11075
öncelikle kendisi muazzam bir futbolcuydu. pas, penaltı atışı, şut, hava hakimiyeti, uzun top, top sürme, top kesme... her şey vardı kendisinde, her şey. tam bir futbolcuydu felipe melo.
bunun yanı sıra, kötü bir macera sonrası iyi oynarken, çok sevildiğini de hissetmişti.
geldi, oynadı, işini çok iyi yaptı, çok sevildi. çok sevdi. bizle sokağa da çıktı, hakkımızı yediğine inandığı adamın rolü ne olursa olsun istemediyse elini de sıkmadı.
bazen elini sıkmadı, bazen eliyle dışarıyı işaret etti, dilini çıkarttı.
çok üzüldüğüm ve kendisine hiç yakıştıramadığım tek olayı riera'ya yaptığı harekettir.
o hareket hiç olmamıştı. belki ben biraz ikiyüzlüyüm, zamanla unuttum bunu. riera'ya çok üzüldüm ve çok üzülürüm hala. keşke o durumu hiç yaşamasaydı.
melo çok sinirli, agresif, hırslı bir adam. ama öyle zeki ki, hırsını bizle paylaşıyor. agresifliğini takım yararına kullanıyor. sinirini ise profesyonelce çıkartıyordu. bize çok yarar sağlıyordu.
sahada görüyorduk yahu, bizim için mücadele ediyordu. daha ötesi, bizim için mücadele etme arzusuyla ameliyattan kalkıp sahaya çıkmıştı neredeyse.
arkadaşlar bu adam çok iyi para alıyordu. o sezon yatardı istese, parasını da alırdı. ama melo bizim için, bizi sevdiği için, galatasaray'ı sevdiği için çıktı. normalde hiç kimsenin hisleri hakkında konuşmak istemem. bilemem çünkü. ama inanıyorum ya, o da bizi seviyordu; bizim onu sevdiğimiz gibi.
pas attı, şut attı, gol attı, asist yaptı, kupa getirdi, maç getirdi, yatarak müdahale yaptı, havada topu aldı.
öyle veya böyle, kalbimizi kazandı.
felipe melo 25 sene sonra evsiz kaldım desin, kendisi kadar istekle koşar milyonlarca galatasaraylı. elinde anahtarla koşar.
aldığı paranın karşılığını verip, galatasaray'ı bir adım ileri taşımış adamdır melo.
ne demiş gününmüz ultraslan'ını görse utanacak büyük galatasaraylı alpaslan dikmen?
"galatasaray'ın yararına olacak bir taşı yerinden kaldırıp, iki metre öteye koyanlara bile müthiş bir saygı duyarım. "
sana saygı duymamak mümkün mü felipe melo?
bunun yanı sıra, kötü bir macera sonrası iyi oynarken, çok sevildiğini de hissetmişti.
geldi, oynadı, işini çok iyi yaptı, çok sevildi. çok sevdi. bizle sokağa da çıktı, hakkımızı yediğine inandığı adamın rolü ne olursa olsun istemediyse elini de sıkmadı.
bazen elini sıkmadı, bazen eliyle dışarıyı işaret etti, dilini çıkarttı.
çok üzüldüğüm ve kendisine hiç yakıştıramadığım tek olayı riera'ya yaptığı harekettir.
o hareket hiç olmamıştı. belki ben biraz ikiyüzlüyüm, zamanla unuttum bunu. riera'ya çok üzüldüm ve çok üzülürüm hala. keşke o durumu hiç yaşamasaydı.
melo çok sinirli, agresif, hırslı bir adam. ama öyle zeki ki, hırsını bizle paylaşıyor. agresifliğini takım yararına kullanıyor. sinirini ise profesyonelce çıkartıyordu. bize çok yarar sağlıyordu.
sahada görüyorduk yahu, bizim için mücadele ediyordu. daha ötesi, bizim için mücadele etme arzusuyla ameliyattan kalkıp sahaya çıkmıştı neredeyse.
arkadaşlar bu adam çok iyi para alıyordu. o sezon yatardı istese, parasını da alırdı. ama melo bizim için, bizi sevdiği için, galatasaray'ı sevdiği için çıktı. normalde hiç kimsenin hisleri hakkında konuşmak istemem. bilemem çünkü. ama inanıyorum ya, o da bizi seviyordu; bizim onu sevdiğimiz gibi.
pas attı, şut attı, gol attı, asist yaptı, kupa getirdi, maç getirdi, yatarak müdahale yaptı, havada topu aldı.
öyle veya böyle, kalbimizi kazandı.
felipe melo 25 sene sonra evsiz kaldım desin, kendisi kadar istekle koşar milyonlarca galatasaraylı. elinde anahtarla koşar.
aldığı paranın karşılığını verip, galatasaray'ı bir adım ileri taşımış adamdır melo.
ne demiş gününmüz ultraslan'ını görse utanacak büyük galatasaraylı alpaslan dikmen?
"galatasaray'ın yararına olacak bir taşı yerinden kaldırıp, iki metre öteye koyanlara bile müthiş bir saygı duyarım. "
sana saygı duymamak mümkün mü felipe melo?