neden büyük hoca olduğunu gösteren çok çarpıcı bir örnek var.
fatih terim ligin 17. haftasında takımın başına geçti. devre arasını beklemedi, "kendi transferlerimi yaptırayım öyle geleyim" demedi.
24 aralık 2017 galatasaray göztepe maçı'nda takımın başındaydı. maçın hemen başında göztepe'ye ucuz bir penaltı çalındı. skoru eşitledik, öne geçtik, derken bizim aleyhimize çalınandan çok daha net bir penaltı hakem tarafından es geçildi. sarı kartları, faulleri de hesaba katarsan 90 dakikanın sonunda maçı kazansak da hakem kararları ciddi şekilde aleyhimizeydi. taraflı tarafsız herkes, hakemin hangi maksatla sahaya çıktığını anlamıştı.
fakat fatih terim maç sonunda hakemden hiç bahsetmedi. daha ilk maçtan önünü kesip, camiada yarattığı pozitif havayı tersine çevirmek isteyen hakeme hiçbir laf etmedi. genelde futbol camiasındaki figürleri çiğ karakterli bulurum, fakat itiraf ediyorum ben fatih terim'in yerinde olsam kesinlikle böyle olgun davranamazdım. hakemi rakiple üst üste koyup yenmişken, o hakeme ve federasyona laf sokmadan duramazdım. sadece ben değil hangi hoca olursa olsun böyle adice bir hareket karşısında kendini tutamazdı.
ama fatih terim tuttu.
işte o gün fatih terim artık başka bir klasmanda olduğunu ispatladı. sezon boyunca kendisine sataşıp duran aykut kocaman'a cevap bile vermemesi, onu milli takımdaki koltuğundan eden arda konusundan bir kelime bile bahsetmemesi, kebapçı meselesine gülüp geçmesiyle bunu pekiştirdi. "beni sahada benden daha iyi oynamadığınız sürece mağlup edemezsiniz, ayak oyunları bana sökmez" mesajını bütün rakiplerinin beynine çaktı.
inşallah yabancı sınırı eski haline gelmez de terim'le avrupa'da bir kupa daha alırız.