30926
yeniden takımın başına geldiği 2017 aralık tarihinden itibaren takımı her geçen gün daha da kötü hale gelen antrenör.
her sezon ama her sezon istisnasız daha da geriye gittik. birkaç örnek vermek gerekirse: 1) savunma yapamıyoruz... yani hem çok basit goller yiyoruz hem de ulan bu nasıl şansızlıktır dediğimiz goller yiyoruz. aslında sanşsız değiliz; sadece kim nerede ve kimi karşılayacak bilmiyoruz.. tek örnek vereyim hemen: geçen sene oynadığımız ilk karagümrük maçında yediğimiz 2. gol... rakip sahada ufacık bir top kaybı ile 70 metrede 2 pas sonucu gol yeniliyorsa o takımın "takım savunması" yoktur...
2) herhangi bir doksan dakikada rakipten kaç top kazanmışız istatistiklere bakmadım ama gördüğüm kadarıyla bir elin parmağını geçmiyor.. bu, hem ikili mücadele ile kazanım hem de rakibin pas hatası yapmasına sebep olacak dizilim, parselleme ve markaj olarak rahatça söylenebilir. rakip, ataklarını kendisi sonlandırıyor. bu bir acziyettir. ya gol yiyoruz ya aut oluyor ya da basit pas hatası yapıyorlar.
3) hücum... maalesef 2019- 2020 sezonunun 2. devresinin ilk birkaç maçı haricinde organize bir atak yaptığımızı hatırlamıyorum. öyle uzağa gitmeye gerek yok; 28 temmuz 2021 tarihlerinde psv ile oynadığımız şampiyonlar ligi ön eleme maçında yediğimiz 2. gole bir bakalım. götze'nin atmış olduğu pası, hem sekidika hem de diğer taraftan ömer bayram maç içinde 5- 6 kez denedi. sonuç: koca bir sıfır... topları direk rakip savunma aldı. uzaklaştırma bile yapmadı aq adamlar; direk kontrol edip yeni oyun kurdular. çünkü içerde muhammed dışında futbolcumuz yoktu; hatta bazen o bile yoktu. 18 içinde tek adamla gol ararsan tabii ki atamazsın. götze'nin topu içeriye çevirirken psv'nin tam 4 oyuncusu bizim 18 içindeydi. van ginkel'e gelmeseydi arkadaki 3 adamdan birine elbet piyango vuracaktı. hücum planın yoksa olacağı bu kısaca.. doğaçlama her şey dogaçlama.. lyundama marcao'ya, marcao sol beke, sol bek bir iki adım atar yine marcao'ya. marcao sıkılırsa ortadaki adama atar. o adam yüzünü dönüp babel'e oynarsa ne alâ....
4) fazla uzatmaya gerek yok ama bu bentte saha parselizasyonuna yer vermemek futbola ihanet olur. bu konuda da bir şeyler karalamaya gerek yok: inanılmaz kötüyüz...
takımın hali içler acısı.. eksiklerimizi madde madde saysak 20'ye yakın şey sayarız.. kısacası fatih terim bu takımı çalıştırmıyor, çalıştırmıyor ve son olarak çalıştırmıyor... meselemiz kadro kalitesi felan değil. hocayı eleştirirken ömer bayram'ın, sekidika'nın ya da aytaç'ın yetersiz olduğunun bilincinde hareket ediyoruz. ama adamların yeteneksiz olduklarını belirtme durumunda bile değiliz ki.. plan ayrı bir şey, yetenek ayrı bir şey. bir takımda kimin nerde ve ne zaman durması gerektiği furbolcu isminden bağımsız öğretilmesi gereken bir durum..
transferleri kim istedi vs. bu konulara dahi girmek istemiyorum. çoğu futbolcu fatih terim'in döneminde geldi desek bu defa para yoktu anca bunlar oldu denilecek. eleştirelim, eleştirelim ki tek gayemiz olan "galatasaray" sahaya somut bir iki şey koysun değil mi?
her sezon ama her sezon istisnasız daha da geriye gittik. birkaç örnek vermek gerekirse: 1) savunma yapamıyoruz... yani hem çok basit goller yiyoruz hem de ulan bu nasıl şansızlıktır dediğimiz goller yiyoruz. aslında sanşsız değiliz; sadece kim nerede ve kimi karşılayacak bilmiyoruz.. tek örnek vereyim hemen: geçen sene oynadığımız ilk karagümrük maçında yediğimiz 2. gol... rakip sahada ufacık bir top kaybı ile 70 metrede 2 pas sonucu gol yeniliyorsa o takımın "takım savunması" yoktur...
2) herhangi bir doksan dakikada rakipten kaç top kazanmışız istatistiklere bakmadım ama gördüğüm kadarıyla bir elin parmağını geçmiyor.. bu, hem ikili mücadele ile kazanım hem de rakibin pas hatası yapmasına sebep olacak dizilim, parselleme ve markaj olarak rahatça söylenebilir. rakip, ataklarını kendisi sonlandırıyor. bu bir acziyettir. ya gol yiyoruz ya aut oluyor ya da basit pas hatası yapıyorlar.
3) hücum... maalesef 2019- 2020 sezonunun 2. devresinin ilk birkaç maçı haricinde organize bir atak yaptığımızı hatırlamıyorum. öyle uzağa gitmeye gerek yok; 28 temmuz 2021 tarihlerinde psv ile oynadığımız şampiyonlar ligi ön eleme maçında yediğimiz 2. gole bir bakalım. götze'nin atmış olduğu pası, hem sekidika hem de diğer taraftan ömer bayram maç içinde 5- 6 kez denedi. sonuç: koca bir sıfır... topları direk rakip savunma aldı. uzaklaştırma bile yapmadı aq adamlar; direk kontrol edip yeni oyun kurdular. çünkü içerde muhammed dışında futbolcumuz yoktu; hatta bazen o bile yoktu. 18 içinde tek adamla gol ararsan tabii ki atamazsın. götze'nin topu içeriye çevirirken psv'nin tam 4 oyuncusu bizim 18 içindeydi. van ginkel'e gelmeseydi arkadaki 3 adamdan birine elbet piyango vuracaktı. hücum planın yoksa olacağı bu kısaca.. doğaçlama her şey dogaçlama.. lyundama marcao'ya, marcao sol beke, sol bek bir iki adım atar yine marcao'ya. marcao sıkılırsa ortadaki adama atar. o adam yüzünü dönüp babel'e oynarsa ne alâ....
4) fazla uzatmaya gerek yok ama bu bentte saha parselizasyonuna yer vermemek futbola ihanet olur. bu konuda da bir şeyler karalamaya gerek yok: inanılmaz kötüyüz...
takımın hali içler acısı.. eksiklerimizi madde madde saysak 20'ye yakın şey sayarız.. kısacası fatih terim bu takımı çalıştırmıyor, çalıştırmıyor ve son olarak çalıştırmıyor... meselemiz kadro kalitesi felan değil. hocayı eleştirirken ömer bayram'ın, sekidika'nın ya da aytaç'ın yetersiz olduğunun bilincinde hareket ediyoruz. ama adamların yeteneksiz olduklarını belirtme durumunda bile değiliz ki.. plan ayrı bir şey, yetenek ayrı bir şey. bir takımda kimin nerde ve ne zaman durması gerektiği furbolcu isminden bağımsız öğretilmesi gereken bir durum..
transferleri kim istedi vs. bu konulara dahi girmek istemiyorum. çoğu futbolcu fatih terim'in döneminde geldi desek bu defa para yoktu anca bunlar oldu denilecek. eleştirelim, eleştirelim ki tek gayemiz olan "galatasaray" sahaya somut bir iki şey koysun değil mi?