• 842
    saygıdeğer hocam;

    sabahın bu vaktinde mektup yazmak adetim değildir ama zor zamanlarda bazı istisnaları normal karşılamak gerekir.

    öncelikle belirteyim ki yaşınıza göre oldukça enerjiksiniz ve de mücadele gücünüz hala üst seviyede. ancak enerjinizi sadece futbola kanalize etmediğinizden/edemediğinizden güç kaybediyorsunuz. neden enerjinizi sadece futbola kanalize edemiyorsunuz açıklayayım:

    1-sayın demeyi bile hak etmeyen ali yıldırım koç, başarısızlığının önünde en büyük engel olarak sizi gördüğü için ilk hedef olarak sizi yıpratmayı seçmiş bulunuyor. bunu ilk etapta bizzat kendisi başlattı ve başkanı bırakıp direkt sizi hedef aldı. hatırlatmaya gerek yok sanırım, tff ile olan dava sonucu verilen karar ile ilgili suçlamalar, sicilinize yönelik iftiralar ve daha birçok şey. ancak kamuoyu kendisini haksız bulup karşı koyunca bu sefer kendi dilini sizin üzerinizden çekerken medyadaki kuklaları vasıtasıyla sizi değersizleştirme operasyonlarına devam etti/ediyor.

    özellikle emre bol ve rıdvan dilmen şu andaki en kullanılışlı iki kukla. abdulkerim durmaz da var ama o kadar ileri gitmediğini kabul etmeliyiz. bu iki kukla yorumcu her fırsatta size saldırıyor. fenerbahçe tv’deki yorumculardan hiç bahsetmiyorum bile. bunu bildiğinizi biliyorum ama ne yapmaniz gerektiğini bildiğinizi sanmıyorum. bu cümle biraz ağdalı ve ağır ama sizin menfaatiniz için yazıldığı için anlayışla karşılarsınız umarım.

    medya yoluyla da yeterince değersizleştiremediği için olacak ki şimdi de taşeronu zekeriya alp ve federasyondaki kuklaları limak nihat ve oğuz sarvan vasıtasıyla size azami zarar vermenin peşinde. ancak bu yolla da sizi değersizleştiremeyecek bunu da biliyor. bu meyanda son maçlardaki hakem operasyonlarını kimler vasıtasıyla yaptığını unutma hocam. kim ne yapıyor hepsini kaydet çünkü kim yılan kim akrep ayırman lazım.

    tabi hayatın dinamiklerini öğrenmeden, baba parasıyla her istediğine kavuşmuş, şımarık yalı çocuğu bunları yaparken/yaptırırken kendisi de rezil oluyor, başarısız oluyor farkında değil. çünkü evrenin değişmez yasaları şiddetle “eden bulur” diyor. yalı çocuğu eminim günün yarısında sizi düşünüyor, diğer yarısında da drinkleriyle kendini avutuyordur ama konumuz bunlar değil.

    2-karşınızda şimdi yalı çocuğundan daha sinsi birisi daha var. o da ahmet nur çebi. evet evet hafife almaman gereken bir zat-ı muhterem. tıpkı camiası gibi sinsi ve ağlak ama eline fırsat geçince dibine kadar saplamakta asla tereddüt etmez. son haftalarda galatasaray’a çekilen operasyonun önemli bir halkası da kendisidir. bunu da dikkatlerden kaçırmamak çok önemli.

    3-beşiltaş için işin bir de mafya ayağı var. onu benim izah etmeme gerek yok siz herkesten çok daha iyi biliyorsunuz. aslında fenerbahçe için de vardı bu ayak ama şu anda en etkilisi beşiktaş.

    yıllardan beri bu çarkların nasıl döndüğünü, kimlerin kimlerle iş tuttuğunu sizden daha iyi bilecek bir allah’ın kulu yoktur evrende. o nedenle amacım bunları hatırlatmaktan ziyade sizin ne yapmanız gerektiğini salık vermek. ukalalığımı bağışlarsınız umarım!

    önce elinde neler var ona bakalım:

    -arkanda 35 milyona yakın taraftar var. (türkiye’nin %43’ü galatasaraylıdır ve resmidir bu rakam)
    -müthiş bir entellektüel birikim var.
    -inkar edilemez zaferler var.
    -engin tecrübeniz ve mücadele hırsınız var.

    daha birçok avantajınız ve silahınız var ama bunları nasıl kullanacağınız önemli. kullanamazsanız silahkarın pek önemi kalmaz biliyorsunuz. bu nedenle;

    -öncelikle sakin kalmayı ve enerjinizin tamamını futbola yönlendirmeyi başarmalısınız. çünkü rakiplerin asıl amacı sizi futbola odaklanmaktan alıkoymak. sair konularla ne kadar ilgilenirseniz futboldan o kadar koparsınız bu da başarınıza engel olur. federasyon, mhk, rakip yöneticiler bunlarla asla ilgilenmeyin. bunlarla ilgili açıklama yapmayın. hakemlere saha kenarında aşırı tepki göstermeyin. (son bir yıldır bunu uyguladığınızı ve aşırı tepki göstermediğinizi görüyorum) bu konuların tamamını yöneticilere bırakın. hakemleri de federasyonu da mhk’yı da yöneticiler suçlasın. onları adaletli olmaya yöneticiler zorlasın. bu konuda başarılı yöneticimiz yok deme çünkü en birikimli başkan bizde. bırak onlarla başkan uğraşsın. laf koymak gerekirse en muhteşemini mustafa cengiz koyar. çünkü bunu defalarca ve başarıyla yaptı zaten.

    -başarısızlığın nedenlerinden bir kısmı harici olabilir (ki zaten şu ana kadar onlardan bahsettim zaten) ama asıl nedeni dahilidir. yani şu ana kadar yazdıklarım işin %20’sidir. bir başarısızlık varsa %80’i kendinizden kaynaklanır. bu nedenle kendi takımına ve futbolcularına odaklan. nerelerde hata yaptığını, neleri eksik, neleri gereğinden fazla yaptığını analiz et.

    -engin tecrüben ve birikimini kullanarak futbolcularını motive et. beş-on genç futbolcuyu motive etmen on yılını, elli genç futbolcuyu motive etmen elli yılımızı kurtarır. sekiz yıldız yetiştirmek sekiz şampiyonluk kadar değerlidir. bütün dünya radarında. ülkemizden bulabilirsen ülkemizden, bulamazsan dünya’dan gençleri takip et/ettir. mutlaka bulacaksın, yeni yıldızlar mutlaka bulacaksın. bırak hakemleri, tff’yi, mhk’yı kendi bataklıklarında boğulsunlar. gerekirse üç yıl şampiyon olma ama takıma sekiz, on, hatta elli yıldız futbolcu kazandır. bunu yapabilirsin.

    -a takımın antrene edilmesi, gol pozisyonlarının ve varyasyonlarının çalışılmasını artık yardımcılarına bırak. hatta orta saha çalışmalarını da yardımcılarına bırak. her gün her saat antreman sahasının içinde olman gerekmez, maçlarda kenarda olman yeterlidir. ancak yardımcılarını çok dikkatli seçmelisin. örneğin hücum hattını j. elmander gibi pres gücü yüksek bir yardımcı hocaya teslim edersen ona göre futbolcu seçecek ona göre antrene edecektir. yine orta sahayı w. sneijder gibi bir futbol profesörüne bırakırsan kendisi gibi zeki ve süper futbolcuları bulup takıma kazandıracaktır. defansı ise bizzat kendin antrene edebilirsin. tabi ki tüm takım ve futbolcular üzerinde son karar sana ait olacak ama yardımcılarından da önemli yardımlar alabilirsin. wesley sneijder için bazı çekincelerin var biliyorum ama onlar olmasa zaten wesley’e yıllık üç m euro versen türkiye’ye getiremezsin. belki de öyle olması allah’ın galatasaray taraftarı için bir planının sonucudur. denemeden bilemeyiz bunu.

    -otuzbeş milyon taraftarına ulaşabilecek kanalları her zaman açık tutmalısın. medya danışmanlarınla mükemmel bir sosyal bağ oluşturup yöneticilerinle birlikte gerektiğinde kamuoyu desteği gerektiğinde ise kamuoyu baskısı oluşturmanın yollarını bulmalısın. bu baskıyı bazen rakiplerin baskısını kırmak, bazen de bizzat kendi futbolcularını motive etmek için kullanmalısın.

    -daha en az on yıl hizmet verebilecek enerjin var onun için aceleci olmana gerek yok. her yıl şampiyon olmak zorunda olmadığın gibi her yıl başarılı olmak zorunda da değilsin. belki bazen yenilenmek adına geri çekilmen de faydalı olur. örneğin bu sezon avrupa kupalarına katılmamak lehimize olabilir. uefa kupasının getirisi ile götürüsü hemen hemen eşit. çünkü avrupa’da oynayınca türkiye’de yeterince galibiyet alamıyorsun, burada kaybettiğin para ile uefa avrupa kupalarından kazandığın para hemen hemen aynı. yani annemizin ligi bazen yenilenmek, tazelenmek, genç futbolcular kazanmak adına bize faydalı olabilir. bunu asla gözardı etmemeliyiz.

    -şu anda alt yapı’da 8-10 tane gerçekten yetenekli genç var. onları gözünü kıpmadan a takım kadrosuna almalısın. ben onların hiçbirini şahsen tanımam. hepsini altyapı maçlarını izlerken tanıdım. bazı maçları gstv’den, bazılarını bizzat canlı izledim. çoğunun yıldız kumaşına sahip olduğunu söyleyebilirim. zaten kumaşı iyi olmayan hiçbir çocuk galatasaray alt yapısına giremez bunu hepimiz biliyoruz. onların iki şeye ihtiyaçları var. cesaret ve oynayarak maç ritmi kazanmak. bu iki olanağı kendilerine tanırsan ummadığın kadar futbolcu kazanabilirsin. ozan kabak’ı emin bayram’ı düşün. hatta kaleci berk balaban’ı, sol stoperde oynayan ogün çalışkan, baltacı soyisimli bir stoper bir genç var (çok beğendiğim bir genç stoper) onu düşün. belki de şansımız stoperlerden açılmıştır neden bu fırsatları kaçıralım. iki yıllık zaman zarfında luyindama ve marcao’yu satıp para kazanabilir yerlerine bu gençleri monte edebilirsin. sol bek de süleyman luş, orta sahada atalay babacan, abdussamed karnucu, ileride yunus akgün ve daha ismini sayamadığım birçok futbolcu sizden cesaret ve forma bekliyor. emre kılınç da gelirse onu da yunus akgün ile birlikte feghouli’nin yerine monte edebilirsin. bunların iki yıl a takımda oynama ve test edilme hakları var. bu haklardan gençleri mahrum etme hocam.

    mektuplarımın devamı gelecek.:)
  • 1305
    sevgili hocam, yaşayan efsanemiz;

    gün itibariyle bu banka fonu mevzusunda senin bir suçunun olmadığı yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. bir galatasaraylı olarak senden isteğim lube ayar, ahmet ercanlar ve sana iftira atan ne kadar fb medyası mensubu, şahsiyet varsa hepsinin kökünü kazıman. onlara hukuk önünde unutamayacağı bir ders vermen. bu şahıslar aynı zamanda galatasaray düşmanı oldukları için bu açıdan da bunu bir görev olarak yerine getirmen gerekli diye düşünüyorum. hepimizin içinin yağları eriyecek böylelikle. saygılar.
  • 395
    saygıdeğer hocam;

    sizin enerjinizi bölmek, düşürmek ve başarısızlığa uğratmak için çok çeşitli planlamalar yapıldığını düşünüyorum. çin’den, katar’dan yapıldığı iddia olunan teklif vesaire hep bu meyanda işler. asla dönüp bakmamalısın. ömrünün sonuna kadar kendini galatasaray’a adamalısın. hem sen hem galatasaray hem de türk futbolu kazanacak. kazancın boyutların bazılarının hayallerinin bile ötesinde olacak.

    ligler başlayınca sana saldıranlar olacak, hakaret edenler olacak. asla ama asla muhatap almamalısın. bırak kim havlarsa havlasın sen işine odaklan. merak etme allah en mükemmel hesap görücüdür. kimsenin yaptığını yanına bırakmaz.

    bugün bismillah diyoruz. yolun açık olsun, allah yardımcın/yardımcımız olsun.
  • 453
    sevgili fatih terim;

    bu mektubu size gerçek bir galatasaraylı olduğunuzu duyduğum, gördüğüm ve düşündüğüm için yazıyorum. galatasaray'ın menfaatlerini düşünen biri olarak neden hala henry onyekuru'ya bu takımda forma şansı veriyorsunuz? yunus akgün, atalay babacan veya recep gül üçlüsünden biri onyekuru'nun yaptığı neyi yapamaz acaba? aynı şekilde selçuk inan'ın celil yüksel veye abdussamed karnuçu'dan ne gibi bir fazlası var? garry rodrigues'i sağ kanatta izleyebilecek miyiz? muğdat çelik yerine ali yavuz kol'u ne zaman göreceğiz? en önemlisi bu takım ne zaman fizik olarak hazır olacak? biraz fazla soru oldu ama cidden merak ediyorum bu konuları.

    sevgiler.
  • 828
    hocam görüyorsun her yönden saldırıyorlar hem galatasaray’a, hem bu ülkenin emektar insanlarına. sen ve takımın bu oyunu bozdukça daha da çok saldırıyorlar. sen bu oyunu boz, daha çok saldırsınlar. senin ve galatasaray’ın her türlü başarısı o kadar değerli ki bunu anladığından eminim.

    zekanı ve taktiğini kullanırken lütfen bu durumu aklından çıkarma. senin başarın sadece seni değil milyonlarca galatasaray aşığını da sevindiriyor, lütfen bunu gözden kaçırma.
  • 1200
    hocam,

    seni severim. belki tanısan sen de beni seversin, bilmiyorum. ama seversin gibi geliyor.

    ve ben senin her zaman iyiliğini isterim. sana çok kırıldığım zamanlar oldu, üzüldüğüm oldu, senin başarılarınla sevindiğim gururlandığım günler de oldu.

    ama nedense hep benim senin tarafınla ilişkim eninde sonunda "dost acı söyler" vecibesine bağlanıyor.

    bağlanmak zorunda çünkü galatasaray'ı senden çok seviyorum, eminim sen de galatasaray'ı galatasaray teknik direktörü olmaktan çok seviyorsundur. nasıl ki kişilere - başarılara - puanlara - ona buna bağımlı değilse bu sevgimiz, nasıl benim için galatasaray > x ise, eminim ki senin için de öyledir.

    bu nedenle, ben sana acı söylemek zorundayım.

    senin oynatmak istediğin oyunu belki de en iyi gören insanlardan birisiyim, futbol dünyasının içerisinden olmayan. hatta futbol dünyasının içi seni anlamazken, dışından seni anlıyorum. özellikle bu oyuna merakını, oturtmak istediğin taktiği, sistemi, planı. anlıyorum. bu yeni yapılanma ile bunu ne kadar istediğini biliyorum.

    kim istemez ki? dünya futbolda almış yürümüş, bu ülkede biz çamurda debelenip, futbol takımı kurulmadan önce topu en yükseğe dikme yarışması yapan galatasaray lisesi öğrencileri gibiyiz adeta. savunmada 5'li 6'lı kapanan rakipler, hücumu düşünmeyen oyun planları, oyunu öldürecek savunmalar... daha bu ülkedeki kötü futbol düzeni ile ilgili aklına ne gelirse. bunların hepsi çamur, bilinmeyen futbol işte.

    sen bunların içerisinde ali sami yen olmak istiyorsun, onun futbolu öğrettiği gibi sen de günümüzdeki avrupa seviyesindeki futbolu öğretip geleceğe belki de en büyük mirasını bırakmak istiyorsun. hakkındır.

    ama hocam, yazının buradan sonrasını yazmazsam eğer ben içimdeki galatasaray'a sevdalı çocuğa ihanet ederim.

    hocam, kusura bakma ama bu sistemi kurmak için sana yardımcı antrenörler lazım.

    farkındaysan antrenörler dedim. eski futbolcular değil. selçuk inan - necati ateş belki sen ben gibi galatasaray'lı, evet futbolculuklarında önemli işler yaptılar. kabul. ama bu adamlar sana bu sistemi kurmanda yardımcı olacak antrenörler değil.

    sen eski kurtsun, anlarsın. neden olmuyor bilirsin. yeni yetme ben görüyorsam, benim gibi yüzlercemiz binlercemiz görüyorsa burada bir problem var. nasıl çözülür sen bilirsin.

    içimden gelmez sana bırak git demek, istifa demek. benim çocukluğumda bizim için baba gibiydin hocam, hiç değişmedi. babam da benzerdi sana o zamanlar. şimdi o da yoruldu, eskisi gibi değil. uzun yola falan gittiğimizde birlikteysek bana bırakıp kendisi yanımda öyle oturuyor.

    yalanım varsa yerimden kalkmak nasip olmasın, gerçekten babam gibi seviyorum seni. aileden birisi gibisin sen benim için. bu yüzden mesela istifa demeye gönlüm yetmiyor, içimden gelmiyor bunu söylemek.

    ama hocam ya bu yanındaki işe yaramazları değiştir, ya da yahya kemal'in sessiz gemisi gibi "demir almak günü gelmişse zamandan" diyor ya hani. belki demir alma günü gelmiştir bu zamandan.

    doğrusunu sen bilirsin, ama ben de acı söyleyen dostum. söylediklerimde haklı çıkınca çıkıp "haklı çıktım" demek öylesine zoruma gidiyor ki, adeta utanıyorum bunu söylemekten.

    bunu söyletme bana hocam. aysal döneminde gittiğin gibi ayrılmayalım, hatır gönül koymadan güzellikle bitirelim ya da neyi düzelteceksen (düzeltmen gerekeni de söyledim aslında ama senin de bildiğin vardır) düzelt bu iş böyle bitmesin. kur mirasını öyle bırak. ama bu mirası selçukla necati ile kuracağına gerçekten inanıp da bu yetersizleri savunup bu genç çocukları basın karşısında ezdirme.

    yatırımı biz bu çocuklara yaptık, o çocuklar galatasaray'ın geleceği benim gözümde. o çocukları savunurken galatasaray'ı savunur gibi savunurum.

    karşı karşıya gelmeyelim. kenetleneceksek, doğruyu birlikte bulup bu dar boğazdan birlikte çıkacaksak bu çocukları ezdirmeyelim.

    saygılarımla.
  • 387
    hocam merhaba,

    büyüklüğünü anlatmak için gereken cümleyi buldum sanırım:

    puan durumu ve fikstür şu ankinin aynısı olsa, rakiplerimizin kadroları, teknik direktörleri aynı olsa, ama bizim kadromuz real madrid kadrosu olsa, teknik direktörümüz de senin dışında herhangi biri olsa; şampiyonluğa şu an inandığım kadar inanamazdım, çünkü senden başka hiç kimse şu anki hükümeti karşısına alacak deli cesaretini gösteremezdi.

    çok büyüksün be hocam,

    saygıyla,
  • 557
    sayın hocam,

    mariano ve nagatomo'nun takım kimyamıza önemli katkılar verdiğini düşündüğünüzü biliyorum. yine de mariano ve nagatomo'nun artık eskisi kadar iyi olmadığını ve linnes'in büyük bir profesyonel olduğunu düşündüğümüzde kadromuzda dışarda bırakılması gereken oyuncunun linnes olmadığına inanıyorum. eğer mümkünse mariano'ya yol vermenizin en mantıklı tercih olduğuna inanıyorum.

    martin linnes kalmalı...
  • 718
    hocam mektup işini geçtim, telgraf çekiyorum. hocam kendini veremeyeceksen bu takıma, bir sistem kuramayacaksan, başarılı olmamız sadece birkaç futbolcunun şapkadan tavşan çıkarmasıyla olacaksa artık torunlar seni özlemiştir hocam. istifa et demek dilime gelmiyor ama hocam her haftamız zehir oluyor sayende. geçmişteki başarıların içim teşekkürler ama arabeske bağlamanın alemi yok devrimizde çok farklı farklı müzik kültürleri var.
  • 529
    takımın yarısından fazlasının olmadığı, santrfor mevkisinin hala boş olduğu, yan görevi santrfor mevsiki olan babel ile oynadığımız hazırlık maçları sonrasında kızılan sayın hocamızdır. şu takımda belhanda, feghouli, seri, muslera ve belki de falcao ile birlikte mevcut hazırlık maçlarımızı oynasaydık, durum ne olurdu, tabi ki çok farklı olurdu. en basiti santrfor yok, yeni bir yedek kaleci aldık, daha adam arkadaşlarının adını öğrenemeden maça çıktı. bu neyin şımarıklığı, bu neyin afrası tafrası anlam veremiyorum. bu kadar da tüketici taraftar olmayalım, daha bismillah yani.
  • 806
    gündüz kılıç'tan metin oktay'a, metin oktay'dan da sana bi el uzandı hocam. o el sana galatasaray'dan uzandı ve sen şimdi onun en büyük emanetçisisin. o eli kime uzatacağını iyi seç. en zor görev, en kıdemli fatih'e geldi. bunu da galatasaray'a yakışır şekilde gerçekleştireceğine inancımız tam. allah seni başımızdan eksik etmesin. daima seninleyiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın