demirören'in elini sıkmaması,
çubuklu tosun'u sahadan s*ktir etmesi,
sabri'yi saha içinde fırçalaması ve daha saymakla bitmez bir sürü şeyle adeta sahadaki biz idi.
ayrıca tesadüf, kendisi geçen sene başında
inter'e transfer olduktan sonra bindiği istanbul-milano uçağında arka koltuğumda oturuyormuş. ben de eğitim amaçlı bir seyahat için uçaktaydım. uçaktan inene kadar fark etmemişim durumu. neyse uçak
milano malpensa havaalanının körüğüne yanaştı, bi baktım inanılmaz fiziğiyle gözüme çarpan bir kadın uçağı terk ediyor, acayip de tanıdık geldi bi yerlerden. daha sonra
melo'nun sürekli paylaştığı videolarda yanında bulunan, galiba kuzeni ya da kardeşi olan, şişman reyizin de ordan geçmesiyle, ulan dedim
roberta melo olmasın o kadın. o an anladım
felipe melo'nun da uçakta olduğunu. inter'e transfer olduğu daha yeni açıklanmıştı. hatta acaba
alex telles'de mi burda diye düşündüm ama o yoktu. sonra bindiğimiz shuttle'da kendisini gördüm. tabii acayip bir melankoli var gitmesinden dolayı. gittim yanına fotoğraf çektirmek için, telefonla konuşuyordu. telefon bitince çektirdik fotoğrafı. seni
galatasaray'da özleyeceğiz dedim o heyecanla. anladı mı bilmiyorum, daha sonra shuttle kapıya vardı. güvenlik kontrolünden geçildi tekrar. dikkatimi çeken başka bir olay da havaalanında kendisini önce 3-4 kişilik takım elbiseli inter'li yönetici grubu karşıladı. türkiye'de karşılama için havaalanına binlerin gittiğini hatırlıyorum da, burada inanılmaz hüzünlü bir ortam vardı. hatta inişte x-ray'den bile uçağa binen diğer insanlarla birlikte geçtiler. türkiye'de olsa aprondan özel alırlardı direk. velhasıl bu da böyle bir anımdır, okuyunca atma ziya gibi gelebilir ama birebir yaşanmıştır, fotoğrafımız bile duruyor :( seni galatasaray'da özleyeceğiz
melo.