resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:71
Uyruk:Türkiye
  • 1976
    bana "futbol adami olmasa basarili bir cerrah olurdu" dedirten adanali. oyle ki geldigi sezon eline nesteri alarak kanser hastasi galatasaray'imizin tumorlerini tek tek kesip atti. mustafa sarp ile baris ozbek'i kapi onune koydu, ayhan akman'i tribune yolladi, aydin yilmaz'i kadroya almadi, servet cetin'i yanina oturttu, hakan balta ve gokhan zan'i da kemoterapiye yazdirdi.
  • 1978
    liverpool hazırlık maçında sahanın kenarına gelip ellerine havaya kaldırdığında ağlamamak için kendimi zor tutmuştum. onu hem çok sevdim hem de çok nefret ettim. ama galiba onsuz olmuyor. o bizim alex fergusonumuz. ne olursa olsun hep kalsın 10 yıl 20 yıl çalıştırsın galatasarayı.
    şu azmi, şu geri dönüşü takıma verdiya daha gam yemem. kadro mühendisliği onun zaten uzmanlık alanıdır. geçiş döneminde puanları alalım, hocanın kredisi olsun, devre arası en az 2 bomba gerekli takviyeleri yaparız.
  • 1979
    kendisi bizim alex ferguson'umuz olamaz. çünkü ferguson kazandırdığı büyük başarılara rağmen united'ı bırakıp gitmedi. ayrıca kendisinin malesef 10-20 yılı yok. bana göre kendisi başarılı bir grafik çizip(tabi tam tersi de olabilir ama iyi düşünelim iyi olsun) 4-5 yıl içinde hasan ya da ümit'i yeni imparator yapacak, onlara bu işi öğretecek ve teknik direktörlüğü bırakacaktır.
  • 1980
    bu son gelisinde akillarda iki soru vardi: hangi fatih terim? galatasaray'a ilk gelen, genclere sans verip, fubol anlayisi olarak devrim yaratan, buyuk yildizlarla arasini iyi tutup, onlardan maksimum faydalanan fatih terim mi? yoksa herkesi yildiz yapan benim diyerek kaliteli yabancilarini kusturen, kalitesizlerle surunduren, turk oyuncu tercihlerinde hep eski futbolcularina bel baglayan ve her seyin cozumunu gereksiz bir dunya transferlerde arayan fatih terim mi?
    cevap veriyorum siki durun: hic biri! 2011 yilinda galatasaray'in basina gecen fatih terim gecmisteki iki fatih terim modelinden de alacagini almis, vaz gecileceklerinden vazgecmis bir fatih terim. en onemlisi gittikce galatasaray taraftarina bile sevimsiz gozuken ve aslinda basarili oldugu 1996-2000 sezonlarinin son iki yilinda zirve yapmis kibirli hal ve tavirlarindan eser yok. ne hakemlere babalaniyor, ne rakibe artislik yapiyor. 16 ekim 2011 galatasaray bursaspor maçı'nda fair-play etigine aykiri bir hareketle gol atan bursaspor'a bile sitemini mumkun olan en kibar sekilde dile getirdigini hep beraber gorduk. fatih terim artik kibirli soylem ve hareketleriyle buyuk insan olunmadigini ve buna aslinda ihtiyaci da olmadigini anlamis. iste yuzunde gulumsemesi eksik olmayan haliyle, herkesi dinleyen ve nazikce yanitlar veren haliyle her zamankinden daha buyuk bir imparator kendisi.
    ucuncu fatih terim doneminde taktik anlayis ve bunu uygulatma anlaminda da ucuncu fatih terim'i goruyoruz. sadece tek bir oyun sablonu uzerinden gitmeyen, ihtiyaca binaen farkli oyun sablonlarini da layikiyla oynayabilecek bir takim yaratiyor simdi. acikcasi birinci fatih terim doneminde bile her sene ayni takim sablonu ve kucuk rotuslara ragmen hemen hemen ayni takim kadrosuyla oynayan bir galatasaray vardi. gerci tikir tikir isleyen bir sistem soz konusuydu ve taktigin islemedigi durumlar icin gheorghe hagi vardi. aynen bugunun barcelonasi gibi. her mac benzer goller, ayni oyun yapisi ve sira sira devrilen rakipler. bir yerde tutukluk yasaninca da devreye giren lionel messi! fakat suan takim cok yeni ve istikrarli bir oyun yapisina kavusmasi zaman alacak gibi duruyor. bu donemde avrupa kupalarinda olmamak bir nevi avantaj bile sayilabilir aslinda. fatih terim bu donemde alternatifli oyun yapisi sayesinde belki gelecek seneden itibaren daha iyi gorulecek olan ve galatasaray'in kendi sartlarinda en mukemmeli yakalayacagi oyun yapisini izlettirebilecek.
    fatih hoca'nin bu donemde en buyuk handikapi gectigimiz sezonun camia uzerindeki etkisi. neredeyse maglup olununca artik umursanmayan bir kara sezon yasadi taraftar. yenilginin taraftar tarafindan bile kabullenildigi, normallestirildigi bir sezon. oysa galatasaray; zaferlerin, ilklerin, bitti denen yerde tekrar geri donuslerin takimiydi. 2010-2011 sezonu ise galatasaray tarihinde her seye ara vermekti. ali sami yen stadi'na ise veda etmekti! fatih terim kacan bir kupa'nin yarim kalmis heyecani ve hirsini gelecek sene almak icin sabirsizlanan bir ortama gelmedi. fatih terim yenilginin aliskanlik oldugu ve umursanmadigi bir ortamda, aslan ruhlari diriltmeye geldi. hani the horse whisperer filminin baska bir versiyonunu yasatiyor adeta. "the lion whisperer"!
    tek dilegim, tek arzum kendisini dogruya sevkeden bu tavrini ve anlayisini bozmadan ve zamanla guvenini tekrar kazanan galatasaray futbol takimina, galatasaray taraftarini her daim dunya yildizlarindan daha cok heyecanlandiran alt yapidaki genclerin a takimda oynamasini da yakin zamanda izlettirir bize. iste o gunlerin ardindan, galatasaray tekrar elleriyle topraga basarak dogrulup, butun ihtisamiyla kukremeye basladiginda hedef uefa kupasi degil belki de sampiyonlar ligi kupasi olacaktir, cunku alinmadik tek kupa o kaldi!
  • 1982
    kim ne derse desin bu takımı toparlayacak tek isim hocamızdı, geldi ve toparlama adına çok önemli işler yaptı daha şimdiden... şahsen ben kendisini çok seviyorum ve uzun yıllar takımımızda kalmasını diliyorum... yani batacaksak da terim' le batalım çıkacaksak da terim' le çıkalım... neticede bu iş milyonlarca euro verilip getirilen yabancılarla olmuyo...
  • 1983
    baştacımız, gözbebeğimiz, imparatorumuzdur. bu takımı yeniden ayağa kaldıracak olandır. lakin anlamadığım mevzu şu; neden oyuncu değişikliği hakkını kullanmaktan ısrarla kaçınıyor ? misal 16 ekim 2011 galatasaray bursaspor maçı, riera orta sahaya hiç yardım etmezken 90 dk sahada kaldı. engin'in çıkıp sercan'ın girmesi ile iyice çöken orta sahaya yekta ya da ceyhun takviyesi yapılamaz mıydı ? bu üç değişiklik hakkı bizde hep zorunlu olduğu takdirde kullanılıyor. rakip takımlar dakika 60-70 oldu mu hooop yan hakeme tabelayı kaldırtıyorlar. biz de ise dakika 80 de 85 olursa bir değişiklik oluyor, yoksa o da yok. oysa ki ceyhun ve yekta gibi isimler orta sahamız düştüğü takdirde mutlak suretle değerlendirilmesi gerekn futbolcular. zaten takımın kondisyonu an itibari ile istenilen seviyede değil. bunu bursaspor maçının ikinci yarısında da gördük. adamlar golü bağıra bağıra attılar. bu seferlik* baros bizi ipten aldı ama bu bunu her zaman yapacağı anlamına da gelmez. tabii imparatora akıl vermek haddimize değil ama aklım almıyor hani o bakımdan.
  • 1984
    kendisine duyduğum güveni babama duymuyorum. ilk 3 dakikada 3 gol yesek ve bana baş parmağını kaldırıp, bir de göz kırpıp hallederiz der gibilerinden bir işaret çaksa yaslanırım arkama, açarım biramı, yerim çerezimi o rahatlıkla izlerim maçı. o ikinci dönem* sanki hiç yaşanmadı bende. hala o altın dönemdeki fatih terim. başımıza gelebilecek en güzel şeylerden biri. "teknik direktör de maç kazandırır"ın vücut bulmuş hali. grande terim !
  • 1986
    fazla rotasyonu sevmeyen bir yapısı vardır. 6 maçlık dönemde ayhan akman, yekta kurtuluş, aydın yılmaz, emre çolak, servet çetin toplasan kaç dakika sahada kalmıştır. oysaki ayhan ve servet her sezon en çok 90 dakika forma giyen oyuncular olmuşlardır. şikayetçimiyiz bu durumdan, tabiki de değiliz. bugün sanırım barcelona'nın kadrosunu gözü kapalı herkes sayar veya 2000 yılındaki galatasaray kadrosunu. sürekli birbiriyle oynamaya alışık futbolcular belirli bir takım kimyası oluşturur ve başarılı olur. bugün stsl'deki 18 takımın kadrolarına baktığımızda 25 futbolcuyla en az futbolcu barındıran takım galatasaray olarak gözükmekte. 4 futbolcununda hiç forma giymediğini söyleyelim (ayhan akman, serkan kurtuluş, aydın yılmaz, semih kaya). muslera kırmızı kart görmeseydi ufuk ve aykutta hiç oynamayacaktı. bu durumda 25 futbolcunun yalnızca 19'u şu zamana kadar oynamış olacaktı. tabi bu durumun negatif yönleride yok değil. as oyuncunun cezalı olması durumunda ya da uzun süreli sakatlığında yerine geçecek oyuncunun maç kondisyonunu yakalaması zor olacaktır. misal hakan balta sakatlansa çağlar birinci'nin onun yerine adapte olması zaman alacaktır. ama neyse ki başımızda fatih terim vardır. bir şekilde bu 25 futbolcudan maksimum verimi alacaktır.
  • 1989
    her galatasaraylı gibi kendisini çok fazla seviyorum.on kere de başarısız olup gitse ve tekrar geri dönse her seferinde aynı coşkuyu yaşayacağıma şüphe yok.her geri dönüşünde taraftarın kalbinde tekrar çarpıntıya yol açması onun büyüklüğünün en büyük kanıtı.küllerinden tekrar tekrar doğabilen enteresan bir karakter imparator.bitti denilen her seferinde inanılmaz geri dönüşler yapabilmek konusunda usta.bize yaşattıklarından sonra içimizdeki sevgisi o kadar büyük ki stadda imparator diye tezahüratta bulunurken hissettiklerimizin başka takım taraftarlarınca anlaşılması mümkün değil.belki onlar da kimi futbolcularına, oyuncularına imparator diye seslenmeye çalışıyorlar ama bu lakap hiçbirinin üzerinde fatih terim için söylendiğindeki kadar anlamlı,duygulu ve şık durmuyor.bana göre o galatasay tarihinin gerçekten imparatoru.
  • 1995
    kendisine bok atmak için galatasaray'ın takılabileceğiı maçları bekleyenlere gün doğmuştur*.

    ha birde kendisi imparator lakabını öyle sözlüğe üye olup nick alır gibi "takma ad" olarak almamış, dünyanın en büyük kulüplerine diz çöktürüp, türkiye gibi avrupa futbolunda esamesi okunmayan bir futbol ülkesine sınıf atlatarak, ülkenin gördüğü tüm başarılara öyle ya da böyle bir yerinden imza atarak almıştır. hani fm'de yaptığında ona buna hava attığın olayları gerçek hayatta yaparak imparator olmuştur. eleştiri normaldir, ama taşak geçmeye çalışıp bok atmak fenerliliktir(bilmem daha kötü bir sıfat olabilir mi).
  • 1999
    kral adamdır. imparatorumuzdur, lamı cimi, tartışılacak tarafı yoktur bunun. bunu böyle bilelim. ancak güveneceği adamları bazen yanlış seçmektedir. sercan ve yekta dururken aydın'ı seçip, yekta dururken emre çolak'ı oyuna alması olacak iş değildir. yapma be imparator. culio meselesi zaten ayrı bir olay. devre arasına kadar engin ve kazım'ın sakatlanmaması için ve yekta'yı görmesi için bize dua etmekten başka birşey kalmadı.
  • 2000
    kendisine saldırmak için pusuya yatmış sırtlanlara 21 ekim 2011 antalyaspor galatasaray maçı ile gün doğdurmuş hocamız. tabii bu kitle bir boku beğenmez. riera kötü rererörö olur yerine aydın'ı oynatır adam beğenilmez. kimi oynatacaktı adamım? sen söyle o üstün teknik taktik bilginle, florya oksijeninden eksik kalmamış beyninle kimi oynatıp nasıl değişiklik yapacağını. ama yok. bu kitleye mourinho yakışır. zaten bir o kaldı şu takıma getirilecek hoca. o adama da yedek kulubesinde aydın yılmaz'lı kadroyu teslim edersiniz, o adam da sizi ayar manyağı eder. allahtan fatih terim bu camianın evladı da böyle şeylere kalkışmıyor.

    gene bu sezonun başında en çok ağlaşan çakallar da bunlardı. vay florya'da düzen yok, vay yerli yabancı ayrımı var, vay takım kazanmayı unuttu yenilmeye alıştı. ulan şu saydıklarımdan hangisi daha kötüye evrildi? önce şuna bir cevap ver. bu takım top oynamıyor geyiği başladı sonra. açın bakın türkiye'de son iki sezondur hangi takımın maçı üst düzey geçmiş? bu ülkenin futbol yapısının bir etkisi olabilir mi bunda acaba bunu hiç düşündün mü? yaz mevsiminde hazırlık maçlarında avrupa takımlarının çanına ot tıkayan galatasaray'ım neden böyle kabız oynuyor diye bir kere sordun mu?

    ha ama yook. bu kitle fatih terim'den tiksinme peşindedir. aha milli takımdayken yediniz adamı. şimdi on kat fazla para alan guus hiddinkle bir sikim ileri gidebilmiş değiliz. argümanınız da şuydu. sadece gazla takım çalıştırıyor fatih terim diyordunuz. alın lan milli takım size, oğuz çetinli iki günlük idmana gelen hiddinkli milli takım.

    camia olarak kimseye hakkını veremiyoruz biz. nerede gereksiz adam varsa onun götünden ayrılmıyoruz. şu takımda ses edilmeyecek tek adam varsa o da fatih terimdir. önce başka yerlerden başlayın, ona sıra gelene kadar daha çok zaman var.
App Store'dan indirin Google Play'den alın