyük bir pay sahibiydi kendisi. zamanında
as romasempatizanı olarak ne ara bir
ss laziomaçını izlesem adam panter kesiliyordu, çok nadir olarak sıvadığı maçlar, hatalı hareketleri olsa da, çok iyi bir kaleci olacağını belli ediyordu. adam 86'lı, düşün daha 27 yaşında ve kaleci.
dino zoff diyorum,
peter schmeichel diyorum,
edwin van der sar diyorum hatta yetmiyor
ryan giggs,
paul scholes bile diyorum anla sen onu sözlük. şu transfer piyasası içinde tabi ki 40 yaşına kadar kendisini tutamayabiliriz hatta hayalcilik olur ama kendisini tutabildiğimiz kadar tutmalıyız, adam tek başına maç kurtarıyor, hatta savunma maç izlemeye başlıyor bizler gibi adam tek başına 2-3 pozisyon arka arkaya kurtarıyor, yetmiyor savunmaya "hacı bir de kahve söyleyeyim mi?" diye çemkiriyor, takımı toparlıyor, kornerde savunmaya gelen herkese alması gereken pozisyonlarını anlatıyor, bazen
didier drogba'ya bile "hacı şu iki adama dikkat et" diye ikaz çakıyor, yani adam kaleciliğin hakkını veriyor. hatalı bir gol yenildiği zaman, kaleciye ana avrat sövmek yerine onun yaptığı hatanın farkında olmasına, o anki üzüntüsüne üzülüyorsanız, "koyayım üç puana sen yeter ki var ol" diyorsanız kalenizde dev bir kaleci vardır. aynı şeyleri hissettiğim bir diğer dev eldivene buradan selamlar (bkz:
claudio taffarel)