resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:71
Uyruk:Türkiye
  • 12001
    http://m.t24.com.tr/...r-hayli-fazla,373939

    çocuklara cinsel istismar suçlarının aman kurumumuz zarar görmesin, aman markamız zarar görmesin diyerek üstünün örtülmeye çalışıldığı, ülkemizin adı bunlarla anılmasın denilerek bu tarz haberlerin sürekli yayın yasağı getirilerek sansüre uğratıldığı bir türkiye ortamında konunun üzerine gidip bu cesur açıklamaları yaparak büyük oynamıştır.
  • 12002
    milli takımlar patronu olarak en büyük yaraya parmak basmıştır. çocukların gelişimi ne derece önemli ortaya koymuş, karşısına çıkan daha büyük pisliklere neşteri vurmuştur.

    hocam zaten senin yapman gereken bu tip şeyler. teknik direktörlüğü de ver birine, futbolcuların ve futbolun gelişmesinin önüne geçen problemleri bul ve çöz. tesisleşmedir, statlardaki zemin, ışıklandırma, maç saatleridir hepsi senin elinden geçmeli.
  • 12004
    20. çaylak entry'imi özellikle senin için yazmak istedim hocam.

    sen benim gözümde öyle bir sembolsün ki bu kulüp için, senin yaşattıklarını kimse yaşatamadı bizlere.

    1996 yılında bu kulübün kapısından teknik direktör olarak girdiğinde, hepimizin sana inancı vardı elbet. milli takımda başardıkların göz ardı edilecek gibi değildi. ancak yine de bu denli çığır açabileceğin öngörülemez bir durumdu. sen ve arkadaşların 4 yıl boyunca tırnaklarınızla kazıyarak bir ekol yarattınız. yarattığınız takımın ve ortaya koyduğunuz futbolun rüzgarı o kadar kuvvetliydi ki, rakipler ve onların taraftarları üzerindeki yıkıcı etkileri hala devam ediyor. sırf bu yüzden galatasaray'dan ölesiye nefret eden adamlar tanıyorum. hatta öyle ki istanbul anadolu yakasında civciviyle ünlü bir semt takımının kendi sahalarında bize kaybetmemeleriyle övünür olmalarını sağladın. o ünlü 17 mayıs gecesinde, popescu kendinden geçmiş halde taraftarlara koşarken, sen de bir köşede yere çökerek başını ellerinin arasına alıp, ağlamaklı olduğunda benim gibi milyonlarca taraftar da sevinçten gözyaşı döküyordu. kahramandın, idoldün, yeni doğan milyonlarca çocuğun galatasaraylı olmalarının en büyük sebeplerinden biriydin.

    sonra ne mi oldu? biz nasıl sevineceğimize karar verememişken, artık şampiyonlar ligini ne zaman kazanabileceğimizi hesaplamaya çalışırken, rakiplerimizin artık galatasaray'ı durdurmak gibi bir ümitleri kalmamışken, bir 31 mayıs günü yaptığın basın toplantısıyla benden bu kadar dedin. 31 mayıs benim doğum günüm hocam. hayatımda geçirdiğim en berbat dogum gününü yaşattın bana. düşünsene; ne kadar sıkıntılı günler geçirirsen geçir, gönül verdiğin renklerin sahalarda fırtına gibi esmesini sağlayan kahraman, sana benden bu kadar diyor. inanamadım, inanmak da istemedim. ancak gerçekten de çektin gittin be hocam. hem de daha kazanılacak bir çok kupa, mutluluktan ağlanacak bir çok an olmasına karşın. hem de türkiye'de sana tapan milyonlarca galatasaraylı, gitme diye gözünün içine bakarken. arkana bile bakmadın.

    kolay olmadı kabullenmesi, senin yerine gelen o güzel insana, lucescu'ya bile bu taraftar çok zor alıştı. oysa ki gelir gelmez uefa süper kupasi'nı almıştı. bize böyle bir kazik atıp gitmiş olmana rağmen, gözümüz hep senin oynattığın hücum futbolunu, gönlümüz de saha kenarındaki fatih hoca'yı arıyordu. ancak yarattığın yıkım sadece duygusal değilmiş, onu da öğrendik. kulüp maddi olarak çok zor durumdaymış. o seninle başarıdan başarıya koşan güzel insanlar, o güzel atlarına binip gittiler birer birer. çok değil 2 sene önce, dünyada kimsenin bileğimizi bükemeyeceğini düşünen bizler, bu duruma nasıl geldiğimizi düşüneduralım; lucescu, adını daha önce hiç duymadığımız oyuncularla galatasaray'ın tükendiğini düşünen insanlara karşı dimdik durdu. 2002 senesinin serin bir nisan gününde, ceketinin içine giymis oldugu kırmızı t-shirtün üzerine işli sarı renkli 3 yıldızla bizim gönlümüze taht kurdu.

    hatırla hocam. 2. kez bu takımın başına nasıl geldiğini hatırla. yoktan var ettigi takımıyla 3 yıldızı göğsümüze takan lucescu'nun, boynu bükük ali sami yen'den ayrılışını hatırla. bu taraftar senden başka kimseyi sevmemeliydi değil mi hocam? ama sana o kadar sevdalıydı ki bu taraftar, git denilince tek bir kelime etmeden giden kalbi kırık lucescu için bile tepki koyamamıştı. kolay mı, fatih terim dönüyordu. fatih terim dönecek, 2 sene önce bıraktığı yerden devam edecek, galatasaray'ı biraz geç de olsa şampiyonlar ligi şampiyonu yapacaktı. yapamadın hocam. sevdalı olduğumuz adam tarafından terk edilmiştik, geri döneceğini duyunca sevinçten kudurmuştuk, ama her ilişki gibi bağ bir kere kopunca ikincisinde olmuyormuş hocam. üstüne üstlük bu seferinde bize öyle büyük zararlar verdin ki; bugün riva'yı ve florya'yı, bakkal bile işletemeyecek bir adama devlete peşkeş çekmesi için teslim ettiler. eğer iki sene önce dünyanın uzaydan görülen 4-5 şeyinden biri olan egon yüzünden bizi terk edip gitmeseydin, birçok saçma sapan futbolcuya bu kadar parayı saçmak zorunda kalmayacaktık. ya da sırf lucescu'ya sevdalanmamızı görüp, kiskançlığından geri dönmeseydin, şimdi shaktar gibi ekol sahibi bir takım olacaktık. izin vermedin hocam. her zaman olduğu gibi, yine sadece ve sadece kendini düşündün . denedin, baktın, olmuyor dedin, aldın ceketini yine gittin. arkana bile bakmadın yine. mücadele bile vermedin.

    sonra ne mi oldu? yarattığın yıkım bir kaç sezon sürdü. mesela 100. yılımızda şampiyon olamadık hocam. gerçi bu durum senin için ne kadar önemliydi, bilmiyorum. maddi olarak yarattığın yıkım ise katlanarak devam etti. düşün ki hocam, yarattığın acıları hafifletmek için dr. emmett brown'ın dolorean'ına bindirip 1993 yılından kalli'yi bile getirdik. arada yüzümüzü güldüren kısa süreli ilişkilerimiz de olmadı değil, eric gerets gibi. hiçbiri uzun süreli olamadı. gel zaman git zaman başkanlarımızdan biri barça'yı barça yapan çikolata renkli futbol sanatçısı rijkaard'ı getirince bu sefer tamam dedik. ama herşey daha da beter oldu. 2000 yılında kaçacak delik arayan fenerliler, "kümede kal" diye tezahurat yaptılar bize. kırgındık, umutsuzduk, yorulmuştuk.

    iste tam da o zaman çıktın geldin hocam. çok kırgındık, çok kızgındık sana. ama çok da özlemiştik. sonuçta öyle böyle bir sevda değildi aramızdaki. sen de bu gelişinde bizi özlemiştin belli. ilk gelişindeki gibi güzel insanlar vardı bu kez etrafında. mesafeli yaklaştık birbirimize bu sefer. bir hayal kırıklığı daha kaldırabilecek durumda değildik. bir takım kuşlar, bir takım illegal olaylarla iştigal olduklarından; tüyleri başkaları tarafından yolunuyordu, bu da bizim ekmeğimize yağ sürdü ne yalan söyleyeyim. ama sen çok hırslıydın hocam. 1996 yılında galatasaray'ın başına gelen genç fatih terim gibi hırslıydın. 8. olmuş takımı yeniden kaldırdın ayağa. öyle hırsla, öyle mağlubiyeti kabullenmeden oynuyordu ki takım, aramızdaki buzlar günden güne eriyordu. öyle ki 2012 yılının bir mart aksamı, floryada yeniden ilan-i ask etti taraftar sana. ama bu ilişkiden o kadar çok korkuyordu ki bazıları, şampiyon olmana ragmen saymadılar hocam. play-off dediler, ver o puan farkının yarısını dediler. sen dimdik durdun. bizim sevdalı olduğumuz fatih terim geri dönmüştü, hem de ne dönüş. kadıköy'ün kuşları evlerindeki feneri kapattılar, git baska yerde kaldır o kupayı dediler. ünal baskan ile sen kabul etmedin. karanlıkta da olsa kaldırdın o kupayı . bir korku kapladı yine kuşların içlerini. dönmüştün hocam, bütün psikolojik üstünlüğü tarafımıza çevirerek. sayende tekrar duyduk zadok the priest'ı. biz daha uzun bir süreçte gerçekleşir derken, önce 2. tura kaldık, sonra da çeyrek finale. her ne kadar elensekte, mou'nun ve real'li oyuncuların yüzündeki korkuyu gördük.
    is bu süreç böyle giderken, biz sevdalımıza kavuştuğumuz için mutlu, şampiyonluk üzerine şampiyonluk yaşadığımız için gururlu ve şampiyonlar ligi şampiyonluğu görür müyüz diyecek kadar da umutluyken; sen, yine seni sevenleri arkasından vurdun baba. seni sevenleri bırakıp, ceketini alıp, yine döndün arkanı gittin. hem de bizim şampiyonluğumuzu saymayan, seni haftalarca tribüne mahkum eden tüpçünün, tüp dükkanının başında durmaya gittin. yeniden inşa ettiğin bütün herşeyi yerle bir edip gittin. arkana bile bakmadın yine.

    yine arkanda bir yıkım bıraktın hocam. yine kalp kırıklıkları, yine toparlanması gereken bir galatasaray. simdi bu takım yeniden ayağa kalkmak için uğrasırken, jor her sallandığında, senin adın fısıldanıyor hocam.

    n'olur artık dönme hocam. ali sami yen'i imparator diye inleten su taraftarı birazcık da olsa sevdiysen dönme. artık galatasaray'a bir yararın olmaz. yine ilk firsatta kaçıp gideceğin için, bu taraftar bir hayal kırıklığını daha kaldıramaz.
  • 12005
    sosyal medyada, sözlükte görüyorum ki hep bir riekerink'in yerine gelsin, "bitsin bu hasret" minvalinde yorumlar, paylaşımlar...
    milli takımda çok mu beğeniyoruz, geldiği zaman takım uçuşa mı geçecek, böyle ego mu olur burnundan kıl aldırmıyor tarzı yorumlar yapmayacak mıyız, doğru olmasa da burnunun dikine gidip yanlışta ısrar etmeyecek mi, kendisi futbol dâhisi mi... ve daha onca soru.
    sağlam bir yabancı, eli ayağı düzgün, lafını dinletebilecek bir iki türk yardımcı, yönetim ile futbolcular arasına haldun üstünel, abdurrahim albayrak, ali dürüst tarzı idareciler, bir iki sağlam oyuncu ve aslında en başta söylemem gereken, iyi bir başkan ile zehir gibi takım işte. ne fatihi ne benzerleri...
  • 12006
    galatasaray'a şartlar doğru olduğundan gelecek hoca. nedir onlar? iyi bir başkan, güçlü bir yönetim.

    ayrıca kişisel görüşüm değişmiş durumda. 27 aralık 2016 günü saat 00.00 da takımın başına geçmeli. gelsin tarafına net şekilde geçmiş durumdayım. olmayacak duaya amin demeye gerek yok.

    riekerink ile de güzel bir şekilde yollar ayrılmalıdır.
  • 12009
    kendisi hakkında çok yazıp çizdim, eleştirdim, takımı satışını unutmadım vesaire ama tek bir şey demek istiyorum.

    https://twitter.com/...s/805906602234679296

    şu videoyu izleyin. ve düşünün, kendisi var iken ki bizde olan güven ve kendisi yokken başıboş kalmamız. bilemiyorum.

    edit : kezban diyen çıkmış lan hahahahaha

    edit 2: arkadaşlar tamam öldüm daha fazla vurmayın :( , 11-12 ve 12-13 senesi güzeldi diyorum, şampiyon olduğumuz 14-15 senesinde mesela oyun tatmin etmiyordu ama bu 2 senede oyun tatmin ediyordu beni.
  • 12010
    mümkün olan ilk fırsatta galatasaray takımının başına geçmesi gereken isim. şartlar nasıl ayarlanır o kısım beni aşan şeyler. boşuna zaman kaybediyoruz. bir döngü içerisindeyiz ve bizi en çok mutlu ettiren isim de kendisi bu döngü içerisinde. insan da bağımlılık yapan şeyler gibi istiyor kendisini çünkü bilinçaltında terim varsa başarı da var düşüncesi var.

    3 seneyi geçti gideli. başkanlar geldi gitti, bi yığın oyuncu gitti geldi, hocalar gitti geldi ama oyun olarak ortaya düzenli olarak bir şey koyamayan bir galatasaray var. meydan saygı duyduğum ancak sürekli ağlayan, destek bekleyen şenol güneş'e kalmış durumda. saha dışında ise federasyonda bjkli bıraktırmayacağım diyen bir kontrolü yitirmiş zat var. bunlar bildiğimiz cephe yani ve şuanda ve yakın gelecekte ne saha içi ne saha dışı bu duruma cevap verebilmemiz söz konusu değil gibi.

    tek başına ilaç olmasının ihtimali yok ama eğer terim gelirse yanında doktorları ile gelecektir. ligde top oynayan takım yok, felaket bir yere gidiyoruz.

    (bkz:türk futbolu )

    biraz kıpırdanan beşiktaş yenilmiyor işte. haklarını da verelim maçlarda domine durabilen, en azından bunu zaman zaman yapabilen tek takım beşiktaş. başakşehir daha kompakt görünümde, domine edemiyor oyuna doğal olarak. azıcık kıpırdansak akıcaz yani doğru takviyeler ile. antrenörsüz liderden 5 puan gerideyiz, 2. yarı 2 derbide arena'da olacak. tablo fena değil, bir kaç değişkene bağlı aslında durumumuz.

    sonuç olarak sonuna kadar gelmesi gerektiğini düşünüyorum bize. ciddi bir düşünce değişikliği yaşıyorum. bunu sonuçlardan ziyade, oynanan oyundan keyifsizliğim sebebiyle söylüyorum. 24 yaşındayım. galatasaray, galatasaray gibi fatih terim varken oynuyor. belki gelicek ve işe yaramayacak gelişi 2. geldiğindeki gibi. ama geldiğindeki heyecan yeticek şuanki halime.
  • 12012
    camiasını sattı demek pek mantıklı değil. kovuldu adam ayrıca dönemin başkanı tüpçüye isterseniz ocak ayında tamamen size verelim demiştir. ünal aysal kimdir. başkan olmadan kısa bi süre önce klübümüzün üyesi olmuştur. işler içinden çıkılamaz bir hal aldığında da hemen kaçmıştır. terimi bu sürecin içine itende aysaldır. gerek albayrak gerek dürüstü görevden alarak resmen terime savaş açmıştır. 10 sene sonra terim yine hatırlanır ama aysalı kimse hatırlamaz durum bundan ibarettir. sen gel hocam biz seni bıraktığın yerde bekliyoruz.
  • 12013
    öncelikle `ünal aysal kimdir?` diyenlere cevaben; ünal aysal budur. https://pbs.twimg.com/media/CvN4tcbWgAAw1C3.jpg
    peki bunun karşılığında ben soruyorum, `fatih terim 2013'ten beri kimdir?`; o da budur. http://i.internethaber.com/...n-389jpgMtOlRzPW.jpg
    videolarla güzellemeler, yok "ya terim ya ölüm" diyenler falan var, yapmayın etmeyin! evet, başarılıdır. ancak hem yapmaması gereken zamanda yapmaması gereken şeyleri yapıp sadece para'nın elemanı olduğunu kanıtlamıştır, hem de bunu yaparken kendisini seven milyonları umursamamıştır.
    ünal aysalın hataları da vardır, perde arkasındaki ekibe güvenip baskın seçimi yapmasa bu günleri yaşamamış olabilirdik, ancak ünal aysal fatih terim'den bağımsız da başarılıdır. ergin atamanın getirdiği şampiyonluğu da fatih terim getirdi diyecekseniz söyleyecek başka söz yok.
    son olarak, artık 63 yaşına gelmiş teknik direktördür fatih terim. allah gecinden versin ama yarın öbür gün ölüp giderse takım kötü gittiğinde ruh çağırma seansı mı yapmayı planlıyorsunuz? onsuz da başarının olabileceğini görmeyen gözlere bunu gösterecek bir yönetim ve bir teknik ekip yeterli olacaktır. bunu yapacak kişinin öte yandan dursun özbek olacağına inancım bir gün galatasaray spor kulübü başkanı olabilme inancımdan azdır.
  • 12014
    şurada yazılanlara inanamıyorum.
    2 kupa için ne ilkelerimiz kalmış, ne prensiplerimiz.
    kötü sezon geçirirken taraftarda en ufak bir dik duruş kalmıyor bizim...

    terim ölünce kime dilenecek buradaki arkadaşlar?
    asıl sıkıntının bir türlü sistemin oturmaması ile ilgili olduğunu görmeyecek misiniz?
    bunca yıl terim'in yönettiği takımda bile iyi kötü sistem yoksa, bu sıkıntı biraz da her sıkıştığımızda birilerine dilenmek ile ilgili değil mi?
    o çok sevdiğiniz terim her defasında neden kolektif bir sistem oturtamadı? kaos futbolundan olmasın?

    galatasaray'ı satanı biz de satarız, kimse kusura bakmasın.

    bu dakikadan sonra terim'le gelecek en ufak bir başarı bu camiaya haram zıkkım olsun.

    küme düşelim,
    terim'in eline düşmeyelim...
  • 12015
    2013'ten bu yana geride kalan süreçten anlaşılan o ki kendisi isteyenin bedelsiz olarak bir başkasına pasladığı, elden ele dolaşan öz benliksiz ve tercih hakkından yoksun bir kukla... allah ünal aysal'dan razı olsun ki kendisini tff'ye peşkeş çekmiş, pekala eminönü'nde dilencilik, gazinolarda konsomatrislik de yaptırabilirdi :(

    hatta fatih terim çıkıp da "galatasaray'ın başındayken bir başka takımı çalıştırmam söz konusu bile değildir" diyecek olmuş da, ünal aysal böyle işaret parmağını fatih terim'in dudaklarına değdirerek "şşş... ;)" yapmış... sonra da demiş ki: "senin için daha güzel bir planım var bebeğim..." zaten sonraki sabah da demirören'in evinde kahvaltı...

    nasıl kovdunuz masum imparatoru??? :'(

    https://i.ytimg.com/vi/ZJ6en3n9oxY/hqdefault.jpg
  • 12020
    canım hocam şimdi de mide turnusolü olmuş. kendi mideleri ekşimesin diye galatasaraya başarısızlığı reva görenlerle aynı takımı tutuyor olduğumuzu bize defalarca ispatlamış galatasaray efsanesidir. galatasaray genel kurulunu küçük olsun bizim olsun mantığı yüzünden eleştiren bu arkadaşların konu fatih terim olunca başarısız olsun bizim olsun demesi ne kadar tatlı değil mi ? ömrü uzun olsun yaşadıkça galatasaray kulübünün içinde olması gerek 1 numaralı isimdir.

    kaldı ki bir kez daha altını çizmekte fayda var. fatih terim galatasaraydan istifa etmemiş ko vul muş tur. idrak yolları ferahlığı diliyorum.
  • 12022
    geri gelmesini isteyenler fatih terim in galatasarayı kendine bağımlı ettiğini anlayamıyorlar galiba. ünal aysal fatih terim çatışmasındaki ana mesele de buydu zaten; fatih terim galatasarayı kendisine tabii bir kurum olarak görüyordu, zamanın başkanı ünal aysal "hadi ordan" dedi. kendisi başkan olduğu halde galatasaray camiası ne dediyse onu yaptı, gitmesini istediler, gitti. fatih terim halen galatasaray kendi tapulu malıymış gibi konuşuyor.

    takımımızın başına ilk geçtiğinde sene 1995'miş. aramızda bu zamanda doğmamış olanlar vardır ama ben biraz daha eskiyim ve hatırlıyorum, fatih terimsiz bir zamanımız da oldu. hatta ben fatih terim'in futbolculuğunu da hatırlamayan şanslı tayfadanım, eğer saha içinde yaptıklarını çocuk kalbimle görsem allah korusun galatasarayı tutmayabilirdim. benim çocukluğumun galatasarayı, tanjuyla avrupa çapında forveti, prekaziyle moda ikonu bir futbolcusu, uğur tütüneker ile ilk almancı/ayarsız/tuhaf pırpır forveti, koseckiyle türkiye üstü yabancı transferi, semih ve ismaili vs. zaten harika bir takımdı. kalli ilk kez geldiğinde gerçek bir değişiklik olmuştu, alt yapı haberlerini duyar olmuştuk, gerçek bir disiplin vardı. yani demem o ki galatasaray zaten büyük kulüp koca camiaydı. 500 yıllık kurum bir adamın ağzına bakamazdı; ünal aysal bunu yapmak istedi, terim ise her zamanki gibi (en iyi yaptığı iştir) kendini arzu nesnesi haline getirdi, kaçarak başarıya taş koydu. ne olurdu "evet ben galatasarayın elemanıyım" deyip çalışmaya devam etse? yapamazdı çünkü avcuna aldığı galatasaray camiası ellerinden kayıp gidiyordu. vebali günahı boynuna, kadrodaki yerli oyuncuların terim gittikten sonraki isteksizliğini bile buna bağlıyorum ben. (selçuk terim zamanında galatasaray formasını çıkarmaya cesaret edemezdi evet ama zaten çıkarma gereği de duymazdı)

    nitekim "ihanete uğradım" diye mızıkladığı da budur işte. arda zaten o gelir gelmez takımı satarak terim'e karşı güç kazanmıştı, hiç bir zaman terim'in biat listesine girmedi. sırf uzuna yakın olduğu için yemedi yani arda terim'i, zaten hiç boyunduruğuna girmediği için yedi. bu sırada terim'in çok güvendiği selçuk, burak gibi has adamları da terim'i sattı; böylece çaresiz terim yuvası sandığı yere dönmeye niyetlendi.

    beraber bir hayal kuralım, gözlerinizi kapatıp düşünün. geçen haftaki bursa maçı veya fark etmez bu haftaki kasımpaşa maçı. terim'i maçı izlerken düşünün. galatasaray taraftarı gibi (çünkü öyle olduğunu söylüyor) hop oturup hop kalkıyor mudur? takım geri dönüp de galebe çalınca başında riekerink'in olduğu takıma "helal be" diye bağırıyor mudur? üzülüyor mudur kaybedilen fenerbahçe maçının ardından galatasaray yenildi diye? seviniyor mudur düşe kalka da olsa 2 haftadır takım kazandığı için?

    elinizi vicdanınıza koyup söyleyin. yukarda saydıklarımı yapıyor mudur yoksa bir kenarda sırası gelsin de hamlesini yapsın diye bekliyor mudur? buna göre terim'i mideniz kaldırıyor mu, kararınızı verirsiniz.
  • 12023
    koskoca galatasaray iki-uc kupa daha kazansin diye ben galatasaray'in ve galatasaraylilik'in ne oldugunu mu unutayim? istediginiz bu mu?

    o terim ki; benim babam kadar sevdigim iki adamdan biridir. halen unal aysal'i savunmama ragmen asla unal aysal'i terim kadar sevmedim, sevmiyorum da. o terim ki hasta yatagimda gecenin korunde "hocayi gondermisler" diye mesaj atan atan eski ev arkadasimin bu iki kelimesiyle beni aglayacak duruma getirmis adamdir. o terim ki; agzindan cikan bir cumleyi nick olarak kullandigim adamdir. o terim ki; bizi birakip gitmistir. 9 mac ceza aldiktan sonra: "baska teklifler vardi, sezon sonu gidecektim ama inadina kalip savasacagim" diyerek daha 12/13 sezonunun son ceyreginde cekip gitme sinyalleri vermistir. o terim ki; kendisine basaridan, saygidan, ulkesinde baska kimsede olmayan dokunulmazliktan baska bir sey vermemis olan galatasaray'i hep bir sicrama tahtasi olarak gormustur. popescu'nun: "terim gitmeseydi sampiyonlar ligini alabilirdik, cok guclu bir takimdik" sozlerine ragmen o donem avrupa'nin en guclu takimlarindan birini fiorentina gibi orta halli bir italyan takimi icin birakip girmistir. o terim ki; kendisine basariya endeksli, yillik sozlesme yapalim dedigi zaman bunu kabul eden, sonra aysal uzun sureli sozlesme onerince birileri istedi diye hicbir yeri imzalamam dedigi, istedigi tum oyunculari bir sekilde alan ya da muadilini getiren bu unal aysal kendisine hasbelkader galatasaray'in elemani dedi diye dunyalari ayaga kaldirmis, sonra gitmis capsiz bir tupcunun yuksek ucretli elemani olmustur.

    yazik abi, terim'e az da olsa bir saygimiz var icimizde, milli takimda dustugu durumlara, iki baldiri ciplak tarafindan reislerine sikayet edilerek ezilmesine hala uzuluyoruz. birakin oyle kalsin. hala uzulebilelim terim'e. efsanemiz olarak bilelim kendisini. daha fazla kuculmeyelim ve terim'i de kucultmeyelim. kume dusmeye raziyim ben.
  • 12024
    çok enteresan bir tespitim var. futbola ilgisi sadece galatasaray'ı takip etmek olanlar daha çok fatih terim takıntılı oluyor. gözünü açıp dünyadaki başarılı kulüplere bakıldığında hemen hepsinin başında dinamik, modern futboldan anlayan, çalışkan, egoist olmayan adamların olduğu görülüyor. ama sadece galatasaray açısından bakarsak, evet fatih terim gelsin. kendi kendimizi tekerrür ederek gidelim senelerce. allah gecinden versin ama bir gün fatih terim öldüğünde artık bakarız belki etrafımıza, daha objektif çözümlere. çok merak ediyorum fatih terim ve lucescu olmadığı bir zaman diliminde kimin adı geçecek galatasaray teknik direktörlüğü için.
App Store'dan indirin Google Play'den alın