genel olarak fatih terim ve sorumluluk olgusunun neden bu denli ayrı köşelere yerleştirildiğini anlamakta güçlük çekiyorum:
-takımın yaş ortalaması yüksektir, hoca kendi mi çıkıp koşsun denir,
-takımın yaş ortalaması düşüktür, takım tecrübesiz, zaman lazım, hoca ne yapsın olur,
-takım duran toplarda başarısızdır, hoca profesyonel oyunculara o kadar işinin arasında duran top mu çalıştıracak denir,
-takımda bitiricilik sorunu vardır, hoca mı çıkıp topu kaleye atsın denir,
-takım bu sezon iki derbide de
* geriden maç verir, açıklaması şanssızdık hoca ne yapsın olur,
-takım ligde 12 puan geride, 8. sıradadır maç trafiği yoğundu denir,
o halde hoca tam olarak ne yapıyor onu bir bilelim de ona göre değerlendirelim. hayır tam tersi, en ufak başarıda doğrudan hocanın adı geçiyor da o yüzden.
hocayı sorumluluktan ayırırsak, fatih terim'i de kendine yabancılaştırırız. kaldı ki hoca da ama kinayeli, ama gerçek, çoğu başarısızlıkta "sorumluluk bana ait" der. ha bunu söylemede maksat aba altından sopa göstermek midir, bunu ne kadar uygular, ne kadar samimidir bu söyleminde o bu entry sınırlarını aşar. çünkü çoğu durumda bildiğinden dönmediği, topu saha dışı olaylara, oyuncuya hatta taraftara kestiği de çoktur.
sorumluluk, öz değerlendirme/eleştiri, yansıtma bunlar kaçınılacak şeyler olmamalıdır, bilakis yaşama gerçek anlamda katılmanız, bunları yapabildiğiniz ve sorumluluk aldığınızda olur.