terim eger istedigi kadroyu kurma sözu almadiysa hicbir sezon basi hicbir baskan ve hicbir kuvvet kendisini takimin basina getiremez. özellikle de 2000 ve sonrasinda terim'in sarti kurali budur. fakir, cimri, kili kirk yaran ve ucuzcu baskanlarla calismaz.
2002-2003 sezonunda sampiyonlugu besiktas'a kaptirdigi sezon besiktas ligin son 20 macinda sadece 7 puan kaybetmisti ve butun sezon sadece 1 kez maglup olmustu. lucescu malumunuz cogu maci tek farkla kazanip besiktasi rekor puanla (85) sampiyon yapmisti. bu, fenerbahce'nin 1988-1989 yilinda turkiye rekoru kirip 93 puanla sampiyon oldugu sezondan sonra alinmis en yuksek puandir ve sampiyonluk genelde 70-80 puan bandinda gezmektedir. kisacasi 77 puan toplamasina ragmen terim'in besiktas'a kaptirdigi sampiyonluk bir mucizedir diyebiliriz.
2003-2004 sezonuna baktigimizda galatasaray rakiplerine göre daha zayif kadrosuyla aralik ayina kadar sadece tek yenilgi ve 3 beraberlikle gelmis, 22 kasim 2003 tarihinde ilk yarisi 1-1 gecilen denizli deplasmaninda 72nci dakikada mondragon oyundan atilmasina ragmen, 90nci dakikada aykut ercetin'in yedigi hatali golle ikinci maglubiyetini almisti. bu maca kadar sezonu sampiyon tamamlayan fenerbahce ile ayni puanda ve besiktas'in da 5 puan gerisindeydi. besiktas'in basinda hala lucescu oldugunu ve bir önceki sezon rekor puanla sampiyon olmus bir kadroyu koruyup ustunde takviye yaptigini da aklimizda bulunduralim.
denizli maglubiyetinin ardindan kendi sahasinda malatya macinda -ki kendi sahasi dedigimiz ruzgar panelleri takilmamis gecekondu kivaminda ve tribunlerin sahaya 300km uzaklikta oldugu ataturk olimpiyat stadindan bahsediyorum- 73ncu dakikaya 2-0 önde girmis bir takim olarak son anlarda yedigi 2 sacma golle 2-2 berabera kaliyordu galatasaray. bu mactan sonra istanbulspor ile karsilasti ve sezonun belki de en sacma maglubiyetlerinden birini aldi. akabininde olimpiyat stadinda trabzonspor'u konuk eden cimbom 10 kisi tamamladigi maci 2-1 kaybetti. elazig deplasmaninda da maci 10 kisi tamamlayip, 90nci dakikada yedigi gol ile sahadan 2-2 beraberlikle dönmek zorunda kaldi. diyarbakir deplasmaninda igrenc bir sahada, siyasi gerginligin oldugu bir dönemde, kilidi acamayarak 0-0 berabere kaldi. ust uste gelen ve benim sahsen sansizlik olarak rahatlikla yorumlayabilecegim bu puan kayiplari galatasaray ile rakiplerinin arasindaki puan farkinin acilmasina ve sampiyonlugun kaybedilmesine yol acti. sezonun 20nci haftasi gecilirken lider besiktas ile puan farki 13'e cikmis, zaten binbir turlu zorluklarla olimpiyat stadina ulasan seyirci umidini kesmis, yasanan maddi sorunlar ve ödenemeyen futbolcu ucretleri ile de sorunlar katlanarak artmisti. dönemin baskani özhan canaydin butun bu sikintilari örtbas edebilmek icin imparatoru yem etmisti ve terim istifa etmisti. kisacasi terim rakiplerine göre daha mutevazi bir kadro ile, iyi basladigi sezonda havalarin sogumasiyla birlikte olusan stad sorunlari, maddi sorunlar ve sanssizliklar neticesinde kötu bir sekilde ikinci dönemine nokta koydu.
terim bundan sonra, bin pisman olan özhan canaydin dahil kapisini calan tum baskanlarin teklifini reddetti. cunku rakiplerle mucadele edebilmek icin saglam kadroya ve iyi transferlere ihtiyac oldugunu biliyordu. galatasaray bu dönemden sonra unal aysal dönemine kadar fatih terim'in rahat edebilecegi bir ortam saglayamadi. unal aysal dönemi de yakin tarihimiz oldugu icin genc arkadaslarimizin rahatlikla hatirlayacagi bir dönem. ilk yilinda ujfalusi, xelcuk, melo, elmander, muslera, baros, eboue vs gibi futbolcularin yer aldigi saglam bir kadro kuruldu ve rakipleri eze eze sampiyon olundu. bir sonraki sezonda bu kadronun ustune burak, hamit, umut bulut vs. gibi oyuncular da eklenince "ruya takimi" diye adlandirimaya baslanan galatasaray'da kimya görece bozulmustu. unal aysal ile fatih terim arasinda tuhaf bir sidik yarisi basladi. sampiyonlar liginde ceyrek final gelmesi ve real madrid'e sahamizda kök sökturmemiz terim'i ve aysal'i medya ve taraftar önunde bir yarisa soktu. unal aysal kendi show'unu yapmaya basladi. drogba'lar, sneijder'ler vs derken terim'in kimyasi iyice bozuldu ve artik kim daha guclu muhabbetleri dönmeye basladi. neticesinde de terim, cirkin bir sekilde antrenmandan kovularak gönderildi.
hoca da bunu kendine yediremeyip, tupcu ile cirkin pozlar verdi. ahimizi aldi.
uefa kupasinin kaldirildigi ilk dönemde son derece rahat bir calisma ortami bulan, rakiplerinden cok daha iyi kadrolar kuran terim'i zaten konusmaya gerek yok. 4 sene ust uste sampiyonluk, 1 uefa kupasi ve kendi kurdugu kadronun lucescu yönetiminde yaz ayinda super kupa sampiyonlugu ustunde cok fazla konusulmasi ruhaf olur zaten. terim o dönemde daha ne kadar yukselebilecegine bakmak istedi ve milan'a hoca oldu.
butun bu tarihi ele aldigimizda, 8 sezonda 6 sampiyonluk, 1 uefa ve super kupasi, (bu kupayi da terim'e yazmak lazim aslinda) besiktas'in mucizevi sampiyonlugu ve inanilmaz kötu sartlar altinda gecen kötu bir 2003-2004 sezonu bize terim'in kim oldugunu anlatmaya yeter. 77 puan almasina ragmen ikinci bitirmesi mucizedir. terim uygun sartlarda, isine karisilmadinda galatasaray'i %99 sampiyon yapar.
yazimizin basina dönecek olursak terim'i devre arasinda takimin basina getiren ne dusuk profilli baskan, ne maddi olanaklar, ne tt arena, ne de galatasaray'in kötuye dogru gidisati. galatasaray bundan cok daha kötu dönemlerde terim'in kapisini calmis ve hayir yanitini almistir. terim'i bu sezon galatasaray'in basina getiren tam keyfine göre bir kadro kurulmus olmasi. yine keza bu oyunculara tudor'un cok iyi bir kondisyon yuklemis olmasi. kadroya ve oynanan maclara baktigimizda takimin basina az cok futboldan anlayan kimi getirirsen getir, en kötu 3ncu olursun. terim bu takimin eksiginin motivasyon oldugunun farkinda. onun en iyi yaptigi sey yani. bu kadroyu motive edip, 2-3 de takviye yaptiginda rahatlikla sampiyon olacagini biliyor terim. maceraya girmeden, her zaman ki babacan tavriyla oyunculara yaklasirsa acik ara sampiyon olacaktir. takimin "terim ritmini" bulumasi zaman alabilir ama ayari tutturdugunda terim bu kadroyla bir avrupa kupasi daha alacakmis gibi hissediyordu basin toplantisinda. gözleri isil isil geldi galatasaray'a. kap'tan önce kendi duyurdu. bunlari terim'de alisik oldugumuz hareketler degil.
"benim de kendime göre hayallerim var" dedigi nokta iste bu.
- calistirdigi her sezon sampiyonluk,
- kadiköy'de galibiyet,
- hic olmazsa bir uefa kupasi daha veya sampiyonlar liginde minimum yari final,
- iyisiyle kötusuyle yasina istinaden unutulmayacak bir 4ncu dönem.
terim olmayacak duaya amin demez. bundan cok daha kötu kadrolarla bile cok iyi isler cikarmis bir hocadir. aykut ercetin'lerle, prates'lerle, batista'larla, petre'lerle, bratu'larla, xavier'lerle, suat usta'larla, mohamed sarr'larla, berkant'larla bile sampiyonluk kovalamis ve ucu ucuna kacirmistir. o yuzden iciniz rahat olsun.
tum turkiye'de rekor tweet almasinin sebebi budur. galatasaray'da terim sevinci, rakiplerde terim korkusu hep bu yuzdendir. terim varsa sampiyon %99 galatasaray'dir.
her zaman denildigi gibi; allah kerim, fatih terim...
http://www.boluolay.com/...FANAT%C4%B0K%202.jpg