ilk haftasında oynanan mücadelelerde yalnızca 2 takım 80 sayı barajını aşabildi ki bu sayılar da 80
* ve 81
*, ucu ucuna. aralarında
anadolu efes, cska moskova basketbol takımı ve real madrid baloncesto'nun de bulunduğu 8 takım ise 60'lı sayılarda kaldı. bu istatistikler takımlar ritme girdikçe değişecek ve normalleşecek muhakkak da ilk hafta harbiden bi' garip geçti.
normal şartlar altında müthiş anormal bir tablo oluştursa da söz konusu durum, şu an için kendi adıma normal karşıladım/karşılıyorum bunu.
euroleague takımları 6-7 aydır üst düzey rekabetten uzaklar. hazırlık döneminde oynanan hazırlık maçları ciddi göstergeler değil ki hazırlık turnuvalarında da 100 sayıya yaklaşan takım hatırlamıyorum, genelde 80 sayı civarında bitiyordu karşılaşmalar. ilaveten takımlar henüz şut ritimlerine çok uzak olduklarından dolayı savunmalara fazlaca önem verdiler, 9
* mücadele de böyleydi, haliyle ortam iyiden iyiye
catenaccio oldu. bu arada
avrupa basketbolu ile
nba'i karşılaştırırken sık yapılan bir yanlış var; avrupa'da bir maç süresi 40 dk iken nba'de bu süre bilindiği üzere 48 dk, 8 dk ciddi bir süre ve bu da doğal olarak daha fazla sayı potansiyeli demek. euroleague arenasında normal sezonda maç başına ortalama 80-81 sayı atılıyorken nba'de normal sezonda maç başına ortalama 105-110 sayı atılıyor. normal sezonlar özeline euroleague'in daha fazla vücut temaslı ve daha az süreli olması nba'e göre sayı baremini düşüren detaylardan ikisi.
organizasyonun 4 ciddi favorisinden 3'ü ilk haftayı mağlubiyetle geçti (fc barcelona lassa ile çeska karşılaştı):
efes 69-73 zenit st. petersburg basketbol takımı
barça 76-66 çeska
saski baskonia 76-63 real madrid
bu sonuçlar dışında maçları özelinde iki net favori de iç sahada kaybedenlerden oldu:
olympiakos cfp 67-68 zalgiris kaunas
khimki 76-78 panathinaikos bc
ligin kağıt üstünde en kötü takımlarından biri olan bayern münih basketbol takımı, hazırlık döneminin yıldızı milano'ya karşı uzun süre önde götürdüğü maçı son 10 saniyede kaybetti: 79-81
kağıt üstünde iyi şeyler vadeden kızılyıldız ise fenerbahçe beko'ya karşı çok verimsiz ve yetersiz kaldı parkede: 77-63 | bu noktada şunu belirtmem lazım; salt basketbolsever gözüyle igor kokoskov'un basketbolu zeljko obradovic'in demodeleşen basketboluna nazaran göze çok daha hoş görünüyor.
maccabi 80-73 alba berlin
valencia 65-63 asvel villeurbanne
ilk hafta maçlarında dikkatimi çeken şey hiçbir takımın hazır olmadığıydı. sezon başlarında genelde yüzde yüz hazır olunmaz zaten, yok adaptasyonu yok yüklemeleri vs. ama bu seferki çok farklı, pandemi
* süreci mahvetmiş cidden takımları.
1 ekim 2020 anadolu efes zenit basketbol maçında
ergin ataman hoca berbat bir koçluk performans ortaya koydu. koç oyuncu grubu için "hazır değiller" diyor sürekli fakat belli ki kendisi de hiç hazır değil. karşılaşmanın son 5-6 dakikasında
vasilije micic o kadar yoruldu ki adeta nefes alamıyor gibiydi. ergin hoca vasa'yı hiç dinlendirmediği gibi
shane larkin'in olmadığı bir akşamda
buğrahan tuncer'den çabuk vazgeçti. öte yandan kariyer maçını oynayan
kevin pangos'un mücadele içerisinde en çok sıkıntı yaşadığı anlar
doğuş balbay'a karşıydı fakat hoca doğuş'u da çok az kullandı pangos'a karşı. neyse, ilk haftaların günahı olmaz diyelim hadi.
sarunas jasikevicius'ın barça'ya dokunup dokunamadığını görebilmek için henüz erken. açıkçası ben svetislav pesic barça'sındaki o yıkıcı bencilliği yine gördüm barça'da. takımda herkes general, piyade yok. bu doğru bir kadro mühendisliği değil bana kalırsa ama göreceğiz elbette, daha çok erken, belki saras bambaşka bir oyuna ikna eder oyuncularını önümüzdeki haftalarda.
çeska'da yapısal sorunlar var. geniş, kalıplı, uzun, yer kaplayan bir takım fakat takım kimyasında bir uyumsuzluk sezdim. vtb'de de parma'ya kaybetti çeska, hem de son periyodu rakibine 14-36 vererek. avrupa basketbolunda rüya kadrolar kazanan olmamıştır hiçbir zaman, takım kimyasıdır başarıya giden araç. takipteyiz bakalım.
son olarak, euroleague yönetimi ve euroleague ceo'su
jordi bartomeu; euroleague'in sahip olduğu potansiyeli baltalayan iki etmen bu ikisi. dursun aydın özbek'ten sonra asrın gördüğü en kötü yönetici olabilir bartomeu.
beyaz sezon kepazeliğinden sonra şimdi de öyle abuk subuk pandemi protokolleri uygulanıyor ve/veya uygulanacak ki ligde, ders kitaplarına dahil edilmeli "yönetmek nasıl olmaz" diye. ek olarak, 11 kulüp için seyirci yasağını kaldırıp 7 kulübe seyirci yasağı uygulamak da büyük adaletsizlik ve rezillik hani. ha bi' de şu var tabii; o hafta x takımda covid-19 nedeniyle sadece 7 oyuncu oynayabilecek durumda ise söz konusu x takım 20-0 hükmen mağlup sayılacak. yorum yapmıyorum.
edit: imla