resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:71
Uyruk:Türkiye
  • 24476
    (bkz: 8 mart 2020 sivasspor galatasaray maçı)nda resmen gövde gösterisi yapmıştır.
    bu şampiyonluk yarışında fatih terim haricinde kim olsa maçın sonlarına doğru skor 2-2 iken oyunu dengede götürüp maçı beraberliğe bağlamaya çalışırdı. ama hocamız ne yaptı önce oyuna emre akbaba ve adem büyük'ü alarak bu maçı istiyorum dedi. bu öncelikle yarıştaki rakiplerine bir gözdağıdır. kazanır veya belki kaybeder ama rakiplerini strese sokar böyle hamleler. kazansa zaten herkes tir tir titreyecekti , kaybetmedi ama hamleleriyle tedirginlik yarattı.
    zaten böyle büyük hoca olunuyor. bizim de belki farkındayız belki değiliz ama hoşumuza giden reaksiyonlar bunlar.
    yoksa hoca bilmiyor mu belhandayı oyuna atmayı. üstelik burada ben dahil hepimiz belhanda'ya küfrederken hoca belhanda'nın yanındaydı. futbolcusunun neyi yapıp yapamayacağını daha iyi bilir illaki hepimizden. ama işte bu işler öyle olmuyor. bugün gözdağı vermeyi seçmiş olabilir bence hocamız. ben yine gurur duydum hocamla.
  • 24477
    (bkz: 8 mart 2020 sivasspor galatasaray maçı)
    8 de 8 yaptığında hakkında iki üç entry varken bugün başlığına üşüşmek hiç doğru değil. değişiklikleri eleştiriliyor ama bu maç sonları orta sahanın güçlendirileceği bir maç değildi. ileriye top taşımakta ve rakibi karşılamaktan ziyade kontratak savuşturacak ve defansı karıştıracak ve yan toplara kafa vuracak adam lazımdı, hoca da düşen oyuncuları değiştirdi. 70'lere önde girsek ahmet, belhanda ya da taylan hamleleri gelebilirdi. bu maç ah vah ediyorsak kendi sayesinde.
  • 24479
    bu maç özelinde yaptığı oyun içi değişiklikler taktik açıdan eleştiriye açık fakat oyunculara mesaj açısından doğru değişiklikler olduğunu düşünüyorum.
    (bkz: 8 mart 2020 sivasspor galatasaray maçı)
    ne olursa olsun geri adım atmayacağımızı ve tüm maçları kazanmak için sonuna kadar uğraşacağımızı gösteren değişikliklerdi. ligin ilk yarısındaki performansımızı fazlasıyla eleştiren ve takımın bugün oynadığa oyuna bu sezon gelebileceğimize hiç inanmayan biri olarak ben durumdan oldukça memnunum. takımın kiralık oyunculardan kurulu iskeletini koruyabilirsek önümüzdeki sezon çok keyifli bir galatasaray izleyeceğimize inancım tam. her sezon kritik rolleri sil baştan yaparak oyun oturtmak gerçekten zor iş. umarım bu sezonun ardından yalnızca nasıl bu oyunun üstüne koyabileceğine odaklanan bir fatih terim görebiliriz.
  • 24480
    evet ligin ilk yarısı çok eleştirdim, evet oyuncu değişiklikleri konusunda geç kaldığı oldu, evet bugünde belki daha farklı bir değişiklik yapabilirdi ama takıma şu anda taş gibi top oynatıyor. nasıl eleştirdiysek hakkını da verelim. rahat maç izliyoruz ve her zaman dediğimiz gibi önemli olan yenilmek veya puan kaybetmek değil. iyi futbol izlemek. bugün daha da iyi anladım ki böyle sakin ve aklı başında, bilerek oynamaya devam edersek fikstür korkumuz falan olmaz. zamanında da yazdım, eleştirsem de başarı kendisiyle gelsin istiyorum.
  • 24481
    (bkz: 8 mart 2020 sivasspor galatasaray maçı/@alihan akcam)

    iki kısa periyot dışında harika bir kenar yönetimi gösterdi. özellikle ilk golden sonra hatasından dönüp yaptığı değişiklikler, fark yemeye müsait bir gidişattan bizi maçın tek hakimi noktasına getirdi. takımı sahada güçlü bir oyun sergiledi ve güçlü oyun da en büyük şampiyonluk alameti.
  • 24482
    sen delisin hocam. hayatımda sen gibi hırslı bir adam görmedim. başarıya bunca yıllardan bunca başarıdan sonra bu kadar aç olman takdire şayan. gerçekten bir çok genç için idol olmalısın. sırf seri rekorunu kırmak için bile `8 mart 2020 sivasspor galatasaray maçı' nı kazanmayı çok istiyordun biliyorum. 8'de 8 değil 18'de 18 yapmak istiyorsun biliyorum. isteğine, azmine, hayranım. 2020'nin şuana kadar dünyada en iyi teknik direktörüsün benim gözümde. şampiyon yap bizi hocam. yine, yeni, yeniden.
  • 24483
    eğer 8 mart 2020 sivasspor galatasaray maçındaki oyunda ısrar eder ve yönetim de bu oyuncuları ağustos başında hocaya teslim ederse seneye ligi liverpool gibi mart'ta bitiririz.

    ben kendisinin böyle bir hayali olduğunu da düşünüyorum çünkü hocanın bu ligde kazanacağı pek bir şey kalmadı artık. 8 kere şampiyon oldu, dokuzuncusu da yolda zaten. artık bu lig için farklı şeyler istiyor olabilir.
  • 24484
    8 mart 2020 sivasspor galatasaray maçı sonrası yaptığı basın toplantısı iki husus dikkatimi çekti hocayla ilgili.
    1. penaltı pozisyonuyla ilgili olarak, zaten bizim taraftan bir açıklama gelmeyecek en azından anekdot olsun diyerek fikrini paylaştı. yani en başından beri devam eden, maç sonralarında başkan cengiz ve yönetiminin konuşmamasından hoca hala rahatsız. ve evet hala yönetim konuşmuyor. son zamanlarda saha dışında dozlarını artırsalar da maç sonralarında ortalıkta hiç görünmüyorlar, ki takım son 9 haftada 8 galibiyet 1 beraberlik aldığı halde, not düşülsün. sonra yarın öbür gün kaybettiğimiz için çıkmıyorlar kamera karşısına demeyin çünkü bence başka bir sebebi var. neredeyse hiç çıkmıyorlar.
    2. bana göre en önemli olan husus. hoca toplantıda, oyun iltifatı ile ilgili bazı söylemlerde bulundu. ilk yarı oynanan oyuna dikkate edilsin, bir teknik adamı 3 puan kadar sevindiren şeyin güzel oyun oynandığının söylenmesi vs. bunlardan anladığım da hocanın, kamuoyunda oynadığı oyunun hakkının verilmediğini düşünüyor, ki bence haklı. son yılların en harika galatasaray’ını izliyoruz 9 haftadır. eğer böyle bir seriyi fenerbahçe ve beşiktaş yapmış olsa-güzel oynamasalar bile- neler olacağını düşünün, hocaya hak vermemek mümkün değil. hoca oynadığı oyunun, tabiri caizde reklamının yapılmasını istiyor ve rakiplerin kamuoyuna göz dağı vermek istiyor. rakip takımlar zaten biliyor şu anda. ama taraftarlarını sindirmemiz için, negatif havanın oluşması için, hocanın taktik dersi verdiği son 9 haftayı, kamuoyuna yayma sorumluluğunu hissediyorum kendimde.
    (bkz: uzay takımı beşiktaş)
    (bkz: kolej havasında antrenman yapan fenerbahçe)
  • 24490
    30 yılı aşkın bir tecrübeye, eşi benzeri olmayan başarılara sahip, tartışmasız biçimde türkiye'nin en büyük teknik direktörü, spor adamıdır.

    ancak her ne kadar "kibirli" görünse de, en hayranlık uyandırıcı yanı hatalarından ders çıkartmayı çok iyi bilmesidir.

    bunca başarının, kupanın, tecrübenin ve itibarın 10'da birine bile sahip olmayan bazı teknik adamlar (bkz: abdullah avcı) (bkz: ersun yanal) (bkz: aykut kocaman) bile hata yaptığında bunu kabul etmeyi gururuna yediremeyip takımını da uçuruma sürüklerken, o hatalarından her zaman ders çıkartmayı tercih etmiştir.

    dünya futbolunun yönünü görmüş, pas oyununa dayalı bir takım kurmak istemiş ancak transferde hatalı tercihler yapmıştır. bu hatada ısrar etmek yerine sorumluluğu almış, ilk fırsatta hatasından dönmüş ve takımın ihtiyacı olan tipte hızlı futbolcuları monte ederek camiasını toparlamayı bilmiştir.

    belki de onu imparatoryapan en önemli özelliği budur.
  • 24491
    sezon başında kendisine çok kızdığım şimdi ise şaşkınlıkla izlediğim hocamızdır.

    belhanda takıntısı, takıma uygun bir oyun sistemi kuramayışı, hakemlerle sürekli diyaloğa girmesi, şampiyonlar liginde geçirdiğimiz kötü sezon...

    ancak şimdi şaşırtıcı bir biçimde görüyorum ki, hoca yeni futbol anlayışı olan pasla çık, geri pas yapma, kanatlara ani toplar at, çalışılmış ortalar yap, kaleciye degaj yapmayı yasakla gibi bu ülkenin 10 yıl önünde taktikler deniyor. son 3 maçta özellikle muslera 1 yazıyla 1 tane bile degaj yapmadı (buyrun izleyin). beklere baskı geldiğinde bekler kesinlikle geri pas yapmıyor orta sahadan adam yaklaşmasını bekliyorlar (sivas maçında sakatlıktan dönen lemina bu konuda biraz tekledi ve oyunumuza yansıdı). belhanda'dan biraz da olsa uzak kaldık (belhanda taraftara küfrettiği anda bitmeliydi, bu konuda hala kızgınız) ve hoca rakiple ve hakemlerle hiç diyaloğa girmiyor.

    biz seni böyle seviyoruz hocam, yaptıkların yapacaklarının teminatı, gegen pressing den vazgeçip bir ara ingiliz futbolu deneyip en son pas futbolunda karar kıldın, umarım bu konuda sebatla ilerlersin.

    bu sezon da takımı şampiyon yaparsan türk futbolunda büyük kopmalar olacak hocam, makas açılacak, rakipler konkordato ilan etmeye başlayacak, bu sezon kritik, allah yardımcımız olsun...
  • 24492
    aslında bu kadar başarılı olduğu için kendi kendine zarar veren teknik direktörümüz.

    şimdi bi düşünelim. bi avrupa takımı, ne bileyim napoli falan. napoli dersek italya ligi falan diyecekler olacaktır, isterseniz sporting lisbon falan deyin. diyelim ki 3 yıldır takımın başında olan bir teknik adamı var.

    -15 kişilik, ve sözleşmeleri çok pahalı oyunculardan oluşan bir takıma geliyorsunuz. sözleşmelerin önemi şu, o oyuncular gitmek istemiyor, haliyle satış olmadığı için futbolcu almak da imkansız oluyor.

    -takımda taraftarın bazı futbolculara karşı bakışı inanılmaz olumsuz, donk gibi.

    -puan olarak sıkıntılı bir durumdasınız, şampiyonluğa aday bile gösterilmiyorsunuz, geliyorsunuz, o sene şampiyon oluyorsunuz. eski teknik adamın kadro kalitesi falan deniyor.

    -takımınızda bir önceki sezon 72 golün 27'sini tek başına atan bir forvet var, 33 yaşında. satılıyor. yerine forvet alınmıyor, bu sizin planlamanız değil, sürekli sakat, yahut zaten kalitesiz olan tek bir forvetle, şampiyonlar ligi gruplarını 3. bitiriyorsunuz. tarihin en kolay grubu deniyor.

    -bu arada, 18 yaşında bir stoperi şampiyonlar ligi arenasında korkusuzca oynatıyorsunuz, o devre arası çat diye satılıyor bu stoper. sürekli sakatlanan ve kalitesi yerlerde olan bir diğer stoperinizi zaten daha önceki bir kararınızla kadro dışı bırakmış olmanıza rağmen. bu gelişmeden sonra istediğiniz kaliteye yakın iki genç stoper kazandırıyorsunuz takıma.

    -hakemler tarafından doğranıyorsunuz, itiraz edince tarihin gördüğü en yüksek sınırdan cezalar yiyorsunuz, başkaları hakaretler ediyor ceza almıyor, ama size maganda, sicili bozuk deniyor.

    -aylardır bilinen forvet sorununa karşın, transferin son günü bir forvet alınıyor, forvet sorunlu çıkıyor, verim alamıyorsunuz. ve yine şampiyon oluyorsunuz.

    -yazın transfer döneminde tarihin en iyi transferleri yapılıyor, fakat yine omurga değiştirmek zorundasınız, futbolcularınız kiralık, takımınızın ilk 11 oyuncuları olan lemina, seri, nzonzi, falcao, andone takıma transfer döneminin son 5 günü içinde katılıyor, 2 hafta sonra ilk şampiyonlar ligi karşılaşmasına çıkacaksınız, ama 4 as oyuncunuz kamp geçirmemiş, diğer bir as oyuncunuz feghouli afrika kupası'nda finale kadar oynamış, yorgun ve kamp geçirmemiş. takımın yarısıyla kamp döneminde çalışmamışsınız yani.

    -sisteminizin en önemli parçalarından sağ bekiniz 33 yaşında, diğer sağ bekiniz ilk yarı boyunca sakatlanıyor, bir de üstüne bu 33 yaşındaki bekin formsuzluğu ekleniyor, alternatifsiz kalıyorsunuz.

    -aldığınız oyunculardan lemina ve falcao ilk yarı boyunca sakatlıktan 2 maç üst üste oynayamıyor.

    -bir diğer aldığınız oyuncu andone, 4 aylık bir sakatlığa mahkum oluyor.

    -en önemli stoperiniz 7 aylık bir sakatlıkla sezonu kapatıyor.

    -taraftarınızdan bazı fırsat düşkünü arkadaşlar sanki sizi tanımıyormuş gibi istifa falan diyor, hakarete varan ifadeler kullanıyor.

    ve şu an, yine şampiyonluğun en güçlü adayı durumuna geliyorsunuz.

    iddia ediyorum, dünyanın herhangi bir kulübünde, herhangi bir teknik adam yukarıdakilere 3., 4. adımda falan pes ederdi. pes etmese başarısız olurdu.

    biz ise, hala oturmuş fatih terim tartışıyoruz.
  • 24494
    8 mart 2020 sivasspor galatasaray maçında bir kere mariano'ya bir kere de josemir'e acayip sinirlenmiştir. niçin? geri oynadıkları için. bu tamamen bir mentalite değişimidir. çünkü 2019/20 sezonunun ilk yarısında sürekli geriye oynayan takıma karşı böyle çıkışları çok nadir oluyordu. olsa olsa takım geri düştüğünde görebiliyorduk.

    zamanında, yani 96-00 arasında oynayan takımımızdan bir futbolcumuz -sanırım suat kaya- fatih terim'den mircea lucescu'ya geçişin futbolcular için zor olduğunu söylemişti. çünkü bu iki oyun arasında dramatik bir fark olduğundan bahsediyordu. fatih terim ile asla geri oynamayan bir takımken mircea lucescu ile her topun en güvenilir şekilde takımda kalmasını yeğleyen ve gerekirse en geriye, yani kaleciye dönmeyi tercih eden bir oyuna.

    2019/20 sezonunda bu dramatik farkı tersyüz bir şekilde sadece fatih terim'in taktiksel şahsiyeti üzerinde bile görebiliyoruz.

    not: burada iki oyun arasında bir karşılaştırma yapılmamıştır. yoksa iki oyunun da birbirine göre güçlü ve güçsüz tarafları vardır.

    daha önce yine fatih terim'in nezdinde takımın bir kazanımı olmadığını ve harcadığı onca zamanın israf edildiğini yazmıştım. uzun vadede hâlâ kazanımlarımız çok dar kaldığını düşünüyorum. fakat 2019/20 sezonunun ilk yarısından belli ki bir tecrübe edinmişiz. işlemeyen ve kısır bir döngüye giren pas oyununa dayalı oyun kurulumu... o pas oyunu bazı modifikasyonlarla yeni oyuna taşımışız. bu da olumlu olduğu halde olumsuz seyir eden bir durumdan olumlu bir kazanım sağladığımızı gösterir. kazanımdır yani.

    en başta söylediğim geriye oynama meselesine geri döneyim. bu bir alışkanlıktır. ya da tekrarla öğrenmedir diyelim. bu alışkanlık ve öğrenme ister olumlu olsun ister olumsuz hatırlarsınız. oyuncunun psikolojik ve kas hafızasında ve hatta takımın hafızasında bu yer etmiştir. siz ne kadar aksini söylerseniz söyleyin aksine talimat verirseniz verin, insan o kritik anda en çok tekrar ettiği şeye içgüdüsel olarak döner. en basitinden tehlikeyle karşı karşıya kaldığımızda, aslında kaçmamamız gerektiği durumlarda, bize kaçmamız gerektiği anlatılmış olsa bile, eğer uygulamaya geçirmediysek kaçarız.

    arjen robben birbirini aynı golleri atarken hep aynı golleri atması bize basit gelebilir. ama kaç kere tekrar etmiştir o golleri sahada? kaç kere hayal etmiş, görselleştirmiştir iç dünyasında?

    roger federer kaç kere yaşamıştır o serve-n-volley'leri? ya şöyle olursa ne yaparım diye kaça kere düşünmüş ve düşündüğü çözümleri kaç kere canlandırmıştır?

    djokovic vakti zamanında dememiş miydi, "maç içinde yapabileceğim her vuruşu önceden hayal ederim ve hayal ettiğim vuruş gelirse çok rahatlıkla yaparım" diye.

    ya da biricik drogba'mız şey dememiş miydi the times'a verdiği mülakatta:
    "aslında, golü nasıl yapacağımın yolunu düşünürüm. gözlerimi kapatır ve hayal etmeye çalışırım. bazen bir halt olmaz. ama çoğu zaman, eğer gerçekten zihninin içine girebilirsen, hayal ettiğin gibi belirli bir golü atabilirsin. bu olur. komik şeydir, ama zihninde yarattığın şey oyun içinde istediğin gibi olabilir. bu gol de olabilir başka bir şey de.”

    bu arada yukarıda anlattıklarım "visualisation" yani görselleştirme denen bir nanedir. tim duncan "hook"ları, ray allen "üçlük"leri hakkında nasıl bir çalışma yaptıklarını sorduklarında, analiz, görselleştirme ve çokça tekrar derler.

    neyse. ne anlatıyordum ki ben? yine dağıldı konu. aslında dağılmadı. bir alışkanlıktan başka birine geçişi anlatıyordum. ve bunun öncekini terk ve yenisini çokça tekrar ile mümkün olabileceğini söylüyordum. tekrarın da sadece sahada olmadığını aynı zamanda zihinde de olabileceğini vurgulamak istiyordum.

    mesela şu anki fatih terim takımında çok garip bir alışkanlık var. çoğu zaman topu nerede kaybettiğimiz hiç önemli olmuyor. tâ kale önümüze kadar geri koşuyor ve oradaki hattı savunmaya odaklanıyoruz. o aradaki mesafe ise ya rakibi kovalamak ya da tamamen geri koşmakla geçiyor. savunma pozisyonumuz çok derinde yoğunlaşıyor. rakipler çok rahat ceza sahamızın önünde bitiverebiliyorlar.

    bu bir tercih midir, bilmem. ama bir alışkanlık olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. ve bana kalırsa olumsuz bir alışkanlık. pozisyonu en geride almaktansa şok pres, artçı presler, markaj ile kademeli geri çekilerek rakibi istediğimiz yere yönlendirip pozisyon almalıyız. sanırım futbolun en zor konularından biridir, bu. ama üstüne kafa patlatmak için hayli zevklidir. zevki çetrefilinden gelir.

    fatih terim'in bu konulara çözüm bulacak taktik dehası da kimse kusura bakmasın âlâsından vardır. ama özellikle şu son döneminde hep sıfırdan başladığımız için, hep 1 adım ileri 2 adım geri gittiğimiz için, doğru yaptığımız şeylerin üzerine yenilerini ekleyemiyorduk. bu durumun fatih terim'den kaynaklı sebepleri olduğu gibi yönetimsel ve dışsal sebepleri de pekala vardır.

    mesela fatih terim'in aklında şu konu yok mudur? seri'nin, lemina'nın ve onye'nin bonservisli topçularımız olmaması konusundan bahsediyorum. o kadar alışkanlık dedik, olumlu alışkanlıkların üstüne yeni olumlu alışkanlıklar eklemekten bahsettik, tekrardan, tekrardan ve tekrar tekrardan bahsettik. ama hep baştan başlayacaksak bu alışkanlıkları ne zaman kalıcı hale getireceğiz?

    son not: bu yazı aslında yukarıdaki ilk notta bitmişti. sonra şunu yazalım, bunu yazalım derken buralara kadar geldi.
  • 24497
    kendisi olmasaydı son iki sezonda şampiyon olamazdık. bu sene galatasaray tüm engellere rağmen (engellerden biri hocamızın kendisiydi) potadayız ve en büyük adaylardan biriyiz. galatasaray'ın kazandığı çoğu kupada imzası vardır ve galatasarayla birlikte yükselmiştir. şu an, galatasaray için en iyi teknik direktördür.

    not: biatçı değil, realistim.
App Store'dan indirin Google Play'den alın