30371
ülke olarak dibe batmış durumdayız. döviz uçtu, faizler yüksek, üretim yok, işsizlik artıyor, güven kayboldu vb vb vb. oturup bir nefes alıp biraz düşünen herkes bunları çok rahat görür. bütün bu olumsuzluklara rağmen cumhurbaşkanı ülkenin yarısının oyunu alıyor. oy verenler de partiye değil, bizzat kendisine veriyor oyu. destekleyenler kayıtsız şartsız veriyor desteklerini. her ne olursa olsun destekleri tam. bunun da en büyük sebebi 2000'lerin başındaki ülkedeki o müthiş ilerleme. enflasyonun düştüğü, ülkenin kalkındığı, bir çok hakkın geri kazanıldığı, içerde dışarda herşeyin çok iyi gittiği o yaklaşık 8-10 yıllık periyot.
şu anda herşey kötü ya ama eğer dinlerseniz bütün bu olumsuzlukların sebebi belli: dış güçler. bu verilen kutlu savaşta her ne kadar yalnız da bırakılmış olsa ezanlar dinmeyecek, bayrak inmeyecek, bütün bu bölücüler cezalarını çekecek. yahu dolarla ezanın ne alakası var desen, gelecek cevap belli: bizi bölemeyeceksiniz... şimdi gelelim işin ilginç kısmına. hani dedik ya, ne yaparsa yapsın %50 oy cepte diye. işte bu oy vermeyen kalan %50'ye göre bu destekleyenler koyun. sorgulamaktan aciz, ortadaki gerçekleri göremeyen, uyutulmuş kitleler. daha da ilginci oy vermeyen herkes bu rejimin tek adam rejimi olduğunu düşünüyor. hiç kimseyle anlaşamayan, uyumsuz ve herşeye kendisi karar vermek isteyen biri. yargıya da, yürütmeye de, yasamaya da hatta faizlere bile karar veren tek adam.
şimdi gelelim madalyonun öteki yüzüne.
bu anlattıklarım bir yerden tanıdık geliyor dimi? tanıdık çünkü aynısını galatasaray ve terim için uyarlayabilirsiniz. 96-2000 arası oynanan süper futbol, kazanılan başarılar. taraftarın gönlünde taht kurmalar. herşey çok güzeldi. peki ya hala öyle mi? bir kesime göre öyle olsa da olmasa da o hala başımızda kalması gereken, hatta ölene kadar hiç bir yere gitmemesi gereken bir imparator. aynı kesime göre bunun cumhurbaşkanını destekleyenler versiyonu koyun, ama kendileri gerçek galatasaray taraftarı. bir tarafta reis, bir tarafta imparator. birini destekleyenler aydınlık tayfa, diğerini destekleyenler koyun.
terim ikinci gelişindeki başarısızlığından dolayı gönderilmesi harici hangi başkanla çalışırsa çalışsın sorun yaşadı. ünal aysal, mustafa cengiz. hatta bunlara fiorentina başkanı ile milan sportif direktörünü de ekleyebiliriz. bir teknik adam daha nasıl bir başkanla çalışmak isteyebilir ki. aslında burada önemli olan başkanın kim olduğu değil birinin onun üstünde başkan olması fikri. o zaman birinin elemanı olmak zorunda kalacağı için mi bu kadar sıkıntı acaba?
ne demiştik dolar arttı ama dış güçler diye. takım son 4 senedir ki ikisinde şampiyon oldu, top oynamıyor. ligin açık ara en iyi kadroları hep bizde oldu. hele 2020-2021 sezonunda şampiyon olan beşiktaş bizim kadro kalitemizin ve zenginliğimizin yarısı kadardı. ama sergen büyük bir iş yaparak takımını şampiyon yaptı. öyle bir hale gelindi ki kimse bunu bile sorgulamıyor. varsa yoksa terim nasıl yalnız bırakıldı, başkan neler dedi. hep dış güçler, hep komplo, hep yalnız adam. bir kişi de desin ki senin işin sahanın içi. sen bi hele cevap ver bu kadro neden bu kadar kötü top oynuyor. neden futbolcular gelişmiyor, neden fizik kondisyonları yerlerde yıllardır, neden liyakat yok, neden hak eden değil, biat eden alıyor formayı?
haşa öyle şey mi olur. terime böyle sorular sorulabilirmi hiç? merak etme hocam, biz yanındayız. sen bu takımı mahfetsen de, hep geriye de götürsen biz yanındayız. cumhurbaşkanının yanında olanlar koyun ama biz yanındayız.
şimdi bi de terim giderse mahfoluruz biteriz edebiyatı başlamış. çok güldüm. bu takım en kötü kadroları olduğunda hiç takımın başında terimi görmedi ki zaten. ne zaman kadrolar en iyisi oldu hep hoca terimdi. lucescu, gerets ne kadrolarla şampiyon yaptı bu takımı. bir kere de ağızlarından gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar kadar yalnızım ifadesini duymadım. galatasaray 100 yıllık bir çınardır. ne terim giderse yıkılır, ne başkası gelirse mahfolur. aslanlar gibi kaldığı yerden devam eder. aslında bu ifade de bir yerden tanıdık gelmiyor mu size? o giderse ülke biter laflarını. ne kadar çok benzerlik var aslında bu iki olay arasında.
açık açık artık terimin gitmesi gerekiyor. takıma ve camiaya verdiği zararlar çok büyük. herkesle düşmanız, ama ürettiğimiz hiç bir değer yok. avrupada sürekli başarısızız. gelen bütün oyuncular oyun olarak geriye gidiyor. daha kötüsü artık camia içinde ayrışmalar ve bölünmeler başladı. eğer dediği kadar galatasaraylıysa bırakma vaktinin çoktan geçtiğini görür ve gereğini yapar. şahsi olarak benim isimlerle hiç bir zaman işim olmadı. aslolan galatasaraydır benim için. hagi bu gözlerin gördüğü en büyük efsanedir. adam bırakması geldiği zaman bıraktı ve gitti. istese 5 yıl daha giyerdi formayı. ama idmanlarda %100'ümü veremem artık dedi futbolu bıraktı. bırakacağın zamanı bilmek çok önemlidir. daha da önemli olan ise camialardır.