• 1852
    özellikle transfer dönemlerinde iyice tav olduğum spor kulübü. sırf galatasaray bir oyuncuyu istiyor diye 3 kuruşluk adamlara 2 katını vererek oyun sistemlerine uymasa bile transfer ediyorlar. bunu yapma sebepleride gazla çalışan taraftarlara sahip olmalarıdır. genellikle başarısız geçirdikleri sezon sonlarında taraftarlarının ağzına bir parmak bal çalmak için yaparlar. bu işin üstadı aziz yıldırım'dır. nerde galatasaray'la özdeşlemiş oyuncu var yada transfer listesinde direk yapışır kene gibi transfer eder sonra da basına asrın çalımı diye diye haberler yaptırır, bütün başarısızlıklarının üstü örter. avel taraftarıda bunu bi güzel yer.
  • 1855
    özellikle futbol takımı için bir scout ekibi kurmak yerine galatasarayla ilgili internette çıkan transfer haberlerini takip etmesi adına iki genç arkadaştan oluşan bir ekip kurduğunu düşünmeye başladığım spor kulübü.
    bu durumu test etmek adına örneğin ; galatasarayın son gözdesi veysel cihan şeklinde haberler uçursak kap'a falan bildirsek. bir bakmışsın veysel yarın topuk yaylasında.
  • 1856
    her takımın tarihinde fiyasko transferler vardır. transferde hata olur. her kulüp dönem dönem hata yapmıştır. bundan sonra da yapacaktır. aşağıda fenerbahçe'nin son 2 yılda transfer etmeyi başardığı futbolculardan oluşan bir 11, daha doğrusu bir 10 var;

    orhan şam(4)-serdar kesimal(5)-bilica(2.5)-caner(3)

    dia(6)-mehmet topuz(10)-mehmet topal(4)-sezer öztürk(3)

    bienvenü(4)-guiza(14)

    -yılllık ücretlerine girmiyorum- yukarıda bu isimlerin sadece bonservislerine 55 milyon euro vermiş fenerbahçe. hangisini şampiyon olan 15 milyon euro'luk bursaspor'un kadrosuna alırsın? soru işareti. bugün bu şekilde lige başlasa 4. olur mu bu takım? o da soru işareti.

    daha önceki dönemlerin hatalı transferlerine girmedim bakın. girsem zaten çıkamam. sadece son 2 yılı baz aldım. o son 2 yılın da tablosu bu. bunu yapabilecek gerizekalılıkta bir kulüp fenerbahçe.

    o yüzden endişe yok. her transfer döneminde olduğu gibi şimdi de fenerbahçe'nin transferleri üzerinden galatasaray yönetimi görülmeye çalışılıyor, fenerbahçe 11'leri kurulup ''herifler hayvan gibi kadro kurdular.'' deniliyor. denilmesin. fenerbahçe bu. yıllardır aynı şeyi yapıyorlar. bundan sonra da aynı şeyi yapacaklar.

    ilhan cavcav, süleyman hurma, diğer avrupalı kulüpler..herkes anladı fenerbahçe'nin gerizekalılığını, bir siz anlamadınız. hala daha kadro kuruyorsunuz. kurun. geçen sene de kuruyordunuz. ve o kadroların hepsinde serdar kesimal vardı.

    şimdi serdar diye biri var mı? yok. kim var? kartalspor'dan mehmet kahriman'ın yedeği 300 bin euro'luk semih.

    peki transferi için şike yapılan 3 milyon euro'luk sezer öztürk var mı? yok. kim var? 33 kiloda mücadele eden emre çolak.

    bu işler para değil beyler. bunu;

    ''beni ne doktorlar ne mühendisler..
    istedi gülüm ama gönül aşk ister.
    beni alacaksan, benim olacaksan,
    bana para değil koçum, mutluluk göster.''

    diyen ebru yaşar anladı. bi siz anlamadınız :(
  • 1860
    bir kere şunu net bir şekilde açıklığa kavuşturalım. fenerbahçe'nin, transfer döneminde 'x bir oyuncu' ile anlaşmasıyla, uefa'dan men cezası alıp almaması arasında bir ilişki yok.

    piyasada, 'sikmişim kariyerini' diyip, paraya tamah eden bir sürü yıldız topçu var. gidersin basarsın senelik 3 / 3,5 milyon euro, istersen 27 sene avrupa kupalarına katılma, kariyer hedeflemeyen adam gelir imzayı atar sana.
  • 1863
    bu takımın tek derdi galatasaray. şampiyonluk yarışında geride kalırlar galatasaray ile uğraşırlar. (bkz: 1996-2000 yılları arası) (bkz: johnson'un frikik golü)

    şampiyon olurlar yine galatasaray ile uğraşırlar. (bkz: 2010-2011 sezonu) (bkz: galatasaray'ın ligi 8.nci bitirmesi)

    tarihlerine kara bir leke olarak işlenen şike davasında bile galatasaray ile uğraştılar. (bkz: aziz yıldırım'ın gaatasaray - sturm graz maçı söylemleri)

    transfer dönemlerinde galatasaray'ın almak istediği her oyuncuya göz dikmeleri. (bkz: selçuk inan, miroslav stoch, hamit altıntop)

    kısacası adamların derdi biz olmuşuz. fırsat bu fırsat mustafa sarp'ı tekrardan takıma kazandırmaya çalışırsak belki fenerbahçe elimizden kapabilir.
  • 1865
    galatasaray bir futbolcuya hakettiği parayı verir. fenerbahçe ise hakettiğinden daha fazlasını verir. hani şu 'fenerbahçe'den müthiş transfer çalımı', 'fenerbahçenin mükemmel transfer politikası' dedikleri şey tam olarak bu. saf gerizekalılık.

    galatasaray'ı seçen futbolcu hakan şükür olur, selçuk inan olur. fenerbahçe'yi seçen emre belözoğlu, mehmet topuz. bu yani. fazlası değil.

    bakalım hamit altıntop kim olmayı seçecek?
  • 1866
    ellerini yüzlerini neye bulaştırsalar karşılığında küçük melo'yu tutan kulüp. önceki vakalarını saymaya bile gerek yok ama son dönemde şampiyonlar ligine alındıkları zaman attıkları sevinç çığlıklarının arkasında gelen uefa disiplin kurulu uyarısı, aziz yıldırım'ın tahliyesiyle havalara uçtuktan sonra hemen akabinde gelen hüküm kararları, transfer hakkında yaptıkları açıklamayla güya kendilerini yüceltmeye çalıştıktan hemen sonra hamit'in onlara ucundan ucundan dokundurması..

    doymuyorlar efendim durduramıyoruz..
  • 1867
    fenerbahçe'nin galatasaray'ın elinden kaptığı futbolcular için ideal on bir:

    rüştü reçber

    gökhan gönül - önder turacı - servet çetin - hasan ali kaldırım

    tarık daşgün - selçuk şahin - bülent uygun - emre belözoğlu

    rıdvan dilmen - tanju çolak

    şahsen sadece tanju çolak ve gökhan gönül'e üzüldüm.

    şimdi hamit altıntop'u izlesinler. bence tüm bu listeyi silip atar.
  • 1868
    hamit altıntop'u almamız sonucunda her ne kadar "istesek alırdık" türü açıklamalar yapıyor olsalar da bugünlerde büyük bir misilleme peşinde koştuklarından eminim.

    - melo'ya cesaret edebileceklerini sanmıyorum, çünkü melo eğer "galatasaray'dan başkasında oynamam" derse tokadın kızarıklığı uzun süre geçmez. reddedilmekten korkacaklardır.
    - bir diğer "bomba" isim lassana diarra olabilir, ama o da çok para ister. çok da misilleme kategorisine girdiğini düşünmüyorum.
    - belki sercan sararer, alper potuk falan gibi yerli genç oyunculara gidebilirler, ama o da kesmez.
    - ideal isimse amrabat. terim'in ve bizim uzun süre isteyip alamadığımız ortada. ama bu transfer de demek ki ya kuyt ya stoch ya da amrabat yedek kalacak, ya da üçü de oynayacak ve alex kalacak. hepsini oynatmak gibi bir imkanları yok, zira hem yabancı sınırlaması hem de akıl ile fikir buna engel olacaktır.

    tüm bunların üstüne bir de "kuyt'a 2.8 milyon sözü verildi" diye açıklamalar yaptılar. bu rakamın üzerine çıkarlarsa, bu açıklama doğruysa kuyt'a ayıp olacak, açıklama yalansa yalan ortaya çıkacak.

    nasıl misilleme yapacak lan bunlar? yazık valla.

    edit: nuri var ya, nuri'yi unuttum. biraz zor alırlar nuri'yi.
  • 1870
    ne idüğü belli basın mecraları tarafından çok ciddi bir şekilde galatasaray'ın imajı lekelenmeye çalışılıyor. tıpkı amrabat'a teklif yaptı diye "ayartıcı" yaftasını yapıştırdıkları gibi şimdi de burak yılmaz, hamit altıntop transferlerinde yalan üstüne yalan üretip insanları yönlendiriyorlar kendilerince. yalnız ercan saatçi değil, bir çok basın mensubu aynı kafada.

    sebebi belli: galatasaray-fenerbahçe rekabeti...

    yenilgiyi kabullenemeyen, başarı için her türlü çirkinliğe başvurabilen, rakibine saygısı olmayan, masumiyeti bile satın almaya çalışan, büyük bir kısmının rekabetten gözü dönmüş bir ezeli rakibiniz olunca böyle oluyor malesef, rekabetin şirazesi kayıyor. eğer iki takımdan biri şike yapacak kadar alçalmışsa, şike yaptığı kanıtlanmış bir adama hala deliler gibi tapıyorsa ve kendini temizlemeye gitmiyorsa, bunu basında "pr"ı galatasaraylılığıyla tanınan isimleri de bu safa çekme yöntemleriyle yapıyorsa... bunun nesi rekabet? çoktan savaş olmuş bu.

    rakibin kupa kaldırmasın diye sulamayı açık ışıkları kapıyorsan, rakibinin seni hiç ilgilendirmeyen stadı yapılmasın diye sağa sola davalar açıyorsan, sırf insanları istediğin gibi yönlendirebilmek için bütün basaın köşebaşlarına adam sokup, hepsine passat'lar hediye ediyorsan... bu mu rekabet?

    çok yazık. bir böyle bir rakipten çok daha iyisini hakediyoruz. zira fenerbahçe gibi bir kulübe galatasaray gibi bir rakip bahşedilmiş, bize düşene bak.
  • 1872
    fenerbahçe'nin uzun yıllar kaptanlığı yapmış ümit özat:

    http://gss.gs/L7f (yumruk atmaya çalışan)

    fenerbahçe teknik direktörlüğü yapmış joachim löw:

    http://gss.gs/rUh

    eski fenerbahçe futbolcusu diego lugano

    http://gss.gs/jyi

    http://gss.gs/cGa

    eski fenerbahçeli futbolcu mateja kezman(çetnik selamı veriyor)

    http://gss.gs/YW6

    ali sami yen arena'da hırvatistan maç sonrası fenerbahçe kaptanlarından volkan demirel:

    http://gss.gs/F3T

    milli takım gezisi sırasında http://gss.gs/iWT

    eski fenerbahçeli futbolcu fabio bilica(penaltı noktasını kazıyor)

    http://gss.gs/WXS

    fenerbahçe futbolcusu christian baroni

    http://gss.gs/RLj

    http://gss.gs/rRu

    fenerbahçe futbolcusu mehmet topuz

    http://gss.gs/zdQ

    fenerbahçeli futbolcu caner erkin

    http://gss.gs/mSv

    http://gss.gs/KV3

    işte bu ve bunun gibi milyonlarca sebepten dolayı sevmediğimiz kuluptür fenerbahçe. her zaman en çirkeflere ev sahipliği yapan, hatta böyle adamları kahraman ilan eden takımdır fenerbahçe.

    not1:ekleyeceğim bir çok şey daha var şimdilik bu kadar.
    not2:joachim löw kaliteli adam biliyoruz da, bi adamın kameralar önünde rahatça sümük yemesi, kovulsa bile fenerbahçe aklını aldığını gösteriyor bence*
  • 1873
    http://gss.gs/7d7

    çok, çok, çok ucuz hareketler bunlar. memleketinizi o kadar seviyor olsaydınız dünyanın her yerinde gazete manşetlerinin "türkiye'de şike! fenerbahçe başkanı tutuklandı!" şeklinde çıkmasına sebep olmazdınız.

    ama pardon, hata bizde, sizde değil. siz hariç herkes suçlu. türkiye haritası, arkadan ışık filan... siz suçlu olamazsınız.
  • 1874
    1 senedir belki bizlerce ucuz olarak görülse de, özellikle kendi taraftarları nezdinde fazlasıyla kabul gören ve inanmaya hazır bir kalabalığı rahatça yönlendirebildilkleri bir pr ya da daha doğru bir ifade ile halkla ilişkiler politikası var fenerbahçe’nin.

    tamamen yaptıkları pisliğin üzerini örtmek, haksız çıkar sağlayanın fenerbahçe değil, tam tersi, üzerinden haksız çıkar sağlananın fenerbahçe olduğu vurgusunu yapmak amacıyla uyguladıkları bir politika.

    en başından beri başta ali koç, nihat özdemir, murat özaydınlı hatta beden eğitimi hocası kılıklı teknik direktörleri neyin ne olduğunu, ne bok yediklerini çok iyi biliyorlar. koskoca tarihlerine böyle bir lekenin sürülmesindense, iyi bir organizasyon ve pr çalışması ile beraber her şeyi inkar etmenin ve kendilerine komplo kurulduğu düşüncesini yaymanın daha doğru olduğunu düşündüler.

    bu politikalarının 3 tane temel ayağı vardı. bir fenerbahçe’ye komplo kurulduğu vurgusuydu. iki biz temimiz vurgusuydu, zaten bunu ortaya koyamadıkları anda ilk vurguları da otomatik olarak boşa çıkacaktı. üçüncüsü ise birinci ayaktaki iddialarını temellendirecek ve “neden” sorusuna cevap olacak delillerin ortaya koyulmasıydı.

    birinci aşamada şuçlu değil mağdur vurgusunu türkiye'nin gerçekleri üzerinden kullanmaya çalıştılar. 3-4 sene boyunca suçunu dahil bilmeden içerde tutuklu kalan bir dolu insanın yattığı ülkedeki adaletsizliği silah olarak kullandılar. herkesin aklının bir köşesinde şüpheli konumunda olan hükümet/cemaat olgusunu merkeze koydular. kendilerine bu merkezlerce komplo kurulduğu iddiası bu ülkede tutabilirdi, nitekim çoğu insan tarafından kabul gördü.

    ikinci ayakta birinci aşamayı taçlandırmak için haklarında ortaya atılan şike iddialarını çürütmeleri gerekiyordu. eğer haklarındaki iddiaları yalanlayabilirlerse kendilerine oyun oynandığına daha fazla kişiyi inandırmaları çok daha kolay olacaktı. işin beklide en zor kısmıydı bu. kendilerinin internet sitelerinden, satın almış oldukları kalemlerin yazılarından yayılmaya çalışılan kadar umut verici ifadeler kadar iç açıcı değildi yaptıkları savunmalar. tarlaların sürülmesi, dikimler, inşaatlar için, insanın kıçıyla bile gülmeyeceği savunmalara imza attılar. ama nedense içinde inşaat ya da dikim geçen cümleler de aynı zamanda futbolcu isimlerinin ne aradığını açıkla(ya)madılar. yine de medyada ki paralı kalemleri ve kendi internet siteleri aracılığıyla yaptıkları duygu sömürüsüne dayanan söylemleri en azından kendi taraftarlarını kandırmalarına yetti. zaten en başında söylediğimiz gibi inanmaya hazır bir topluluk vardı karşılarında ve onları elde etmek çok zor değildi.

    üçüncü ayak ise fenerbahçe camiasına neden komplo kurulmak istendiğine ilişkin inandırıcı gerekçeler ortaya konulmasındaydı. 2011 temmuz’unda ilk tutuklamalar başladığında aziz yıldırım’ın hatta serdar adalı’nın aldıkları nato ihalelerinin çalık grubunun himayesine geçmesi için bu denli bir oyun oynandığı söylendi. bu isimlerin (aziz ve serdar) ağzından böyle bir şeyin söz konusu olmadığı açıklanınca iddia da düşmüş oldu.

    bundan sonra ise hafif siyasi/politik bir tavırla atatürk’ü ve atatürkçülüğü kullandılar. 4-5 senedir atatürkçü olan kişi ve kurumların itibarsızlaştırılmaya çalışıldığı bir ülkede, bu durumu kendilerine kalkan yaptılar. bu yüzden öncelikle kendilerine atatürkçü bir misyon yüklemeye çalıştılar. hatta o kadar ileri gidildi ki bu konuda, aziz yıldırım savunmasında bile neredeyse fenerbahçe’nin atatürk’ün ilke ve düşünceleri doğrultusunda kurulup hareket ettiği algısını yaratmaya çalıştı. tabi bu iddialarını desteklemek için en basit ayrıntıları dahi kaçırmadılar.

    örneğin 2011 yılına kadar hatırlamadıkları ama ne hikmetse şike soruşturmasıyla beraber parlatmaya çalıştıkları general harrington kupası. 1923 haziran ayında cephe savaşının dahi kalmadığı bir ortamda, lozan barış konferansı devam ederken ve ingilizler istanbul’dan ayrılmaya hazırlanırken işgalci bir ingiliz komutan onuruna düzenlenen kupayı almalarını türk sporunun en şanlı sayfası olarak nitelendirmeye çalışmaları aslında kendilerine milli bir anlam katma çabasındandı. aynı şekilde fenerbahçeli futbolcuların kurtuluş savaşı sırasında anadolu’ya silah kaçırdıkları olgusunu sık sık dile getirmeleri vs.

    ayrıca en başından beri bir politika olarak uygulanmasa da taraftarları tarafından sürekli bu doğrultuda öne çıkarılan bir galatasaray düşmanlığı söz konusu oldu. özellikle kendilerine yükledikleri milli ve atatürkçü misyonu, galatasaray’a atmaya çalıştıkları çamur ve yalanlar üzerinden taçlandırmaya çalıştılar. bir osmanlı hükümdarı tarafından kurulan galatasaray lisesi’ne fransız lisesi diyerek, kendi kurucularının st. joseph (ki bir fransız misyoner okuldur) ve galatasaray lisesi kökenli olduğunu görmezden gelip “biz sizin gibi fransız tohumu değiliz” gibi eblek ifadeler kullanarak yaptıkları dezenformasyon bu örneklerin en küçüklerindendir.

    yine temelsiz ve dayanaksız bir şekilde galatasaray ile cemaat/hükümet ilişkisi yaratmaya çalıştılar. cemaate olan sempatisini kendi ağzıyla dile getiren eski takım kaptanlarını ne hikmetse bağırına basan ancak galatasaray’a nedendir bilinmez cemaat takımı vurgusu yapan, yine galatasaray’ı stat üzerinden hükümet yalakası ilan ederken, kendi yönetim kurulunun akp kadıköy ilçe teşkilatı gibi olmasını görmezden gelenlerce dile getirilen ufak ama mide bulandıracak derecede mantık yoksunu ifadelerdi bunlar.

    özet olarak kendilerine komplo kurulduğu vurgusunu, aslında olmayan ve asla da olamayacak bir atatürkçülük misyonu yüklenimi ile açıklamaya çalıştılar. bu ülkede birilerinin birçok atatürkçü’ye yaptıkları gibi kendilerine de yani kendi deyimleri ile yıkılmayan son kaleye de operasyon düzenlediğini iddia ettiler. tabi ki bu iddiaları da kendilerine inanmaya hazır olan kitle tarafından hemen kabul gördü. en başından beri uyguladıkları ve bence her aşamasında yeterince falso verdikleri halkla ilişkiler çalışması ne kadar boş olursa olsun en azından 25 milyonluk fenerbahçeli kitlesinin büyük bir bölümünü ele geçirmelerine yetti.

    bundan sonra yargıtay haklarında verilen mahkeme kararını onasa dahi en başından beri kurdukları kurgu ve oyunun bozulacağına ve bu oyunu oynamaya hevesli hatta buna ihtiyacı olan taraftarlarının doğruyu ve gerçeği göreceklerine ihtimal bile vermiyorum. yine twitter/facebook ve diğer sanal ortamlarda bu arkadaşların saçma sapan edebiyatlarına şahit olurken diğer taraftan gazete ve televizyon köşelerinde bunların satılık kalemlerinin her zaman olduğu gibi yine yalan ve dolan ile ekmek yediklerine şahit olacağız.
  • 1875
    çölde ırmak kenarında susuz kalsalar su vermem, zaten ırmak kenarında nasıl susuz kalırlar onu da anlamam. galatasaray'dan sonra diye bir şey yoktur benim için. ama başarısız olsunlar isterim, beter olsunlar isterim, çünkü ezik komplekslerini büyütüp başımı ağrıtır onların aldığı her başarı bilirim. küme düşsünler, dağılsınlar isterim; çünkü adalet buysa, yaptıklarının karşılığı buysa bunu alsınlar isterim. haaa, bu konuda ki isteğim düşmanlıktan ötürü değil, aynı şeyi galatasaray yapsa galatasaray'ın da gereken cezayı alıp aklanıp temizlenip tekrar dönmesini isteyen kaç milyon taraftar bulabilirim bilmiyorum. ama bulurum yani, ona eminim.

    öyle yani.
App Store'dan indirin Google Play'den alın