1200
hocam,
seni severim. belki tanısan sen de beni seversin, bilmiyorum. ama seversin gibi geliyor.
ve ben senin her zaman iyiliğini isterim. sana çok kırıldığım zamanlar oldu, üzüldüğüm oldu, senin başarılarınla sevindiğim gururlandığım günler de oldu.
ama nedense hep benim senin tarafınla ilişkim eninde sonunda "dost acı söyler" vecibesine bağlanıyor.
bağlanmak zorunda çünkü galatasaray'ı senden çok seviyorum, eminim sen de galatasaray'ı galatasaray teknik direktörü olmaktan çok seviyorsundur. nasıl ki kişilere - başarılara - puanlara - ona buna bağımlı değilse bu sevgimiz, nasıl benim için galatasaray > x ise, eminim ki senin için de öyledir.
bu nedenle, ben sana acı söylemek zorundayım.
senin oynatmak istediğin oyunu belki de en iyi gören insanlardan birisiyim, futbol dünyasının içerisinden olmayan. hatta futbol dünyasının içi seni anlamazken, dışından seni anlıyorum. özellikle bu oyuna merakını, oturtmak istediğin taktiği, sistemi, planı. anlıyorum. bu yeni yapılanma ile bunu ne kadar istediğini biliyorum.
kim istemez ki? dünya futbolda almış yürümüş, bu ülkede biz çamurda debelenip, futbol takımı kurulmadan önce topu en yükseğe dikme yarışması yapan galatasaray lisesi öğrencileri gibiyiz adeta. savunmada 5'li 6'lı kapanan rakipler, hücumu düşünmeyen oyun planları, oyunu öldürecek savunmalar... daha bu ülkedeki kötü futbol düzeni ile ilgili aklına ne gelirse. bunların hepsi çamur, bilinmeyen futbol işte.
sen bunların içerisinde ali sami yen olmak istiyorsun, onun futbolu öğrettiği gibi sen de günümüzdeki avrupa seviyesindeki futbolu öğretip geleceğe belki de en büyük mirasını bırakmak istiyorsun. hakkındır.
ama hocam, yazının buradan sonrasını yazmazsam eğer ben içimdeki galatasaray'a sevdalı çocuğa ihanet ederim.
hocam, kusura bakma ama bu sistemi kurmak için sana yardımcı antrenörler lazım.
farkındaysan antrenörler dedim. eski futbolcular değil. selçuk inan - necati ateş belki sen ben gibi galatasaray'lı, evet futbolculuklarında önemli işler yaptılar. kabul. ama bu adamlar sana bu sistemi kurmanda yardımcı olacak antrenörler değil.
sen eski kurtsun, anlarsın. neden olmuyor bilirsin. yeni yetme ben görüyorsam, benim gibi yüzlercemiz binlercemiz görüyorsa burada bir problem var. nasıl çözülür sen bilirsin.
içimden gelmez sana bırak git demek, istifa demek. benim çocukluğumda bizim için baba gibiydin hocam, hiç değişmedi. babam da benzerdi sana o zamanlar. şimdi o da yoruldu, eskisi gibi değil. uzun yola falan gittiğimizde birlikteysek bana bırakıp kendisi yanımda öyle oturuyor.
yalanım varsa yerimden kalkmak nasip olmasın, gerçekten babam gibi seviyorum seni. aileden birisi gibisin sen benim için. bu yüzden mesela istifa demeye gönlüm yetmiyor, içimden gelmiyor bunu söylemek.
ama hocam ya bu yanındaki işe yaramazları değiştir, ya da yahya kemal'in sessiz gemisi gibi "demir almak günü gelmişse zamandan" diyor ya hani. belki demir alma günü gelmiştir bu zamandan.
doğrusunu sen bilirsin, ama ben de acı söyleyen dostum. söylediklerimde haklı çıkınca çıkıp "haklı çıktım" demek öylesine zoruma gidiyor ki, adeta utanıyorum bunu söylemekten.
bunu söyletme bana hocam. aysal döneminde gittiğin gibi ayrılmayalım, hatır gönül koymadan güzellikle bitirelim ya da neyi düzelteceksen (düzeltmen gerekeni de söyledim aslında ama senin de bildiğin vardır) düzelt bu iş böyle bitmesin. kur mirasını öyle bırak. ama bu mirası selçukla necati ile kuracağına gerçekten inanıp da bu yetersizleri savunup bu genç çocukları basın karşısında ezdirme.
yatırımı biz bu çocuklara yaptık, o çocuklar galatasaray'ın geleceği benim gözümde. o çocukları savunurken galatasaray'ı savunur gibi savunurum.
karşı karşıya gelmeyelim. kenetleneceksek, doğruyu birlikte bulup bu dar boğazdan birlikte çıkacaksak bu çocukları ezdirmeyelim.
saygılarımla.